Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Rize Genişletilmiş İl Danışma Toplantısı’nda konuştu, tüm siyasi rakiplerini eskisi gibi eleştirdi. Yeni olan Meral Akşener’e “Gezicilik” piyangosunun vurması oldu.
Erdoğan, “Ne diyor Meral Hanım? Bizans’ı kalkıp fethetmiş… Kim? Şu anda İstanbul’un belediye başkanı… Yahu, biz İstanbul’da şunu görmedik mi? Zulüm, 1453’te başladı diye duvarları yazanları Meral Hanım nasıl savunuyorsun? Bizans olayını bu şekle dönüştüren ve ‘zulüm 1453’te başladı’ ifadesini kullananlarla nasıl oluyorsun? Dolmabahçe Sarayı’nın makam olarak kullandığım yerde tam karşı duvarına ‘zulüm 1453’te başladı’ diye yazan Gezicilerdi. Meral Hanım, sen bu Gezicilerle berabersin, yolun açık olsun. ” dedi.
Erdoğan’ın açılamasından satır başları şöyle:
“Gazete kupürleri üzerinden partimizi kapatmaya kalktılar. Cumhuriyet mitingleri altında darbe çağrısı yaptılar. Terör örgütlerini üzerimize salarak ülkemizi kaosa sürüklemeye çalıştılar. Gezi olaylarından sokak terörüyle ülkemizi birbirine düşürmeye çalıştılar. 15 Temmuz’da darbe yapmaya kalktılar. Ekonomimize yönelik operasyonlardan çukur eylemlerine maruz kaldık. Hepsinin üstesinden geldik mi? Allah’ın yardımı, milletimizin desteğiyle tüm oyunları birer birer bozduk. Sandıkta bileğini bükemediği partinin kapatılması için ‘Ankara’da yargıçlar var’ diyenleri gördük. ‘Genç subaylar rahatsız’ diye darbe çığırtkanlığı yapan sözde gazeteler gördük. Milli iradeye yönelik bürokratik darbe girişiminde meclis kürsüsünü FETÖ’nün iftiralarını tahsis edenleri gördük.
“15 TEMMUZ’DA TANKLARIN ARASINDAN SIVIŞANLAR GÖRDÜK”
15 Temmuz gecesi tankların tepesine çıkmak yerine, tankların arasından sıvışanları gördük. Yatırımcıları ürkütenleri, yurtdışında mahfilleri ülkemizi şikayet edenleri gördük. Otel lobilerinde gizli saklı IMF komiserleriyle pazarlık yapanları gördük. Kim bu? Bay Kemal’in ekibi. Bunların en başında CHP vardı, CHP adına söz söyleyen yalan terörü vardı.
Herkesle birlik oldular, herkesin sözcülüğüne soyundular. Siyasi çıkarları için çiğnenmedik değer bırakmadılar. Ama son 20 yıl içinde bir kez olsun memleketin, milletin yanında saf tutmadılar. Çukur eylemlerinde teröristlere gösterdikleri sempatinin onda birini 3 yıldır evlat nöbeti tutan Diyarbakır annelerine göstermediler.
“KILIÇDAROĞLU DİYARBAKIR ANNELERİNİ BİR KEZ ZİYARET ETMEDİ”
15 Temmuz’un ardından FETÖ’cüler için Ankara’dan İstanbul’a yürüyen Kılıçdaroğlu, Diyarbakır annelerini bir kez ziyaret etmedi. Terör örgütleriyle iltisaklarından dolayı, kamudan ilişiği kesinlenlere sahip çıktıkları kadar, evlatları terör örgütünün kaçırdığı annelere sahip çıkmadılar. Ülkenin bekasını, geleceği ilgilendiren hiçbir konuda yerli ve milli duruş sergilemediler. Ankara’dan İstanbul’a yürürken, terörden tutuklanmış insanlarla birliktelerdi. Karşımızda iktidara muhalefeti, ülkeye, millete muhalefetle karıştıran mankurtlaşmış bir zihniyet var. Kardeşlik iklimini zehirleyen, aklını ve vicdanını tatile çıkarmış siyaset anlayışı bulunuyor.
Parti teşkilatlarını saran taciz, arsızlık, tecavüz, yolsuzluk ve hırsızlıkların üstünü örtmek için ülkemizdeki barış ve huzur ortamını dinamitlemekten çekinmiyorlar.
