HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Temel, ortak cumhurbaşkanı adayı konusunda, İYİ Parti dışındaki muhalefet partileriyle görüşmeler yaptıklarını söylediği röportajında, ortak cumhurbaşkanı adayını desteklemek için şartlarını da açıkladı. Temel, “Bizi Erdoğan’la, Erdoğan’a benzer bir aktör arasında tercih yapmaya zorlarlarsa, biz o kötülerin tarafı olmayız. Aday çıkarmayı tartışırız” dedi. Bu açıklamada belirtilen “Erdoğan’a benzer aday” ifadesinin, Van’daki “İnşallah” krizinin ardından HDP’nin açıklamalarına hedef olan Mansur Yavaş‘ı işaret edip etmediği henüz net değil.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, ortak cumhurbaşkanı adayı konusunda, İYİ Parti dışındaki muhalefet partileriyle görüşmeler yaptıklarını söyledi.
BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’a konuşan Temel, “Ama bizi Erdoğan’la, Erdoğan’a benzer bir aktör arasında tercih yapmaya zorlarlarsa, biz o kötülerin tarafı olmayız. Aday çıkarmayı tartışırız” dedi.
Temel ayrıca partilerinin kapatılması olasılığına karşı bütün önlemleri aldıklarını ve seçmenlerini partisiz bırakmayacaklarını, muhtemel siyasi yasaklara karşı da “800-1000’e yakın isim havuzu” oluşturduklarını açıkladı.
Eş genel başkan değişimi olur mu kongrede?
Biz kongreye giderken eş başkanların durumunu ve tüm parti yönetimini değerlendirme konusu yapıyoruz. Ancak mutabakat komisyonu hala bu konuda bir tartışma yürütüp, bir tavır belirlemediği için şimdiden bir şey söylemek mümkün değil.
Siz kendiniz bir seçim ittifakı yapacağınızı açıkladınız. Ama cumhurbaşkanlığı konusunda ortak aday arayışı var. Siz daha net bir tavır koymadınız. Adaylık konusunda tutumunuzu açıklamak için neyi bekliyorsunuz?
Biz tutum belgemizde aslında bu soruların bir şekilde önümüze geleceğini öngörerek tavrımızı açıkça belli etmiştik. O da şuydu: Biz parlamento seçimlerinde güç olmayı, her iki bloğu da sayısal olarak kilitleyen bir gücüz. Bizsiz adım atılamaz bir tablo oluşturma konusunda iddialıyız. Ve bu gücümüzün önüne ne kapatma davası ne de başka bir şeyin bunun geçemeyeceğine de çok inanıyoruz.
Ama iş cumhurbaşkanlığına gelince değişiyor tabii. Çünkü cumhurbaşkanlığı konusunda farklı bir konumda Türkiye. Toplumun tüm kesimlerine en büyük kötülüğü yapan kişi tarafından bu makam ele geçirilmiş. Erdoğan’ın yarattığı rejim, Türkiye’nin başına bugüne kadar tarihi boyunca gelmiş, en kötü ve uzun süreli rejim. Darbe yönetimlerinde bir dönem olurdu, geçiş süreçleri olurdu. Bu kadar kötü birinin temsili karşısında, şöyle yanılgılara düşüyor muhalefet: Bu kadar kötüyken, biz daha az kötüsünü göstersek herkes mecburen destekler. Bu korkunç bir şey. Bizim HDP olarak bunu benimsememiz mümkün değil. Biz Erdoğan’a elbette mecbur değiliz, eyvallahımız da yok. Ama biz Erdoğan’dan daha az kötü birini de tercih etmek zorunda değiliz.
Bu ülkenin düze çıkması lazım, gerçekten demokratik zeminde ve ilkelerde yeniden inşasına sebep olacak bir aktöre ihtiyaç var. Dolayısıyla da en önemlisi, Erdoğan’ın yaptığı hiçbir şeyi yapmayacak, Erdoğan’ın yaptığının tersini yapacak bir aktöre ihtiyaç var. Bu konuda hala biz muhalefetle çeşitli temaslar içinde olsak bile bir karara varmış değiliz. Aday üzerine ilkelerimizi koşullarımızı, tutum belgesinde belirttiğimiz gibi muhalefetle de konuşuyoruz. Muhalefet dediğimiz de elbette CHP, DEVA, Saadet ve o eksendeki partiler. Ama tabii İYİ Parti ile bir temasımız yok.
