İmamoğlu davası hakimi nasıl “FETÖ iltisaklı” oldu? Hâkim ve savcılar için hazırlanan şantaj dosyaları mı var?

hakim-savcı-hsk-adalet-hukuk
Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, “ahmak” davasına bakan ve kendisine “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu siyasi yasaklı haline getirmesi telkin edilen” hâkim Hüseyin Zengin hakkında Sabah gazetesinin “FETÖ iltisaklı olduğu” iddiasıyla hazırladığı habere dikkati çekti.

Söz konusu haber için erişim engeli getirildiğini belirten Terkoğlu, yaptığı araştırmalar neticesinde hâkim Zengin hakkında gerçekten de 2020 yılında HSK’ya bir dosya geldiğini ancak adli bir soruşturma açılmasına gerek olmadığı yönünde karar verildiğini aktardı. Terkoğlu, hâkim ve savcılara “gerektiğinde vurulmak üzere” hazırlanan şantaj dosyaları olduğuna inandığını yazdı.

Terkoğlu şunları kaydetti:

İmamoğlu, kendisine “ahmak” diyen içişleri bakanına “31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır” sözleriyle yanıt vermişti. Gelgelelim, hedef sanki Soylu değil de YSK üyeleriymiş gibi, “kamu görevlisine zincirleme hakaret”ten 4 yıl 1 aya kadar dava açılmıştı.

Dava sürerken, Hâkim Hüseyin Zengin, haziran kararnamesiyle görevden alındı, Samsun’a gönderildi. Herkes “neler oluyor” diye sorarken, hâkime yapılan ahlaksız teklifi yazdım. Hâkimden, İmamoğlu’na iki yılın üzerinde ceza vererek onu siyasi yasaklı hale getirmesi istenmişti. Kabul etmeyince sürgün edilmişti. Etrafına bunu açıkladığını yazmıştım.

Hâkim Zengin’in “FETÖ’cü” ilan edilmesi gecikmedi. Sabah Grubu, çeşitli FETÖ itirafçılarının ifadelerine dayanarak Hâkim Zengin’in öğrencilik yıllarında Işık Evleri’nde kaldığını yazdı. Sabah’a göre, Zengin’in FETÖ’nün mahrem imamlarıyla ilişkileri tespit edilmişti.



O zaman ortaya çok kritik bir soru çıkıyor. Eğer Sabah’ın yazdıkları doğruysa, nasıl oluyor da Hâkim Zengin, göz göre göre hâkimliğe devam ediyor? Nasıl oluyor da daha bir sene önce İstanbul’da bir mahkemeye atanıyor? Yetmiyor Samsun’da halihazırda göreve devam ettiriliyor? Sabah’ın yazdığı doğruysa, HSK ya da Adalet Bakanlığı hatta hükümet, perde arkasında FETÖ ile iş mi pişiriyor?

HÂKİME SORUŞTURMA YOK

Bu soruya yanıt ararken Sabah Grubu’nun haberlerine de mahkemenin erişim engeli getirdiğini gördüm. Oradaki ifadeler sorularımın bir kısmına yanıt veriyordu. Hâkim Zengin’in avukatı, mahkeme kararına yansıyan başvurusunda şunları yazmıştı:

“Müvekkil hakkında habere konu edilen beyanların hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğunu, müvekkil hakkında halihazırda habere konu herhangi bir soruşturma bulunmadığını, söz konusu linklerin sırf müvekkili hakkında halihazırda iftira, hakaret, suç isnatlı ve kötü niyetli haberler yapıldığını…”

Mahkeme de Hâkim Zengin’i haklı bulmuş ve Sabah Grubu’nun haberlerine erişim engeli getirmişti. Yani mahkemeye göre, cumhurbaşkanının damadının abisi tarafından yönetilen medya grubu, Hâkim Zengin’e belden aşağı vuruyordu.

Kararda yer alan bir ifade ayrıca ilginçti: “Müvekkil hakkında halihazırda habere konu herhangi bir soruşturma bulunmadığını…”

HSK’DEKİ DOSYA NE OLDU

“Sabah yalan yazar” önyargısına yenilmeden, bu ifadelerin peşine düştüm. Önce yargıda, Hâkim Zengin hakkında bir FETÖ davası ya da soruşturması var mı diye baktım. Yoktu, bulamadım.

Acaba “HSK’ye ulaşan bir şey var mı” diye baktım. Gerçekten de HSK’ye Hâkim Zengin ile ilgili bir dosya gelmişti. Kapağında 2020/5019 numarasının yazdığı dosyayı, HSK 1. Daire incelemiş, adli bir soruşturma açılmasına gerek olmadığına karar vererek arşive kaldırmıştı. HSK’ye göre, Hâkim Zengin’in görevini yapmasını engelleyecek bir durum yoktu. Bu nedenle Zengin hâkimliğe devam etmiş, son İmamoğlu meselesine kadar, her şeyi yolunda gitmişti.

Ancak…

İmamoğlu dosyasında, istenileni yapmayınca, önce sürülmüş, olay açığa çıkınca da arşivdeki dosyanın kapağını birileri açmış, Sabah Grubu’na da “vurun” demişti.

YENİ PARALEL DEVLET

Tabloya başından sonuna bakınca facianın büyüklüğü daha net görünüyor…

Belli ki hâkim ve savcılara, ‘gerektiğinde vurulmak üzere’, hazırlanan şantaj dosyaları var. Bir ekip, istenileni yapmayan yargı mensuplarına karşı bu dosyaları bekletiyor. Öte yandan, bu dosyaların ucu gösterilerek kimlere bugüne kadar neler yaptırıldı bilmiyoruz…

İşte bu durum devlet içindeki yeni devleti, yeni paralel yapıyı gösteriyor. Adını bir kuştan mı alır, yoksa başka bir yerden mi bilmem… Kesin olan şu ki bir güç var!

Üstelik konuştuğum hukukçular olanları doğrularken, daha önce “istenilen kararları vermeyen” Gezi davasının mahkeme başkanını ya da İzmir başsavcısını hatırlattı. Hemen arşivden telefon kayıtları bile çıkarılmış, görev başında oldukları halde belden aşağı vuruşlar AKP medyasından gelmişti. Şantaj, tehdit, karalama hepimizin gözü önünde, televizyon ve gazetelerle yapılıyordu.

HÂKİME TEHDİT SÖZLERİ

İmamoğlu, Salı akşamı Halk TV’de, sürülen Hâkim Zengin’i işaret ederek şunları söyledi: “Üst yargı yetkilisi kişiler tarafından ‘Gel sen İmamoğlu’na ceza ver seni ağır ceza reisi yapalım’ denmiş midir? Tehdit edilmiş midir? Ya da denileni yaparsan da ödüllenirsin denmiş midir?”

Yargı camiasında konuşulanlar bunu doğruluyordu. Hâkim Zengin, istenilen kararı vermemesi durumunda, “C. Hanım’ın başına gelenleri unutma” diye tehdit edilmişti. Açıp baktığımda, yine hükümetin üstüne düştüğü bir davada, istenilen kararı vermeyen C. Hanım’ın nasıl yerden yere vurulduğunu gördüm.

Artık ölmek, öldürmek için silaha ve kurşuna gerek yok. Bir mahkeme dosyası ya da birkaç satırlık bir haber, bedeni ayakta tutan ruhu gökyüzünden aşağı bırakıyor. Yerde yatan faninin üstüne, gazete kâğıtlarının yerine, hâkim cüppesi örtülüyor.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Bu Yazıya Tepki Ver


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir