Cumhuriyet gazetesinden Erdem Sevgi’nin haberine göre; CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın hazırladığı “Kanal İstanbul” raporunda iktidarın 26 Haziran’da temelini atacağını duyurduğu Kanal İstanbul için finansman bulunamadığına dikkat çekti.
Raporda, “Dünya genelinde 400’e yakın finans kuruluşu projeyi finanse etmek istemiyor. İktidarın, ağır koşullu kredi arayışının yanı sıra Katar ile bir anlaşma yapabileceği ifade ediliyor. Kanal İstanbul’un temel atma töreni olarak duyuruldu ama atılacak olan temel, Kuzey Marmara Otoyolu’nun bağlantı yolu. Kamuoyunu algısını yanıltmaya yönelik bir girişim” ifadelerine yer verildi.
CHP’li Akın’ın Kanal İstanbul konusunda hazırladığı raporda özetle şunlar yer aldı:
Bağlantı yolu temeli: 26 Haziran’da Kanal İstanbul’un temel atma töreni olarak duyurulan projenin beton kanalla bağlantı yolu olmasının dışında herhangi bir ilgisi yok. Söz konusu proje yap-işlet-devret modeliyle inşaatı süren Kuzey Marmara Otoyolu’nun Nakkaş-Başakşehir kesimi. Dolayısıyla Kanal İstanbul’un temelinin atılacağı algısı kamuoyunu yanıltmaya yönelik.
Kanal için inşa ihalesi yok: Kamu özel işbirliği modeliyle yapılacağı anlaşılan Kanal İstanbul’un inşasıyla ilgili bugüne kadar hiçbir ihale yapılmadı. İktidar projeye kaynak bulamıyor ancak inadı nedeniyle Türkiye’nin geleceğini ipotek altına almak istiyor.
Destek bulunamadı: Türkiye’deki pek çok projeye dış kredi sağlayan yabancı finans kuruluşlarının çevreye zararı nedeniyle Kanal İstanbul’a destek vermek istemediği ortada. Dünya Bankası, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, Uluslararası Finans Kurumu, Alman Kalkınma Bankası, Fransız Kalkınma Bankası, Japon Kalkınma Bankası ile Asya Kalkınma Bankası gibi finans kuruluşlarının projenin çevresel ve sosyal olumsuz etkileri nedeniyle kredi imkânı sağlamadığı biliniyor. Ekvator İlkeleri’ni benimseyen ve Birleşmiş Milletler Sorumlu Bankacılık İlkeleri taahhüdünde bulunan ve aralarında Türkiye’deki bazı bankaların da yer aldığı yaklaşık 400 finans kurumu, çevre ve sosyal etkileri dikkate alarak böyle bir projeyi finanse etmeyecek.
Ağır koşullu kredi aranıyor: Uluslararası finans kuruluşlarından destek bulamayan iktidar; daha ağır koşullarda finansman arayışında. Bu durum Türkiye’nin bütçesinin yıllarca ipotek altına alınması anlamına geliyor. Hangi koşullarda kredi sağlanacağı, hangi tavizlerle imza atılacağı bilinmiyor. Tek adam rejimiyle birlikte 2018’den bu yana uygulanan yanlış politikalar ekonomik buhrana neden olurken Kanal İstanbul’dan kaynaklı büyük yük yine vatandaşa fatura edilecek.
Katar’la anlaşma gündemde: Öte yandan iktidarın beton kanalı yapabilmek için uluslararası anlaşma yöntemini de kullanabileceği değerlendiriliyor. Buna göre Akkuyu Nükleer Güç Santralı’nda olduğu gibi iktidarın “Hükümetlerarası Anlaşma” yöntemiyle Katar ile Kanal İstanbul konusunda bir anlaşma yapabileceği ifade ediliyor. Akkuyu’da Türkiye’nin aleyhine olan alım garantisine benzer bir garantinin Kanal İstanbul için gündeme gelmesi olası.
Birilerine söz mü verildi?: 2021 merkezi bütçesinde beton kanalla ilgili herhangi bir kalem ayrılmadı. Bu durum, “Bir otoyol projesinin Kanal İstanbul diye sunulmasıyla bazı çevrelere söz verildiği için göstermelik bir temel atma töreni mi yapılıyor” sorusunu akıllara getiriyor. İktidarın Kanal İstanbul inadıyla bu koşullarda kamuya yüklenecek ek maliyet geleceğimizi çalacak.