Antalya’nın Manavgat ilçesinde on binlerce hektarlık ormanın küle dönmesine neden olan yangın felaketine ilişkin tartışmalar devam ederken, altı yıl önce bilim insanları tarafından hazırlanan raporda Manavgat için tüm uyarıların yapıldığı ortaya çıktı.
Milliyet gazetesinde yer alan habere göre; Orman Yüksek Mühendisi Coşkun Okan Güney, Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak Bilimi Ekoloji Bölümü’nden Kürşad Özkan ile Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Ormancılık Bölümü’nden Özdemir Şentürk tarafından hazırlanan ‘Antalya-Manavgat Yöresi Ormanlarında Tutuşma Riskinin Coğrafi Dağılım Modellemesi’ başlıklı kapsamlı raporda, iklim, topoğrafya, ağaç türleri, yerleşim alanları, yollar ve enerji nakil hatları gibi veriler, farklı algoritma modellemeleri üzerinde incelenirken, Manavgat için yangına neden olabilecek riskler sıralanıyor.
‘Gerilim hatlarının geçtiği kesimlerde tutuşma risk oranı daha yüksek’
Raporda, Manavgat bölgesinde yerleşim yerleri, yollar ve enerji nakil hatlarının yoğunlaştığı, kızılçam yayılış alanlarının ‘tutuşma’ riski taşıdığı uyarısı yapılıyor. Manavgat ve çevresinin zaman içinde büyük nüfus hareketliliğine maruz kaldığına, yerleşim yerlerinin orman içleri ve kenarlarına kurulmuş olmasının, yangın riskini artırdığına değinilen raporda, yangınların yüzde 90’dan fazlasının insan kaynaklı hatalardan kaynaklandığına dikkat çekiliyor.
Raporda, “Gerilim hatlarının geçtiği kesimlerde tutuşma risk oranı daha yüksek olmaktadır. Nitekim 31 Temmuz 2008 tarihinde Manavgat Taşağıl’da çıkan ülkemizin en büyük yangınının çıkış sebebinin enerji nakil hattı olduğu tespit edilmiştir” görüşlerine yer verildi.
‘Yangın havuzları yapılmalı’
Raporda yapılması gerekenler ise maddeler halinde şöyle aktarıldı:
Söz konusu bölgede daha fazla helikopter havuzu yapmak yerine çıkabilecek bir yangında kullanılmak üzere özellikle yol kenarlarında arazözlerin su alabileceği küçük boyutta yangın havuzları yapılmalı.
Sık aralıklarla arazözlerin kullanabileceği şekilde su vanası koyulmalıdır. Kızılçam’ın yayılış gösterdiği alçak rakımlar genellikle tutuşma riskinin yüksek olduğu yerlerdir. Yerleşim yerleri etrafında yangına dayanıklı türler ile zonal bitkilendirme yapılmalı ve özellikle orman ile sınır olan yerleşim yerlerinde yangına dayanıklılık bina ve yaşam alanı bazında değerlendirilerek bu konuda yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
‘Risk haritası oluşturulmalı’
Ormanların içine doğru ne kadar fazla yerleşim ve tarım alanı izni verilirse yangın riskinin artacağı belirtilen raporda, şu görüşlere yer verildi:
“Yerleşim yerlerinin orman içlerinde dağınık şekilde olması yerine daha toplu ve düzenli bir şekilde araziye yerleşmesi sağlanmalıdır. Yüksek gerilim enerji nakil hatları güzergahlarının kuru ot, çalı gibi kolay tutulabilecek bitkilerden arındırılarak temiz halde tutulması, elektrik tellerine değen ağaçların kaldırılması, mümkünse alçak gerilim enerji nakil hatlarının orman içinden değil de yol kenarlarından ve toprak altından geçirilmesi tutuşma riskini azaltacak önlemler arasında yer almaktadır.
Özellikle yol, yerleşim yerleri ve ziraat alanları kenarlarında uygun koşullarda kontrollü yakma yapılarak orman altı örtüsü yakılmalı ve yanıcı madde miktarı azaltılmalıdır. Akdeniz kuşağı yangın riskinin yüksek olduğu kısımları içermektedir. Bu alanlarda tutuşma ve yangın risk haritalarının oluşturulması, orman yangınlarına karşı stratejilerin oluşturulması, önem arz etmektedir.”