CHP bir truva atı misali siyaset kurumunu içeriden çökertmeye çalışıyor. Nasıl 27 Mayısa giden yolu yalanlarla döşemişse, bugün de nefret siyasetiyle yapıyor. Son dönemde yürütülen yalan ve iftira kampanyalarının amacı 2023’e giden süreçte siyaset dışı aktörlere alan açmaktır. İktidar yüzü göremeyen CHP, ateşi kendisini de yakacak oyun oynuyor.
20 yılda defalarca şahit olduğumuz bu oyunu bir kez daha AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak görev addediyoruz.
“BÜTÜN KUŞAKLARI FETHEDECEKSİNİZ”
Durmaksızın bütün arkadaşlarınızla gece gündüz demeden koşturacak, çalışacak, hani diyorlar ya Z kuşağı, hangi kuşak olursa olsun bütün kuşakları fethedeceksiniz.
Birileri Ankara’daki sırça köşklerinde yurtdışındaki mahfillerle ele ele verip siyasetçilik oynarken, biz milletimizle kucaklaşıyor, derdinize, sevincine ortak oluyoruz. Başkaları hizmet diye musluk açarken, temel atmama törenleri yaparken, biz 81 vilayetimizin köşelerine mührümüzü vuruyoruz.
MERAL AKŞENER DE GEZİCİ OLDU !
Birileri Bizans benzetmeleriyle yeni fitneleri, yeni senaryolar peşinde koşarken, biz 84 milyonun kardeşliğini, birliğini savunuyoruz. Ne diyor Meral Hanım? Bizans’ı kalkıp fethetmiş… Kim? Şu anda İstanbul’un belediye başkanı… Yahu, biz İstanbul’da şunu görmedik mi? Zulüm, 1453’te başladı diye duvarları yazanları Meral Hanım nasıl savunuyorsun? Bizans olayını bu şekle dönüştüren ve ‘zulüm 1453’te başladı’ ifadesini kullananlarla nasıl oluyorsun? Dolmabahçe Sarayı’nın makam olarak kullandığım yerde tam karşı duvarına ‘zulüm 1453’te başladı’ diye yazan Gezicilerdi. Meral Hanım, sen bu Gezicilerle berabersin, yolun açık olsun.
“ONLAR AYASOFYA NASIL KAPALI KALIR DİYE GAYRET ETTİLER”
Yolumuzu iyi belirledik, bizim yolumuz onların gittiği yol değildir. ‘Ya Bizans’ı alırım, ya Bizans beni alır’ akidesi bizimdir bizim, onların değil. Biz bunu, Ayasofya’nın açılışı ile ispat ettik. Onlar aksine Ayasofya nasıl kapalı kalır diye gayret ettiler. Hamdolsun biz gayretimizin neticesini Allah’tan aldık.
“MİLLETİMİZLE OLAN BAĞIMIZI GÜÇLENDİRMEMİZ ŞARTTIR”
Maruz kaldığımız saldırıya, operasyonlara rağmen, hedefimizden taviz vermiyoruz. Mücadleemizi aynı kararlılıkla sürdüreceğiz. Türkiye’yi, kendi ülkesinin felaketinden medet uman muhteris bir zihniyetin eline bırakamayız. Muhalefetin içinde çapsızlığın, beceriksizliğinin, içinde debelendiği siyasi tükenmişliğin bizi rehavete sürüklemesine müsaade edemeyiz. AK Partili kadrolar olarak kardeşliğimizi perçinlememiz, dayanışmamızı daha da artırmamız gerekiyor. Milletimizle olan bağlılığımızı da güçlendirmemiz şarttır. Sahada vatadaşımız ilk önce ve hep AK Partili kadroları görmeli. Şunu duymamalıyım: ‘Ya hiç bizim kapıyı çalmadınız, araziye gelmiyorsunuz’ dememeliler. Ne zaman sokağa baksam AK Partili kadroları görüyorum demeliler.
Derdini, tasasını, vatandaşımız bizimle paylaşmalı. Derdini tasasını vatandaşımız ilk bizimle paylaşmalı, oy vesin vermesin, sıkıntıya düşen her kardeşimizin imdadına ilk AK Partili kadrolar koşmalı. Düşkün mü, darda mı kaldı, hasta mı, biz yetişeceğiz. İmkanlar var mı? Var, o zaman hepsinin biz yanında olacağız.