Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Cumhurbaşkanı adaylığı gösterilmesinin siyasi hayatının zirvesi olduğunu söyledi.
İnce, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın karşısına çıktığı seçime ilişkin olarak, “Çok güzel bir kampanya götürdük, seçime hazırlanmayı iyi götürdüm fakat yenilgiyi iyi yönetemedim” dedi.
2018’deki Cumhurbaşkanı seçimlerine ilişkin olarak daha önce CHP’yi “sandıkları koruyamamakla ve bilgi alamamakla suçlayan” Muharrem İnce, Cumhurbaşkanı adaylığı gösterilmesinin siyasi hayatının zirvesi olduğunu söyledi.
T24’ün haberine göre; Armağan Çağlayan’ın “Zor ama sor” programına katılan İnce, “Geç kalınmıştı. 4 Mayıs 2018 günü adaylığım açıklandı, benim adaylığım açıklandığında diğer partilerin adayları çoktan çalışmalara başlamıştı. CHP gecikti orada. 51 gün kalmıştı. Ben 1 hafta 10 gün içinde ortalığı ayağa kaldıracağıma, umutları yükselteceğime inanıyordum. Öyle de oldu. Örneğin ilk mitingimiz için Edirne’ye gittik… Herkes çok beğenmişti Edirne’yi, ben beğenmemiştim. Çok daha fazlasını hak ediyordu ama daha ortalık ayağa kalkmamıştı. Zaman içinde gördük ki müthiş bir kampanya götürdük. Bir anketçi, bütün sonuçları öngördü. Kaybediyorsun ilk turda dedi. Çok iyi götürdün ama zaman yetmiyor dedi, oy oranıma kadar söyledi. Söylediklerinin tümü tuttu. Çok güzel bir kampanya götürdük, seçime hazırlanmayı iyi götürdüm fakat yenilgiyi iyi yönetemedim” ifadesini kullandı.
İnce’nin diğer sorulara verdiği yanıtlardan bazıları şöyle:
(Kılıçdaroğlu’nun ‘Kanal İstanbul’a yatırım yapanlara ödeme yapmayacağız’ açıklaması) Bu ülkeye zarar verir. Yabancı yatırımcıyı korkutur bu. Şöyle söyleyebilirsiniz; ‘Kanal İstanbul’a gelecek yabancılara, müteahhitlere sesleniyorum. Ben Cumhurbaşkanı olduğumda bütün anlaşmalarınızı didik didik inceleyeceğiz, çevreyi kirletmişseniz bedelini ödersiniz, pahalı yapmışsanız geri alırız. Bütün her şeyi uluslararası hukuktan doğan hakları kullanacağız, ödememek için elimizden geleni yaparız’. Ama ödemeyeceğim denmez. Ona karşı çıktım.
‘TÜRKİYE’DE AMBARGO UYGULANAN SİYASETÇİLERDEN BİRİSİ BENİM’
Medyanın yüzde 90’ı iktidarın, yüzde 10’u muhalefetin elinde. Muhalefete laf söyleyince yüz 90’da haber oluyorsunuz, yüzde 10’da olamıyorsunuz. Ben bir basın toplantısı düzenliyorum, kim gelirse ona konuşuyorum. Cımbızlıyorlar orada, iktidara 100 kelime laf ediyorsunuz muhalefete de 2 kelime laf ediyorsunuz manşetten veriyorlar. Türkiye’de ambargo uygulanan siyasetçilerden birisi benim. Hem iktidar medyası ambargo uyguluyor hem muhalefet medyası… A Haber niye seni veriyor diye soracaklarına Halk TV seni neden vermiyor diye sormalılar.
(Genel Başkan seçilseydi) İttifaklar bu dönemin zorunluluğu… Karşı değilim. Ama ortada seçim yokken ittifaklarla yol yürümek partinin gücünü zayıflatır. Siz önce 50 + 1’i almak için yola çıkmalısınız. Seçime yakın karar vermelisiniz ittifak gerekli mi değli mi diye… Seçim yokken bunlar ittifak ortağımız diyerek hareket ederseniz birleştirin o zaman partinizi. Partinizin var oluş amacı ne? Bizim amacımız partimizi 50 + 1’le iktidar yapmak… Ama seçime yakın bakarız duruma, tabii ki Cumhur İttifakı ile hiç işimiz olmayacağı için … O zaman tabii ki konuşuruz.
(Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsa…) Bu Cumhurbaşkanı yorgun bir Cumhurbaşkanı… Selde yangında acılar yaşayan insanlara çay fırlatacak kadar gerçeklikten uzak. Çevresinde hiç mi akıllı adam yok? Ailesinden insanlar ne yapıyorsun ya demesi lazım. Bu iktidardan kurtulmamız lazım. Tayyip Erdoğan’ı yenelim de nasıl yenersek yenelim demiyorum. Yenelim ama kurallarıyla, sandıkta yenelim. Yerine gelecek kişi de adalet dağıtılması, şeffaf kamu yönetimi için uğraşsın. Tartışmaya gerek yok, Cumhur İttifakı’nın karşısındakilerle birlikte olacağız tabii.”