Doğu Akdeniz’deki gerilimle ilgili konuşan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç, “Tehdit nereden gelirse gelsin Türkiye’nin tepkisi ile karşılaşacaktır. Bu Suriye için de geçerli” dedi.
Bilgiç, Bakanlıkta basını bilgilendirme toplantısı düzenledi, gazetecilerin dış politika gündemine ilişkin sorularını yanıtladı.
Türkiye’de yargı süreci devam eden Osman Kavala ile ilgili ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin açıklamasına verilen tepkiyi işaret eden Bilgiç, “Hiçbir makam, organ, merci veya kişi tarafından yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemeler ve hakimlere emir ve talimat verilemez” ifadesini kullandı.
Bilgiç, bunun hukukun en önemli kurallarından biri olduğunu ve yargıya ilişkin konularda tavsiye ve telkinde bulunulamayacağını vurgulayarak “Türkiye’de halen devam etmekte olan bir yargı süreci var. Yargıya müdahale edilmemesi gerektiğini bu ülkelerin kendileri çok da iyi biliyor. Bu gibi konular Avrupa Konseyi’nde Strazburg’da tartışılıyor. Ama bu şekilde Türkiye devletine bir ültimatom verilmesi kesinlikle kabul edilemez. Bunu siyasileştirmeye çalışıyorlar” diye konuştu.
Türkiye’nin, bunun kabul edilemez olduğunu büyükelçilere de ilettiğini anlatan Bilgiç şöyle devam etti:
“Bu, hiçbir diplomatik teamüle de zaten uymuyor. Büyükelçiliklerin görevleri ve yükümlülükleri bulundukları ülkelerin içişlerine karışmamak. Bunlar uluslararası sözleşmelerle kayıt altına alınmış durumda. Biz bunları dün çağırdığımız bu ülkelerin temsilcilerine ilettik. Açıklamayı hadsiz bulduğumuzu, kabul etmediğimizi söyledik. Bu ülkelerin şunu anlaması lazım. İşleyen bir yargı sürecine müdahale edilmesi hiçbir şekilde kabul edilemez. Biz de bunu dün çağırdığımız büyükelçilere bildirdik.”
“ABD’li yetkililerle önümüzdeki dönemde yetkililerle temasımız sürecek”
Türkiye’nin ABD ile ilişkilerini de değerlendiren Bilgiç, “Türkiye Cumhuriyeti olarak biz her ülkeyle iyi ilişkiler tesis etmek istiyoruz. ABD tabii bizim müttefikimiz. NATO’da beraberiz. Müşterek çıkar ve benzer hedeflere sahibiz, özellikle Suriye, Ukrayna, Libya, Afganistan ve Afrika gibi konularda zaten benzer çıkarlarımız var, müşterek hedeflerimiz var” dedi.
Bilgiç, Kovid-19 sonrası dünya ekonomisine ilişkin benzer görüşler olduğunu, ABD’li yetkililerle temas ettiklerini belirterek “ABD ile ilişkilerimizin mükemmel olduğunu söylemek zor. Özellikle PKK, YPG, FETÖ’ye destek, tek taraflı yaptırımlar gibi konularda bir dizi tutum nedeniyle ABD ile ilişkilerimizde bazı sorunlar var. Bizim temel beklentimiz ilişkilerimizi etkin yönetelim, bir yandan sorunlarımızı çözelim. ABD’den özellikle kendilerine sıklıkla dile getirdiğimiz konularda benzer pozitif bir karışık bekliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız (Recep Tayyip Erdoğan) da bunları açıkça ortaya koyuyor. ABD’li yetkililerle önümüzdeki dönemde temasımız sürecek” ifadesini kullandı.
“Ya programa geri döneceğiz ya bize vadedilen uçakları alacağız ya da paramızı iade edecekler”
Bilgiç, ABD’den F-35 için yapılan ödeme karşılığında F-16 tedariği konusuna ilişkin ise “F-16 filomuzun iyileştirilmesine yönelik çalışmalar, modernizasyon faaliyetleri ihtiyaca binaen yılladır yapılmakta, yapılıyor” dedi. Bilgiç, “F-35 programından ayrılmamız sadece bizim değil NATO’nun caydırıcılığına darbe vuran bir adım” diye konuştu.
