Kılıçdaroğlu göstererek anlattı: “Burada özgürlük var, burada yasaklar var, sansür var”

kemal kılıçdaroğlu
Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Sansür Yasası nedeniyle tepkisini dile getiren Kılıçdaroğlu yasayı Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacaklarını da açıkladı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ABD’deki 8 saatini sorması konusuna değinen Kılıçdaroğlu, “Sevgili Bahçeli ben seni Amerika’ya davet ediyorum, uçak biletini ben alacağım. Bütün masraflar bana ait, seni beş yıldızlı bir otelde ağırlayacağım.” diyerek araba ile seyahat ettiği süreyi ölçmesini önerdi. Kılıçdaroğlu, Bahçeli’nin 17-25’i gösteren saatine de atıf yaparak, “Benim saatime güvenmiyorsun hani senin var ya bir 17-25’i gösteren saatin onu al yanına, onu alamıyorsan bir kronometre al.” dedi.

CHP’nin grup toplantısı, Bartın’ın Amasra ilçesinde meydana gelen maden patlaması sonucu yaşamını yitiren 41 işçi için bir dakikalık saygı duruşuyla başladı.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Keşke üzüntülü bir günde olmasaydık keşke bu kadar sorunlar yaşanmasaydı. 41 kardeşimizi toprağa verdik. 41 evde yangın var. Her birimizin yüreğinde derin acı var. Grup toplantılarına neşeyle bir espri ile başlamak isterim. Bu kadar kopukluk bu kadar ayrılık doğru değil. Yakışmıyor bize. Siyaset kurumunun bu kadar acımasız olması doğru değil. Yakışmıyor bize. Onların bir sloganı vardı, yüz karası değil kömür karası böyle kazanılır ekmek parası diye. Gittim. Arkadaşlarım da gittiler. Ailelerin bir kısmını ziyaret ettim. Yetkililerden bilgi almaya çalıştım. Derin bir acı var. Anne, eş, kardeşler tabutun başında. Hiç kimse bu ölümün ona yakıştığını söylemiyor. Tamamı genç. Yazıktır günahtır. Bir memleket böyle yönetilemez. 20 yıldır ya önlem alacağız diyorlar. 20 yıldır hala önlem mi alacaksın sen! Dünyada maden kazalarında bir numarayız ya! Ya bu ölüm niye bizim karşımıza çıkıyor. Dünyada herkes maden çıkarıyor neden en çok ölüm bizim ülkemizde oluyor.

Meclis Başkanı Şentop’a: O koltukta neden oturuyorsun?

“Müfettiş raporu var görmüyorsun Sayıştay raporu var görmüyorsun. Soma faciasından sonra komisyon kuruldu. TBMM araştırma komisyonunun 111 önerisi var birisini dahi yapmadılar. Şimdi ben TBMM Başkanlığına açık ve net herkesin önünde sesleniyor. O araştırma komisyonu göstermelik mi? Değilse o 111 öneriden birisi neden yapılmadı? Sen o koltukta neden oturuyorsun? Senin o koltukta oturmanın temel nedeni TBMM’nin itibarını saygınlığını korumaktır.

“TBMM sarayın ipoteği altındadır”

“Dün Plan Bütçe Komisyonu’nuna Merkez Bankası Başkanı geliyor, arkadaşlar bilgi istiyor, bilgi vermem diyor. Gönül isterdi ki plan bütçe komisyonu başkanı bir dakika diyecekti; ‘Bir dakika ya buradan TBMM’den bir milletvekili sana soru soruyor sen cevap vermek zorundasın’ demeliydi. Diyemiyor. Çünkü derse saraydan fırça yiyecek. TBMM görevini tam anlamıyla yapamıyor. TBMM sarayın ipoteği altındadır. Allah kabul ederse bu ipoteği kaldıracağız.



“Uyuşturucu baronları, pudracılarla, yolsuzluk yapanlarla beraber olacaksın, rüşvet alanları büyükelçi atayacaksın, bay Kemal susacak, susmayacağım arkadaş susmayacağım!

“Saraydakilerin eli kanlıdır;  sözüm sözdür 301 kişinin de 41 kişinin de hesabını sormazsam namerdim”

“Sarayın da TBMM Başkanlığının da karnesi kırık. İkisi de halka güven vermiyor. İkisi de kişisel beklentilerinin peşinde. Birisi acaba koltuğumdan olur muyum diyor. Koltuk insana bir şey vermiyor, insan koltuğa değer verir. Soma’da da benzer bir olay oldu. 301 eve ateş düştü. Yargıtay ağır cezalar verdi. Sonra birileri devreye girdi. Yargıtay’ın bu kararına geleneksel olmadığı halde savcı itiraz etti. Dosya tekrar geldi 12. Cezaya. 3 hakimi değiştirdiler. Yerine 3 AK Partili hakim getirdiler. Kenan İpek AK Parti’nin bürokratıydı. Mustafa Yapıcı Adalet Bakanlığı’nda genel müdür yardımcısıydı. Fuzuli Aydoğdu, o da Adalet Bakanı tarafından HSK’ya genel sekreter olarak atanmıştı. 12. Daireye atadılar cezaları indirdiler. Şimdi 301 kişinin hesabını soracağımız bir yargı ortadan kalktı arkadaşlar. Ben diyorum ya bu saraydakilerin yatacak yeri yoktur diye. Boşuna demiyorum. Onların eli kanlıdır eli! Ama benim sözüm sözdür, iktidar olduğumuzda o 301 kişinin de 41 kişinin de hesabını sormazsam namerdim.

