Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, uzun yıllar Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarının metin yazarlığını yapan, eski AKP milletvekili ve Akşam Gazetesi yazarı Hüseyin Besli’nin, Alevilere yönelik ifadelerine tepki gösterdi.
Selvi, yazısında, “Hüseyin Besli, Akşam gazetesindeki yazısında Kılıçdaroğlu’nun yalan söylediğini iddia ederken, Alevi çocukların kimliklerini gizlemek için yalan söylediğini, Alevi Kürtlerin ise “çifte kavrulmuş yalancı” durumunda olduklarını iddia ediyor.
Bir dönem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanlığını da yapan Hüseyin Besli’nin Alevi ve Kürtlerle ilgili yaptığı değerlendirmeye isyan ediyorum.
Baştan sona kardeşliğimize, iç barışımıza zarar veren bir bakış açısı. Baştan sona çifte kavrulmuş bir nefret suçu. Baştan sona AK Parti’ye ve Erdoğan’a vurulmuş bir darbe.” ifadesini kullandı.
Besli ne demişti?
Hüseyin Besli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef aldığı yazısında Alevi ve Kürtlere yönelik nefret söyleminde bulunmuş şunları kaydetmişti:
“Malum, daha düne kadar, Türkiye’de alevi vatandaşlar kimliklerini açıkça ifade edemiyorlardı. (Ne yaman çelişkidir ki bunun da kökeni CHP zihniyetine dayanır.)
Aksi takdirde bilhassa devlette bir takım yerlere gelemezlerdi.
Bu nedenle, alevi bir anne baba daha doğumdan itibaren çocuklarına kimliklerini gizlemeyi yani yalan söylemeyi öğretmek durumundaydı… Bu bir.
İkincisi; yine malumdur ki Alevilik Türkmenlere mahsus bir şeydir. Türkmen haricindeki, mesela Kürt aleviler ana kitle tarafından makbul sayılmazlar, hatta Alevilik kimliğinin başka bir kimliği örtmek için kullanıldığını bile düşünürler.
Böyle olunca; alevi Kürt bir aile çocuklarına alevi kimliğini gizlemeyi öğrettiği/öğütlediği kadar Kürt kimliğini de saklamayı öğretmek mecburiyetinde kalmaktadır.
Yani söz konusu çocuklar ‘çifte kavrulmuş yalancı’ olmak durumundadırlar. Ve ne kadar maharetle yalan söyleyebiliyorlarsa o kadar aferin alarak yetişmişlerdir.
Şimdi tam burada İbn-i Haldun’un “adetler zamanla karaktere dönüşür” deyişini hatırlayabiliriz.
Yani, Kemal Kılıçdaroğlu gibiler bir bakıma toplumda bir yer elde etmek için, bir bakış açısına göre masum ve mecburi yalan söyleye söyleye, zamanla yalan söylemeyi ve yalancılığı karakter ittihaz etmiş oluyorlar.”