Ekonomide öncü deprem yaşanıyor!

Enflasyon01-696x398
Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İMF, Türkiye ekonomisi için 2021 büyüme beklentisini yüzde 6’dan yüzde 5,8’e düşürdü. Yine 2022 büyüme beklentisini de yüzde 3,5’ten yüzde 3,3’e indirdi.

Uluslararası Kredi Kuruluşu Moody’s ise Türkiye’yi “varlık riski” en yüksek üç ülke arasında gösterirken uyardı. Moody’s, son baharda Türk banklarında kredi krizine işaret etti.

 Bu gelişmeler çerçevesinde Türkiye ekonomisinin ve para piyasalarının eylülden itibaren nasıl etkileneceğini Altın ve Para Piyasaları Uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk ile masaya yatırdık.

İstanbul Mücevherciler Kuyumcular ve Sarraflar Derneği Başkan Yardımcısı Yıldırımtürk, piyasada görülen türbülansın kökeninde Türkiye’nin ülke risk primi “CDS” olduğunu söyledi.

ÖNCÜ DEPREM CDS!

 CDS, borcun ödenmemesi riskine karşılık sigortalanma prim oranıdır. Yani güvendir!



Başka bir ifadeyle, sizin de komşunuzun aracının da kaskosu var. Siz kurallara uyarken, komşunuz her gün kaza yapıyor, içkili yakalanıyor.

Siz kurallara uyduğunuz için yeni kasko döneminde hasarsızlık indirimi alırken, komşunuz yeni kaskoyu daha yüksek rakamlardan yapmak zorunda kalıyor.

Ve Türkiye’de taksilere kasko yapılmaması gibi sonunda komşunuzun yüksek riskinden dolayı aracına da hiçbir kurum kasko yapmak istemiyor.

Bir ülkenin ya da şirketin CDS primi ne kadar yüksekse, borçlanma maliyeti de o kadar yüksektir. Çünkü bu prim ister istemez faize yansımaktadır.

CDS priminde tehlike eşiği olarak 300 baz puan, kabul ediliyor.

Türkiye’nin 5 Yıllık CDS primi 390,83 düzeyi ile bu eşiği aşmış durumda.

YILDIRIMTÜRK: TEMEL SORUN CDS

Yıldırımtürk, CDS yüksek iken enflasyonda da gerileme eğilimi görülmediğini belirtiyor. Türkiye’deki yüksek faizin, Cumhurbaşkanı’nın sözleriyle oluşturduğu düşürülme eğilimini piyasalar fiyatlıyor.

Bayram sonrası piyasalar sakin. 28 Temmuz tarihli FED toplantısında değişiklik beklenmiyor.

Yabancı yatırımcının Türkiye’ye ilgisini yüksek CDS primi azaltıyor. Böylece, gelmesi beklenen portföy ve diğer yatırımlar, Türkiye dışı alternatifleri seçiyor. Bir gecede Merkez Bankası gibi bir kurumun kaptanı değişebiliyor. Böyle olunca da, piyasalar ekonomi yönetimine güvenmiyor, tedirgin oluyor.

BÜYÜME İLE KALKINMA FARKI

Yıldırımtürk, yatırımda heyecanlı işler olduğunu, bunu da, doların güçlü, TL’nin zayıf seyrine bağlıyor:

“TL zayıf olduğu için ihracat avantajını kullanıyor iş dünyası Türkiye’nin daha hızlı büyüdüğünü gösteriyor ama kalkınma başka bir şey.

Halk bu kadar büyüyoruz ama cebimize bir şey girmiyor diye eleştiriyor. Enflasyon da bu şartlarda düşmüyor.”

Delta varyantının etkin olması Türkiye’de de piyasalara tedirginlik getiriyor. Enflasyonun düşmesi için, önce vatandaşın düşeceğine inanması gerekiyor. Yıldırımtürk, “Piyasayı dolaşınca düşme eğiliminde olmadığını görüyorsunuz. Asıl soruysa, faiz artışı olur mu?” diyor.

Turizm de beklenti yüksek, buna karşın Delta varyantıyla, beklenen turist ülkesinden çıkmayınca, turizm gelirimiz de aşağı çekildi. Önümüzdeki günler itibariyle ABD’deki büyük fon yöneticilerinin tatilde olmasıyla, küresel piyasalar gibi Türkiye piyasalarına da rehavet getiriyor.

DOLAR EYLÜL’DE 9 TL.

Yıldırımtürk, ağustos sonu ve eylül başı Türkiye’de yeni pozisyonların alınacağını kaydediyor:

“Eylülde dolar TL’de 8.70 TL geçilip, 9 TL görülür.

Enflasyonda gerileme olursa yarım puan ya da 100 baz puan aşağı çekilir. Bu da doları destekleyecektir.

ALTIN 2 BİN DOLARI AŞAR

Altının onsu 1800’in altına çok kalmıyor.  Likidite artışı devam ederse, Hazine Başkanı Yellen’in “Likidite sunmak gerekir” sözü önemli olacak. Ve bu da altını destekleyecek.

1815, 1829 ve 1875 dolara kadar yükseliş olur. Orada bir kar satışı olur. Eylül sonrası ise altının onsu 2 bin doları geçer.”

BİTCOİN GÖZDEN DÜŞTÜ

Yıldırımtürk, büyük fonların spekülatif hareketlerinin devam ettiğini belirterek, sözlerle bitcoini parlatma girişimlerine ise yatırımcının artık prim vermediğini söylüyor.

Mehmet Ali Yıldırımtürk, jeopolitik gerginlikler devam edip, ABD Çin ve Rusya geriliminin altın fiyatlarını destekleyen argümanlar olacağını kaydediyor.

Virüs varyantının ABD ekonomisi üzerinde risk oluşturması nedeniyle bu akşamki Fed toplantısında bir değişiklik beklenmiyor

Federal Açık Piyasa Komitesi’nin (FOMC) 2 günlük toplantı sonrası faizleri değiştirmeyerek sıfıra yakın tutması ve 120 milyar dolarlık aylık varlık alım programını sürdürmesi bekleniyor. Karar metninde enflasyon ve virüs risklerine yönelik dilde değişiklik yapılıp yapılmayacağı izlenecek.

Karar sonrası Fed Başkanı Jerome Powell basının karşısına çıkacak.

Mellon Şef Ekonomisti Vincent Reinhart, Fed yetkililerinin pandemi konusunda endişeli olduğunu, ekonomik verilerden memnun olduklarını ancak hala gidilecek uzun bir yol olduğunu söyledi.

Yüksek enflasyon vurgusu olabilir

Başkan Powell 14 Temmuz’daki konuşmasında enflasyonun önemli ölçüde yükseldiğini ve ılımlılaşmadan önce gelecek bir kaç ay daha yükselebileceğini açıklamıştı.

Metinde ayrıca delta varyantına vurgu yapılarak ‘sabırlı’ olmak gerektiği ifade edilebilir.

MAKYAJLI ENFLASYON

Enflasyon ile sadece, tüm memur, işçi ve emeklilerinin ücretleri belirlenmiyor, aynı zamanda yapılan her işte, verilen faizde de etkili oluyor. Hal böyle olunca da meşhur bir enflasyon sepeti oluşturuldu! Günümüzde enflasyon sepetinde 405 madde bulunuyor. 2018’de, 330 kalem vardı. Ve işler daha kolaydı! Söz gelimi, yıllardır zam yapılmayan, sönmemiş kireç, yatak bazası, kadınların kaş yaptırma ücreti, raket, pinpon topu gibi kalemler, fiyatı çok artan ürünlerin ağırlıklı yerini alıyor ve kâğıt üzerinde enflasyon rakamı düşürülüyordu. Ancak bu durum, iyi ekonomi gazetecilerince deşifre edilince, yöntem değişti. Resmi verilere göre nisanda aylık bazda TÜFE, 1,68; yıllık bazda ise yüzde 17,14’e yükselmişti. Oyun aynı. Makyajlı rakamlarla, enflasyonu daha küçük göstermek. TÜİK’in yeni operasyon sahası, enerjideki enflasyon oyunuydu. Pandemideki eve kapanmalar, enerji faturalarının ağırlığını arttırıyordu. Bu dönemde, sepetteki enerji faturalarının oranı sadece yüzde 5,85 gösterildi. Yani,  enflasyon sepetinde enerji faturalarının etkisini frenlemek için hane halkının geliri, 10 bin lira olarak gösterilmiş, mayısta enflasyon yüzde 11,39’a çekilmişti.

Uluslararası iktisat vatandaştan alınan her 1 liralık vergi için daha fazla hizmet vermeyi taahhüt eder.  Devlet, şayet ebeveyn, vatandaş ise çocukları konumundaysa, sefaleti nereye koyacağız? Kapitalist sistem, “Sermaye dışında her şey yalan” dese de ailenin çocuklarını belli bir yaşam standardında tutması beklentisi; devletin de ebeveynlik sorumluluğu ile vatandaştan gelen; koşulsuz, şartsız herkesin insanca yaşaması için asgari zemini oluşturması için görev çağrısı her geçen gün, daha güçlü bir şekilde seslendiriliyor! Peki, bu mümkün müdür? Mümkün olduğu gibi, bu yapı tesis edildiğinde, ekonomik bağımsızlığını kazanan bireyler özgürleşecek, gerçek demokratik yapı içerisinde kendilerini gerçekleyerek, şaheserler yaratacaklar.  Yani, aslında ekonomik bağımsızlık, eşittir insanlığın kurtuluşudur. Koşulsuz, herkese sürdürülebilir maaş modelini savunan bu hareket, başta AB, Rusya ve ABD olmak üzere örgütlenmeler, tartışmalar ve pilot uygulamalarla tüm dünyanın gündeminde! Türkiye’de, Vatandaşlık Temel Geliri Başkanı ve Basic Income Earth Network Üyesi Dr. Ali Mutlu Köylüoğlu, VTG (Vatandaşlık Temel Geliri) hareketiyle de istinasız her vatandaşa, başvurusuz, koşulsuz temel bir gelir verilmesi için, ekibiyle 7 gün, 16 saat çalıştığını anlatıyor. O halde, ekonomik olarak mümkün ve insanlığı ileriye taşıyacak bir yapı neden oluşamıyor, diye soracaksınız.  Çünkü siyaset, yoksulluktan, açlıktan ve mağdurluktan besleniyor.  “Siyasetin karşı olduğu bir sistem gelir mi?” diyeceksiniz; en sonda söyleyeceğimi başta ifade edeyim: “Koptu geliyor!”

TEMEL GELİR HAREKETİ

“The Movement-Hareket” isimli bir sivil toplum örgütü Avrupa genelinde, son iki yıldır aşırı sağa ve popülist partilere yardım ediyor.

Küresel dünyanın gelirinin üç katı kadar borcu olduğu, yani teknik olarak, küresel dünyanın iflas ettiği bir ortamda, kapalı kapılar ardında, pandeminin de durumu düzeltemediği, yeni bir hikâyeye, bir dünya savaşına ihtiyaç olduğu konuşuluyor. Küreselcilerin benimsemediği tek alternatif ise kaynağı tasarruflar ve vergiler olan temel gelir sistemi!

İşte tüm bu çerçevede, “Tam bağımsız Türkiye” hatta bağımsız, özgür ve mutlu bir dünyanın, sürdürülebilir temel gelir modeliyle mümkün. Kaynak: Tasarruflar ve vergiler.

Bu Yazıya Tepki Ver


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir