Dijital ayna hastalığı intihara götürüyor!

Untitled-4
Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Gerçek Özel

Uzman Psikolog Nazım Serin, tüketim ve kozmetik sektörünün beslediği dijital ayna hastalığı tüm dünyada gençleri tehdit ediyor. Tüm sermayesi güzelliğe dönüşmüş insanlar, bir sivilce ile tüm varlık nedenini kaybedip, intihar ediyor.

Dijital çağın hastalıklarından olan ve halk arasında ayna hastalığı denilen ‘Sosyal Medya Dismorfofobisi’, gençleri tehdit ediyor.

Normal olduğu halde kendini çirkin kabul edip önce içine kapanarak kendini gösteren hastalık en çok 16-24 yaş grubunda kendini gösteriyor.

Sosyal medyada çok vakit geçiren ergenler birbirilerini dış görünümleriyle ilgili eleştirerek ayna hastalığını tetikleyebiliyorlar.

Özellikle Güney Koreli K-Pop müzik akımının, çocuk yaşta seçip, üçüncü bir cins gibi eğittiği BTS gibi grupların dünyaya yaydığı, “Kusursuz güzellik hastalığı” sosyal medyada dijital makyajın da etkisi ile kişinin önce kendini beğenmemesini, depresyonu ardından intiharı getirebiliyor.



İNSAN GÜZELLİĞİN ÖTESİNDEDİR

Gerçek Gazete’ye konuşan Kurumsal İş Psikoloğu Nazım Serin, insanın her koşulda biricik ve değerli olduğunu ve değerinin sadece fiziksel görünümü ile ilişkilendirilmemesi gerektiğini anımsatıyor:

“Böyle olursa adı Narsizim ve hastalıktır. İmaj her şeydir diyen anlayışın kendisi de hastalıktır. İnsanın içini boşaltıp bir kabuğa dönüştürüyor. İnsan avatar değildir. İnsana dijital makyajla yapılan görsel illüzyon gerçeklikten koparıyor.”

HASTALIĞI TÜKETİM PSİKOLOJİSİ BESLİYOR

Serin, güzelliği odağına alan insanın süreçle kendini bundan ibaret algılayıp, üretebileceği değeri unuttuğunu, varoluşuna yüklediği anlamda daralmaya neden olduğunu belirtiyor.

“İnsanın tek varlık nedeni güzellik olamaz. Dünyaya ve insanlığa katabileceği her şeyi yok saymış oluruz.”

Kurumsal İş Psikoloğu Serin, insanın zekasını, yetenek ve potansiyellerini yok sayan bir anlayışı, hastalıklı olarak nitelendiriyor. Değişen trendlere bağlı olarak güzellik kavramının değiştiğini, trendin değişmesiyle insanların kendilerini yeniden beğenmemeye başlayan bir kısır döngüye girildiğini belirtiyor.

“Aslında bu tüketimi, kozmetiği tetiklemenin bir yolu. Makyajlanmış kabuk insanın yerini aldığında insan kendine yabancılaşıp, kendinden kopuyor.

Çok kolay manipüle edilip, istenilen her yere çekilebiliyorlar.

Tüm sermayesi güzelliğe dönüşmüş insanlar, bir sivilce ile tüm varlık nedenini kaybettiğine inanıp, önce depresyona sonra intihara meyledebiliyor. Bu kişileri istenilen yere kanalize etmeye de neden oluyor.”

Bu Yazıya Tepki Ver


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir