Babacan: “Merkez Bankası, bizim dönemde, 13 yılda sadece 8 milyar dolar sattı. Bunlar 190 milyar dolar döviz sattı !”

ali babacan

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Artvin’de gittiği bir çay bahçesinde vatandaşlarla sohbet etti. Bir vatandaşın, “Hazine boşaldı ya, nasıl dolacak?” sorusunu Babacan, “Havuzun dibindeki deliği kapatınca hemen su dolmaya başlayacak” diye cevapladı.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Artvin’de vatandaşların sorunlarını dinledi. Bir vatandaş Babacan’a “35 yıllık elektronikçiyim. Böyle bir dönem görmedik. Sizin döneminizde her şey çok güzel gidiyordu. Ne oldu bu ekonomiye? Sabah dükkânı açıyoruz, hangi ödemeyi yarın yapacağız diye düşünüyoruz. Bir maliye bakanımız var, ‘Düzelttik. Kur korumalı bir şeyler yaptık’ dedi” sözleriyle ekonomiyi şikâyet etti.

“MERKEZ BANKASI’NIN DÖVİZ REZERVLERİNİ ARKA KAPIDAN CAYIR CAYIR YAKTILAR”

Babacan bunun üzerine şu ifadeleri kullandı:

“Merkez Bankası’nın döviz rezervini arka kapıdan cayır cayır sattılar. Ne için? ‘Bak ne güzel ekonomiyi yönetiyoruz, kur artmıyor’ dedirtmek için. Onu bitirdiler, swap anlaşmalarıyla para buldular. Swap anlaşmalarıyla buldukları parayla da geçen aralıktan bugüne kadar 60 milyar dolar daha sattılar. Satılan rakam 190 milyar doları geçti. Gizli saklı yapıyorlar. Merkez Bankası, bizim dönemde, 13 yıl boyunca sadece 8 milyar dolarlık satış yaptı. Yaptığı her satışı o gün ‘Ben bugün bu kadar döviz sattım’ diye ilan etti.

Bunlar 190 milyar dolar döviz sattılar, hiçbir şey söylemiyorlar. Biz işi bildiğimiz için devletin ve özel sektörün piyasa rakamlarından topluyoruz, çıkarıyoruz, buluyoruz. Bakıyoruz ki 190 milyar dolar yok olmuş. Doğru hesaptan kaçar mı ya? Yaptığın iş doğruysa çık, açıkla. ‘Ben bugün 5 milyar dolar sattım’ de. Niye gizli saklı yapıyorsun? Sata sata tükettiler doları. Dolar tükenince, dolar kıtlığı olunca doların fiyatı artıyor. Çok basit hesap.”

VATANDAŞ: BU HAZİNE BOŞALDI YA

Babacan, bir başka vatandaşın “Bu hazine boşaldı ya… Bunu nasıl doldurmayı düşünüyorsunuz?” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Sorun ne biliyor musun? Havuzun dibinde çok delik var, çatlak var. Su oradan kaçıyor. Deliği, çatlağı kapattık mı zaten hemen su dolmaya başlayacak. Delik, çatlak ne demek? Haksız, hukuksuz ihaleler demek. Delik, çatlak; 5-10 yerden maaş almak demek. Adam kayırma demek.”

Babacan, bir vatandaşın “Altılı masa geldiğinde ne yapacak?’ diyor. Bunu halka anlatmak lazım” sözleri üzerine şunları söyledi:

“Altılı masa parlamenter sistem istiyor. Altılı masa bir de seçim güvenliği çalışıyor. Biz DEVA Partisi olarak her şeyi çalışıyoruz. Hukuk, adalet, ekonomi çalışıyoruz. Hepsini çalışıyoruz. İki tane krizi çözen ekip biziz. 2001-2002 krizini biz çözdük. 2008 krizini biz çözdük. Çözdük, yine çözeriz inşallah.

34 yıllık enflasyonu 2 yılda tek haneye indirdik. Millî geliri 3 bin 500 dolardan 12 bin 500 dolara çıkarttık. İhracatı 36 milyar dolardan 132 milyar dolara çıkarttık. Biz böyle anlatınca, Sayın Erdoğan bana ‘İmza atmasaydım yapamazdı’ diyor. Ben de diyorum ki, hikmet imzadaysa dört yıldır tek imza sahibi sensin. O imzayı at; enflasyonu ve faizi düşür. 4 yıldır olmuyor. Demek ki hikmet imzada değil. Hikmet kadrolarda, istişarede. Bizim kültürümüz, inancımız ‘İşi ehline ver’ diyor. Bir de ‘Asla istişareyi terk etme’ diyor.”

KÖYE DÖNÜŞ PROJESİ SORULDU

Babacan, bir vatandaşın, “Şehirdeki hayat köyde olmalı ki insanlar köye gitsin. Köye dönüş projeniz nedir?” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Gençlerin tarımı merak etmesi lazım. Onun için tarım liselerini önemsiyoruz. Şehirdeki hayatı aynen köye getirmek çok zor. Ama en azından gençlerin ‘Köyümde kalıp çiftçilik, hayvancılık yapayım. İyi bir gelir sağlarım. Hayatımı kurtarırım’ diye ümit etmesi lazım. Onlara bir gelecek sunmak lazım. Gençler şimdi ne yapıyor? Anasına babasına bakıyor; gübre, mazot katlaya katlaya artmış. Babası ‘Ben zarar ediyorum, çiftçilik yapmayacağım’ diyor. Babasının ‘Çiftçilik yapmayacağım’ dediği genç ‘Hayatımı çiftçilik üzerine kuracağım’ diyebilir mi?

Onun için önce tarımı güçlendirmemiz, yeniden ayağa kaldırmamız lazım. Tarım ayağa kalkmadan gençler küçük yerlerde kalmaz. Gençler küçük şehirlerden büyük şehirlere kaçmaya çalışıyor. Büyük şehirlerden de yurt dışına kaçmaya çalışıyor. Gitmek isteyip de gidemeyenlerin ülkesi olduk maalesef. Üzülüyoruz. Yazık.”