Babacan’dan “Sen git çocuk bezi sat” diyen Erdoğan’a: Önemli olan helal kazançtır, milyonları küçümsüyor!

Recep Tayyip Erdoğan - Ali Babacan

“Biz bu işi kafaya koyduk, seçimi alacağız”

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, BAYKAR eleştirisi üzerinden kendisini “Ya sen rekabet nedir bilir misin ya! Sen git çocuk bezi satmaya devam et, home tekstil üretmeye devam et. Üzgünüm, 15 sene yanımda bulundu ama demek ki benden bir şey alamadı” sözleriyle hedef alan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “Önemli olan helalinden kazançtır. Bu ülkenin yüz binlerce bakkalı, manavı, esnafı var. Hepsi helalinden kazanan insanlar. Helalinden kazanan milyonları küçümsüyor” diye yanıt verdi. 

Babacan, Flash Haber TV’de gazeteci Fatih Ertürk’ün sorularını yanıtladı.

Babacan, rekabet vurgusu yaptığı ve özellikle iktidar kanadından tepki alan BAYKAR sözlerinin ‘cımbızlandığını‘ belirterek, “Biz bu işi kafaya koyduk. Seçimi alacağız. Görmeye başladıkları için son iki-üç haftadır sürekli hedefte ben varım. Eğer konuşmalarımız içerisinden cümleleri cımbızlayıp anlamını değiştirip yanlış anlaşılacak şekilde yalan yanlış servis ediyorlarsa demek ki bizden artık korkuyorlar” dedi.

Gündemdeki gelişmeleri değerlendiren Babacan şu ifadeleri kullandı:

“Ülkenin yarınlarını biz belirleyeceğiz, Washington’da oturdukları yerden yazanlar belirlemeyecek”

“Yok ‘The Economist gazetesi şunu yazmış’, yok bilmem ‘Washington Post’ta, Foreign Affairs’de şu çıkmış’. Hiç kimse kusura bakmasın. Bu ülkenin yarınlarını bizler belirleyeceğiz. Washington’da, Londra’da oturdukları yerden yazanlar çizenler bu ülkenin yarınlarını belirleyemeyecek. Onlar ne derlerse desinler Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlardan çıkış bizim elimizde. Bu milletin elinde. Onların söylediğiyle Türkiye yön bulmaz. Türkiye’nin yaptıkları onların söyleyeceğine yön verir.”

“Doğruları devam ettiririz, eksikleri tamamlarız, yanlışları düzeltiriz”

“Hangi konu olursa olsun. İster teknoloji ister savunma sanayi olsun. Bizim bir ilkemiz var. Diyoruz ki; iktidar değişikliği olduğu anda, bizler iş başına geldiğimiz anda doğru ne varsa devam ettiririz ve arkasında dururuz. Eksikleri tamamlarız. Yanlışları da düzeltiriz. Bu kadar.”

“Önemli olan helalinden kazançtır”

“Sayın Erdoğan’ın öncelikle şunu görmesi lazım: İster çocuk bezi alın satın ister ev tekstili alın satın ister kendi yaptığı gibi sucuk ya da bisküvi alın satın. Önemli olan helalinden kazançtır. Bu ülkenin yüz binlerce bakkalı, manavı, esnafı var. Hepsi helalinden kazanan insanlar. Helalinden kazanan milyonları küçümsüyor. Halbuki kazancın nereden geldiği değil helal olup olmadığı önemlidir.”

“Sayın Erdoğan’ın sinirleri daha da bozulacak”

“Demek ki artık sinirlerini bozuyoruz. Daha da bozacağız. Dikkat edin, önümüzdeki dönemde Sayın Erdoğan’ın sinirleri daha da bozulacak. Daha çok hakaret edecek. Biz siyasetin asla öfke, hakaret, nefret düzlemine geçmeyeceğiz. Siyaset yaptığımız düzlemde umut var, koskoca başarı hikâyesi var.”

“Biz bu işi kafaya koyduk, seçimi alacağız”

“Biz bu işi kafaya koyduk. Seçimi alacağız. İnşallah Türkiye’de demokrasi kazanacak. Bunu da görecekler. Zaten görmeye başladıkları için bu panik hali var.”

“Sürekli hedefte ben varım, demek ki bizden korkuyorlar”

“Görmeye başladıkları için son iki-üç haftadır sürekli hedefte ben varım. Niye? Gerçekten zayıf, önemsemedikleri bir rakip olsa niye uğraşsınlar? Eğer söylediğimiz her bir cümleye dikkat ediyorlarsa, söylediğimiz her bir kelimeden mana çıkarmaya çalışıyorlarsa, konuşmalarımız içerisinden cümleleri cımbızlayıp anlamını değiştirip yanlış anlaşılacak şekilde yalan yanlış servis ediyorlarsa demek ki bizden artık korkuyorlar.”

“Halam okuldan ihraç edildi, kız kardeşlerim ceza yedi, başörtüsü sorununun tek mağduru Erdoğan mı?”

“Başörtüsü sorununun Türkiye’deki ilk mücadelesini veren benim halam; Hatice Babacan. Döndü dolaştı Erdoğan’a mı kaldı? O, kızlarını yurt dışında okuttu, kendi ailesiyle ilgili sorunu bir şekilde aştı. Ama benim halam okuldan ihraç edildi. Kız kardeşlerim defalarca ceza yedi. Bunu ailece yaşamışız. Başörtüsü sorununun tek mağduru o mu? Çözümün tekeli mi olmak istiyor? Ne yapmaya çalışıyor? Bu milletin ortak sorunuysa, gelin, hep beraber çözelim. Bu modda olması lazım. Erdoğan şu anda başörtüsü üzerinden bir referandum istiyor. Çünkü milleti bölmek istiyor. Gerçek bölücülük bu. Birlik beraberlik istese böyle bir şey yapmaz. Gelin, neyse uzlaşalım der.” 

“Bu ülkenin önemli konuları Erdoğan’ın tekelinde değil”

“Hiç kusura bakmasın. Bu ülkenin sorunları ya da bu ülkenin önemli konuları Erdoğan’ın tekelinde değil. Bu mesele (başörtüsü) hepimizin meselesi, tüm Türkiye’nin meselesi. Biz bunu Türkiye olarak çözeceğiz.”

“Bahçeliye sormak lazım; bugüne kadar ülke için ne yaptın?”

“Sayın Bahçeli’ye sormak lazım: Bugüne kadar ülke için ne yaptın? Hangi faydan dokundu? ‘Benim şöyle bir eserim var’ diyeceği ne var? Merak ediyorum. Çıksın cevap versin. Her gün öfke, her gün nefret. İnsanlar bıktı.”

Gazeteci Yıldız Yazıcıoğlu’nun engellenmesi: “Hepsi bitecek, millet bitirecek”

“Bugün Sayın Bahçeli’ye bir gazeteci sormuş. Bir siyasi partinin genel başkanının bir gazeteciyle konuşma tarzı… O tonda, o ifadede her şey var. Tehdit de var. Bir cümle deyip geçmeyin. Ama hepsi bitecek. İlk seçimde millet bitirecek. İfadesi enteresan. ‘İşine bak’ diyor. Halbuki Yıldız (Yazıcıoğlu) Hanım orada işini yapıyor, soru soruyor, gazetecilik yapıyor. Hepsini millet görüyor. Biraz daha sabır. Bütün bunların cevabını milletimiz verecek.”

“Sakladıkları ne varsa milletimizin önüne koyarız”

“Hasar Tespit Komisyonu gibi bir komisyon kurmaya karar verdik. Devletin gerçek tablosunu, gerçek verileri bulma komisyonu. Seçimlerden hemen sonra gerçek rakamları öğreneceğiz. O kadar çok şey örtülüyor ki… Bunların hepsi ortaya çıkar. Devlette evrak kaybolmuyor, her şey iz bırakıyor. Şimdiye kadar sakladıkları ne varsa ‘Budur’ deriz, milletimizin önüne koyarız.”

“Sor bakalım, vatandaşın borcu niye birikti?”

“Müjdeler, kendi biriktirdikleri sorunların sadece pansumanı. Hastalığın köküne inmiyor. Vatandaşın borcu birikmiş, ‘Yeniden yapılandıracağım’ diyor. Sen sor bakalım, vatandaşın borcu niye birikti? Çiftçimiz Ziraat Bankasına olan borcunu niye ödeyemedi? Esnafımız niye vergi borcu biriktirdi? Sen kötü yönet, insanlar borcunu ödeyemesin, zor duruma düşsün, ondan sonra müjde ver. Vatandaş buna inanmayacak.”

“Türkiye büyük ve güçlü ülke, bir de güzel yönetilse tutamazsınız”

“Pandemiyi yaşadık, Rusya-Ukrayna savaşını yaşadık. Bizim yönetimimizde oluşturduğumuz sapasağlam ekonomik sistem üzerinde hem dışarıdan pek çok olumsuz etki oldu hem de hükûmet her gün yanlış işlerle üzerinde tepindi durdu. Ama çok şükür, Türkiye’de çarklar dönüyor. Demek ki bu ülke büyük ve güçlü ülke. Bir de güzel yönetilse, ehil ellerde olsa bu ülkeyi tutamazsınız.”

“Çözümleri önceden hazırlıyoruz”

“Milletimiz sabırsızlanıyor. Bunu çok iyi bildiğimiz için bütün çözümleri önceden hazırlıyoruz. Her şeyi önceden hazırlıyoruz ki günü geldiğinde bir dakika daha kaybetmeden herkes işine hemen girişsin ve topyekûn Türkiye düzelsin.”

“Takım, takım olarak başarılı olacak”

“Biz masada altı parti olarak açık yüreklilikle ‘Takım kaptanı kim olsun’u konuşacağız. Mutabakat benim üzerimde oluşursa kaptanlığı tabii ki yaparım. Kazanmakta da yönetmekte de sorun olmaz. Bunu ben, sen meselesine getirmek doğru olmaz. Takım, takım olarak başarılı olacak.”

“Türkiye’nin bayrağını Davos’ta dalgalandırdık”

“Benim Davos’ta verdiğim mesajın özü şu: Türkiye’den vazgeçmeyin, Türkiye büyük bir ülkedir. Güçlü bir ülkedir. Türkiye’ye yatırım yapıldığında bunun elbet dönüşü olur. Türkiye’nin bayrağını Davos’ta dalgalandırdık. Daha önceki dönemlerde 14 kere Davos’a gittim. Bu, benim 15. programımdı. Davos neden önemli? Dünya ekonomisinin nereden baksanız yarısı üç günlüğüne Davos’ta buluşmuş oluyor. Bu, insanlara Türkiye’yi anlatmak için çok önemli bir fırsat.”

“Davos’ta dış politikanın konuşulduğu çok sayıda oturuma katıldım”

“Davos’ta dış politikanın, jeopolitik meselelerin konuşulduğu çok sayıda oturuma katıldım, konuşmalar yaptım. Batı Balkanlar’dan tutun da dünyanın genel gidişine kadar, Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan tutun Çin-Taylan meselelerine kadar her şey konuşuldu.”