MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündemi değerlendirdi. Bahçeli’nin açıklamaları içerisinde en dikkat çeken kısım, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ilgili dileği oldu. Bahçeli konuşmasının ilgili bölümünde dileğini şöyle açıkladı: “Bizim dileğimiz, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın görevden affını bir an önce talep etmesi ve gecikmeksiniz ve daha fazla hasara yol açmaksızın İstanbul’un önünü derhal açmasıdır”
Bahçeli’nin hedefinde İstanbul Büyükşehir Başkanı Ekrem İmamoğlu vardı. İmamoğlu’nu balıkçıdaki görüntüler üzerinden eleştiren ve görevi bırakmaya çağıran Bahçeli’nin konuşmasından satır başları:
* Geçen hafta yurt genelinde kar yağışı etkili olmuştur, bu bir berekettir. Kifayetsizler vatandaşlarımızı perişanlığa terk etmişlerdir. Meteoroloji alarm vererek herkesi uyarmıştır. Yağış halindeyken karla mücadele dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir.
* İstanbul Belediye Başkanı Birleşik Krallığın elçisiyle yapacağı görüşmenin randevusunu 25 gün öncesinden aklında tutmuştur da yapılan uyarıları aklında tutamamıştır. Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenmiştir.
İSTANBUL İSTANBUL OLALI…
* Perşembenin geleceği çarşambadan belliydi. Mühim olan tedbirleri kar yağmadan almaktı. Sorun karın yağması değil, alınmayan önlemler zinciridir.
* Balığa tuz dökmüştür de yollara tuz dökecek yönetim becerisini gösterememiştir. İstanbul’da balık baştan tuz da hepten kokmuştur. İstanbul İstanbul olalı böyle zulüm görmedi.
* Kuzeyden gelen yağış karayollarını vurmuş İstanbul’a metrekareye 60 kilogram kar yağmıştır. Sorumsuz bir kağıttan kaplana İstanbullular mahkum değildir.
* Çürük tahtanın çivi tutmayacağı belli olmuştur. İstanbul sersefil hale düşmüştür. İstanbullu yolda kalmış, belediye başkanı kar küreme aracıyla balıkçıya gidiyor ve vicdanı sızlamıyor.
* Belediye başkanı balıkçıda yerken, sözcüsü de İsviçre’de karla mücadele etmiştir. Sanıyorum Alp’lerde epey zorluğa katlanmıştır. Ne de olsa yoğun kar yağışı altında kayak yapmak oldukça hırpalamıştır.
“ŞİRAZESİ KAYMIŞTIR…”
* Büyükelçiyle yemek, karla mücadele kadar önemli diyecek kadar şirazesi kaymıştır. Bir büyükelçiyi 16 milyon İstanbulludan fazla önemseyen bir kişiye Türk İslam medeniyetinin merkezi olan bu kent nasıl teslim edilecektir?
* Niye ve ne maksatla bu görüşme yapılmıştır? Dışişleri Bakanlığı bilgilendirilmiş midir, görüşme önemliyse kağıt üzerine alınmış mıdır?
* Son zamanlarda ülkemizde görev yapan büyükelçilerle yapılan görüşmeler dikkat çekicidir. CHP’nin büyükelçilerle düşüp kalkması tesadüf değil, milli iradenin dışında bir adımdır. İmamoğlu’nun sinsi faaliyetlerini görmek gerekir.
* Ne utanmaları var ne sıkılmaları, sırça köşklerde sosyal demokratlık taslarlar, MOBESE kayıtlarına düşünce de kıyamet koparırlar. Kar yağışını, İstanbul’un dramını, balıkçıyı konuşmazlar yüzsüzce MOBESE’yi dillerini dolamaktan da geri durmazlar.
* Takip ediliyorlarmış, izleniyorlarmış, dinleniyorlarmış, geçin bunları. Bırakın bu boş bahaneleri, şiddetli kar fırtınası varken balıkçı noktasında ne aradığınızı hangi gizli emeller peşinde koştuğunuzu söyleyiniz.
* Sayın Abdulhamit Gül’ün başarıyla icra ettiği Adalet Bakanlığı görevinden affını istemesini, MOBESE görüntülerinin ortaya çıkmasına bağlayan CHP’nin zihniyetinin algı oyunları asla tutmayacak.
“GÖREVİNDEN AFFINI İSTEMELİDİR”
* Sel olunca denize kaçan, deprem olunca kayak yapan, kar yağınca balık masasında keyif yapan sorumsuz ve duyarsız bir ‘kağıt kaplana’ İstanbul ve İstanbullu kardeşlerim asla müstahak değildir. İBB Başkanı İmamoğlu görevinden affını istemeli, İstanbul’un önünü derhal açmalıdır.
“HZ. ADEM İLE HAVAV’YA SÖYLENEN SÖZLER…”
* İfade ve düşünce hürriyeti, vandalların ikmal deposu değildir. Demokrasi ihanetin kılıfı olamaz. Devletin varlığını sürdürmek için attığı her adım meşrudur. Hiçbir ülke mensuplarına hürriyetlerini sınırsızca kullanma imkanı vermemiştir.
* İnsanların birbirine göstereceği anlayış, demokrasinin gereğidir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na hakaret etmek, büyükbaş hayvan benzetmesi yapmak, ifade ve düşünce hürriyeti sayılamaz. Bu suçtur. Hz. Adem ile Hz. Hava’ya söylenen sözler sıradan bir söz olarak değerlendirilemez.
“KILIÇDAROĞLU’NA HAİN DİYEN ÇOCUK…”
* Trabzon’daki 10 yaşındaki çocuğumuz cumhurbaşkanına “Amca” derken, Kılıçdaroğlu’na ‘hain’ demiştir. Bu çocuğa bunları düşündüren nedir?
* Eren Bülbül’ün katilleriyle saf tutanlar, katile katil, teröriste terörist diyemeyen her kim varsa demokrasiye geceyle gündüz gibi mesafe koymuştur.
* Sorosçu Kavala’ya övgü düzmek demokrasi değildir. Demokrasi taşlaşmış kalplerin harcı değildir.