CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bürokratlara yönelik çağrısını eleştiren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya “siyasi hayatı dönmekle geçmiş, siyasi zübüklüğün kitabını yazmış İçişleri Bakanı’ dedi. Öztrak, “Bakan adeta histeri nöbeti geçirerek adap ve edebi bir yana bırakarak sayın Genel Başkanımıza sarf ettiği hakaret ifadeleri, içine girdikleri çukurun seviyesini göstermesi bakımından ibretlikti. Anlaşılan memurlara en çok kanunsuz emir veren de yine bu bakanmış.” ifadelerini kullandı.
Bakan Soylu, bürokratlara seslenen Kılıçdaroğlu hakkında, “Cumhuriyet Halk Partisine sesleniyorum bürokratı, memuru ve polisi tehdit ederek tek parti günlerine dönülmemelidir. Bunun çağrısını yapan Genel Başkanınızı kınamalısınız.” açıklamasını yapmıştı.
Partisinin genel merkezinde Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı sürerken, gündeme ilişkin konuşan Öztrak’ın açıklamaları şöyle:
“İktidara yürüyen bir parti olarak, Genel Başkanımızın başkanlığında, geçtiğimiz Cuma, TCMB’ye bilgi almak, bankanın bağımsızlığı için kaygılarımızı paylaşmak ve yanlış politikaların, milletimize çıkaracağı fatura konusunda uyarılarda bulunmak üzere, TCMB’ye bir ziyarette bulunduk. Merkez Bankası Başkanı, bizim ziyaretimizden sonra çıkmış, döviz rezervlerinin nasıl hesaplanacağını konuşmuş. ‘SWAP’ları çıkıyorlar, kamu parasını çıkıyorlar, yani eksiye düşürmek için her şeyi çıkıyorlar. Dünyada böyle bir tanımlama yok’ demiş. Madem dünyada böyle bir tanımlama yok, neden bu tabloyu Uluslararası Para Fonu’na raporluyorsunuz?”
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, kamu çalışanlarına yönelik yaptığı açıklamaya ilişkin Öztrak, “Genel Başkanımız, Erdoğan Şahsım Hükümeti tarafından hukuku ve yasaları çiğnemeye zorlanan devlet memurlarına hem sahip çıktı hem de hukuksuz emirlere uyan yasaların işlemesini engelleyen memurları açıkça ikaz etti. Çünkü bu hükümeti de bu hükümete güvenip kanunsuz iş yapanları da uyarmak muhalefetin görevidir” dedi.
“Milli paramızın şerefi haysiyeti itibarı gün görmüş kar gibi eriyor”
Milletimizin sesi, ülkeyi yönetenlerin oturdukları sarayların duvarlarını bir türlü aşamıyor. Milletimizin dertleri ülkeyi yönetenlerce görmezden geliniyor. Milletimizin çektiği çileler küçümseniyor. Yönetenler milletimizi hakir görüyor. Fakir fukaranın çift diplomalı evlatları işsiz, ama yandaş vakıfların tornasından geçen hamili kart sahipleri devletin kadrolarına doluşuyor. Paralel devlet yapılanmaları, devletin birliğini tehdit ediyor. Devletin tüm kaynak ve imkanları küçük bir azınlık elinde talan ediliyor. Kirli eller beytülmale uzanıyor. Yargı ve yasama çalıştırılmıyor. Devlette denge ve denetim kalmadı. Hesap sorulamıyor, kurumlar birer birer çökertiliyor. Yönetimde keyfilik alıp başını gitti. Kimse yarınından emin değil. İşsizlik azdı, milli paramızın şerefi, haysiyeti, itibarı gün görmüş kar gibi eriyor.
“Önümüz kış, hele bu kifayetsiz yönetim altında kapkara kış”
Milli olması gereken dış politikamız şahsileşti. Liyakatsizlik ve ideolojik vesayet dış politikamızı esir aldı. Milli menfaatlerimiz yerine kişisel ikballeri korumak öncelikli oldu. Yaşanan tüm bu gelişmeler, Erdoğan Şahsım Hükümetinin varlığının hikmetini kaybettiğini, görevini yapacak takatinin de arzusunun da kalmadığını gösteriyor. Bu durumda yapılması gereken belli. Emaneti bir an evvel asıl sahibine vermek gerekiyor. Sandığın namusuna halel getirmeden, dürüst ve adil bir seçimle sözü aziz milletimize bırakmak gerekiyor. Bu geciktikçe milletin derdi, çilesi, feryatları her geçen gün artacaktır. Milletimizin acıları büyüyecektir. Önümüz kış, hele bu kifayetsiz yönetim altında kapkara kış.
