Uluslararası tıp dergilerinden JAMA’da yayınlanan yeni bir çalışmada, tiroid kanserinin görülme sıklığının dünyada yüzde 185 arttığı ortaya kondu. Çalışmada dünyada tiroid kanserine bağlı ölüm oranları artarken Türkiye’de bu oranın azalıyor olması dikkat çekti.
Amerikan Tıp Birliği tarafından yayınlanan tıp dergilerinden biri olan JAMA’da tiroid kanseri kapsamında kapsamlı bir araştırma yapıldı. 195 ülke üzerinde yapılan ve çarpıcı sonuçların yer aldığı bu çalışmada Türkiye’de yer aldı.
“Çalışmanın sonucu endişe verici”
Yeditepe Üniversitesi Endokrin Cerrahisi Bölümünden Prof. Dr. Erhan Ayşan, çalışmanın sonuçlarını değerlendirerek bu tip geniş kapsamlı çalışmaları literatürde ender gördüklerini söyledi. Tiroid kanserinin görülme sıklığının tüm dünyada yüzde 185 arttığı sonucunun “endişe verici bir değer” olarak değerlendiren Ayşan, şunları söyledi:
“Bununla birlikte hastalığa bağlı ölüm oranlarında da yükselme görülüyor. Hatta bu artış hızının yüzde 80’lere ulaştığı ülkeler var. Türkiye’ye baktığımızda, ne yazık ki ülkemizde de tiroid kanseri vakalarında artış söz konusu. İyi haber şu ki, ölüm oranları dünya ile aynı paralellikte gitmiyor. ABD, Çin ve Hindistan’da ölüm oranları artarken, Türkiye’de azalıyor. Bu önemli bir nokta. Konunun derinine indiğimizde Türkiye’de tiroid hastalıkları ve guatr konusunda farkındalığın olduğunu görüyoruz.”
“Genetik faktörler tiroid hastalıklarında önemli etken”
Türkiye’de özellikle Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgesinde tiroid kanserinin ve guatrın yaygın olarak görüldüğünün altını çizen Ayşan, “Yapılan araştırmada da genetik faktörlerin tiroid hastalıkları ve tiroid kanseri için çok önemli bir etken olduğunu görüyoruz. Ailede bir kişide bile tiroid kanseri ya da guatr tespit edildiğinde diğer aile bireylerinin artmış bir risk altında olduğunu biliyoruz. Tiroid kanseri açısından ikinci önemli faktör ise radyasyon maruziyeti. Çevresel faktörler ve sigara kullanımı da tiroid kanserinde riski artırıcı unsurlar arasında yer alıyor” dedi.
“Ölüm nedenlerinin en önemli nedeni hekime geç başvurmak”
Ölüm oranlarının düşük sosyoekonomik düzeye sahip insanlarda daha fazla olduğunu belirten Ayşan, bu durumun en önemli nedeninin ise hekime geç başvurmak olarak çalışmada yer aldığını ifade etti. Ayşan değerlendirmesinin devamında şunları söyledi:
“Dünyada tiroid kanserine bağlı ölümlerin en fazla olduğu ülke olan Etiyopya’da, kişi başına düşen gayri safi milli hasıla son derece düşükken, bu değerin en yüksek olduğu ülkelerden biri olan Katar’da ölüm oranları en düşük seviyede. Unutulmamalıdır ki tiroid kanseri erken teşhis edildiğinde tamamen tedavi edilebilen nadir kanserlerden biridir.”
“Troid kanseri bulgu vermiyor”
Tiroid kanserinin önemli bir özelliğinin bulgu vermemesi olduğuna dikkat çeken Ayşan, hangi noktalara azami dikkat gösterilmesi gerektiğini açıkladı:
“Öncelikle, ailede tiroid kanseri vakası var mı? Bunu büyüklerimize soracağız. Ailede böyle “bir kişi bile varsa” mutlaka bir endokrin uzmanına başvurmaları ve mutlaka tiroid ultrasonu yaptırmaları gerekiyor. Bu aşamada yapılan hatalardan biri de hasta doktora başvurduğunda sadece kan tahlilleri yapılması, ultrason yapılmaması oluyor. Kan tahlili normal çıktığında ‘bende bir şey yok’ deniyor. Bu çok yanlış!”
“Tiroid kanseri kan bulgusu vermez. Dolayısıyla her hastada mutlaka ultrason yapılması gerekiyor. Yaş ilerledikçe tiroid kanseri riski artıyor. Dolayısıyla bizim önerimiz 40 yaşından sonra yılda bir kez tiroid ultrasonu yapılması yönünde. Tiroid kanseri tanısı alan her hasta ameliyat olmalı. Bu teşhisi alan kişi hemen bir endokrin cerraha gitmeli. Doğru yapılmış bir ameliyatla yüzde yüz başarı sağlanabilmektedir.”
Tiroid hastalığında gıda faktörünün önemi
Çeşitli tiroid hastalıklarının ortaya çıkmasında gıda faktörüne de dikkat çekerek Ayşan, “Karadeniz, ülkemizde kara lahananın en fazla üretildiği ve tüketildiği bölgedir. Ne yazık ki, kara lahana vücutta iyodu tutuyor. Tutulan iyodu tiroid bezi kullanamadığı için bez büyüyor yani guatr ortaya çıkıyor. İşte Karadeniz’de guatrın fazla görülmesinin sebeplerinden biri de bu. Biz bu yiyeceği kesin olarak yasaklamıyoruz ancak tüketiminin azaltılmasını öneriyoruz” dedi