Osman Kavala dosyası: AİHM kararlarına rağmen 1400 gün süren tutukluluk

osman kavala
Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Anadolu Kültür A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve iş insanı Osman Kavala’nın tutuklanmasının üzerinden 1400 gün geçti.

T24’ten Gökçer Tahincioğlu, hazırladığı 30 soruluk özel dosyada Osman Kavala dosyasını ele aldı. Tahincioğlu’nun özel haberi şöyle;

Kavala, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin aldığı kararlara, mahkemelerin beraat ve tahliye kararlarına rağmen, her seferinde yeni bir yol bulunarak cezaevinde tutuldu. Kavala, torba davaya dönüşen Gezi davasında, defalarca aklandığı, 1400 gün önce kendisine yöneltilen, üzerine yeni hiçbir kanıt konulamayan suçlamalarla yeniden yargılanacak. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi altı kere karara uyulması gerektiği uyarısında bulundu. Bir kere de (3 Aralık 2020) “interim resolution” yani “ara karar” yayınladı, ancak bunlar sonuç vermedi.

Hukuk tarihine geçecek gelişmelerin yaşandığı ve kararların verildiği 1400 günlük süreçte yaşananlar, soru ve yanıtlarıyla şöyle:

1. Kavala, ne zaman ve neden tutuklandı?

Kavala, 18 Ekim 2017’de Gaziantep dönüşü uçak İstanbul’a indiği sırada gözaltına alındı ve 1 Kasım 2017’de “hükümeti devirmek veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” (TCK 312) ve “cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni devirmeye teşebbüs” (TCK 309) suçlamalarıyla tutuklandı. Kavala’nın dosyasında iki ayrı olay vardı. Gezi olayları ve 15 Temmuz darbe girişimi…



2. Kavala ile birlikte bu dosyada kimlerin ismi vardı?

Dosyalardan çıkan belgeler Kavala’nın sürpriz bir isimle aynı soruşturmada tutuklandığını gösterdi. O isim, ABD Konsolosluğu’nda görevli Metin Topuz’du. Topuz ile Kavala’nın 15 Temmuz sürecinde FETÖ ile bağlantılı oldukları iddia ediliyordu. Belgelere göre, Kavala’ya sorgusunda bu sorular yöneltildi. Kavala, FETÖ bağlantısı iddiası konusunda, “1990’lardan itibaren Fethullah Gülen çetesine karşı şüpheci ve eleştirel oldum. Özellikle Hanefi Avcı’nın kitabını okuduktan sonra bu örgütün ne kadar tehlikeli olduğunu anladım. Balyoz davasının bir numaralı sanığı Çetin Doğan’ın kızı ve damadı ile düzenlediğim toplantıda basını çağırdım. Onlara Gülen çetesinin yaptıkları anlatılmaya çalışıldı. Bu nedenle benim 15 Temmuz darbe girişimini yapanlarla en ufak ilgim ve bağlantım olamaz” dedi. Kavala, Gezi eylemleri ile ilgili olarak da ilk ifadesinde, “Ben Gezi Parkı’nın park olarak kalması dışında hiçbir eylemde ve organizasyon içinde bulunmadım. Gezi olaylarını finanse ettiğim iddiası da mesnetsizdir. Olayların bir an önce bitmesi için elimden geleni yaptım. Sadullah Ergin ve Nimet Çubukçu ile yaptığımız görüşmeler de vardır. Sayın Başbakan’la Dayanışma Komitesi temsilcilerinin görüşmesi için tanıdığım arkadaşlara telkinde bulundum. Şiddetin her türlüsüne karşı oldum” diye konuştu.

3. Kavala’ya 2017’deki sorgusunda Henry Barkey ile görüştüğü iddiası soruldu mu, telefonlarının aynı bölgeden sinyal vermesi gündeme geldi mi?

Evet. Kavala’ya, 15 Temmuz’la bağlantılı olarak, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Büyükada’da bulunan ABD’li Henry Barkey ile bağlantısı soruldu. Kavala bu soruya, “Kız kardeşi Karen Barkey ile bir sergi düzenlemesi konusunda birlikte çalışıyoruz. Henry Barkey ile özel bir ilişkim yoktur. 2011 yılında hatırladığıma göre bir konferansta görüştük. Hükümeti yıkmak ya da eylem düzenleme konusunda konuşmamız söz konusu dahi olmadı. Kendisi ile darbe girişiminden sonra 18 Temmuz’da tesadüfen bir lokantada karşılaştık. Selamlaşmak dışında bir konuşmamız olmadı. Emniyette bize telefonlarımızın aynı semtte sinyal verdiği söylendi” yanıtını verdi.

