Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı ve Yeni Şafak yazarı Bülent Orakoğlu, bugünkü yazısında “siyasi ve askeri casusluk” suçlamasıyla tutuklanan DEVA Partisi kurucularından Metin Gürcan’ın soruşturmasına ilişkin iddiaları köşesine taşıdı.
Orakoğlu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın DEVA Partili Metin Gürcan’ın ‘siyasi ve askeri casusluk’ iddiası ile tutuklanmasından sonra soruşturmayı derinleştirerek yurt dışından fonlanan siyasilerle gazetecileri de inceleyeceğinin iddia edildiğini yazdı. Orakoğlu, Gürcan’ın verdiği ifade ve soruşturma sırasında elde edilen delillerin yeni ve önemli bir soruşturmanın önünü açtığını ifade etti.
Orakoğlu, Gürcan’ın yaklaşık 2 yıla yakın bir süre terör ve istihbarat birimlerince teknik ve fiziki takibe alındığını, gözaltına alınmasının ardından basına yansıyan görüntülere değinerek “Özellikle zarf değiştirmelerin gizlilik kuralları içinde yapılması Metin Gürcan’ın geçmişi ve Rand Corporation ilişkisi özellikle yasadışı ilişkilere büyük bir ihtimalle casusluk faaliyetlerine işaret ediyor olabilir sanırım. Şüphesiz son kararı yargı verecek” dedi.
“ARKASI ÇORAP SÖKÜĞÜ GİBİ GELECEK”
Metin Gürcan’ı yakından tanıyan bazı güvenlik uzmanlarının “Bu casusluk olayı tek kişilik bir iş değil, iyi araştırılırsa arkası çorap söküğü gibi gelecek” iddiasında bulunduğunu yazan Orakoğlu, RAND Corporation’un Türkiye raporuna da değinerek şöyle devam etti:
“Raporda bazı yazarlara en fazla 5 atıfta bulunurken Metin Gürcan’a 39 atıfta bulunulmuştu. RAND Corporation Türkiye raporunda ‘orta kademe askerler rahatsız’ şeklindeki görüşler ‘bir darbe olasılığını’ gündeme getirerek siyasi istikrarsızlık amacına hizmet ediyordu.
Amerika başta olmak üzere yurt dışından fonlanan özellikle gazetecilerin yabancı kurumlardan fon almasına ‘milli güvenlik sorunu’ gözüyle bakan savcılığın, önümüzdeki günlerde düğmeye basacağı dillendirilen diğer önemli bir konu sanırım. Gazeteci ve siyasilerin belli bir ücret karşılığı yabancı kuruluşlara yazdıkları ‘rapor-görüş-analiz’ konusunda savcıların en dikkat ettikleri konunun bu yazıların herhangi bir yayın kuruluşunda yayınlanıp yayınlanmadığı olacak. Yani, yabancı diplomatlara veya yabancı sivil toplum örgütlerine Türkiye’ye dair ‘rapor-görüş-analiz’ yazanların, yazdıkları yazıların herhangi bir yerde yayınlanmadan para aldıkları tespit edilirse ‘siyasi casus’ soruşturması açılabilecek.”
Yazının tamamını okumak için tıklayın