Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, CHP ile ilgili değerlendirmelerde bulunduğu bugünkü yazısında “Kesinlikle cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, laik ve inkılâpçı bir parti değildir. Türkiye’nin en muhafazakar partisidir” diye yazdı.
Dilipak “CHP nereye koşuyor?” başlıklı yazısında “Kılıçdaroğlu niçin LGBT’yi sahipleniyorsa, onun için 15 Temmuz şehidinin evini ziyaret ediyor. Bizimkiler de onun için bunun tam tersini yapıyor. Aslında iktidara gelmek istiyor. Bunun için de ABD’nin, İngiltere’nin, AB’nin, NATO’nun, IMF’nin, Dünya Bankası’nın, DSÖ’nün, LIBOR’un desteğini arkasına almak istiyor. Bunların desteklediği FETÖ ve HDP’lilerle iyi geçinmek istiyor. Onun için İstanbul Sözleşmesi’ne, TransHumanizm’e, NeuraLink’e, 5G’ye Lanzarote’ye, Starlink’le, Pandemi tavsiyelerine itiraz etmiyor! Edemiyor! Gayeye giden her yolu zihninde meşrulaştırıyor” görüşünü dile getirdi.
“CHP ASLINDA BİZİMKİLERİ TAKLİT EDİYOR”
“CHP aslında bizimkileri taklit ediyor” diyen Dilipak, “AK Parti niye kadrosuna birtakım Alevi ve Kemalistleri alıyorsa, AK Parti’den rol çalıyor ve onun için saflarına başörtülüleri, sağcı, milliyetçi, dincileri de katmaya çalışıyor. Eee, aslında bizimkiler de onları taklit ediyor” düşüncesini dile getirdi.
“MAHALLELER DE KARIŞTI”
CHP’de siyaset yapan İlhan Kesici’yi örnek veren Dilipak, “Dindar ile laikçi dediklerimiz arasındaki farkı da fark edemez olduk. Mahalleler de karıştı. Artık politikacı biraz da ‘kök hücre’ gibi. Bulunduğu ortamda kendine göre bir fonksiyon icra ediyor. Bunların çoğu “vitrin güzeli”. Onları içlerine sindiremiyorlar ama sabrediyorlar. Bunlar biraz da “oltaya takılan” yem hükmünde” dedi.
“CHP’DE BİLE 40 ÇEŞİT KEMALİST VAR”
Dilipak şöyle devam etti: “CHP’de bile artık 40 çeşit Kemalist var, kimi darbeci, kimi derin devlet, kimi FETÖ’cü, kimi Moon tarikatından. Kimi İngiltere’ye yakın, kimi Amerikancı, kimi Avrupacı. Resmi ideoloji dedikleri de palavra aslında. Tek parti zihniyeti hâlâ “resmi din”, “resmi tarih” safsatası ile yoluna devam etme çabasında. Bizden ya da onlardan, yok aslında pek farkları. Burada kuyrukları sıkışınca hepsi aynı yere kaçıyorlar. Memesini emdikleri devlet ana aynı, kucağına oturdukları devlet baba da aynı. Garip olan da, onları kaçmaya zorlayanlar da onların işbaşındaki ‘bizim iyi çocuklar’! Bu “ifrit’ten durum”u açıklayacak biri var mı! “OYUN’u görmeden OY’unu verme ve aklını kiraya verme. Aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretme hesabı yapanların oyununa gelme.”