Biz tekrar 27 Eylül 2021’de açıkladığımız tutum belgesine atıfta bulunarak ilkelerimizin ne olduğuna bakılmasını talep ediyoruz. Yani bazı konularda topluma da, partimize de ve partimizin ittifak güçlerine de sözü olacak, sözünü tutacak bir aktöre ihtiyaç var. Belki bu aktörün etrafında tek günlük bir ittifak da gerçekleşebilir. O da seçim ittifakı. Dünyadaki bir sürü faşist rejim, tek günlük, tek gecelik ittifak sonucu değiştirildi. Ama beyan etmeli kendi niyetini. Örneğin, Kürt Sorunu’na yönelik çözümü ne? Cezaevleri sorununa, adaletsizliğe, kayyum gaspına yönelik çözümü ne?
Bu konularda tutum belirleyecek aday. Eğer aday, bu tutum ve sözünü kamuoyunun önünde ve çeşitli temaslarında ortaya koyarsa, elbette biz desteğimizi de ilkelerimizi ortaya koyarak uzlaşmaya hazırız. Ama diyelim ki bizi Erdoğan’la, Erdoğan’a benzer bir aktör arasında tercih yapmaya zorlarlarsa, biz o kötülerin tarafı olmayız. Aday çıkarmayı tartışırız. Çünkü iki kötünün karşısında bir iyinin şansı olabilir Türkiye’de diyoruz.
Aslında muhalefet cephesinde adaylık için konuşulan üç isim var: KemalKılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş. Erdoğan’a karşı bu isimler içinde tercihiniz ne olur?
İmamoğlu, Kılıçdaroğlu veya Mansur Yavaş’ın adaylıkları üzerine parti kurullarımız gerçekten bir tartışma yürütmedi. Ama Mansur Yavaş’a yönelik bizim parti tabanımızın ve parti çeperimizde yer alan güçlerin tutumu çok belli. Ama İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu’na dair ve belki de bunların dışındaki aday tartışmalarına dair de çok çeşitli fikirlerimiz ve görüşlerimiz olabilir.
Eğer muhalefetle uzlaşma olmazsa, Selahattin Demirtaş’ın adaylığı veya eşi Başak Demirtaş’ın gündeme gelir mi?
Bizde böyle bir tartışma hiç yürümedi. Hatta bizim dışımızdaki adaylara yönelik de bir tartışma olmadı. O nedenle Selahattin Demirtaş’ın da, Figen Yüksekdağ’ın da fikrini alarak bir tartışma yürüteceğiz o gün geldiğinde. Adeta partimizin gücünün yarısı neredeyse içeride, dolayısıyla içeridekilerin de tutumu önemli.
Seçim öncesinde, partinize yönelik bir kapatma kararı bekliyor musunuz ve tabii buna karşı ne tür hazırlıklar yapıyorsunuz? Diyelim ki, aday listeleri YSK’ya verildikten sonra kapatma kararı geldi, ne yapacaksınız?
Aslında bu seçeneklerin tümünün netleştiği bir süreç yaşıyor HDP. HDP’nin kapatma davasının uzuyor olması şüphesiz bir politika. Dolayısıyla sinsi bir zamanda ve bizi kilitlemek isteyeceği bir zamanda yargı iktidarın işaretiyle bu harekete geçebilir. O yüzden biz şöyle bir seçenekler dizisini tartışıyoruz: Birincisi, HDP zaten karar açıklandığı güne kadar çatı partimizdir. Ve ittifaklarımızın da duruşu onu gösteriyor. Mesela hiçbir ittifak gücü veya bu konuda gittiğimiz hiçbir parti, “Siz kapatma tehdidi altındasınız, biz niye sizle tartışalım” demedi. İkincisi zaten biz parti olarak birden fazla partiden oluşan bir çatı partisiyiz. Ve o partilerin tümü dipdiri duruyor. Bir de bizim hali hazırda yaptığımız yedili ittifak içinde seçim konusunda olanakları uygun 3-4 parti var. Bu seçeneklerin tümü düşünüldüğünde HDP asla adaylar açıklandığında, listeler YSK’ya verildiğinde kilitlemez kendini. Kendini o riske karşı da korumaya alır ve tedbirini alır. O konuda her koşulda biz gücümüze güç katarak seçimden çıkacağız. O konuda bir tereddüt yok. İttifak partilerimizin tümü buna hazırdır. Hatta ittifak dışındaki partiler bile “Biz o gün geldiğinde HDP’nin yanındayız” diyor.
Ama HDP’nin etkin kadroları, yönetici kadroları yasaklı hale gelebilir, alternatif bir liste mi hazırlayacaksınız?
Her şey düşünüldü, o konuda hiçbir şey gözden kaçırılmadı. Bu asla iktidarın da, muhalefetin de faydasına olmayacak şekilde tedbiri alınmış bir durumdur. Bizden neredeyse 300-400 kişiye siyaset yasağı isteniyor. Bizim şu anda 800-1000’e yakın isim havuzumuz hazır.