Türkiye’nin F-35 programının kurucu ortaklarından biri olduğunu belirten Bilgiç, “Biz program boyunca yükümlülüklerimizi yerine getirdik. Bu çerçevede de F-35 projesi çerçevesinde de ABD’ye yaklaşık 1,4 milyarlık bir ödeme yaptık. Bizim için aslında seçenekler basit: Ya programa geri döneceğiz ya bize vadedilen uçakları alacağız ya da paramızı iade edecekler. Bu çerçevede F-35 için ödediğimiz meblağın F-16 filomuzu modernleştirilmesi için kullanılması bir seçenek olarak gündemde. Bu konuyu tabii ABD’lilerle tartışıyoruz. Bunun sonucuna göre de tabii ki hareket edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“Türkiye gerekli adımları kararlı şekilde atacaktır”
Bilgiç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın YPG/PKK saldırıları nedeniyle Suriye’de olası operasyona yönelik açıklamasına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
“Cumhurbaşkanımız çok açık bir şekilde ifade etti. Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliğini tehdit edecek herhangi bir tehdit nereden gelirse gelsin Türkiye Cumhuriyeti’nin tepkisiyle karşılaşacaktır. Türkiye gerekli adımları kararlı şekilde alacaktır. Bu Suriye için de geçerli. Ne zaman şartlar uygun olursa, olgunlaşırsa gerekli operasyonu, harekatı yapar.”
Suriye’de rejim güçlerinin İdlib’e yaptığı saldırı sonucu çok sayıda sivilin ölmesine ilişkin de Bilgiç, şunları söyledi:
“Rejimin İdlib’in Eriha ilçesine yönelik topçu saldırıları neticesinde aralarında çocukların da bulunduğu çok sayıda kişinin yaşamını yitirdiğini biz üzüntüyle öğrendik. Çok sayıda da yaralı olduğunu biliyoruz. Ağustos ayı başından bu yana yaşanan saldırılarda da 50 civarında sivil hayatını kaybetti. Cenevre’de 6’ncı turu devam eden Anayasa Komitesi toplantıları sırasında sivillerin bu şekilde doğrudan hedef alan saldırıları rejimin askeri çözüme yönelik tavrını hala maalesef koruduğunu gösteriyor. Tabii bizim temel hedefimiz İdlib’de kalıcı istikrarın sağlanması ve temel beklentimiz de kalıcı istikrarını önündeki bu saldırıların bir an evvel son bulması. Tabiatıyla siyasi çözümü önceliyoruz. Siyasi çözüm çerçevesinde önemli somut adımların atılmasını bekliyoruz. Bu çerçevede rejim destekçileri Rusya ve İran’a gerekli mesajları vermekteyiz.”
“Tahriklere hem sahada hem masada yanıtlarını veriyoruz”
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile Yunanistan’ın yeni bir NAVTEX ile KKTC’nin yetki alanlarında araştırma faaliyeti yapmaya hazırlandığı yönündeki haberleri de değerlendiren Bilgiç, “Hem Yunanistan hem GKRY Doğu Akdeniz’de gerginliği artıracak adımlar atıyor. Akdeniz’de kıta sahanlığımız araştırma gemileri gönderme çabaları devam ediyor. Biz bu tahriklere hem sahada hem masada yanıtlarını veriyoruz. Haklarımızın ihlaline de asla müsaade etmiyoruz” diye konuştu.
Bilgiç, Rum kesiminin kasım ayında yeni bir sondaja başlayacağını duyurduğunu hatırlatarak şöyle devam etti:
“Bu gerçekleşirse tabii biz de Kıbrıs Türklerinin de haklarını korumak için buna mukabele edeceğiz. Bunu açıkça buradan ifade ediyorum. Türkiye olarak bu tür meydan okumalara gerekli cevapları vermeye devam edeceğiz. Öte yandan Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon rezervlerinin daha hakça paylaşımı için Sayın Cumhurbaşkanımızın önerdiği Doğu Akdeniz Konferansı yapılabildiği takdirde bölge ülkeleri arasındaki iş birliği zemini bulunabilir, kaynaklar da hakça paylaşılabilir. Egemen bir devlet olarak Türkiye yeri geldiğinde alabilir. Bu haklarımız her zaman mevcut. Türkiye yeri geldiğinde kullanabilir.”
Katalonya özerk yönetim parlamentosunun kararı
Bilgiç, Katalonya özerk yönetim parlamentosunun YPG/PKK’nın Suriye’de ilan ettiği sözde özerk yönetimi tanımasına ilişkin ise “Bizim muhatabımız İspanya devleti ve Madrid. İspanya’nın tutumu bizim için değerli. Yani afaki olarak bir kıyaslama yapacak olursak Türkiye’deki bir belediyenin Mayorka Adası’nı tanıması bir sonuç çıkartıyor. Uluslararası hukukta aslolan devlettir. Bu konuya ilişkin İspanya nezdinde daha önce girişimlerimiz olmuştu, tekrar İspanya devleti nezdinde girişimlerde bulunacağız” değerlendirmesinde bulundu.
Hollanda’da belediyelerin şirketleri kullanarak camileri izlediğine yönelik haberlere ilişkin ise Bilgiç, “Belediyelerin özel şirketler aracılığıyla camilerde gizlice yürüttüğü soruşturma faaliyetlerinden endişe duyuyoruz. Buna zaten Hollanda’daki STK’lar buna bir yanıt verdiler, rahatsızlıklarını bir açıklamayla dile getirdiler. Sonuç olarak camilere yönelik şüpheci tutumlar İslam düşmanlığını körüklüyor, İslamofobi’yi artırıyor. Ayrıca Müslüman ve Türk toplumu nezdinde Hollanda makamlarına yönelik güveni de zedeliyor. Bu gibi adımlardan kaçınılması gerektiğini ve daha dikkatli davranılması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Çavuşoğlu ve bazı mevkidaşlarının Kabil’e olası ziyareti
Çavuşoğlu’nun Kabil’i ziyareti konusunda Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi’nin Türkiye ziyaretinde iki taraf arasında görüş alışverişinde bulunulduğunu kaydeden Bilgiç, “(Ziyarete) Kimlerin katılacağına dair lojistik düzenlemeler halen devam ediyor. Onun için kesin tarih olarak şu gün şu saat diye söylemek zor ama düzenlemelerin devam ettiğini söyleyebilirim” dedi.
AB Komisyonu’nun Türkiye raporu
AB Komisyonunun Türkiye Raporuna ilişkin ise Bilgiç, “AB Genişleme Strateji Belgesi ülkeler raporunda zaten çok çifte standartla yazılmış bir rapor. Rapor için tepkimizi dün geniş şekilde ortaya koyduk. AB Başkanlığı da zaten raporun tüm maddelerine ilişkin Türkiye’nin görüşlerini kayda geçirdi. Bizim açımızdan AB’nin ne söylediği çok önemli değil. Çünkü rapor baştan aşağı çifte standartla yazılmış ve pek çok iddia var. Biz bunların hiçbirisini kabul etmiyoruz” diye konuştu.
Ülkemizin Mısırla ilişkilerini geliştirmesi ve normalleştirmesi her iki ülkenin halkının yararına
Bilgiç, Mısır’a ilişkin son durumu ve Türkiye’nin Etiyopya’ya SİHA sattığı ve Mısır’ın bundan rahatsızlık duyduğu iddialarına ilişkin ise şunları kaydetti:
“Biz Mısır’la hem ikili hem bölgesel meselelerde karşılıklı yarar ve saygı temelinde ilişkileri yürütmek istiyoruz. Ülkemizin Mısır’la ilişkilerini geliştirmesini ve normalleştirmesini her iki ülkenin halkının yararına hem de bölge açısından önem taşıdığını düşünüyoruz. İkili bölgesel bu toplantılarda (ikili istişare toplantıları) ele alındı. Pek çok alanda Mısır’la iş birliği imkanı olduğunu biliyoruz. İlişkilerin geliştirilmesine ilişkin Mısır tarafıyla görüşmelere devam edeceğiz.
Mısır’ın bizim Etiyopya’ya SİHA satmamız nedeniyle rahatsız olduğuna ilişkin yorumlar uluslararası basında çıkabilir. Bize konuya ilişkin gelmiş resmi bir şey yok. Zaten Türkiye ve Etiyopya egemen bir devlet. Etiyopya da istediği yerden bu droneleri satın alabilir.”
Bilgiç, Rusya’nın NATO ile ilişkilerinin durdurmasına ilişkin Türkiye’nin tutumunun nasıl olacağına ilişkin bir soru üzerine de “Temel hedefimiz NATO ile Rusya arasındaki diyalog kanallarının açık tutulmasıdır. Bu bizim temel önceliğimiz. Biz hem Rusya’ya verdiğimiz mesajlarda hem NATO-Rusya Komitesi dahil olmak üzere mevcut diyalog araçlarının kullanılması gerektiğini hem NATO’daki müttefiklerimize hem de Ruslara iletiyoruz” dedi.