CHP’den Avrupa’ya sert çıkış: Türkiye, Avrupa’nın göçmen gettosu değildir

faik öztrak

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Afganistanlı mültecilere ilişkin Avrupa’dan yapılan açıklamalara tepki gösterdi. Faik Öztrak, “Tüm bölgeyi emperyalist emelleriniz için istikrarsızlaştırın, kan gölüne çevirin, kabaran göç dalgasını durdurma işini de 3-5 milyar avro rüşvet karşılığında Türkiye’ye havale edin! Kendinize gelin. Türkiye Avrupa’nın göçmen gettosu değildir, olmayacaktır. Bunu hepiniz böyle bilin” dedi.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, parti genel merkezinde basın açıklaması gerçekleştirdi. Öztrak’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

“BEYLERİN YETKİLERİ ÇOK AMA SORUMLULUKLARI HİÇ YOK”

“(Rize ve Artvin’de yaşanan sel ve heyelan felaketleri) Bu felaketlerin tek sorumlusu, Erdoğan şahsım hükümetinin söylediği gibi çaylıklarda kullanılan azot gübresi mi veya yamaçlara yüksek ev yapan vatandaşlarımız mı? Hayır. Bu felaketlerin birinci dereceden sorumlusu; yandaşlara yaptırılan HES’lere, rant için ormanların katledilmesine, yanlış yapılan yol, su ve köprü bentlerine izin ve onay veren Erdoğan şahsım hükümetidir. Ama bunların yönetim anlayışını artık hepimiz biliyoruz. Beylerin yetkileri çok ama sorumlulukları hiç yok.

“SİZ O KOLTUKLARDA NEDEN OTURUYORSUNUZ?”

Ne diyor Tarım Bakanı? ‘Vatandaş kendini korumanın yollarını bulacak.’ Allah aşkına iş yine vatandaşa kaldıysa, siz o koltuklarda neden oturuyorsunuz? Siz ne işe yarıyorsunuz? Battıkça, zıvanadan da çıkıyorlar. Gerçekten metal yorgunu bunlar. Artık ne yaptıklarını bilmiyorlar. Millet evinden, barkından olmuş; beyefendi, kapısının önünde çay yetiştiren yurttaşlarımızı otobüsten kafalarına çay atarak teselli etmeye çalışıyor, ‘Sele karşı keyif çayı için’ diyor.

“ALMANYA’YI YÖNETENLERİN AKLINA FELAKETZEDELERİN ÜSTÜNE ÇAY PAKETİ ATMAK GELMEDİ”

Almanya’da sel felaketi oldu ama Almanya’yı yönetenlerin aklına, felaketzede Almanların üstüne çay paketi atmak hiç gelmemişti. Onun yerine, selden zarar görenler için 400 milyon avroluk acil destek paketi açıkladılar. Neden? Çünkü devlet, milletin kafasına tepeden tepeden çay paketi atarak saçmalamak için değil; zor günlerinde milletine destek olmak için vardır.

“TÜİK 2020 ÖLÜM İSTATİSKİKLERİNİ YAYIMLAYAMIYOR”

Bayramın sonunda yeniden salgınla yüzleşmek zorunda kaldık. 10 günlük uzun bayram tatilinde hükümet salgını unuttu, millete de unutturdu. Plajda, mesire yerlerinde maske de, mesafe de kalmadı. Sonuç; Temmuz ayı başında 4 binlere kadar düşen vaka sayısı dün itibariyle 14 binin üzerine çıktı. Dünyada en yüksek günlük vakasına sahip 15 ülkeden biri yeniden olduk. TÜİK hala, ‘2020 Ölüm ve Ölüm Nedeni İstatistikleri’ni yayımlayamıyor. Yine hastaneye yatış sayıları üç haftadır her ne hikmetse açıklanmıyor. Diğer taraftan; bugüne kadar aşı yaptıranlardan kaçı koronavirüse yakalandı, bunlardan kaçı Çin aşısı, kaçı Alman aşısı oldu, kaçı hastaneye yatırıldı, kaçı yaşamını yitirdi, bunları da öğrenmek milletimizin hakkı.

“ERDOĞAN ŞAHSIM HÜKÜMETİ CAN YERİNE CÜZDAN TERCİHİNDE BULUNDU”

Aşılamada neden hızımız düştü? Şu ana kadar nüfusumuzun ancak yüzde 20’sini iki doz aşılayabildik. İsrail’de nüfusun yüzde 61’i, Kanada’da yüzde 55’i, ABD’de yüzde 49’u, Avrupa Birliği’nde yüzde 46’sı iki doz aşılandı. Salgının başından bu yana milletimiz canıyla cüzdanı arasına sıkıştırıldı, Erdoğan şahsım hükümeti nüfusun yüzde 50’sini iki doz aşılayamadı. Ama onun yerine, can yerine cüzdan tercihinde bulundu. Ve bir kez daha kontrolsüz bir şekilde açıldık. Şimdi, dördüncü zirvenin hemen başında olduğumuzu söyleyen bilim insanları var. Aşılama ve tedbirlere gereken özen gösterilmezse, Eylül-Ekim aylarında yeni bir kapanma yaşanırsa bunun yaratacağı ekonomik ve sosyal yıkım çok daha büyük olacaktır.

“BİR NESLİ KAYBETME TEHLİKESİ HER GEÇEN GÜN BÜYÜYOR”

Evlatlarımız 1.5 yıldır okula gidemedi. Dördüncü zirveye Eylül ayında tırmanılması durumunda yeni eğitim ve öğretim yılı da başlamadan tehlikeye düşecek. Uzaktan eğitim fiyasko oldu, pek çok evladımız eğitime ulaşamadı. Ulaşanlar da verilen eğitimden bir şey anlamadı. Eğitim sistemimiz zaten berbattı, salgınlar beraber kötüye gidiş daha da katmerlendi. Bir nesli kaybetme tehlikesi her geçen gün büyüyor.

“BU YAPILAN GAFLETTİR, DELALETTİR HATTA HIYANETTİR”

Erdoğan şahsım hükümeti bir yandan iyi eğitimli gençlerimizi küstürüyor, yurtdışına ciddi bir beyin göçü vermemize neden oluyor, diğer yandan da ülkemizi düzensiz göçmen ve sığınmacılar için bir açık hava hapishanesine çeviriyor. Bu yapılan gaflettir, delalettir ve hatta milletimize hıyanettir. Bunları söylemek kesinlikle ırkçılık değildir. Türkiye’ye kurulan demografik, siyasi, sosyal ve iktisadi tuzağı açığa çıkartmaktır. Sığınmacı ve mültecilerin insanlık dışı bir siyaset oyununa, kirli bir emperyal senaryoya malzeme edilmelerine isyan etmektir.

“ERDOĞAN ŞAHSIM HÜKÜMETİ VE AB’NİN OYUNU ÇOK FARKLI”

Biz bu güzel ülkemizin Avrupa’nın Afrika’sı, Bangladeş’i veya Vietnam’ı olmasını istemiyoruz. Biz Avrupa Birliği’nin tam üyesi olarak bölgenin yüksek teknoloji üretim üssü olmayı istiyoruz. Kişi başına gelirde hızla Avrupa Birliği ortalamasını yakalayıp, onu da geçmek istiyoruz. Ama Erdoğan şahsım hükümeti ve Avrupa Birliği’nin oyunu çok farklı. Merkel’in son sözleri bu çerçevede önemli bir itiraf. Merkel, AB ve Erdoğan’ın hem milletimizin hem de sığınmacıların üzerinden oynadıkları kirli siyasi oyunu deşifre ediyor.

“TÜRKİYE AVRUPA’NIN GÖÇMEN GETTOSU OLMAYACAKTIR”

Bugün de Avusturya Başbakanı çıkmış, Afganistan’dan kaçanların Avusturya, Almanya, İsviçre’ye gelmesindense Türkiye’ye yerleştirilmesinin daha uygun olduğunu söylüyor. Ne ala memleket! Tüm bölgeyi emperyalist emelleriniz için istikrarsızlaştırın, kan gölüne çevirin, kabaran göç dalgasını durdurma işini de 3-5 milyar avro rüşvet karşılığında Türkiye’ye havale edin! Kendinize gelin. Türkiye Avrupa’nın göçmen gettosu değildir, olmayacaktır. Bunu hepiniz böyle bilin.

“BU MESELE TÜRKİYE’NİN EN ÖNEMLİ BEKA MESELESİ”

Bu mesele Türkiye’nin en önemli beka meselesidir. Ama ülkeyi yönetenler öyle kendinden geçmiştir ki, AK Parti’den bir genel başkan yardımcısı çıkıp, bu ihaneti mazur göstereceğim diye, ‘Bu topraklara daha önce gelenler ülkeyi önden terk etsin, Suriyelilere yol yordam öğretsin’ gibi bir saçmalığı ağzında geveleyebiliyor. Ne güzel diyor Şems-i Tebrizi; ‘Edep aklın tercümanıdır. İnsan edebi kadar akıllı, aklı kadar şerefli, şerefi kadar da kıymetlidir.’”