BirGün Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Aydın, Erk Acarer’le, “Gazetemizin yayıncılık anlayışıyla ve habercilik tarzıyla uyuşmamaktadır” ifadeleriyle yollarını ayırdıklarını duyurdu.
Birgün Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Aydın, sosyal medya hesabı üzerinden Erk Acarer hakkında açıklamalarda bulundu. Acarer’le yollarının ayrılmasının sebebini ise şu ifadelerle açıkladı:
“BirGün yazarının, Sedat Peker’in dile getirdiklerini “bilgi” nitelemesiyle doğrudan kendi sosyal medya hesabından aktarması, gazetemizin yayıncılık anlayışıyla ve habercilik tarzıyla uyuşmamaktadır”
Aydın açıklamasında ,Suç örgütü lideri Sedat Peker’in iddia ve itiraflarını, kamu yararı doğrultusunda haberleştirerek okurlara ulaştırdıklarını da dile getirirken, Acarer’le yollarının ayrılmasındaki tek nedenin bu olduğunun da altını çizdi.
Aydın’ın paylaşımları şöyle:
“Gazetemizin eski yazarı Erk Acarer’in, suç örgütü lideri Sedat Peker’in iddialarına aracılık etmesiyle başlayan gazetecilik tartışması ve ardından yaşanan polemikler, konuya dair açıklama yapmamızı gerektirdi.
Her yayının olduğu gibi BirGün’ün de yayın çizgisi hem mesleki hem de etik değerlerle bir bütündür. Tüm bunlar BirGün’ün habercilik anlayışının sınırlarını çizer ve BirGün’ün hatlarını belirler.
Suç örgütü lideri Sedat Peker’in son zamanlarda tartışılan iddia ve itiraflarını, kamu yararı doğrultusunda haberleştirerek okurlarımıza sunduk.
Ancak bir BirGün yazarının, Sedat Peker’in dile getirdiklerini “bilgi” nitelemesiyle doğrudan kendi sosyal medya hesabından aktarması, gazetemizin yayıncılık anlayışıyla ve habercilik tarzıyla uyuşmamaktadır.
Gazetemizin yazarlarından Erk Acarer ile yollarımızı ayırma kararımızın arkasında olan yegâne neden budur. Bu görüşümüzü Erk Acarer’e de ilettik.
Konuya ilişkin birbirine yakın değerlendirmeler yapamayınca, bugüne kadarki emekleri için kendisine teşekkür edip vedalaştık.
BirGün, kendi değerleriyle harmanladığı evrensel gazetecilik ilkeleri doğrultusunda yolunda yürümeye, haber yapmaya devam edecek. Türkiye’de gazetecilik yapmak için bugüne kadar ödediğimiz bedeller de bunun en açık göstergesidir.
Haberciliğin “suç” gibi görülüp yargılanmadığı, ifade ve basın özgürlüğünün hâkim olduğu aydınlık günlere kavuşmak umuduyla…”