AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar, “Sivas özelinde veya Orta Anadolu özelinde çok uzun yıllar deprem üretmemiş ama aktif olduğunu bildiğimiz, uzun yıllar suskun olan fay hatları var. Bu fay hatlarının hasar yaratması için illa bir yerleşim yerinden geçmesi de gerekmiyor, bunu Elazığ ve İzmir’de gördük” dedi.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar, sempozyuma katılmak üzere geldiği Sivas’ta konuştu. Türkiye’de aktif 485 fay hattından her birinin 5,5 ve üzeri büyüklükte deprem üretme potansiyeli bulunduğuna işaret eden Tatar, bu fayların en son ne zaman yıkıcı deprem ürettiği, hangi büyüklükte sarsıntı meydana geldiği gibi parametrelerinin bilinmesi gerektiğini belirtti.
Tatar, bu parametrelerin bilinmesi durumunda o fayın gelecekte deprem üretme potansiyelinin daha iyi anlaşılacağını anlatarak, şunları kaydetti:
“AFAD’ın içinde olduğu Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız, MTA Genel Müdürlüğümüz ve TÜBİTAK ile bütün faylar çalışılmaya başlandı, bu çok önemli bir aşama. Sivas özelinde veya Orta Anadolu özelinde çok uzun yıllar deprem üretmemiş ama aktif olduğunu bildiğimiz, uzun yıllar suskun olan fay hatları var. Bu fay hatlarının hasar yaratması için illa bir yerleşim yerinden geçmesi de gerekmiyor, bunu Elazığ ve İzmir’de gördük. Tamamen zeminden kaynaklanan problemler oldu. O açıdan Sivas her ne kadar içinden aktif fay hattı geçen şehir olmasa bile Suşehri, Doğanşar, Koyulhisar, Gölova, Akıncılar ilçelerimizin içinden Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun değişik kolları geçiyor. Şarkışla civarından Deliler fay hattının değişik kolları geçiyor. Buraların deprem üretme potansiyeli var. Bir deprem ürettiğinde de maksimum deprem üreteceği değerler biliniyor. Her halükarda bir deprem olduğunda Sivas ve bu bölgede bulunan tüm şehirlerimizde riskli yapıların belirlenmesi gerekir. Bizim bir an önce bu şehirlerimizi daha dirençli hale getirmemiz gerekiyor. Bu tür yerlerde zemin çok önemli ve Sivas’ın bu anlamda özellikle zeminin iyi olmadığını bildiğimiz alanlarını daha dirençli hale getirmemiz gerekiyor.