MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ukrayna savaşına ilişkin partisinin Meclis grup toplantısında açıklamalarda bulundu. 104 emekli amiralin Montrö bildirisi açıklandığında, bildiri ile ilgili olarak, “104 emekli amiralin rütbeleri sökülmelidir. Emeklilik hakları ellerinden alınmalı, emekli maaşları kesilmelidir. Bildiriyle ilgili adli ve idari soruşturma derinleştirilerek tekemmül ettirilmelidir” çıkışı yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ““Olaylar hızlı gelişiyor”” gerekçesiyle 2 gün ertelenen grup toplantısında, Rusya-Ukrayna krizi süresince, projenin sahibi AK Partililerin bile ağızlarına almadığı Kanal İstanbul’la ilgili eleştirileri eleştirdi. Bahçeli, “Ukrayna’da çatışmaların yaygınlaştığı bir sırada, Montrö’yü kasıtlı olarak yanlış yorumlayanlar, Kanal İstanbul’un çöktüğünü yazıp çizenler Türkiye’nin elini zayıflatmanın hesabını yapan çevreler olarak dikkat çekmiştir.” ifadelerini kullandı.
Bahçeli’nin açıklamasından başlıklar şöyle:
24 Şubat 2022 Perşembe günü, sabahın erken saatlerinde Rusya Federasyonu komşu ülkesi Ukrayna’ya karşı haksız ve hukuksuz, hiçbir şekilde tasvip edilemeyecek bir işgal hareketi başlatmıştır. Bu askeri operasyon uluslararası hukuka, Ukrayna’nın egemen toprak bütünlüğüne, bağımsız siyasi varlığına ve Minsk sürecine bütünüyle terstir.
45 yıl boyunca Avrupa’yı bölen Demir Perde, Soğuk Savaş’ın nasıl ki simgesiyse, Ukrayna’nın işgali de Soğuk Savaş sonrasının en ciddi krizlerinden birisi olarak sivrilmiş, alarm veren küresel cepheleşmeyi sertleştirmiştir. Rusya aynı şekilde, Ukrayna’nın sınırlarını güvence altına alan, üstelik taraf olarak imza koyduğu anlaşmaları da Kırım’ın ilhakında olduğu gibi aleni olarak çiğnemiştir.
Ne var ki, aynı Birleşmiş Milletler yasa dışı ve gayri meşru askeri harekât karşısında cılız ve zayıf kınama mesajlarından başka hiçbir şey yapamamış, suya sabuna dokunan hiçbir irade gösterememiştir.
“KARADENİZ BİR TÜRK GÖLÜYDÜ”
Ayrılıkçı Donbas’ın tarihsel olarak Rusya’nın parçası olduğunu söylemesinin yanı sıra, Ukrayna kıyılarını Osmanlı’ya karşı koruduklarını iddia etmesi de yanlıştır, kafa karışıklığının yoğunlaşmasıdır. Hatırlatırım ki, daha düne kadar Karadeniz adete bir Türk gölüydü. Karadeniz’in kuzeyi bir zamanlar Türk yurduydu, Kavimler Göçü diye bilinen ve atalarımızın üstüne basarak Batı’ya geçtikleri topraklardaki hatıralarımız Türklüğün vicdanında hala kor gibi yanmaktadır. Şayet tarihin şahitliğine müracaat edersek bırakınız Putin’i, Türk milletinin karşısında konuşmaya, ahkâm kesmeye, tarih hatırlatmasına hiç kimsenin, hiçbir devletin ne yüzü ne de cüreti yetecektir.
Donbas’ı Ukrayna’dan koparma hamlesi bölücülüktür.
Geldiğimiz bu aşamada, Milliyetçi Hareket Partisi olarak Rusya-Ukrayna arasındaki silahlı çatışmaların ivme kaybetmesi, süren yüksek gerilimin hafifletilmesi, barış için güçlü bir adım atılabilmesi maksadıyla, Türkiye ve dünya kamuoyuyla paylaşmak istediğimiz görüş ve düşüncelerimiz maddeler halinde şunlardan ibarettir:
1- Ukrayna’nın siyasi ve toprak bütünlüğüyle egemenlik haklarına mutlak surette saygı duyulmalıdır.
2- Rusya ile Ukrayna arasında çok acil ateşkes rejimi tesis edilmelidir.
3- Rusya işgalden derhal ve ön şartsız vazgeçmeli, askeri unsurlarını geri çekmelidir.
4- NATO, doğuya genişleme stratejisini kesinlikle gözden geçirmeli, sanal korkular üreterek, gücünü ve üye ülkeleri devamlı bir arada tutma arayışından vazgeçmelidir.
5- Krizin çözülmesi için tek seçenek diplomasi ve diyalogdur.
KILIÇDAROĞLU’NUN RUSYA ELEŞTİRİLERİNE ELEŞTİRİ, KANAL İSTANBUL’A SAVUNU
Tasa etme Sayın Kılıçdaroğlu, üzerinde yaşadığımız topraklar dualıdır, bereketlidir, verimlidir, buğday ambarıdır, şehit kanıyla sulanmıştır. Ne aç kalırız, ne de açıkta yaşarız. Zillet ittifakı yeter ki gölge etmesin, Allah’ın izniyle karanlıkları yarar da çıkarız. Bağımlılık bağımsızlığın zehridir. Türkiye Cumhuriyeti hür ve bağımsız bir ülkedir. Kılıçdaroğlu hala bu gerçeğin farkında değildir. CHP Genel Başkanı’nın tam da Ukrayna krizi esnasında Rusya’yı kötülemeye başlaması ilkesel bir duruş değil, akıntıya kapılan sinyalci ve teslimiyetçi bir iradenin ağır kusurlu tezahürüdür. Ön sıralarda CHP olmak üzere, Ukrayna’da çatışmaların yaygınlaştığı bir sırada, Montrö’yü kasıtlı olarak yanlış yorumlayanlar, Kanal İstanbul’un çöktüğünü yazıp çizenler Türkiye’nin elini zayıflatmanın hesabını yapan çevreler olarak dikkat çekmiştir.
6 partinin ortak çalışmasında ne yeni bir anayasa ne içeriğine ilişkin somut teklifler ne de bir yol haritası vardır. Bu durum aslında zillet ittifakının hiçbir konuda uzlaşamadığını ve milletimize söyleyecek sözlerinin olmadığını işaret etmektedir. Milletin geleceği nasıl ve ne zaman yapılacağı belirsiz bir hükümet sistemi değişikliği ile karartılamaz. HDP’nin Dolmabahçe Mutabakatıyla ilgili açıklaması zilletin altı partisine atılmış pas, gönderilmiş selam, biz de varız ve sizinleyiz mesajıdır. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem dedikleri beyhude bir oyalanma, yükselen Türkiye’nin önünü kesme gayesidir.
MUHALEFETİN GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM METNİNE ELEŞTİRİ
Esas olan önce ülkem ve milletim diyebilmektir. 28 Şubat post-modern darbesinin yıldönümünde Ankara’da dizilen güdümlü 6 parti 48 sayfalık bomboş bir metni kamuoyuna açıklamışlardır. Metinde Türkiye, Türk milleti, inanç, irade yoktur. Güçlendirilmiş parlamenter sistem teklifi güçsüzleştiren Türkiye’nin taslak metnidir. Kılıçdaroğlu’na bakarsak 6 partiye tarih bir sorumluluk yüklemiş. 48 sayfalık metnin içeriği tam takır kuru bakırdır. Bu metni tarihi yapan tek şey 28 Şubat zihniyetine uygun olarak güçlendirilmiş istikrarsızlık bildirisi olmasıdır. Yeni bir 28 Şubat bildirisi olarak tarihe geçecektir. Bir uzlaşamama metni olduğu çok açıktır.
1961 Anayasası’ndaki gibi devletin güçsüzleştirilmesi amaçlanmıştır. 1961 Anayasası’nda olduğu gibi OHAL’in kaldırılacağı görülmektedir. HSK’nın ayrılarak geriye gidişin yargısal çatısı örülmek istenmiştir. Mutlak millet iradesi tersine çevrilerek devletin etkisizleştirilmesi, gensoru yoluyla düşürülebilen istikrarsız hükümetler hedeflenmektedir.”