4. Kavala ile 15 Temmuz arasında o dönemde nasıl bir bağlantı kuruldu?

Kavala, sadece Gezi nedeniyle tutuklanmadı. Sulh Ceza Hâkimliği, 2017’de “Kavala’yı, terör örgütlerinin tamamının desteklediği Gezi olaylarının finansörü ve organizatörü olduğu, 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili Büyükada Splendid Otel’de yapılan, darbenin organizatörlerinden olan Henry Barkey ile yabancı kişilerle irtibat kurarak darbe teşebbüsüne katılmak suretiyle hükümeti yıkmaya teşebbüs ettiği” iddialarıyla tutukladı. Gezi iddianamesinin dosyasıyla görülebilen belgelere göre Kavala ile Topuz’un, Aralık 2018’e kadar bütün tutukluluk incelemeleri aynı dosya üzerinden yapıldı ve her ikisinin tutukluluğuna birlikte karar verildi. Kavala, 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle de bu süreçte soruşturuldu.

5.Savcılık, hangi aşamada iki dosyayı ayırdı, Gezi dosyası nasıl oluşturuldu?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın evrakına göre, 14 Aralık 2018 tarihine kadar Kavala ve Topuz ortak dosyada soruşturuldu. Bu tarihte Kavala’nın dosyası Topuz’unkinden ayrıldı. Gezi olayları ile ilgili aynı dönemde, 2013’te başlatılan soruşturma kapsamında 97 kişinin isminin geçtiği bir soruşturma söz konusuydu. Kavala, zaten isminin de geçtiği bu dosyaya dâhil edildi. Daha sonra 18 Aralık’ta bu dosyadaki -Kavala dâhil- 16 kişinin dosyası da ana dosyadan ayrıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 8 Şubat 2019 tarihli yazısına göre, emniyetten Kavala ile ilgili Gezi Parkı dosyasını ilgilendiren konuşma kayıtları ve kanıtlar istendi. Bu “kanıtlar” dosyaya konuldu. Aynı yazıda, Kavala’nın “PKK terör örgütü faaliyetlerini deşifre etmek gerekçesiyle de dinlemeye alındığı” ifadesi yer aldı. İstenen bilgilerin aynı gün gönderilmesinden sadece 11 gün sonra 657 sayfalık Gezi iddianamesi hazırlandı. Bu durum, iddianamenin ağırlıklı olarak eski “kanıtlardan” hazırlandığını da gösterdi.

6. Kavala ile birlikte soruşturulan Topuz’un dosyası ne oldu?

İstanbul Başsavcılığı, Topuz hakkında ayrı bir iddianame düzenledi ve ocak ayında dava açtı. Kavala hakkında ise bu dosyadan işlem yapılmadı. Topuz, bu davada 8 yıl 9 ay hapse mahkûm edildi. Davanın temyiz incelemesi sürüyor.

7.Başsavcılık, Gezi iddianamesinde Gezi ve 15 Temmuz darbe girişimini aynı kapsamda mı değerlendirdi?

Ortaya çıkan belgeler Kavala üzerinden bunun yapıldığını gösterdi. Kavala’nın “hem Gezi’nin, hem 15 Temmuz’un organizatörlerinden olduğu” iddiasından hareketle soruşturulduğu, savcılığın nihai olarak Gezi’de devrilemeyen hükümetin 15 Temmuz’da devrilmeye çalışıldığı iddiasını Kavala üzerinden kanıtlamaya çalıştığı görüldü.

