Dilipak’tan ‘mahalle’ye: “Din ve devlet büyüklerini İlah ve Rab edinmeyelim”

dilipak

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında iktidar, güç, servet ve din konusunda kendi mahallesine eleştirilerini sürdürdü. Dilipak, “Ne olur, dini Allah’a has kılalım. Din ve devlet büyüklerini İlah ve Rab edinmeyelim. Bu ayetin emridir. Şeytan bizi Allah’la aldatmasın. Şeytan insanları Allah’la bile aldatıyorsa, lider, örgüt, parti, şeyh, servet, iktidar, şöhret, her şey aldatır. Bakın, bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir.dedi.

Bu dünyanın oyun ve eğlence yeri değil sadece imtihan yeri olduğunu yazan Dilipak, “Ah şunu bir bilebilsek. O servet ve iktidar eğer size rıza istikametinde bir hız, etkinlik, genişlik vermiyorsa vay halinize. Unutmayalım ki, her şey Allah’ın iradesi içindedir. Hayır da şer de! O, Kadir-i mutlaktır. Mutlak iktidar sahibidir. İktidarı zalimlere vermesinde de bir imtihan vesilesi ve bir hikmet vardır. Tıpkı Şeytan’ın yaratılışı ve ona mühlet verilmesinde bir hikmet, derin bir gerçek olduğu gibi.” diye yazdı.

Müminlerin kendilerine güç, servet ve iktidar verildiğinde de tehdit altında olduğu zamanları unutmayacağını yazan Dilipak, “Şımarmazlar, kendilerine yapılanları rakiplerine ve düşmanlarına bile yapmazlar. Yoksa dün kınadıklarının hali ile hallenirler ve Allah’ın gazabı onlar için daha da çabuk ve şiddetli olur.  Geleceği yalnız Allah bilir. Şunu unutmayalım ki, ihtirasla istediğiniz her şey imtihanınız olacaktır. “

Dilipak, yazısına şöyle devam etti:

“Ne olur, dini Allah’a has kılalım. Din ve devlet büyüklerini İlah ve Rab edinmeyelim. Bu ayetin emridir. Şeytan bizi Allah’la aldatmasın. Şeytan insanları Allah’la bile aldatıyorsa, lider, örgüt, parti, şeyh, servet, iktidar, şöhret, her şey aldatır. Bakın, bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir.

Biz bilmeyiz Allah bilir.

Biz hayırlısını isteyelim.

Mesela, bir parti için seçimi kaybetmek, hayra vesile olmayabilir mi? Yoksa birileri geleceği biliyor da, dua ile Allah’ı kendilerince doğru olduğunu zannettikleri bir işe ikna etmeye mi çalışıyorlar. İşte bu tam da dua ile istenen beladır aslında. Biz ne olursa olsun, hayırlısını isteyelim, eş de olsa iş de!

Bizim, iman edenler olarak, “yeniden iman etmemiz” gerekiyor. Allah’ın dini yeri, göğü, ölümü ve hayatı açıklar; hep söylüyorum bizim yaşadığımız din, karı-koca, gelin-kaynana, işçi-patron, memur-amir arasındaki ihtilafı bile çözmüyor.

‘İman ettik’ demekle yakamızın bırakılmayacağını bilelim, falan tarikatın, falan koluna bağlı olmakla da otomatikman kurtulamayacağımızı da bilmemiz gerek.”

Yazının tamamını okumak için tıklayın