Cumartesi Anneleri’nin dün Çağlayan Adliyesi’ndeki davası öncesi düzenlenmek istenen basın açıklamasına polis müdahale etti. Sert polis müdahalesinde gözaltına alınan SOL Parti PM Üyesi Alper Taş, “Toplum susturulmak isteniyor. Toplumu sindirerek bu seçim sürecini alalım istiyorlar. Çok dikkatli olmamız gerekiyor, sol duyulu olmamız gerekiyor. Bu saldırılara devam edecekler. İtirazımızı provokatörlük olarak tanımlıyorlar. Bana provokatörlük yapıyorsun dediler.” ifadesini kullandı.
Taş, Halk TV’de Medya Mahallesi programında konuştu. Taş dün yaşananlarına ilişkin şunları kaydetti:
“Dün İstanbul’da iki dava vardı. Biri Anadolu Adliyesi’nde Ekrem İmamoğlu’nun duruşması. Sabah oraya gittim. Orada yasakla karşılaştık. Kartal Kaymakamlığı orada toplanmayı yasaklamış. Neden yasaklamış, niçin yasaklamış diye sorduk. Tabii bu soruları yanıtlamadılar. Yasak, yasak, yasak. Bu ikinci duruşmaydı. O zaman da insanlar mahkemeye geldi, içeri girdi, sorun olmadı. Niye şimdi yasak? Yasağın gerekçesi temeli ne?
“Ailelerin adliyeye toplu girmesine izin vermediler, itiraz ettik, sert bir şekilde müdahale ettiler”
Sonra oradan 12.30’da Cumartesi Anneleri’nin duruşmasına katılmak için Çağlayan Adliyesi’ne geçtim. Orada da yasak. Kağıthane Kaymakamlığı adliyenin karşısındaki alanda toplanmamızı yasaklamış. Orada bir açıklama yapacaktık. Genelde bütün davalar öncesi bu olur. Fakat o gün nedense bir kaymakamlık yasağı ile karşı karşıya kaldık. Güvenlik gerekçesiyle yasak dediler. Güvenliğinizi etkileyen ne var dedik. Açıklama yapamazsınız, toplanamazsınız dediler. Aileler de açıklama yapma kararından vazgeçtiler. Bu arada da bizi çembere aldılar. Adliye binasına gitmeye çalışırken bu kez bize ‘toplu adliyeye gidemezsiniz’ dediler. Bizi tek tek sırayla çemberin içerisinden adliyeye sokmaya çalışıyorlar. Bu çok rencide edici bir tutumdu. Buna itiraz ettik. Yaptığınız yetmiyormuş gibi bizi böyle bir muameleye tutamazsınız dedik. Sonra bize sert bir şekilde müdahale ettiler.
“Cumartesi Anneleri’nin hakkını savunmaktan bahseden Erdoğan’ın başında olduğu iktidar, yargılanmaya toplu gitmesine müsaade etmeyen bir yasakçı anlayışa sahip”
O dönem Erdoğan’ın siyaseti eski düzenin muhalefetine karşı bir takiyye yaparak son derece demokratik görüntü adı altında geniş toplum kesimlerini yanına çekmek için ikiyüzlü bir siyaset yürüttü. Gerçek siyaseti bu değildi. Bu siyasette samimi olmadıkları açıktı. Cumartesi Anneleri’nin hakkını savunmaktan bahseden Erdoğan’ın başında olduğu iktidar, yargılanmaya toplu gitmesine müsaade etmeyen bir yasakçı, antidemokratik, despotik bir yönetim anlayışına sahip.
“Toplum susturulmak isteniyor”
Bu sadece Cumartesi Anneleri’ne de dönük değil. Toplum susturulmak isteniyor. Toplumu sindirerek bu seçim sürecini alalım istiyorlar. Çok dikkatli olmamız gerekiyor, sola duyulu olmamız gerekiyor. Bu saldırılara devam edecekler. İtirazımızı provokatörlük olarak tanımlıyorlar. Bana provokatörlük yapıyorsun dediler.
Asıl provokatörlük yapan sizsiniz. En adil, demokratik hakkımız olan mahkemeye gitme hakkımızı engellemek provokatörlük değilse başka nedir? Hakkımızı aramak provokatörlük değil, bir yurttaşlık sorumluluğu. Sizin göreviniz bu hakkın yerine getirilmesi konusunda bizi korumaktır. Anayasal hakkımızı bastırıyorlar. Bizi bu noktada kışkırtıyorsunuz.
“Bizim gözaltına alınmamıza ilişkin alınan kamuoyu tutumu son derece olumlu”
Bizim gözaltına alınmamıza ilişkin alınan kamuoyu tutumu son derece olumlu. Çok geniş çevrelerden insan aradı. Hem sosyal medyada dayanışmalarını dile getirdiler hem de telefonlarla. Umut veriyor çünkü dayanışmanın örneğini gördük dün. Toplumsal muhalefet bir dayanışma gösterdi. Hep beraber antidemokratik tutuma karşı tutum geliştirdik. Bize saldırmalarının nedeni bu hak konusundaki ısrarımız. Bizim o saatten sonra açıklama yapmamak bir tarafa adliyeye tek tek girişe zorlanmamız insan hakkı ihlali. Bu tutuma isyan ettik. Bu tutumdan dolayı tartaklandık.
“Mesele şu, 9 aylık süreçte bizi kışkırtmaya çalışacaklar”
Mesele şu, 9 aylık süreçte bizi kışkırtmaya çalışacaklar. Son derece net. Çok tarihsel bir eşikteyiz. 2023 cumhuriyetimizin 100. yılında bu ucube sistemi tarihe havale edeceğiz. Bu noktada her taraftan bize saldırılar olacak. Sol duyulu olacağız ama hakkımızı aramaktan da vazgeçmeyeceğiz. Bu iki çizgiyi iyi korumamız lazım.
İfademiz alındı ama bir karışıklık oldu. Önce Çağlayan Karakolu’nda alınacağı söylendi ama almadılar. En son Kağıthane Karakolu’nda ifademizi aldılar. Polise ifade verdik. Polis ifadesi sonrası savcılık kararıyla serbest bırakıldık. Bana yönelik suçlamalar ‘sen provokatörlük yaptın.’ Kararlılığımız onları çileden çıkartıyor, o yüzden bu tür uygulamalara maruz kalıyoruz. Onlar bildiklerini yapmaya devam edecekler. Devlet aklı ve zihniyeti böyle çalışıyor. Biz de bildiğimizi yapmaya devam edeceğiz.”