8. Gezi davasında ortaya yeni bilgi ve belgeler konulabildi mi?

Hayır. İddianamede ve soruşturma evraklarındaki bilgilere göre, Kavala hakkındaki soruşturma, henüz Gezi olayları sürerken başlatıldı. Soruşturma o dönem anayasal suçlara bakan, firari savcı Muammer Akkaş tarafından başlatıldı. Akkaş, Haziran 2013’ün sonlarında hem soruşturmayı başlattı, hem de telefon dinleme talebinde bulundu. Bir yandan da olaylarla ilgili emniyetten rapor istedi. 17-25 Aralık operasyonlarında görev alan Akkaş, önce bu görevinden alındı. Hakkında soruşturma başlatılan Akkaş daha sonra yurt dışına kaçtı. Akkaş, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra başlatılan ”FETÖ” soruşturmaları kapsamında halen aranıyor. Buna rağmen soruşturma rafta bekletildi. Bu süreçte, Gezi olayları ile ilgili açılan farklı soruşturmalar ve davalar karara bağlandı. Ancak Firari savcı Akkaş’ın açtığı soruşturma ise rafta kaldı. Gezi dosyasının Osman Kavala’nın gözaltına alınmasıyla açıldığı sanılıyordu. Ancak ortaya çıkan yeni bilgiler, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra dosyanın raftan indirildiğini gösteriyor. Kavala dâhil 100’ü aşkın ismi kapsayan dosya ile ilgili olarak İstanbul Başsavcılığı yeni bir inceleme başlattı. Ancak bu inceleme Muammer Akkaş’ın açtığı dosya üzerinden, o dosyaya giren kanıtlarla yapıldı. Başsavcılık, dosyada cemaat gölgesinin bulunması nedeniyle, iddianamede, “delillerin yeniden kıymetlendirildiği, FETÖ izlerinin silindiği” iddiasına yer verdi. Ancak iddianamenin çekirdeğini oluşturan tüm bilgiler Akkaş’ın telefon dinleme talebi üzerine alınan kayıtlar ve emniyetin o dönem hazırladığı fezleke ve analiz raporuna dayandırıldı. Bu raporları hazırlayan, dinlemeleri yapan tüm isimler FETÖ suçlamasına maruz kaldı.

9.Kavala hakkında daha önce bu iddialar gündeme gelmiş miydi?

Kavala’nın “Gezi’nin finansörü” olduğu iddiasına dayanan bir fezlekenin varlığı ortaya çıkmıştı. Cemaat soruşturmasından tutuklu bulunan, dönemin KOM Müdürü Nazmi Ardıç imzalı fezlekede, iddianamede yer alan bilgilerin neredeyse tamamı bulunuyor. Ancak o dönemde fezleke işleme konulmamış, Kavala ile ilgili olarak da yasal işlem yapılmadığı açıklanmıştı. Fezlekede “Osman Kavala’nın üyesi olduğu Açık Toplum Vakfı’nın George Soros bağlantılı Açık Toplum Enstitüsü ile bağlantılı olduğu, enstitünün çeşitli ülkelerdeki isyanları başlattığı, Occupy/İşgal hareketinin teorisyenliğini Gene Sharp’ın yaptığı sivil başkaldırı yöntemini uyguladığı, uygulayıcısının Otpor/Canvas adlı grup olduğu, grubun liderliğini İvan Marovic’in yaptığı, Marovic’in Sırbistan, Gürcistan ve Arap ülkelerindeki olaylarda etkili olduğu” anlatılıyordu.

Yine fezlekede “Marovic’in Gezi olayları öncesi Mısır’a gittiği, Memet Ali Alabora’nın da aynı tarihte Mısır’da olduğu, sonrasında Mi Minör adlı oyunu sahneleyerek halkı galeyana getirmeye çalıştığı” yer alıyordu. “İsyanın ilk olarak 2012’de ODTÜ’de başlatılmak istendiği, ancak başarısız olunca Gezi olaylarında yeniden sahneye konduğu” iddiası da fezlekede dile getiriliyordu. Bu iddialar bire bir biçimde Gezi iddianamesinde yer aldı.

10- Kavala, Gezi davası sürerken, 15 Temmuz nedeniyle başlatılan soruşturmadan tahliye edildi mi?

Evet. Ekim 2019’da, kamuoyundan gizli saklı bir biçimde Kavala’nın bu dosyadan tahliyesine karar verildi. Ancak hakkında açılan Gezi davasında tutuklu olan Kavala, bu nedenle özgürlüğüne kavuşamadı.

11.AİHM, Kavala hakkındaki kararını Gezi davası sürerken mi verdi?