“CHP parlamentoda demokrasinin bir numaralı aktörüdür”

“Türkiye bir taraftan bu tür acılar yaşarken bir de Meclis’ten sansür yasası geçirdiler. Bu konuda altı aydır mücadele veriyoruz. Bazıları tv’lere çıkıp CHP ne yapıyor Meclis’te diye soruyorlar. CHP parlamentoda demokrasinin bir numaralı aktörüdür. Sansür düzenlemelerine de karşıdır. Eleştiri olur eyvallah, her eleştiriye saygı duyarız. Elbette gazeteci özgürce eleştirecektir. Bir siyasetçinin en çok eleştiriye ihtiyacı vardır.

AK Parti ve MHP’ye oy verenlere böyle seslendi: Dur demeyecek misiniz, adalet istemeyecek misiniz?

“Sansür yasası kabule dildi. 29. Maddeyi yürütmeyi durdurma talebiyle AYM’ye gideceğiz, ardından da yasanın tamamı ile ilgili AYM’ye gideceğiz. Bu kanun çıksa da çıkmasa da Türkiye bir otoriter yönetimle karşı karşıyadır. Ya Anayasa kararını uygulamıyorum diyor. Daha ne yapacaksınız. Geçmişte AKP ve MHP’ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum, dur demeyecek misiniz, adalet istemeyecek misiniz? Bakın kanun yürürlükte değildi. Türkiye gazeteciler sendikası Ankara şube başkanı Sibel Hürtaş’ı Meclis’e almadılar. Kendisiyle ilgili bir kanun görüşülüyor, Meclis’e gelmesi bundan daha doğal ne olabilir? Sokmuyorlar içeri. Kanun mu vardı? Hayır. Dayatma kültürü. Girmeyecekler içeri diyorlar.

“Yemin törenine gitmedim, o iki Anayasa Mahkemesi’ne layık değildir!”

“Biri AYM’ye atandı Erdoğan tarafından. İki kişinin yemin törenine gitmedim. O iki Anayasa Mahkemesi’ne layık değildir. Eğer o iki kişi gücünü Erdoğan’dan alıp ve onun isteğiyle atandıysa, ki atandığını biliyoruz, o zaman AYM’de hâkimlik yapamazlar. Çünkü saray karşısında bağımsız duramazlar. Makamını saraya borçlu olan yargıç Türkiye ve adalet için en tehlikeli olan kişidir.

O ülkeden örnek verdi: Adalet ağır yürüse de gözleri görmese de mutlaka hedefini bulacaktır

“Erdoğan’a bir şey hatırlatmak isterim. Eski Malezya başbakanı Nacip Razak. Başbakan olduktan sonra bir uluslararası toplantıda “Malezya’da internete asla sansür uygulanmayacaktır’ diye açıklama yapıyor, 2011 yılında.  2015 yılında Malezya Varlık Fonu’ndan bu Razak’ın hesabına 700 milyon dolar aktarıldığı ortaya çıkıyor. Sonra internet gazeteleri haber yapıyor. Yapılır yapılmaz her yere yasak geliyor.  2011 yılında ben sansürü internete asla uygulamayacağım diyen bir başbakan 2015 yılında varlık fonundan 700 milyon dolar iç ettikten sonra olay haber olarak çıktı ve arkasından yasakları getirdi. Yetmedi VPN aracılığıyla internete ulaşmak mümkün. Sonra yalan haberlere karşı kanun diye bir kanun sevk etti. Bu kanun mecliste kabul edildi. Aynı bizim yaptığımız gibi sansür yasası gibi bir yasa kabule dildi. Eğer birisi doruları yazarsa altı ay hapisle cezalandırılacaktı. 2018’de seçimler vardı bu adam seçimleri kaybetti, sonra yargılandı ve mahkum edildi. Adalet ağır yürüse de gözleri görmese de mutlaka hedefini bulacaktır. Bundan hiç kimsenin endişesi olmasın.

“Türkiye geriye gidiyor. biz Millet İttifakı olarak bunu değiştireceğiz. Yüksek Yetenek inşası. Adım gibi biliyorum bunun Bahçeli de Erdoğan da ilk kez duyuyorlar. Her toplumun yüzde 1,5-2’si üstün zekâlılardan oluşur. Ve bunları ülkeler kapar. Almanya ekonomi bakanı çıktı açıklama yaptı dünyanın neresinde olursanız olun çalışkan yaratıcı herkes Almanya’ya gelsin vatandaşlık vereceğim dedi. İngiltere dünyanın ilk 50 üniversitesinden kim mezunsa vatandaşlık vereceğim diyor. Yüksek Yetenek İnşası’nı ilk keşfedip uygulamaya koyan İngiltere’dir. Amerika silikon vadisini kullanarak İngiltere’nin elinden bu gücü aldı. Şimdi Çin yüksek yetenek inşası yolunda dünyanın bir numarası olmak yolunda. O yüzden Amerika ile Çin arasındaki kavga Yüksek Yetenek inşasıdır. Bunlar yarın sabah ne olacağını dahi bilmiyorlar. Getirdiler devleti vasatlaştırdılar, kurumları vasatlaştırdılar ve devleti yürüttüler. Çin 10 yıllık vize veriyor. Peki biz nasıl vatandaşlık veriyoruz? 400 bin dolara daire alırsan vatandaşlık veriyoruz. Paran varsa gel diyor. Arada siyahla beyaz kadar fark var. Devletin geleceğini kurgulayamıyorlar. Ve beni eleştiriyorlar. Sen Amerika’ya neden gittin diye. Senin vizyonun da aklın da bana yetmez arkadaşım. Sen bilmezsin, bilemezsin. Amerika 40 milyar dolarlık çip yatırımı yapıyor. O küçük ada devletinden olan bağımlılığını gidermek için. Biz ne yapıyoruz Allah aşkına? Bir dönem buzdolabı yapmakla övünüyorlardı. Ya 17. Yüzyıla ait buzdolabı. Çünkü bilmiyorlar. Devlet böyle yönetilmez. Yönetilmediği içindir ki gelir düşüyor, bizim ekonomimizle herkes istediği gibi oynuyor. Hiçbir şeyi kontrol edemiyorlar, bu noktaya getirdiler.

“Burada özgürlük var, burada yasaklar var, sansür var. Burada beşli çeteler, onları koruyanlar var, hırsızlık yapanların soruşturulmamasıyla ilgili çıkan kanuna el kaldıranlar var. Burada ise Türkiye’nin geleceğini inşa etmek için çalışan insanlar var. Burada pudracılar aklını saraya kiraya verenler var. Burada özgürce düşünenler var. Bunlarla bizim işimiz yok, bizim geleceğimiz burada.

Bahçeli’ye ABD yanıtı: Gel beraber gidelim, benim saatime güvenmiyorsan, senin var ya bir 17-25’i gösteren saatin, onu al yanına!

“Bahçeli demiş ki bu 8 saatin esrarını millete açıklamak zorundadır. Güzel vallahi çok güzel açıklarım. Sevgili Bahçeli ben seni Amerika’ya davet ediyorum, uçak biletini ben alacağım. Bütün masraflar bana ait, seni beş yıldızlı bir otelde ağırlayacağım. Ertesi sabah ben New York’a hangi saatte gittiysem o saatte yine benim bindiğim arabaya sen de ben de bineceğim. Ama önde senin koruma amirini götüreyim. Bir gazeteci vardı yanımda onu da götürmeyeyim senin iletişim koordinatörün olsun. Beraber binelim, Manhattan adasına gidelim o 35 katlı binayı bulalım, belki sen içeriye de girersin, belki sen içeri girer bu rezaleti kim yapmış diye sorarsın. Çok memnun olurum. Orada giden para fakirin fukaranın parasıdır. O sarayda destek verdiğin adam, oğlu buradan milyar dolarları gönderiyor kızı orada 35 katlı gökdelen yapıyor. Burada açıklama yapmış. Kadınların kılık kıyafetine siyasetçiler karışmasın diye kanun teklifi vermiştik. Aileyi de koruyacağım demiş. Sayın Bahçeli benim oraya gidiş nedenim bu açıklamadan sonra onun ailesini dünyaya tanıtmaktır. Onun ailesi milyar dolarlarla oynuyor. Eğer bir aile hakkında konuşulacaksa önce o aileyi bir konuşalım. Bunu söyledim. Ha oradan bineceğiz, orada zaten 10 dakika sürdü, bunun nedeni de ambulans sirenleri vardı, onun gitmesini bekledik. Oradan tekrar arabaya bineriz döneriz. Yolda araba benzin alıyor, benzin aldığı yerde bir hamburgerci var. Söz veriyorum hamburgeri ben alacağım. Benim saatime güvenmiyorsun hani senin var ya bir 17-25’i gösteren saatin onu al yanına, onu alamıyorsan bir kronometre al.”

Bu Yazıya Tepki Ver


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir