Çorlu aileleri yargılandı, polisler ‘Şikayetçi değiliz’ dedi

çorlu aileleri

Çorlu’daki tren katliamında yakınlarını kaybedenlerin ve avukatlarının yargılandığı davanın 4’üncü duruşması bugün görüldü. Duruşma 2 Şubat 2022’ye ertelenirken, açıklama yapmak isteyen aileler engellendi.

25 kişinin hayatını kaybettiği Çorlu tren katliamında yaşamını yitirenlerin yakınları, 12 Haziran 2019 tarihinde Anayasa Mahkemesi (AYM) önünde adalet nöbeti tutmak istemiş, polis ailelere engel olmuştu. Daha sonra ise aileler ve avukatları hakkında ‘Toplantı ve gösteri yürüyüşünde görevlendirilenlerin görevlerini yapmalarına engel olma’ suçlamasıyla dava açılmıştı. Davanın 4’üncü duruşması bugün Ankara 50’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Davada, kazada 9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda’yı kaybeden Mısra Öz, anne ve babasını kaybeden İsmail Kartal, çocuğunu kaybeden Hüseyin Şahin, davanın avukatları Gökmen Yeşil, Mürsel Ünder, Selvi Yüzbaşıoğlu Saltan ve eyleme destek veren Burak Arı yargılanıyor.

GAZETECİLER DAVAYA ALINMAK İSTENMEDİ

Sıhhiye’deki 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görülen duruşmaya basın mensupları alınmadı. Gazetecilerin duruşma salonuna alınmamasının gerekçesi sorulduğunda ise ilk başta “Hakime hanım istemiyor” yanıtı verilirken daha sonra “Yer yok” denildi. Ardından duruşmanın başlamasından yarım saat sonra sadece iki basın mensubunun duruşma salonuna alınabileceği söylendi. Basın mensuplarının itirazları sonrası tüm basın mensupları salona alındı.

Gazete Duvar’dan Serkan Alan’ın haberine göre Çorlu ailelerinin avukatları AYM önünde neden eylem yapmak istediklerini anlatarak duruşmaya başlamak istedi. Mahkeme Başkanı ise “Eylemin neden yapıldığı benim yargılama konum değil” yanıtını verdi. Bunun üzerine avukatlar davanın konusunun bu eylem olduğunu belirterek ifadelere başladı.

Avukatların beyanı sırasında şikayetçi polisler arasında bir kişi Çorlu ailelerine dönerek güldü. Şikayetçi polisin gülmesine tepki gösteren sanık aileler, “Sizler sağsınız, bizim evlatlarımız toprak altında. İnsanları tahrik etmesinler, pis pis gülüyorlar” dedi.

ÇHD Ankara Şubesi’nin sosyal medyadan davaya dair verdiği bilgiler şöyle:

Avukatlar, mahkemenin sorgu yapmaksızın derhal beraat kararı vermesi için savunma yaptı.

Av. Murat Yılmaz: “Müşteki polis memurlarının ifadesi olaydan 20 gün sonra alındı, suçları ortaya çıkan kolluk kendilerini kurtarmak için bu dosyayı oluşturdular. Müştekilerin beyanları hepsi aynı saatte aynı tutanak mümzisi tarafından alınmış görünüyor. 3 müştekinin ifadesi aynı saatte aynı tutanak mümzileri tarafından alınmış bu imkansız. Sahtecilik suçu oluşur. İki polis memuru hastane kayıtlarına göre hastanede iken aynı saat ve dakikada emniyette tutulan tutanağa imza atmak suretiyle gerçeğe aykırı belge düzenlemişlerdir.”

Avukat Mürsel Ünder: “Biz Ankara’ya geldiğimizde bizi karşılayan polisler programı sordular, baş sağlığı dilediler. Ancak AYM önüne geldiğimizde ise 100’ün üzerinde polisle karşımıza çıktılar. 10 dakika sürecek bir dilekçe verme işlemini provoke ederek, kayıp yakınlarına ve hepimize saldırdılar. Biz burada özen ve saygı bekledik. Ama tam tersine anlamlandıramadığımız düşmanlık gördük. Hayatını kaybedenlerin fotoğraflarını yırtmaya çalıştılar ve yere atmaya çalıştılar. Biz buna izin veremezdik ve vermedik. Polislerden bi tanesi saldırı sırasında Mısra hanımın “Ben oğlumu kaybettim” demesi üzerine “şov yapma” şeklinde bir ifadede bulundu. Bu bile düşmanca tavırda olduklarının göstergesidir. Ben o gün mesleğimi yapmak için AYM’ye dilekçe vermek üzere oradaydım. Ancak polis mesleğimi yapmama engel oldu cübbemi yırttı. Ayrıca dosyada hem sanık hem avukat olarak görünmekteyim. Bu da ne kadar özensiz bir iş yapıldığını gösteriyor. Bana göstermiş olduğunuz fotoğraflar savcılık soruşturma başlangıcı ve talimat olmaksızın toplanmıştır. Kolluğun kendi kendine topladığı görüntülerdir. Bu sebeple hukuka aykırı delillerdir. Karara esas alınamaz.”

Mısra Öz: “İçlerinde tek çocuğumun da bulunduğu 25 kişinin yaşamını yitirdiği ve sorumluların terfi ettiği bir katliam dosyasında adalet arayan bir anneyim. Çocuğumun dedesi, torununu parçalanmış bedenini gören bir insan polis saldırısı sıradında fenalaştığı halde şikayetçi bile olmamıştır. Bizim kötü niyetimiz olamaz. Biz canı yanmış insanlarız. Ben yaşadığım acıları bir nebze de olsa dindirebilmek ve yeniden başka acılar yaşanmaması için AYM önüne gelmiştim. Ancak basın açıklaması sırasında polisin saldırısı gerçekleşti. Babamın ambulansla hastaneye kaldırılması sıradında ismini Mukadder Kardiyen olarak bildiğim polis bana “şov yapma” şeklinde söylemde bulundu ve kolumdan tutarak yola fırlattı. Ben kendisine yalnızca bana bu şekilde davranamazsın ben evladını kaybetmiş bir anneyim dedim.”

Av. Selvi Yüzbaşıoğlu: “Ben Çorlu tren katliamında yakınlarını kaybeden ailelerin çoğunun avukatıyım ayrıca hayatını kaybeden Oğuz Arda Sel benim yeğenim olur. Kazadan sonra olay yerinde bir tespit bile yapılmamış, fotoğraf çekilmemiş. Biz bunu dava devam ederken bilirkişi raporlarından öğrendik. AYM önünde basın açıklaması yapmak istedik, çünkü polislerin bizi durdurduğu yer çocukların da olduğu bir parkın önüydü. Bu katliamda 7 çocuk hayatını kaybetti ve biz orada basın açıklaması yapmak istemedik. Biz açıklama yapacağımız yere geçtiğimizde bizden kat kat fazla sayıda polis toplanmıştı. Amir mukadder “süpürün” diye emir verdi. Dört bir yandan bize saldırdılar ittirdiler, ayakta durmakta bile zorlandık. Onlar bizi iterken biz bir şekilde ayakta durmaya çalışıyorduk. Bu haldeyken polislere şiddet göstermemiz zaten mümkün değildir. Tren katliamı ana dosyası ne hikmetse bir türlü ilerlemiyor. Biz asıl sorumluları mahkemeye getiremiyoruz. Ama bizlere, Mısra’ya açılan davalar son sürat ilerliyor. Bizim yaşadığımız haksızlığın da vicdani yükü sizin üstünüzdedir.

Burak Sarı: Ben Çorluda hayatını kaybedenlerin ailelerin sesini duyurabilmesi amacıyla orada bulunan bir basın emekçisiyim. Mesleğimi yapmak için orada bulunuyordum.

Av. Mustafa Ersin: Sanıklar açışından suçun somutlaşması yapılmamıştır. Hangi müştekiye karşı ne eylemde bulunulduğundan bahsedilmemiştir. Ayrıca sanıklardan 3’ü meslek icabı orada bulunmaktadır. Mesleklerini yapmaları engellenmiştir.

POLİSLER SAVUNMA YAPTI: ŞİKAYETÇİ DEĞİLİZ
Davada müşteki polislerin ifadelerine geçildi. “Verdiğim ifadeyi hatırlamıyorum, üzerinden çok zaman geçti” diyen Polis Ahmet Soydemir’e önceden imzalamış olduğu tutanak okundu. “Doğrudur aynen tekrar ediyorum” dedi. Hakimin “Parkta bulunduğunuz sırada amirinizle herhangi bir görüşme oldu mu?” sorusuna Müşteki polis “Hayır biz görüşmedik, talimat olmadan hareket ettik” yanıtını verdi.

Bir başka müşteki polis de ifadesinde “Ben şikayetçi değilim, davadan çekilmek istiyorum. Orada provokatif davranan insanlar vardı ama huzurda bulunan sanıklar değillerdi, şikayetçi değilim” dedi.

Müştekilerden bir diğeri de “O gün belli başlı yaralanmalar oldu ama ciddi bir şey olmadı. Biz böyle olaydan sonra üstümüzde yara bere varsa gider rapor alırız. Ben sadece bunu tespit ettirdim buradaki insanlardan şikayetçi olmadım.” ifadelerini kullandı. Duruşma 2 Şubat 2022 saat 10:00’a ertelendi.

AİLELERİN BASIN AÇIKLAMASI ENGELLENDİ

Duruşmanın ardından sanık sandalyesine oturan Çorlu aileleri ve avukatları adliye binasının önünde basın açıklaması yapmak istedi. Mısra Öz’ün, “Çok kısa kamuoyunu bilgilendireceğiz” ifadesi üzerine bir polis “Sosyal medya üzerinden yapabilirsiniz buna burada müsaade etmeyeceğiz” dedi. Ailelerin ve avukatların tepki göstermesinin ardından Çorlu aileleri adliye önünden polis tarafından uzaklaştırıldı. Tren kazasında oğlunu kaybeden Mısra Öz’ün duruşmada yaşananlara ilişkin adliyenin dışında basın mensuplarına yapmak istediği açıklama da polis tarafından engellendi.