Gültekin Uysal: “Bu seçimde teyakkuz halinde olmak zorundayız”

gültekin uysal
Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, “Sayın Erdoğan demografiye yenildi. Her yıl ortalama bir milyonun üzerinde ve yalnız kendisinin iktidarını gören yeni seçmenden oy alamıyor yorumunda bulundu. Seçim güvenliğine de değinen Uysal, “Bu seçimde teyakkuz halinde olmak zorundayız. Tüm problemlerin çözümünü sağlayacak olan siyasetin doğru işlemesidir. On kişi cesaretlenirse bin kişi cesaretlenir diye korkuyorlar.” dedi.

Sözcü’de yer alan habere göre; DP Genel Başkan Gültekin Uysal, Flash Haber’de Lale Özan Arslan’ın sorularını yanıtladı. Gültekin Uysal’ın açıklamalarından öne çıkan satır başları şöyle:

“Piyango dağıtır gibi vatandaşlık dağıtıldığı bir dönemdeyiz”

“Piyango dağıtır gibi vatandaşlık dağıtıldığı bir dönemdeyiz. Eskiden mukim olduğunuz binadaki seçmenleri görebilirken şimdi vatandaş denetimini de yaralayacak şekilde, bir kötü niyetle değişiklik yaptılar.

Bu seçimde teyakkuz halinde olmak zorundayız. Tüm problemlerin çözümünü sağlayacak olan siyasetin doğru işlemesidir. On kişi cesaretlenirse bin kişi cesaretlenir diye korkuyorlar.

Siyasetin kirli kaynaklarla nasıl finanse edildiğini hepimiz biliyoruz. Her bir vatandaşımızın sandığa girmiş iradesinin sonuca tekabül etmesi adına sorumluluğumuz var. Bunun için de çalışıyoruz.

“Sayın Erdoğan demografiye yenildi”

Sayın Erdoğan demografiye yenildi. Her yıl ortalama bir milyonun üzerinde ve yalnız kendisinin iktidarını gören yeni seçmenden oy alamıyor. Seçim sürecini manipüle etmek için kamu gücünün, kamu kaynaklarının, kolluğun, hatta ‘kıyak’lar sayesinde başka uluslararası aktörlerin, devletlerin müdahalesinin olabileceği endişesini de taşıyoruz.



Darbeler, ara dönemler de olsa, bu ülkenin iktidarı da muhalefeti de sandığa güveni diri tutmuş. Ancak 6 Mayıs 2019’da keyfi şekilde İstanbul seçimlerini yenileyen anlayış bir ana kolonun çökmesine sebep oldu. Zaten kimlik sahalarına hapsolmuş Türkiye’de, Sayın Erdoğan’ın toplumu birleştiren tüm noktalara gerilim üretmek için adeta jilet atarcasına müdahalelerde bulunacağı, buna yönelik hamleler yapacağı bir konjonktür var. 

“Demokrasiyi bugün apoletliler değil siviller tahrip ediyor!”

Türkiye ‘kırk katır mı kırk satır mı’ şeklinde bir eşikten geçiyor. Sayın Erdoğan’ın şahsında yürüyen bu keyfi rejimin ürettiği maliyetlere vatandaşımız razı mı değil mi; buna dair bir referandum mahiyeti var önümüzdeki seçimlerin. Demokrasiyi bugün apoletliler değil siviller tahrip ediyor! 

Bizden önceki nesiller çocuklarını daha iyi okullarda okuyabilmiş, evlatlarına daha iyi eğitim aldırabilmiş. Ama şimdi, ebeveynler evlatlarına daha iyi eğitim aldıracağına dair inanca sahip değil! Onbinlerce öğrencimiz, aldıkları yüksek puanlara rağmen ekonomik kaygılarla, İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerdeki üniversiteleri tercih etmedi, edemedi!

Rakamların, toplumun yaşadığı yangını anlatma kabiliyeti kalmadı. Bir kurucu akılla, bir kurucu programla, bir kurucu kadro ile bu ülkeyi, kurumlarını yeniden temel referansları ile kodlayacak, kurumların arasındaki ilişkiyi tarif edecek bir yöntem şuuruyla bakmak gerek.

“İktidar için ‘makbul gazeteci’ tanımı gibi bir ‘makbul vatandaş’ tanımı var”

Biz demokrasi ve hukuk ortak paydasında buluştuk. Gözümüzü hiç bir şekilde ayırmadığımız bir nokta Türkiye’nin yarınlarıdır. İktidar Meksika sınırı gibi bir sınır inşa etti. Sınırın iktidar tarafındaysanız her şeye hakkınız var. Diğer tarafında ise müsaade edildiği kadar hakka, hukuka, zenginliğe erişebiliyorsunuz. İktidar için “makbul gazeteci” tanımı gibi bir “makbul vatandaş” tanımı var.

“Tüm zorluklara rağmen hakikati haykıran, türlü yıldırma yöntemlerine karşı mücadele eden gazeteciler için zor bir dönem geçiriyoruz”

İktidarın hukuksuzluklarına, baskılarına karşı bir toplumsal psikolojiyi örüyoruz. Toplumsal beklentilerin kılavuz olduğu bir süreçle buraya geldik. Tarihimizin buhran dönemleri var. Yarın tarih yazılırken Cumhuriyetin buhran dönemi olarak bu son yirmi yılı söyleyeceğiz. Tüm zorluklara rağmen hakikati haykıran, türlü yıldırma yöntemlerine karşı mücadele eden gazeteciler için zor bir dönem geçiriyoruz.” 

Bu Yazıya Tepki Ver


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir