Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bugünkü grup toplantısında beklendiği üzere, Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayeti ile ilgili olarak konuştu. MHP’de suçlanan isimlere siper olan Bahçeli, MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz‘u kastederek, “Milletvekilimiz ahlaksızca suçlandı” ifadesini kullandı. Bahçeli konuşmasında güne damga vuran şu cümleleri kurdu: “Tek başıma da kalsam davayı çiğnetmeyeceğim. Tek bir ülküdaşımı ezdirmeyeceğim. Sonu ölüm de olsa surda gedik açtırmayacağım.”
Bahçeli, Sinan Ateş cinayetinin üzerinden 12 gün geçtikten sonra, Sinan Ateş’in adını anmadan, taziye belirten bir cümle kurmadan ilk defa tanımlama yaptı: “Hunhar bir suikast…”
Bahçeli’nin konuşmasından öne çıkanlar:
“Sözlerimin başında bütün gazetecilerimizin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü tebrik ediyorum. Gazi Mustafa Kemal, Sakarya Meydan Muharebesi için “çok kanlı” savaş terimini kullanmıştı. Bu savaş çok kanlı bir savaştı. Sakarya Savaşı istiklal umudunu yeşertmişti. İsmet Paşa kendine intikal eden raporlardan etkilenmiş, orduyu gerilerde sağlam bir hatta çekerek savunma yapılmasını teklif etmişti. Fevzi Paşa ise bu düşünceyi reddetti. Nitekim dediği gibi de oldu, zafer Türk milletinin hanesine yazıldı. 102 yıl evvel adım adım savunma stratejisiyle Cumhuriyet’e giden yolların taşları döşenmişti.
Bugün de adım adım 2023 stratejisiyle Cumhuriyet’in 100. yılına giden sürecin hazırlıkları yapılmaktadır. İstesek de istemesek de hayatın ve siyasetin doğasında yer etmiş çetin mücadelelere zaman zaman maruz ve muhatap kaldığımız gerçekler arasındadır.
53 yılını geride bıraktığımız siyasi mücadelesinin her etabı zorluklarla geçmiştir. Elbette bu kutlu yolculuk ikna edilmişlerle değil, inanmışlarla yürünmüş bundan sonra da böyle olacaktır. Aka karışmayıp tavaya bulaşmayanlarla, balkından seyredip suya sabuna dokunmayanlarla ne can beraber olacak ne beraber gidilecektir. Bizim siyasetteki gayemiz Türk milletinin hayatta muhafazasıdır.
“2023 seçimleri iftira ile iffet, irade ile ihanet arasında geçecektir”
Bu yıl içinde yapılacak seçimler için vakit daraldıkça, zaman kısaldıkça hain proje elemanları, oyun uşakları birer birer deşifre olmaktadır. 2023 yılı bir turnusol kağıdı gibi her melaneti, her rezalet her melun niyeti açığa ve ortaya çıkaracaktır. Hatta bu süreç başlamıştır. 2023 seçimleri iftira ile iffet, irade ile ihanet arasında geçecektir. 2023 seçimleri üniter milli devlete sadakat besleyen Türkiye sevdalıları ile geleceklerini dağılmaya, çözülmeye, ufalanmaya bağlayan federasyoncular arasında geçecektir.
“5. kol faaliyetinin açıkça farkındayız”
Türkiye’nin önünü kesmek, yükselişini durdurmak, ayağına zincir vurmak, onca hizmeti baltalamak amacıyla faal halde olanlar kuyrukta sıraya girmişlerdir. Seçime kadar her türlü provokasyonun sahnelenmesi muhtemeldir, beklenmelidir. Yıkım kuryeleri ihanet, Saros’un uşakları, FETÖ’nün itleri, cumhuriyetin 100. yıldönümünü sekteye uğratmak amacıyla zillet ittifakın yanında hizalanmışlardır. İğrenç oyunu görüyoruz, 5. kol faaliyetinin açıkça farkındayız. Hamd olsun alayına birden Türk’ün gücünü göstereceğiz. Türk milletiyle uğraşmanın, saldırı pozisyonuna geçmenin bedelini çok ağır ödeteceğiz. Zillet ittifakının siyasetsizliği ortadadır. Türkiye’ye bağlılıkları ise komalıktır.
“Zillet ittifakının tüm önermeleri çürümeye terk edilmiştir”
Yaklaşık 9 buçuk saat toplantı yapıp da adayını tespit edemeyen, bir aday üzerinde uzlaşmak için yeni bir süreç başlatma kararı alan zillet partileri iflas bayrağını çekmişlerdir. Bugüne kadar ne görüştünüz, ne ile avundunuz, neleri konuştunuz, neyin hesabını yaptınız? Toplanıp toplanıp dağılıyorlar. 6’lı masanın adayı cumhurbaşkanı olursa Türkiye’yi birlikte yöneteceklermiş. Bu nasıl boş bir kafadır. Doğru kararlar üretmeye yatkın bir demokrasi, siyasal istikrarın vazgeçilmez öğesidir. Serok Ahmet’in cumhurbaşkanı içeriden veya dışarıdan olsun genel başkanlar imza yetkisine sahip olacaklar itirafı 6’lı masanın perişanlığını resmetmiştir. Zillet ittifakının tüm önermeleri çürümeye terk edilmiştir. Biz farklı hiçbir şeyi zaten düşünmedik. Bu kokuşmuş siyasetle ilgili öngörülerimizde yine yanılmadık. Hiçbir zillet partisinin Türkiye’ye hizmet gibi bir derdi, özlemi, gayesi, niyeti yoktur. Olmasını beklemek ise tamamıyle beyhudedir. Zillet ittifakı bir alternatif değildir, yerli ve milli hiç değildir. Milletimiz bunların asıl yüzlerinin farkındadır.
“Türklüğü anayasadan çıkarmak cesedimizi çiğnemeden nasıl başarılacaktır?”
MHP ne zaman itibar suikastlarına uğrasa anbean gözden kaçırılmak istenen bir tertip, bir tezgah derhal devreye alınmaktadır. MHP, Türk milletinin son kalesi, düşman karşısında atılacak son kurşunudur. MHP’yi meşgul ettiklerini zannedip haklı mücadelesinde kuşkular uyandırmak isteyenler Türk milletinin kuyusunu kazmak isteyen işbirlikçi güruhtur. Olan biten ne varsa izliyor, takip ediyoruz. Demokrasi ve Atılım Partisi’nin başındaki zat anayasanın 66. maddesini tartışmaya açmak istemiştir. Anayasanın meskur maddesi, Türk vatandaşlığı üst başlığıyla şöyledir; Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türk’tür. Hiçbir Türk vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamaz. Devası derdine kafi gelmeyen bu tulumba partisinin kurumsal iletişim başkanı da doğru cevabını vermiştir. Bu kurşun gibi sözlere CHP’den tek bir cevap gelmemiştir. Zilletin diğer paydaşları da suspus vaziyettedir. DEVA’nın başkanının Türklüğün nesi ve neresi rahatsız etmektedir. Türklüğü anayasadan çıkarmayı cesedimizi çiğnemeden nasıl başaracaktır? Buna nasıl kalkışılacaktır. Zillet ittifakının her bir ortağı aynı görüşte midir?
“Kılıçdaroğlu’na danışmanlık yapan bölücü bir şahsın parti genel merkezinde verdiği bir röportaj sırasında orada bulunan Türk bayrağını kaldırtması yalnızca skandal değil suçtur, cinayettir, kepazeliktir”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na danışmanlık yapan bölücü bir şahsın parti genel merkezinde verdiği bir röportaj sırasında orada bulunan Türk bayrağını kaldırtması yalnızca skandal değil suçtur, cinayettir, kepazeliktir. Bunlar bayraksızdır, bunlar milliyetsizdir. Allah muhafaza ellerine fırsat geçerse Türkiye’yi emperyalizmin kursağına teslim etmeleri kaçınılmazdır. Bu azgın tehdide seyirci kalamayız. Türklüğü anayasadan ayıklayacak bir şerefsiz henüz anasından doğmamıştır. Böylesi bir hıyanet ve hezimete her kim teşne ise karşısında MHP’yi bulacaktır. Şeytan oradaysa iman buradadır, hodri meydan. Biz adamı yüzünden, satılmışı da gözünden tanırız. Milletimin hiçbir ferdi yılgınlığa kapılmasın; hesap sorulur mahşere bırakılmaz.
“Tek bir ülküdaşımı ezdirmeyeceğim, sonu ölüm de olsa surda gedik açtırmayacağım”
MHP’yi olmadık suçlamalarla durdurmaya, Cumhur İttifakı’nda çatlak oluşturmaya çalışıyorlar. Yunanistan’ın Ege’deki tacizlerine sesleri çıkmaz. Türkiye lehine tek bir laf etmezler, edemezler. Zalimlerin yanındadırlar. Türkiye, zillet ittifakına bırakılmayacaktır. Düşmanca senaryolara taviz vermeyeceğiz.
Menfur bir cinayetin içine pirüpak gibi arkadaşlarımızı çekmeye çalışanlara tamam demeyeceğiz. Sabrın boyun eğmek değil, mücadele etmek olduğunu göstereceğiz. Çakal olup bozkurda diş gösterenler, densizin devesi gibi ötenler şunu unutmasınlar ki; tek başına da kalsam davayı çiğnetmeyeceğim. Tek bir ülküdaşımı ezdirmeyeceğim, sonu ölüm de olsa surda gedik açtırmayacağım. Bir cinayet üzerinden kurgu yapanlara haykırıyorum ki adayımız belli, kararımız nettir.
Davamız dualıdır, Türk milletinin hasıdır. Siyasetteki şehitlik anıtıdır, Turan ülküsünün eğilmeyecek duruşudur. MHP’yi suç örgütleriyle ilişkilendirip Türkiye üzerindeki hain projelerini hayata geçirmeye heveslenenlerin sonuna kadar karşısındayız.
“Cinayetin gölgesi MHP’ye düşürülmek istendi. Bir iç hesaplaşmanın olduğu iddia edildi”
Madem herkes sırasını savdı, herkes taşları döktü, şimdi söz sırası bize gelmiş demektir. MHP milletinde ve milletinde erimiş bir kahramanlık mefkuresidir. Allah’ın dağına göre kar verdiğini biliyorum. 30 Aralık 2022 Cuma günü Ankara’nın Çukurambar semtinde hunhar bir suikast vuku buldu. Sislerin dağılması, önünün ve ardının aydınlığa kavuşması için beklemeye başladık. Her gelişmeyi yakından takibe başladık. Ortada güpegündüz işlenmiş bir cinayet vardı. Kanlı saldırı gerçekleştikten hemen sonra MHP’ye organize ve örgütlü bir saldırı ivme alarak hız kazandı.
Tüm FETÖ’cüler partimize karşı algı operasyonlarıyla yeni bir kalkışma başlattılar. Cinayetin gölgesi MHP’ye düşürülmek istendi. Bir iç hesaplaşmanın olduğu iddia edildi. Böyle zamanlar duygusal taşkınlığın akli melekeleri kilitlediği zamanlardır.
HDP’den CHP’ye, komünistten FETÖ’cüsüne bizi cinayetle aynı karede göstermek gibi vahim bir günaha ortak oldular. Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz. Unutmayacak.
Ümit Özdağ’a: “Adına zafer denilen casusların şebekesine dönmüş, marjinal bir partinin ümitsiz vakası”
Adına zafer denilen casusların şebekesine dönmüş, marjinal bir partinin ümitsiz vakası hepimiz katilin kim olduğunu biliyoruz lafıyla savcıların iş alanına giren açıklamada bulundu. Gereğinin yapılmasını istemek çağrımdır. Cinayeti şova dönüştüren, Cumhur İttifakı’nı sarsmak için binlerce FETÖ hesabı açıldı. Pensilvanya menşeili sosyal medya saldırıları yoğun olarak yaşandı. Azılı MHP düşmanları bu konuyu saptırarak siyasi bir hesaplaşmaya çevirdiler. TBMM’de yuvalanan terör seviciler meseleyi iyice karıştırmayı denediler. Bir yumrukla adeta ağaç devirmenin çabasına giren insanlık fukaraları ortalığa döküldü. İtibar ve itham dolu düzmece ihtamlar zillet partilerinin, küreselcilerin, tescilli millet muhalefetlerinin eline tutuşturulup meseleyi sahiplenmeleri için siyasi istismar ortamı açıldı.
“Kılıçdaorğlu suskun değilim, seviyesiz ithamlarınızı seyredip gerekli notlarımı aldım”
Biz onursuzları tanıyoruz, enselerinde olduğumuzu ifade ediyoruz. Ne tuhaf ki ülkücüyü öteki gören Kılıçdaroğlu da sosyal medya mesajıyla suskunluğumuzun nedenini sorma gereği duydu. Suskunluğumuz asaletimizdendir, lakin bir lafa bakarız laf mı diye bir de söyleyene bakarız adam mı diye. Edebimiz el vermez edepsizlik edene. Sayın Kılıçdaroğlu suskun değilim, sadece edepsiz imalarınızı seyredip gerekli notlarımı aldım, alıyorum. Bu siyaset defosu gençlerimizin mafyacılık oynadığını ileri sürdü. Neyi kastettiği ortaya çıkmış oldu. Bak Kılıçdaroğlu senin yanında konuşlanan teröristlerle ülkücü Türk gençliğini sakın ola karıştırma. Sen her şeyinle zaten teslim olmuşsun, sen bir kimliksizsin, azılı katillerin dümen suyuna çoktan girmişsin.
“Kılıçdaroğlu’na sesleniyorum. Gel tek bir evladımı al yüreğin kaç okka görelim”
Bizim zamanı geldiğinde teslim edeceğiz Allah’a sadece can borcumuzdur. Kılıçdaroğlu yüreğin varsa buraya gel, tek bir evladımı al da senin ciğerinin kaç okka ettiğini göreyim. PKK’nın boyundurluğuna girmiş bir partinin bize parmak sallayıp sütten çıkmış ak kaşık pozu vermesi milletimizin aklıyla alay etmektir. Böylesi tezgahlara karnımız toktur, CHP’yi bilen bilir,, MHP’yi de bilen bilir. Geçtiğimiz yıl siyasi cinayet iddiasında bulunan Kılıçdaroğlu neleri bildiğini, kendisine hangi görevin verildiğini açıklamak durumundadır.