Evet. AİHM, 10 Aralık 2019’da Kavala’nın tutukluluğa itirazını öncelikli olarak görüştü ve Türkiye’nin birden fazla hak ihlali yaptığını tespit etti. Mahkeme, Kavala’nın özgürlüğünün haksız yere kısıtlandığını, esas amacın onu ve sivil toplumu susturmak olduğunu belirtti. Mahkeme ortada makul şüphe olmadığına, Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırma suçlaması için bahane edilen eylemlerin bir insan hakları savunucusunun normal eylemleri olduğuna hükmetti. AİHM yargının etkin bir şekilde işlemediğini, OHAL nedeniyle artan iş yükünün kabul edilebilir bir gerekçe olmadığını kararlaştırdı. Mahkeme Türkiye’nin Kavala’nın serbest bırakılması için gerekli olan her şeyi yapması ve Kavala’yı derhal serbest bırakması gerektiğine hükmetti.

12.Kavala, hemen serbest bırakıldı mı?

Avukatları, bu karar üzerine tahliye başvurusu yaptı ancak mahkeme, AİHM kararına rağmen Kavala’nın tahliye talebini reddetti.

13.Gezi davası nasıl sonuçlandı?

İddianamede, Kavala’nın Soros’la bağlantısı ve Gezi olayları sırasında yaptığı toplantılar, sivil toplum kuruluşlarına verilen fonlar Gezi’nin finansörü olduğu iddiasına dayanak gösterilmişti. Kavala’nın, Gezi gibi Türkiye geneline yayılan tüm olayları nasıl finanse ettiğine, kime para verdiğine yönelik bir kanıt ise yoktu. Tek “kanıt”, Kavala’nın yaptığı bazı konuşmalarda, gaz maskesi alınması için destek vereceğini söylemesi, poğaça, iskemle, masa alınması gerektiği yönündeki konuşmalarıydı. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, 18 Şubat 2020’de, Kavala’nın da aralarında olduğu 9 sanığın beraatine, Kavala’nın tahliyesine hükmetti. Kavala ile birlikte, Mücella Yapıcı, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ali Ekmekçi, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Can Atalay’ın beraatine karar verdi. 7 firari sanığın dosyası ise ayrıldı. Gezi davası, savcının itirazı üzerine istinaf mahkemesine gitti.

14. Kavala, tahliye edildi mi?

Kavala, eşyalarını topladı ve cezaevinden çıktı. Ancak henüz işlemleri yapılırken, İstanbul Başsavcılığı, 15 Temmuz darbe girişimi soruşturmasını gerekçe göstererek yeni gözaltı kararı verdi. Birkaç ay önce tahliye edildiği dosyadan hakkında gözaltı kararı verilen Kavala, emniyete götürüldü ve çıkartıldığı savcılık tarafından yeniden tutuklandı. Kavala’nın, 2017’de de tutuklandığı, 11 Ekim 2019’da resen tahliye edildiği 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında, Barkey ile ilişkileri gerekçe gösterilerek tutuklandığı ortaya çıktı. 3 yıl sonra aynı dosya yeniden işleme konulmuştu.

15- Casusluk soruşturması, yeni mi açıldı?

Kavala, hakkındaki tutuklama kararından birkaç gün sonra 9 Mart 2020’de yeniden hakim karşısına çıktı. 15 Temmuz soruşturması dosyasında Barkey ile ilişkisi gerekçe gösterilerek, bu kez hakkında casusluk suçundan tutuklama kararı verildi. 2017’deki soruşturma dosyasından iki ayrı tutuklama kararı verilmiş oldu.

16.İki tutuklama kararı da işlemde kaldı mı?

Hayır. 20 Mart 2020’de, casusluk suçundan verilen tutuklama kararından 11 gün sonra, Kavala, 15 Temmuz dosyasından yeniden tahliye edildi. Ancak casusluk suçundan tutuklama verildiği için yine cezaevinde kaldı. İki suçlama aynı iddialara dayanmasına rağmen birinden tahliye verildi. Bu işlemin, AİHM’nin verdiği kararın 15 Temmuz suçlamasını da kapsaması nedeniyle yapıldığı iddiaları ortaya atıldı.

17.Kavala hakkında casusluk suçundan dava açıldı mı?

Evet. Kavala, Anayasa Mahkemesi’ne 2019’de başvuru yapmış, Yüksek Mahkeme, 22 Mayıs 2019’da 5’e karşı 10 üyenin oyuyla başvuruyu reddetmişti. Ancak AİHM kararından sonra Kavala yeniden Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi’nin bu başvuruyu görüşeceği gün, 29 Eylül 2020’de, İstanbul Başsavcılığı’nın yeni iddianame hazırladığı haberi geldi. Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, bunun üzerine başvuruyu görüşmeyi erteledi. Aynı gün, akşam saatlerinde, savcılığın, casusluk suçlamasıyla Kavala hakkında dava açtığı ortaya çıktı.

18.İddianamede yeni bir suçlama var mıydı?

Hayır. İddianamede, 2017’de olduğu gibi Kavala’nın, Barkey ile birlikte casusluk yaptığı, 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde temaslarda bulunduğu anlatılıyor. Barkey ile Kavala’nın temaslarının ve telefon görüşmelerinin olmamasına rağmen telefonlarının aynı bölgeden sinyal vermesi, kanıt sayılıyor. 15 Temmuz darbe girişimi sürerken, Büyükada’da toplantıda olan Barkey’in, darbeyi organize eden isimlerden olduğu ifade ediliyor ancak kanıt olmamasına rağmen Kavala’nın da bu eylemlere iştirak ettiği belirtiliyor. Kavala- Barkey temasının kanıtlanamamasına ise Barkey’in istihbaratçı olması ve usta biçimde gizlenmesi gerekçe gösteriliyor. Davanın ilk duruşması, 18 Aralık’ta yapıldı ve Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verildi. Bu duruşmadan üç gün önce Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, Kavala dosyasını yeniden görüştü ve Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nun başvuruyu karara bağlamasına hükmetti.

19.Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, neden Türkiye’yi uyardı?

AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmadığını Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nin Bakanlar Komitesi denetliyor. Komite, AİHM kararına rağmen Kavala’nın tahliye edilmemesi üzerine, 3 Aralık 2020’de, henüz duruşma yapılmadan ve Anayasa Mahkemesi başvuruyu görüşmeden Türkiye’yi uyardı. Komite, Kavala’nın tahliye edilmesi gerektiğini belirterek, incelemede olduğunu, Mart 2021’e kadar tahliyenin gerçekleşmesinin bekleneceğini, ardından yaptırım sürecinin işletilebileceğini bildirdi. Ancak açıklama yapılması dışında bugüne kadar yaptırım ile ilgili somut adım atılmadı. Komitenin yaptırım süreci yıllar sürebiliyor ve genellikle caydırıcı yaptırımlar kısa sürede işletilmiyor.

20.Bu gelişmelerin ardından Anayasa Mahkemesi, nasıl bir karar verdi?

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nun tüm bu gelişmelerden sonra 29 Aralık 2020’de Kavala’nın dosyasını ele aldı. Genel Kurul, beklentilerin aksine 7’ye karşı 8 oyla Kavala’nın haklarının ihlal edilmediğine karar verdi. CHP’li Enis Berberoğlu için hak ihlali kararı verdikten sonra, yerel mahkemenin kararını uygulamamasını ağır bir anayasa ihlali sayan ve açıklama yapan Anayasa Mahkemesi, anayasadaki bağlayıcı hükme rağmen AİHM kararına uygun karar vermemiş oldu. Kavala, bu durumda ancak ya yargılandığı mahkemenin tahliye kararı vermesi ya da AİHM’nin olası bir yeni kararına mahkemelerin uymasıyla tahliye edilebilecek.

21.Kavala hakkında açılan dava ne aşamada?

Bu davada da tıpkı geride kalan dava süreçlerinde olduğu gibi garip gelişmeler yaşandı. Henüz yeni açılan davanın ikinci duruşması yapılmadan, 22 Ocak 2021’de istinaf mahkemesi, Gezi davasında verilen beraat kararını bozdu.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi’nin (istinaf) kararında, aralarında Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Yiğit Aksakoğlu, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Hakan Altınay ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin beraati yerinde bulunmadı. İstinaf, Anayasa Mahkemesi’nin, Gezi olayları ile ilgili olarak verdiği, “şiddet içermeyen eylemlerin demokratik hak olduğu” yönündeki kararının aksine, sanıkların eylem çağrıları ve basın açıklamalarıyla suça tahrik suçunu işleyip işlemediklerinin yeniden değerlendirilmesini istedi. İstinaf, Osman Kavala’nın serbest kalmasını engellemek amacıyla açıldığı değerlendirilen, 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde ABD’li Henry Barkey ile birlikte casusluk faaliyeti yürüttüğüne yönelik açılan yeni davanın da Gezi davası ile bağlantılı olup olmadığının da değerlendirilmesi gerektiğine hükmetti. Kararda, firari cemaat savcılarının talimatıyla yapılan, sanıkların her aşamada hukuksuz olduğunu belirterek itiraz ettikleri izleme ve dinlemelerin gerekçeli kararda değerlendirilmemiş olması da bozma nedeni sayıldı. Bu karar, eski kanıtlarla açılan yeni davanın gidişatını da baştan sona etkiledi.

22.İstinaf mahkemesinin kararı ne anlama geliyordu, yeni davayı neden etkiledi?

İstinaf mahkemesi, kararında, Kavala hakkındaki dosyanın, Gezi, 15 Temmuz ve Çarşı grubu davalarıyla birleştirilmesinin önünü açtı. İstinaf, 2013’teki dinleme kayıtlarının yeniden değerlendirilmesini isterken, yeni açılan Barkey davası ile Gezi dosyası arasındaki irtibatın araştırılmasının zorunlu olduğunu, Çarşı grubunun davasının da Yargıtay’ın vereceği karardan sonra bu dosyalarla irtibatlı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Böylece torba davanın yolu açıldı.

23.Gezi davasında beraat kararı veren mahkeme, bu kararı yerinde buldu mu, bulduysa fikrini ne değiştirdi?

Evet. Mahkeme istinaf mahkemesi kararına direnmedi. Zaten mahkeme heyeti de bu süreçte değiştirilmişti. Mahkeme heyetinin tamamı kararnamelerle farklı yerlere atanmış, yerlerine yeni isimler getirilmişti.

24.Diğer dosyalardaki gelişmeler, istinaf mahkemesi kararında belirtildiği gibi mi gerçekleşti?

Evet. Hiçbir mahkeme, farklı bir karar vermedi. İstinaf mahkemesi, beraatle sonuçlanan Çarşı davasının Yargıtay tarafından bozulması halinde Gezi davası ile irtibatlandırılabileceğini belirtmişti. Yargıtay, Çarşı davasındaki beraat kararını bozdu ve yerel mahkeme, Gezi davası ile Çarşı davasının birleştirilmesine hükmetti. İstinaf, Kavala – Barkey davasının Gezi davası ile irtibatlandırılabileceğini belirtmişti. Yerel iki mahkeme, bu davalarla ilgili de birleştirme kararı verdi. Firari sayılan Gezi davasının sanıklarının dosyaları da bu ana dosyaya eklendi. Böylece istinaf mahkemesinin öngördüğü gibi hem Barkey, hem Çarşı, hem Gezi, hem 15 Temmuz dosyalarını içeren torba bir dava doğmuş oldu.

25.Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, bu gelişmeler üzerine herhangi bir karar aldı mı?

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 12 Mayıs 2021 tarihli haftalık toplantısında Kavala davasına ilişkin görüşmesinde Türk yetkililerin ve mahkemelerin, AİHM kararını dikkate almadan sürdürülen tutukluluk durumunun sona ermesi için gerekli adımları atmamış olmasından duyulan büyük kaygıyı ifade etti. Komite, Konsey üyesi ülkeleri, Türk yetkilileriyle görüşmelerinde Kavala’nın sürmekte olan tutukluluğu ve bir an önce tahliyesi konusunu gündeme getirmeye davet etti. 21 Mayıs 2021 tarihinde 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılacak duruşmada Kavala’nın tutukluluk halinin yeniden değerlendirileceğine dikkat çekip yetkilileri Kavala’nın serbest bırakılması için gereken tüm adımları atmaya davet etti.

26.Bu karardan sonra Kavala’nın tutukluluğu ile ilgili yeni herhangi bir karar alındı mı?

Türkiye’deki mevzuata göre, tutuklu sanıklar için ayda bir kez tutukluluk incelemesi yapılması gerekiyor. Kavala için her incelemede, “tutukluluk halininin devamına” karar veriliyor. Son birkaç incelemede, heyet üyelerinden biri, tahliye yönünde oy kullandı ama 1’e karşı 2 oyla Kavala’nın tutukluluk hali devam etti.

27- Birleştirme kararları nasıl verildi, neden eleştirilere yol açtı?

Torba davanın Kavala’nın tutukluluğunun devam etmesi ve Gezi eylemlerinin hükümetin talebi doğrultusunda cezalandırılması amacıyla oluşturulduğu eleştirileri uzun süredir var. Ancak birleştirme sürecinde de hukuki gariplikler devam etti. Daha önce Kavala’nın tahliyesi yönünde oy kullanmasıyla gündeme gelen 30. Ağır Ceza Mahkemesi hakimi Mahmut Başbuğ, 4 Şubat 2021’de başkan sıfatıyla, Osman Kavala’nın Henri Barkey ile yargılandığı darbe davasının Gezi Parkı davasıyla birleştirilmesine onay verdiğini yazdı. Ardından da yurtdışında bulunan kişilerin dosyası ayrıldığı dosyayla yeniden birleşti ve dosya başladığı haline döndü. 35 kişinin Aralık 2015’te beraat ettiği Çarşı davasının kararı ise 28 Nisan 2021’de bozuldu. Kararı bozan Yargıtay, dosyanın Gezi Parkı davasıyla birleşmesine hükmetti. Hakim Başbuğ, söz konusu hükümle ilgili 15 Haziran 2021’de Çarşı davasının görüleceği İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazarak dosyaların birleştirilmesini önerdi. Ardından 28 Temmuz’da bu mahkemeye geçici olarak atanan Başbuğ, kendi talebini yerinde bularak birleştirmeye onay verdi. Böylece hem talepte bulunan, hem de kararı veren hakimin hükmü ile dosyalar birleşti.

Birleştirme kararları verilmeden önce Gezi davasının duruşmasının 6 Ağustos’ta yapılması kararlaştırılmıştı. Ancak duruşma, Kavala’nın avukatlarına son dakikada haber verilerek 2 Ağustos’ta yapıldı. Bu duruşmada, birleştirme ve tutukluluğa devam kararları verildi.

Garip biçimde, tek üyenin tutukluluğun devamına şerh koyması bu kararda da devam etti. Ancak bu kez Başbuğ değil, Kürşad Bektaş, heyetin kararına muhalif kaldı. Bu durum, “Avrupa Konseyi’ne bağımsız yargılama görüntüsü verilmesi için tek üye kararlara şerh koyuyor” iddialarına yol açtı.

28. Torba dava ne zaman görülecek?

Casusluk (Kavala – Barkey), Çarşı ve Gezi davalarının birleştirilmesi ile oluşturulan torba davanın görülmesine 8 Ekim’de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlanacak. Kavala, bu davada, casusluk ve Gezi’nin finansörlüğü iddialarıyla iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanacak. Toplamda 52 sanık yargı önüne çıkacak. Diğer sanıkların bazıları için ağırlaştırılmış müebbet hapisten, örgüte yardıma kadar uzanan çeşitli cezalar talep ediliyor.

29. Barkey duruşmalara getirilecek mi?

15 Temmuz darbe girişimini planlamak gibi ağır bir iddiaya rağmen, Barkey hakkında bugüne kadar kırmızı bülten kararı çıkartılmadı, yakalanması için özel bir çaba gösterilmedi. Ancak buna karşılık her fırsatta çok tehlikeli bir casus olduğuna yönelik yorumlar yapıldı. ABD’de bulunan Barkey, bugüne kadar hiç sorgulanmadı.

30. Kavala’ya yönelik suçlamalarda ilk tutuklandığı günden farklı bir kanıt var mı?

Hayır. Kavala, 1400 gündür tutuklu. Gelinen noktada yeniden başlayacak yargılamalarda da ilk tutuklama kararına gerekçe gösterilen, “15 Temmuz ve casusluk” ile “Gezi olaylarının finansörlüğü” suçlamalarından dolayı hakim karşısına çıkacak. Kavala, geçen 1400 günde, Gezi davasından beraat etti ve AİHM, tutuklanması için hak ihlali kararı verdi. Her iki suçlamadan tahliyesine de karar verildi. Ancak her seferinde dosyalar, sevk maddeleri değiştirilerek ya da bozma kararları verilerek yeniden oluşturuldu ve bugüne gelindi. Kavala, bu süreçlerin hiçbir aşamasında savcı tarafından sorgulanmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, birkaç kez Kavala’nın suçlu olduğuna dair demeçler verdi, bunlardan birinde de Gezi davasında verilen beraat kararını eleştirerek, bunu Kavala’nın tahliyesini sağlamaya yönelik bir operasyon olarak niteledi. Bu yorumlardan bir süre sonra da Gezi davası için bozma kararı verilerek, torba davanın yolu açıldı.

Bu Yazıya Tepki Ver


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir