Furkan Vakfı Genel Başkanı Alparslan Kuytul, gerçektivi‘de “Ali Tarakcı ile GÜNDEM” programına katılarak, Adana’da düzenlenmek istenen ancak polisin yoğun şiddet uygulaması nedeniyle siyasi gündemin bir anda tepesine yerleşen yürüyüşle ilgili görüşlerini ve olayların gelişimini aktardı.
Yürüyüşle ilgili gelişmelerin, Valilik bildirim anından itibaren müdahale edilecek şekilde organize edildiğinin açığa çıktığını belirten Kuytul, yürüyüş sonrasında siyasilerden gelen eleştirileri, hem kendisi hem de “Furkancılar” olarak anılan grubu ile ilgili ithamları yanıtladı, çok özel açıklamalar yaptı. Kuytul, yürüyüşle ilgili yasal başvurularının bile alınmamak için organizasyon yapıldığını belirterek “Talimat gelmiş Emniyet’ten, başvurumuzu almıyorlar çünkü bu zulmü yapacaklar, planlamışlar. Her şey planlanmış ve bizi başvurmamış göstermeleri gerekiyor..” dedi.
Siyasi gündemle ilgili Ali Tarakcı‘nın sorularını yanıtlayan Furkan Vakfı Genel Başkanı Alparslan Kuytul programdaki yanıtları:
Biz esasından ‘Furkancılar’ olarak bir isimlendirme yapmıyoruz kendimiz için. Bizim vakfımızın isminden dolayı başkaları tarafından böyle isimlendirildik. Biz böyle bir isimlendirme yapmış değiliz. bizim gayemiz bir Müslüman olarak İslam medeniyetine ulaşmak ve geçmişteki şanlı tarihimiz gibi yine Müslümanların bir arada olduğu, adalet ve hürriyetin olduğu, Müslüman olmayanlara da güzel muamelenin yapıldığı, insan haklarının herkese verildiği, insanların özgür olarak emniyete ulaştığı bir ülkeye, bir medeniyete ulaşmak. Bizim gayemiz budur. 1994 yılında kurduğumuz vakıf altında faaliyetler, konferanslar, İslami hizmetler yaptık. Milletimizin uyanışı, zulmün bitmesi, kötülüklerin azalması için mücadele eden insanlarız.
KONUŞAN CÜBBELİ GİBİ BİR HOCAYSA, HÜKÜMETİ DESTEKLİYORSA ONDAN RAHATSIZ OLMUYORLAR
Her cemaatin gündemle ilgili görüşlerini beyan etmesi icap eder. İslam, esasında dünyayı idare etmek için gönderilmiş bir dindir. İslam, ibadet ve ahlak dini değildir. İslam’da evvela iman esasları var, ondan sonra ibadet ve ahlak gelir. İslam’ın en temel iman esası ‘La ilahe illallah’tır; Allah’tan başka hiçbir ilahın olmadığı, Allah’tan başka hiçbir otoritenin olmadığı gerçeği… Dolayısıyla bütün otoriteler Allah’a boyun eğmek ve adaletle davranmak zorundadır. Eğer Allah’ın koyduğu esaslara göre davranılacak olursa, bu durumda yeryüzünde adalet olur, devletler zulmetmezler. Diğer cemaatlerin böyle siyasi konulara girmiyor olması onların eksiğidir. Madem ki bir cemaatsiniz, şu memlekette olan olaylar için ‘bana ne!’ diyemezsiniz. Ben eğer bazı konularda açıklama yapıyorsam, muhalefette bulunuyorsam bunun sebebi, dinim bana bunu emretmektedir, ben doğruları konuşmak zorundayım. İslam doğruları konuşmak zulme karşı gelmektir. Doğruları konuşanlar değil, konuşmayanlar suçludur. Zulüm karşı gelenler değil, karşı gelmeyenler, susanlar suçludurlar. Hakk’ı söylemeyenlerin, toplumdaki sorunlarla alakadar olmayanların bu davranışı İslam’a uygun değil. Eğer diğer cemaatler ve hocalar bu prensibi unutmuş ya da korktukları için yerine getirmiyorlarsa bu onların sorunu. ben bir Müslüman olarak gündemle ilgili konuşmak zorundayım. İslam dünyaya yön vermek için geldi. Dünyadaki haksızlık ve zulümleri bitirmek için geldi. Kula kulluk kaldırmak için geldi. İnsanları özgürleştirmek için geldi. Eğer bunu cemaatler ve hocalar unuttularsa bu onların sorunudur. Ben Müslümanca bir tavır ortaya koymak zorundayım. gündemle ilgili insanlar bizim görüşlerimizi merak ediyorlar. İslami bir bakışla bu hadiselere nasıl bakmalıyız? İnsanlar bunu merak ediyorlar. Bir siyasi parti, dernek veya sendika konuşuyor da neden bir cemaat konuşmasın? İslam cennet için gelmemiştir, dünyayı idare etmek için gelmiştir. Ahirette İslam’ı tatbik etme zorunluluğumuz yok. İslam bu dünya için geldi. Bu dünyadaki zulümlere son vermek için geldi. Bunları konuşmak zorundayız. Devlet bundan neden rahatsız oluyor. Çünkü İslami bir bakışla var olan sorunlara çözümler getirdiğimiz zaman işlerine gelmiyor. Saltanat sürenler, bu saltanatlarının yıkılacağından korkuyor. İslami bir bakışla görüşümüzü ortaya koyduğumuz zaman, Müslüman kimlikli insanlar, yetkililer, hükümettekiler, bundan rahatsız oluyorlar çünkü ben bir hoca sıfatıyla konuşuyorum. Bu onları rahatsız ediyor. ‘Sen bizim mahallemizin insanısın. Nasıl bizi eleştiriyorsun?’… Sizin mahallenizin insanıysam bu görev daha da fazla bana düşer. Bunlar kendilerinin eleştirilmesinden rahatsız oluyorlar. Ondan dolayı bir hocanın konuşmasını istemiyorlar ancak eğer hoca Cübbeli (Ahmet) gibi bir hocaysa, hükümeti destekleyen bir hocaysa onun konuşmasından rahatsız olmuyorlar. ‘Hoca neden siyasete karışıyor?’ da demiyorlar. Esasına bakarsanız tüm cemaatler hükümete oy topluyorlar. Neden onlar için aynı şekilde itirazda bulunmuyorlar? Ben hükümete oy toplamıyorum, ben sadece görüşümü söylüyorum.
8 YILDIR BİZİM ÇEKMEDİĞİMİZ KALMADI AMA BUNDAN DOLAYI MUHALEFET EDİYOR DEĞİLİZ
Benim 95’ten itibaren tüm konuşmalarım kayıtlıdır. Bu hükümetin yeni kurulduğu zamanda, Amerika Irak’ı işgal ettiği zamandaki konuşmalarıma baktığınızda da göreceksiniz, çok şiddetli bir şekilde Amerika’nın Irak’ı işgalini protesto ettim ve Amerika’yı destekleyen hükümeti de yerden yere vurdum. Bu desteğiniz, Amerika’ya İncirlik’i vermeniz, İncirlik’ten kalkan uçakların Irak halkının başına bomba yağdırmasının haram olduğunu o zaman da söyledim yani ben bu muhalefeti bugün yapmıyorum. Bizim konferanslarımız 2014 yılından beri engelleniyor. Sürekli problem yaşıyoruz. 8 Yıldır bizim çekmediğimiz kalmadı ama biz bundan dolayı muhalefet ediyor değiliz. Bazı kimseler öyle yorumlar yaptılar. Bu haksız bir yorum. Ben 2002, 2003, 2004, 2005 yıllarında da hükümetin yaptığı yanlışları İslami bir bakışla eleştirmiştim. Irak politikasını yerle bir ettim, ‘yaptığınız haramdır’ dedim. 2011 yılından beri Suriye politikasını eleştirdim. Bize o zamanlar böyle bir baskı yoktu, 2014’te başladı. Bu şunu gösteriyor; Bize yapıldığı için konuşuyor değiliz. Ben bütün zulümlere karşı konuşuyorum.
CEMAAT OLARAK OY KULLANMIYORUZ
Biz cemaat olarak oy kullanmıyoruz ancak içimizden gidip kullanan varsa da onu bilemem. Sonuçta herkes özgür. Biz yaklaşık 30 yıldır siyasi bir parti tercihi yapmıyoruz.
8 ARKADAŞIMIZ HAKSIZ YERE TUTUKLANDI
8 Arkadaşımız haksız yere tutuklandı eğer başkaları olsa o iddialarla asla tutuklanmazdı. Bir işadamı kaçırılmış, bizim buralara da yılda 1-2 defa gelen birisi. Bunu kaçıranların bizden birileri olduğunu iddia ettiler. Halbuki bu kişi kaçırıldıktan sonra bırakılmış ve bırakıldığında da kendi evinde, çocuklarının yanında yaptığı konuşma var; ‘Beni Furkan Vakfı’ndan kimse kaçırmadı. Beni kaçıranlar, namaz kılmama bile müsaade etmeyen kolları dövmeli mafya tipli insanlardı.’ diyor ve para istendiğini anlatıyor. Bu kişi daha sonra polisin baskısıyla ifade değiştirdi. İlk çıktığında da, daha sonra adliyede verdiği ifadede de ‘Bunun Furkan Vakfı ile alakası yok’ dediği ifade elimizde. Buna rağmen, bu kişinin evine, gece yarısı polisler gidiyor, bizzat bunu bana kendisi anlattı, bulunduğum odada bana anlattı. Bana geldi, dedi ki, “Polisler evime geldiler, beni tehdit ediyorlar. ‘ifadeni değiştireceksin’ diyorlar. ‘Bunu Furkancılar yaptı diyeceksin’ diyorlar. Korktu onlardan. Bu kişi onlardan korktu.
49 SAAT EVVEL BAŞVURUMUZU YAPTIK, ALMADILAR ÇÜNKÜ BU ZULMÜ YAPACAKLAR, PLANLAMIŞLAR”
Valiliğin toplanma yeri olarak tayin ettiği bir yer var. Oradan İstasyon Meydanı’na kadar yürüyeceğiz. İzinsiz bir gösteri değil, Bunlar tamamen yalancı, bunlar yalan söylüyor. Biz Cuma günü, 13.30 civarında başvurumuzu yaptık. 8 Saat öncesinden başvurulması gerekiyor yasaya göre. Biz 49 saat evvel başvurumuzu yaptık. Ne yaptılar biliyor musunuz? Valilikteki evrak kayıt memuru başvurumuzu almadı. Dedi ki ‘Ben alamam’. Neden alamıyor? Talimat gelmiş çünkü Emniyet’ten çünkü bu zulmü yapacaklar, planlamışlar. Her şey planlanmış ve bizi başvurmamış göstermeleri gerekiyor. Başvuru yapmamış olsa da böyle bir zulüm yapılamaz da biz başvurumuzu yapmışız. Yasaya göre başvuru yapılıyor ancak bu sadece bildirimdir, izin almak için değildir. Biz başvuruyoruz, oradaki memur almıyor başvurumuzu ve başvuran arkadaşımızı Hukuk İşleri’ne sevk ediyor. Onlar da almıyor ve ‘Vali yardımcısına çık’ diyorlar. Vali Yardımcısı da diyor ki ‘Emniyete gitmeniz lazım’… Bunlar bu şekilde başvuruyu almıyorlar. Ondan sonra da diyorlar ki ‘siz bize başvuru yapmadınız’ Bunun ardından arkadaşımız notere gidiyor çünkü yasada öyle diyor. Yasada ‘Valilik almak zorundadır ve alındı belgesi vermek zorundadır’ diyor. Bu olmadığında noter kanalıyla valiliğe ihtar çekerler deniliyor. Notere gidildiğinde bu kez de noter işlem yapmıyor. Herhalde onlara da talimat gelmiş. Bunun üzerine arkadaşımız evrakları zarfa koyup postayla valiliğe gönderiyor. Bunlar her şeyi planlamışlar.
Söyleşiden diğer satır başları:
– VALİ YÜRÜYÜŞÜ YASAKLAYABİLİRDİ AMA YASAK DA YOK
– HERKESİ DAHA YOLDA DÖVMEYE BAŞLAMIŞLAR
– “PARKTA TOPLANALIM” DEDİK ONA DA İZİN VERMEDİLER
– PARKA GİDERKEN BİZE DE UYARISIZ SALDIRDILAR, GÖZLERİNİ BİR GÖRSEYDİNİZ
– ELLERİNDE 100 KAMERA VAR. BİZİM MUKAVEMETİMİZİ GÖSTERSİNLER
– 37 POLİSİN RAPOR ALMASI TAMAMEN DÜZMECE
– TÜM TÜRKİYE GÖRÜYOR, RAYDAN ÇIKAN KENDİSİ (SÜLEYMAN SOYLU) ARTIK KONTROLÜNÜ KAYBETMİŞ VE ELİNDEKİ BU GÜCÜ VİCDANSIZCA KULLANIYOR. GÜÇ SARHOŞU OLMUŞ.
– DEVLET BAHÇELİ DAHA ÖNCE CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’A DA ‘MÜNAFIK’ DEMİŞTİ, ŞİMDİ GÜZEL GEÇİNİYORLAR.
– SÜLEYMAN SOYLU NE KADAR BU İŞİN İÇİNDEYSE ANLAŞILAN DEVLET BAHÇELİ DE ÖYLE
– SÜLEYMAN SOYLU BİLE BU KADAR SAVUNAMADI O POLİSLERİ, “ORANTISIZ GÜÇ KULLANILDIĞINI” KABUL ETTİ, “O POLİSLERİ ALNINDAN ÖPÜYORUM” DİYEMEDİ
– 2 TANE POLİS HAKKINDA SORUŞTURMA AÇILMASI KOMİK BİR ŞEY. 700 KİŞİYİ DARP EDEN 2 POLİS Mİ?
– BİR TELEVİZYONDA SUNUCU, SOYLU’NUN OLAYLAR ESNASINDA, 2 DEFA ADANA VALİLİĞİ’Nİ ARAYARAK ‘ŞİDDETİ ARTIRIN’ DEDİĞİNİ SÖYLEDİ
– TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNDE PERİNÇEK’E YER YOK
– BİZİ YALNIZ ZİKİRLE UĞRAŞAN İNSANLAR ZANNETMESİN
– MIYMINTI CEMAATLERE MIYMINTI HOCALARA ALIŞMIŞLAR, BİZİM DE ÖYLE OLMAMIZI İSTİYORLAR.
Bu müthiş söyleşinin tamamını aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz