Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuşurken, Türkiye’yi bu bataklıktan biz çıkaracağız, herkes bundan emin olsun. Hangi partiden olursa olsun, her partinin seçmeni gözünü bize dikmiş durumda. Türkiye’yi bu bataktan nasıl çıkaracaklar diye. Çıkaracağız. Farklı siyasi görüşlerden olan insanlar bir araya gelerek konuşabilmeli bizim topraklarımızda. Düşmanlık olmamalı. Bu bataktan Türkiye’yi çıkaracağız” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamasından öne çıkan satır başları şöyle:
“Üniversitelerin önündeki siyasi barajı kaldırmamız gerekiyor diye defalarca söyledik. Boğaziçi’ne bir kayyım rektör atadılar. Bulu’ya söylüyorum; sen o üniversitede bırak rektör olmayı, o üniversitede ders verecek kapasiteye bile sahip değilsin. Sende onur varsa istifa et. İstifa etmek erdemdir. Hocaların görevine son veriyor. Hangi akılla, hangi mantıkla? Üniversitenin rektörü bilime, bilim insanına düşman. Boğaziçili çocuklara söylüyorum; güzel günler göreceğiz, güzel günler yakındır.
HDP’YE YENİDEN KAPATMA DAVASI
Demokrasinin savunulması gerektiği bir ülkede bir partiyi kapatamazsınız. Şiddet, baskı uyguluyorsa kapatın. Partinin yöneticileri silah alıp ortalıkta dolaşıyorsa kapatın. Ama savcı siyasi otoritenin talimatıyla harekete geçiyorsa orada demokrasi yok demektir. Vatandaş sandıkta istediği partiye oy verir. Parti kapatmaya yönelik her eylemi ya da partilerin seçimlere katılmasını engellemeye yönelik hiçbir hareketi doğru bulmuyoruz. Milli iradeye duyduğum çağrı sadece HDP için değil. Ankara Büyükşehir Belediye başkanına zorla istifa ettirdiklerinde onun hakkını savundum. Bana göre haksızlıklar susan dilsiz şeytandır. Ben bunu herkese aktarmak, herkese söylemek isterim.
“NEDEN KİMSE KONUŞMUYOR?”
Ben lağım borusu patladı dedim meğer çukurun içinde bunlar. Koku bütün Türkiye’yi sardı ama Saray hissetmiyor. Türkiye’yi temelden sarsan bir sürü açıklamalar var Saray’dan bir cümle bile yok. AK Partili, MHP’li kardeşlerime sesleniyorum; bu lağım çukuru bu kadar kokuyu dünyaya yaymışken, neden kimse konuşmuyor? Neden savcılar harekete geçmiyor? Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devleti olmaktan çıkmıştır. Yargı asla ve asla tarafsız ve bağımsız değildir. Talimatla iş yapan bir yargı vardır. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti devletinde hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Her sabah, sabahın köründe kapınız kırılabilir ve içeri polisler girebilir. Çocuğunuza da, eşinize de, akrabanıza da silah dayatılabilir. Yeri geldiğinde öldürülebilir. Nerde yaşıyoruz? Yer altı dünyasının önemli bir aktörü açıklamalar yapıyor. Gazeteler, televizyonlar tartışıyor. İktidar sahibinden tık yok. İktidar sahipleri ve mafya ortak devleti yönetiyorlar. Cumhur İttifakı’nın üçüncü ortağı mafyadır.
ŞENTOP’UN SOYLU’YA MEKTUBU
Meclis başkanına geçen hafta çok ağır konuşmuştum. Çünkü konuşması lazımdı. Sonunda konuştu. Mektup gönderdim, siyasetçinin ismini istiyorum dedi. Gönderecek mi İçişleri Bakanı? Asla göndermez. Cevap vermiyorum sana, istediği kadar yaz diyecek. Sayın başkana mektup yazdığı için teşekkür ederim ama takipçisi olmaz lazım. O açıklamıyorsa Erdoğan’a gitmesi lazım. “