Demirtaş: ”Allah sizin belanızı versin!” demenin zamanı gelmedi mi?

selahattin demirtaş
Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

HDP’nin tutuklu eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, ‘Tek Yürek’ kampanyasında ‘bağış’ yapanların son yıllardaki hızlı zenginleşmelerine dikkat çekti.

Demirtaş, ”Sen 3 bin TL’lik kiranı güç bela öderken bunlar 3 milyon Euro’ya yat alıyor, sağ olsunlar milyara, ellerinin kiri gibi bakıp hükümete bağışlıyorlar!” dedi.

10 ilde büyük yıkımın oluştuğu depremle ilgili dün ATV, Fox TV, Kanal D, Kanal 7, Show TV, Star TV, TRT 1 ve TV8 dün akşam ‘Türkiye Tek Yürek’ başlığıyla ortak canlı yayında bağış kampanyası düzenlendi. Toplanacak yardımlar, AFAD ve Kızılay’a verilecek.

Yayın sonunda toplam 115 milyar 146 milyon 528 bin TL bağış toplandı.

Kampanyaya en yüksek bağışı 30 milyar lirayla Merkez Bankası yaparken, Türkiye Varlık Fonu’ndaki Ziraat Bankası 20 milyar lira, VakıfBank 12 milyar lira, Halkbank 7 milyar lira, Ziraat Katılım ve Vakıf Katılım da 1 milyar lira bağış sözü verdi.

Kampanyaya AKP döneminde zenginleşen ve iktidardan en çok ihale alan iş insanları da katıldı. Bunlardan Mehmet Cengiz, bağışla aynı gece Konya’daki yatırımı için teşvik aldı.



Aynı akşam, Atasay Kuyumculuk Genel Müdürü Cihan Kamer, 250 milyon liralık bağış yapmak istemiş,  medya patronu Acun Ilıcalı’ysa “300’e yuvarlayalım ağabey” demişti. Kamer de ‘canın sağ olsun’ diyerek bağış tutarını yükseltmişti.

Selahattin Demirtaş, AKP dönemindeki bu hızlı zenginleşenlere dikkat çekerek, ‘canın sağ olsun’ denilerek yükseltilen bağış paralarının önceden kullanılması halinde insanların hayatının kurtulabileceğini söyledi.

Demirtaş’ın Kısa Dalga’daki yazısı şöyle:

”Bu kirli düzende para, güç demektir. Konforlu, güvenli yaşam demektir. Paran yoksa çaresizsin. Güvencesiz, mutsuz… Para küçük bir azınlığın elinde. Güç de konfor da güvenli yaşam da onlarda. Geri kalanlar enkaz altında. Depremle birlikte iyice görünür hale gelen, işte bu çelişkidir. Bu soygun düzeni değişmeden hiçbir şey değişmez, burası kesin. Değiştirmek için durmadan mücadeleye devam edeceğiz. Bu amansız çelişkiyi mutlaka çözeceğiz. Pandemide bütün dünyada gördüğümüz yoksul ile zengin arasındaki yaşam güvencesi farkını, şimdi Türkiye ölçeğinde çok yakıcı şekilde yaşıyoruz.

Aslında Türkiye’de çok para var

Tahminlerimizden, aklımızın alabileceğinden de çok. Büyük kısmı kayıt dışı olduğundan resmi rakamlara yansımasa bile resmi rakamlarla da çok para var.

İşte gördünüz, adam çıkıp televizyona bağlanarak milyarlar bağışlayabiliyor! Nasıl bir serveti var ki bu kadar parayı bağışlayabiliyor? İçi insan sevgisi ile dolu olduğu için mi? Elbette hayır, millete ağır küfürler eden tiptir bu. Zaten aynı gün, devletten üç milyardan fazla teşvik aldığı da ortaya çıkmadı mı?

Tek o mu?

Hepsi öyle. Çok büyük paralar çaldılar, çok. Siyasetçisi, iş insanı, gazetecisi, bürokratıyla çoook büyük paralar çaldılar. Bu konforu, bu şatafatı, bu güvenli yaşamı koruyabilmek ve de hesap vermemek için mutlaka bu iktidarın devamını sağlamak zorundalar. Bunun için her türlü alçaklığı, haysiyetsizliği, şerefsizliği, zulmü, adaletsizliği yaptılar, yapıyorlar.

Onlar için şov devam etmeli

Değerli kardeşim, sen 3 bin TL’lik kiranı güç bela öderken bunlar 3 milyon Euro’ya yat alıyor, sağ olsunlar milyara, ellerinin kiri gibi bakıp hükümete bağışlıyorlar! Adamın biri 250 milyon bağışlayınca Acun Ilıcalı devreye girip “Şunu 300 milyona yuvarlayalım” diyor, ‘yardımsever’imiz de “Canın sağ olsun Acun” deyip 300’e yuvarlayıveriyor.

Acun’un canının sağlığı için yuvarlanan 50 milyon var ya, işte sırf onunla Maraş’taki Ebrar Sitesi, Diyarbakır’daki Galeria, Hatay’daki 600 Evler Sitesi depreme karşı güçlendirilebilir ve iki binden fazla insan bugün yaşıyor olabilirdi. Ama önemli değil. Önemli olan şov. Ve ne olursa olsun şov devam etmeli, canın sağ olsun Acun!

Konforlarının sürmesi için senin oyuna ihtiyaçları var

Senin cebinde çay parası yokken hepsinin lüks villalarının önünde boy boy cipler var. Sadece 20 yıl önce bunlar da orta sınıftılar. Ama çok büyük paraları var artık, çok çaldılar çok. Ve bu konforları sürsün diye senin oyuna ihtiyaçları var. Enkaz altında kalman bile içlerini sızlatmadı, kendi iktidarlarının telaşına düştüler. Ya oy vermekten vazgeçersen! Aman Allah’ım, düşüncesi bile kabus gibi onlar için.

Dinimizi kullanıyorlar

Ama neyse ki din var, İslam’ı kendi aşağılık düzenlerine alet ederek sana geldiklerinde kalbinin yumuşadığını biliyorlar. Allah, Hz. Peygamber, Kur’an, namaz dediklerinde senin gönül kapılarını açacağını keşfettiler, bunu tepe tepe kullanıyorlar. Senin suçun yok, çok ustalaştılar, çok profesyonelleştiler. Yalanda, hilede, dolandırıcılıkta üstlerine yok. Sen enkaz altındayken bile “Allah”ın adını ağızlarına alıp zulüm, adaletsizlik, haksızlık yapmaya devam edecek kadar dibe vurdular.

Bunlar değişmeyecek, burası da kesin, huylu huyundan vazgeçmeyecek.

Peki sen kardeşim, sen?

Allah, Peygamber, Kur’an, namaz ile soygun, hırsızlık, adaletsizlik, ahlaksızlık yan yana olamaz. Allah ile bu ahlaksız hırsızları aynı cümlede anacaksak sadece “Allah sizin belanızı versin!” demenin zamanı gelmedi mi?”

Bu Yazıya Tepki Ver


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir