Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ‘ın roket atılan Karkamış’a ziyareti sırasında protesto edilmesini hatırlattı; “Particiklerden bir tanesi dün Gaziantep oradan Karkamış’a geçmiş. Kalkmış orada mülteci kardeşlerimizle ilgili birkaç laf etmeye kalkınca, tabii ferasetiyle konuşur benim milletim, bunun yeri değil, lütfen burada siyaset yapmayın diye kovdular o da bir dükkana sığındı. daha dur bu iyi günleriniz” ifadelerini kullandı.
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Programı kapsamında açıklamalarda bulunan Erdoğan’ın gündeminde yine terör vardı. PKK üzerinden HDP’yi hedef alan Erdoğan, “Burada kadının canına kasteden genç kızlarımızı kandırıp dağlarda ölüme sürükleyen tecavüzden infaza her türlü insan hakkı ihlalinde bulunan terör örgütünü görmezden gelemeyiz. Bu örgütün parlamentomuzdaki uzantılarını görmezden gelemeyiz. Onların demokrasi adına söyleyecekleri hiçbir söz kalmamıştır. Hiçbir cümle yoktur. Biz kimin kim olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bunların neyin peşinde olduğunu gayet iyi biliyoruz. Onun için bunların parlamento kürsüsünü fırsat bilerek oradan kullandıkları ifadelerin bizim indimizde hiçbir kıymeti yoktur. Burada kadın ve çocuk katillerinin yakasına yapışmazsak, bırakınız ülkeyi yönetme sorumluluğumuzu en temel insanı vazifemizi yerine getirmiş olamayız. Parlamentoya öyle veya böyle girip ondan sonra teröristlerle kol kola Kandil’de dağlarda dolaşanlar bu milletin oylarının temsilcisi olamaz” diye konuştu.
Erdoğan sözlerinin devamında vatandaşlara seslenerek 2023 seçimleri için, “Ben ‘Şehit edilen o 4 yaşındaki yavrumuzun kanını yerde bırakmayalım’ derken aynı zamanda sandıkta da bırakmayalım” diye konuştu.
Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Tek bir kadının bile şiddete uğramasına hele hele cinayete kurban gitmesine asla rıza gösteremeyeceğimiz için bu mücadelenin çıtasını sürekli yükseltmek mecburiyetindeyiz. hep söylediğim gibi kadın insanın yarısıdır. Kadını dışlayan, haksızlık yapan kadına şiddet uygulayarak onurunu zedeleyen bir toplum insan varlığının yarısından vazgeçmiş demektir. Böyle bir durum insanoğlunun kendi eliyle kendi sonunu hazırlaması anlamına gelecektir. tarih boyunca olduğu gibi bugün de kadınlara yönelik yapılmış her bir yanlış uygulamayı doğrudan insanın eşrefi mahlukat sıfatına yönelik bir saldırı olarak görüyoruz. buna her şeyden önce bizim inancımız cevaz vermiyor. Esasen akıl, vicdan, ahlak ve izan sahibi hiçbir erkeğin de anne, eş, kardeş, evlat olarak hayatının her alanında yanında olan kadına karşı farklı bir yaklaşım sergilemesi düşünülemez. Ailenin de toplumsal hayatın da temel direği kadındır. Bugün dünyadaki tüm ülkeler kalkınma vizyonlarının en önemli kısmını fark oluşturabilecekleri yegane alan olan kadınlar üzerine inşa etmektedir. Biz de bunun için kendi kalkınma planlarımızın merkezine güçlü kadın, güçlü aile güçlü Türkiye ilkesini yerleştirdik. Kadınlarımızı insan onuruna uygun bir hayat sürebilmelerini teminin ötesinde hak fırsat ve imkan adaleti esasına dayalı olarak hayatın her alanında kendilerine ve ülkelerine katkı sağlayan bireyler haline getirmek istiyoruz. üstelik bu yaklaşımı kendi kadınlarımız yanında bölgemizden, dostlarımızdan başlayarak tüm dünya kadınlarını kapsayacak şekilde sergiliyoruz. Hamdolsun ülkemizde bu doğrultuda çok önemli bir mesafe kat ettik. elbette henüz arzu ettiğimiz seviyede değiliz. ama bu elde edilen kazanımları görmemize ve takdirini beklememize mani değildir.
“Ülkemizi bu konuda şiddet önleme ve izleme merkezlerimizle sosyal hizmet merkezlerimizle kadın konuk evlerimizle eğitim çalışmalarımızla dünyada örnek gösterilen bir seviyeye getirdik. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız Bakanlığımız ,İçişler Bakanlığımız , Adalet Bakanlığımız ve diğer tüm kurumlarımız kadına yönelik şiddeti tamamen bitirmek için samimi ve netice alıcı gayretlerini sürdürüyor.
“Emniyet teşkilatımızı sağlık çalışanlarımızı yargı mensuplarımızı öğretmenlerimizi öğrencilerimizi din görevlilerimizi velhasıl toplumun her kesimini çalışmalarımızın içine katıyoruz. Bilhassa ihtisaslaşmış kurumalrın kadına yönelik şiddet konusundaki çalışmalarının kalitesini yükseltmek için eğitim faaliyetlerine ağırlık veriyoruz. Cinsel şiddet ve bapımlılık gibi bu alanlardaki mücadelenin teknik altyapısını güçlendiriyoruz. Her kesime ayrı mesajlar ulaştıracak iletişim faaliyetleriyle toplumsal farkındalığı artırmayı hedefliyoruz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da cumhurbaşkanı olarak şahsi ve cumhurbaşkanlığı olarak kurumlar himayemiz altında milletimizin tamamını kuşatan bir seferberlik ruhuyla çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Kadın diğer vasıflarının yanı sıra iyi bir öğretmendir. Üstelik kadının öğretmenlik vasfının tezahürlerini kendi evlatları yanında tüm çocuklar üzerinde de görmek mümkündür. Bugün ülkemizdeki öğretmenlerin yüzde 60’ının akademisyenlerin yarıya yakının kadınlardan oluşması bu hakikatin bir ifadesidir.
Terör tepkisi: Dünyadaki insan hakları örgütleri nerede?
“Terör örgütlerinin son dönemde yapmış olduğu saldırılarda hayatını kaybeden 8 vatandaşımızdan ikisi kadın öğretmenimiz, üçü de çocuk yaştaki evlatlarımızdır. Dünyanın başka bir yerinde terör örgütü öğretmenleri ve çocukları böylesine alçakça katletmiş olsa günlerce haftalarca aylarca gündem olur tepkilerin ardı arkası kesilmezdi. Söz konusu Türkiye olunca timsah gözyaşları kabilindeki kınama mesajları dışında ne siyasetçilerden ne sivil toplum kuruluşlarından ne medyadan kayda değer bir ses çıkmıyor. Dünyadaki insan hakları örgütleri nerede? Bunların hiçbirini Diyarbakır Anneleri’nin yanında gördünüz mü? Terör örgütleri olduğu zaman ta Kandil’e kadar çıkan bu Batı’nın STK’ları maalesef Türkiye’de Diyarbakır Anneleri’ni ziyaret etme özelliğini göstermemişlerdir. Tabii bunları söylerken dosta ver kardeşlerimizin samimi üzüntülerini hariç tutuyorum. Bu vesile ile bir kez daha son saldırılarda hayatlarını kaybeden Arzu ve Ayşenur öğretmenlerimiz ile ve daha önce şehit edilen Aybüke öğretmenimizi rahmetle yad ediyorum.
“Öyleyse burada kadının canına kasteden genç kızlarımızı kandırıp dağlarda ölüme sürükleyen tecavüzden infaza her türlü insan hakkı ihlalinde bulunan terör örgütünü görmezden gelemeyiz. Bu örgütün parlamentomuzdaki uzantılarını görmezden gelemeyiz. Onların demokrasi adına söyleyecekleri hiçbir söz kalmamıştır. Hiçbir cümle yoktur. Biz kimin kim olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bunların neyin peşinde olduğunu gayet iyi biliyoruz. Onun için bunların parlamento kürsüsünü fırsat bilerek oradan kullandıkları ifadelerin bizim indimizde hiçbir kıymeti yoktur. Burada kadın ve çocuk katillerinin yakasına yapışmazsak, bırakınız ülkeyi yönetme sorumluluğumuzu en temel insanı vazifemizi yerine getirmiş olamayız. Parlamentoya öyle veya böyle girip ondan sonra teröristlerle kol kola Kandil’de dağlarda dolaşanlar bu milletin oylarının temsilcisi olamaz. Dolayısıyla 2023 seçimlerini bu anlamda çok çok önemli buluyorum. Ve 2023 seçimlerinde inanıyorum ki benim milletim Kürdüyle, Türküyle, Abazasıyla, Boşnağıyla sandıklarda bunlara en güzel cevabı verecektir. Hanım kardeşlerim unutmayın kale içeriden fetih edilir. İşte bu da sizlersiniz. Bu kaleyi düşürmeyeceğiz. Düşürmeyeceksiniz. Ve bu fetih inşallah 2023’te gerçekleştireceksiniz.
“Bu kadın ve çocuk katili terör örgütünün arkasında duranlar yaşanan vahşete ortaktır”
Yasalarda yaptığımız değişikliklerle kadına şiddete sıfır toleransla yaklaşıyoruz. Terör örgütünün insan canına özellikle de kadınlara yönelik saldırılara aynı tepkiyi göstermenin boynumuzun borcu olduğuna inanıyoruz. Bu kadın ve çocuk katili terör örgütünün arkasında duranlar yaşanan vahşete ortaktır.
“Şehit edilen o 4 yaşındaki yavrumuzun kanını yerde bırakmayalım derken, aynı zamanda sandıkta da bırakmayalım”
İşte daha yeni İstiklal Caddesi’ndeki terör eylemini bu terör örgütleri neyle izah edecekler? Ne ana muhalefet ne yavrusu konuştu mu? Konuşmadılar. Konuşacak sözleri yok da onun için. İşte bu bakımdan ben orada şehit edilen o 4 yaşındaki yavrumuzun kanını yerde bırakmayalım derken aynı zamanda sandıkta da bırakmayalım.
Ümit Özdağ’a: Particiklerden bir tanesini Karkamış’ta kovdular, o da gidip bir dükkâna sığındı, daha dur bu iyi günleriniz
“Particiklerden bir tanesi dün Gaziantep oradan Karkamış’a geçmiş. Kalkmış orada mülteci kardeşlerimizle ilgili birkaç laf etmeye kalkınca, tabii ferasetiyle konuşur benim milletim, bunun yeri değil, lütfen burada siyaset yapmayın diye kovdular o da bir dükkana sığındı. daha dur bu iyi günleriniz.
“Bunların riyakar tutumu muhataplarımızın yüzüne vurarak inşallah zafere hep beraber yürüyeceğiz. Sınırlarımızın ötesinde oluşturduğumuz güvenlik duvarıyla milyonlarca kadının da hakkını müdaafa ediyoruz.”