“Kibir hastalığına tutulan Erdoğan büyük laflar ediyor”
Dolar, hızla 10 TL’ye koşuyor. Her gün iğneden ipliğe her şeye zam geliyor. Akaryakıt bayiinde satılan kalorifer yakıtı son bir yılda yüzde 82 zam görmüş. Elektriğe son bir yılda yüzde 28 zam gelmiş, şu sıralar yüzde 45 zam geleceği de dillendiriliyor. Benzine ve mazota daha yeni 40, 41 kuruş zam geldi. Ama bugün yarın akaryakıta yeni zamlar yolda. Akaryakıt istasyonları iki haneli yakıt fiyatları için pano ve pompalarda değişikliğe başladı bile. İnsan söylediği sözün esiridir. Onun için atalarımız, ‘büyük lokma ye, büyük söz söyleme demiş.’ Ama kibir hastalığına tutulan Erdoğan, büyük laflar edip duruyor.
“Utancını kaybeden vicdanını da kaybeder”
(Erdoğan’ın “Almanya’da Fransa’da kuyrukları…” sözlerini anımsatarak) Bu görüntüler Almanya’dan veya Fransa’dan değil, Erdoğan’ın yönettiği 2021 Türkiye’sinden. Geçtiğimiz Cuma akşamı, araç sahipleri akaryakıt istasyonlarında çift sıra uzun kuyruklar oluşturdu. Boş damacana bulan istasyona koştu. Erdoğan’ın partisinde Yeliz ismiyle maruf bir milletvekili de benzin kuyruklarına utanmadan ‘bereket yoğunluğu’ dedi. Bir diğer AK Partili vekil ise akaryakıt zamlarına ‘mini mini zam’ deyiverdi. Aynı vekil, devlet yurtlarında küçültülen yemek porsiyonları için de ‘Peygamber efendimiz de midenin 3’te birini boş bırakın demişti’ diye buyurdu. Utancını kaybeden vicdanını da kaybeder.
“Aç doyar, aç gözlü doymaz”
Ön teker nereye giderse arka teker de oraya gider diye bir laf var. Erdoğan da saraylarında şatafatı görmezden gelip ‘her türlü fedakarlığı yapıyoruz’ demişti. Milletle açıktan alay etmişti. Saraydakiler bir eli yağda, bir eli balda yaşarken milyonlarca yurttaşımız açlık, yoksulluk ve sefaletle sınanıyor. Sarayın bütçesi her yıl şişiyor. Fedakarlığı millet yapıyor, cefayı millet çekiyor, sefayı da Erdoğan ve saray sosyetesi sürüyor. İşte biz bu nedenle Erdoğan Şahsım Hükümeti varlığını, hikmetini kaybetmiştir diyoruz. Aç doyar, aç gözlü doymaz demişler. Saraydakilerin hali tam da bu.
“Bu devlet içinde yeni bir paralel devlet oluşturmaktır “
TÜGVA’daki rezaletler ortaya saçıldı, pis kokular arşa çıktı. Erdoğan’ın gemisi su almaya başlayınca, gemideki eski yolcular bilgileri, belgeleri birer birer dışarıya sızdırmaya başladı. Bundan sonra daha çok bilgi ve belge sızacağına eminim. Ama şu anda rezaletin iki boyutu var. İlki kamuya memur alımlarında TÜGVA eliyle gerçekleştirilen torpiller. Milletin fakir fukara çift diplomalı evlatları memuriyet mülakatlarında elenirken bunlar kendi yandaşlarını devlet memuriyetlerine elleriyle yerleştirmişler. Milletin evlatlarının geleceği, memuriyeti çalınmış. Devletin askeriye, adliyesi, mülkiyesi TÜGVA mensuplarına peşkeş çekilmiş. Bu devlet içinde yeni bir paralel devlet oluşturmaktır.
“Siyasi zübüklüğün kitabını yazmış İçişleri Bakanı”
Hafta sonu Genel Başkanımız (Kemal Kılıçdaroğlu), Erdoğan Şahsım Hükümeti tarafından hukuku ve yasaları çiğnemeye zorlanan devlet memurlarına hem sahip çıktı hem de hukuksuz emirlere uyan yasaların işlemesini engelleyen memurları açıkça ikaz etti. Çünkü bu hükümeti de bu hükümete güvenip kanunsuz iş yapanları da uyarmak muhalefetin görevidir. Ama Genel Başkanımızın yaptığı, Erdoğan ve saray sosyetesini çok rahatsız etti. En çok da bir zamanlar Gülen örgütüne övgüler düzen, sonra da etmedik hakaret bırakmadan Erdoğan’a kapı kulu olan, siyasi hayati dönmekle geçmiş, siyasi zübüklüğün kitabını yazmış İçişleri Bakanı’nı. Bakan adeta histeri nöbeti geçirerek adap ve edebi bir yana bırakarak sayın Genel Başkanımıza sarf ettiği hakaret ifadeleri, içine girdikleri çukurun seviyesini göstermesi bakımından ibretlikti. Anlaşılan memurlara en çok kanunsuz emir veren de yine bu bakanmış.
“Milletin 128 milyar dolarını Merkez Bankası’nın arka kapısından buharlaştırdılar”
Türk lirası en ufak bir rüzgâr karşısında savunmasız. Çünkü kayınpeder, damat bir oldular milletin 128 milyar dolarını, Merkez Bankası’nın arka kapısından buharlaştırdılar. Dünyanın en büyük finansal skandalına imza attılar. İran Merkez Bankası Başkanı, 160 milyon dolar ve 20 milyon Euro’yu, 2017’de, resmi olmayan yollardan piyasaya sürdü diye, geçtiğimiz hafta İran’da 10 yıl hapis cezası aldı. Aynı cezayı 128 milyar dolara oranlayın, alınacak ceza 6 bin 994 yıl yapar.
“Bugün dolar olmuş 9 lira”
Bizde de milletin 128 milyar doları, ortalama 6,30-6,40 dolar kurundan şeffaf müdahale veya ihale yöntemleri dışında hiç edildi. Bugün dolar olmuş 9 lira 28 kuruş. Ortada korkunç bir kamu zararı var. Ama tek bir savcıdan tek bir tık yok… Ne diyelim? Keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner. Bu 128 milyar doların hesabı, yargıda mutlaka sorulur. Güçlü döviz rezervleri, ekonomiyi sert dalgalara karşı koruyan, çok önemli bir dalga kırandır. Güçlü rezerv, ödemeler dengesinde kriz olasılığını azaltır. Döviz kurlarında veya piyasalardaki dalgalanmalara karşı ekonomik ve finansal istikrarın korunmasına yardımcı olur.
“Madem dünyada böyle bir tanımlama yok, neden bu tabloyu Uluslararası Para Fonu’na raporluyorsunuz?”
İktidara yürüyen bir parti olarak, Genel Başkanımızın başkanlığında, geçtiğimiz Cuma, TCMB’ye bilgi almak, bankanın bağımsızlığı için kaygılarımızı paylaşmak ve yanlış politikaların, milletimize çıkaracağı fatura konusunda uyarılarda bulunmak üzere, TCMB’ye bir ziyarette bulunduk. Merkez Bankası Başkanı, bizim ziyaretimizden sonra çıkmış, döviz rezervlerinin nasıl hesaplanacağını konuşmuş. ‘SWAP’ları çıkıyorlar, kamu parasını çıkıyorlar, yani eksiye düşürmek için her şeyi çıkıyorlar. Dünyada böyle bir tanımlama yok’ demiş. Madem dünyada böyle bir tanımlama yok, neden bu tabloyu Uluslararası Para Fonu’na raporluyorsunuz? Tablonun ismi ne? Uluslararası Rezerv ve Döviz Likiditesi Tablosu. Anlaşılan beyler rezerv tablosunun aslını IMF’ye gönderiyor, çakmasını millete pazarlıyor.
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, TBMM’ne sunuldu. Bu bütçe Erdoğan’ın 2023 için millete verdiği sözleri tutmadığını millete verdiği sözlerin altında ezildiğini ikrar eden bir bütçe. Diğer taraftan bütçenin kur tahminleri de bütçe görüşmeleri başlamadan çöktü. 2021 için ortalama dolar kuru tahmini 8 lira 30 kuruş. 2022 için ortalama dolar kur tahmini 9 lira 27 kuruş. Ama dolar kuru şu anda 9 lira 30 kuruşa dayandı. Tahminleri daha şimdiden tutmayan bu bütçenin de değerlendirmeye değer bir yanı kalmadı.
“Rusya’nın gönlünü almak için, ikinci S-400 paketi ileri sürülüyor”
Şimdi Libya’dan Doğu Akdeniz’e, Suriye’den Afganistan’a işler istendiği şekilde ilerlemiyor. Özellikle Suriye’de büyük bir bataklığa saplandık. 5 milyon Suriyeliye ülkemizde, milyonlarcasına da Suriye’de bakıyoruz. Milyarlarca dolar yok yere heba ettiler. Oluşan sosyal ve demografik yük de cabası. Suriye’de sahada da işler aleyhimize gelişiyor. İdlib başta olmak üzere Suriye’de, askerlerimize yönelik saldırılar artıyor. Fırat’ın batısında Rusya, Fırat’ın doğusunda ise ABD var. Sahada sıkıştıkça milletin kesesinden, emperyal güçlerin gönlü hoş tutulmaya çalışılıyor. Rusya’nın gönlünü almak için, ikinci S-400 paketi ileri sürülüyor. ABD’nin gönlünü almak için F-16 kartı açılıyor. Ama Erdoğan Afrika’ya giderken, F-16 meselesinin F-35’lerle alakalı olduğunu söyledi. ABD’ye F-35 almak için ödediğimiz 1,4 milyar dolar için, ABD böyle bir geri ödeme yöntemi önermiş. Son teknoloji 5. Nesil F-35’ler yerine, 1980’lerin teknolojisi 4. Nesil F-16 ile idare ediverin denmiş. Dimyata pirince giderken, eldeki bulgurdan olmak bu olsa gerek. Yunanistan ise bu stratejik zafiyetimizi kullanmaya uğraşıyor. Hava kuvvetlerini hızla modernize ediyor. F-35 almak için pazarlıklara başlıyor.
“Üç yeniyle dört ayaklı bir strateji izleyeceğiz”
Türkiye’nin sorunları çoktur. Ama çözümsüz değildir. Çözümün olmazsa olmaz ilk adımı, varlığının hikmetini kaybetmiş, milletin ufkunu karartmış Erdoğan Şahsım Hükümetini bir an evvel sandıkta göndermektir. CHP iktidara hazırdır. Yeni kurumlarla, yeni kurallarla, yeni kadrolarla ülkemizi ayağa kaldırmaya hazırdır. Üç yeniyle dört ayaklı bir strateji izleyeceğiz. Stratejimizin ilk ayağında, adaleti, demokrasiyi ve kuvvetler ayrılığını ayağa kaldırmak var. Tarafsız Cumhurbaşkanı ile yepyeni ve güçlendirilmiş bir parlamenter sistem yapacağımız tüm diğer işlerde güçlü bir zemin oluşturacak.
“Refah Devleti 3.0’ı getireceğiz”
Stratejimizin ikinci ayağında, üretimin önünü açmak var. Ekonomiyi borçla şişirme modeli artık iflas etmiştir. Üreterek, verimliliği artırarak, ekonomiyi büyüteceğiz. Salgın döneminde ülkeler çok önemli dersler edindi. Bu dersler ışığında devletin, sağlık, eğitim, gıda güvenliği gibi kritik alanlarda akılcı müdahalesini sağlayacağız. Dijital ve Yeşil Ekonominin sunduğu fırsatları değerlendireceğiz. Refah Devleti 3.0’ı getireceğiz.
“Çokça üreteceğiz, hakça paylaşacağız”
Programımızın üçüncü ayağında, üretilen refahın, adil şekilde paylaşımı var. Çokça üreteceğiz, hakça paylaşacağız. Refahı topluma yaymadığınızda, toplum kesimlerini dışladığınızda, birilerini arkada bıraktığınızda büyüme sürmüyor. Bunu artık tüm dünya anladı. Bizim burada yararlanacağımız en önemli yeni kurum, aile destekleri sigortası olacak.
“CHP ülkemizi yepyeni bir ufka taşımaya hazır”
Stratejimizin dördüncü ayağında, çevresel, ekonomik ve mali sürdürülebilirlik var. Bu sene yaşadığımız yangın ve sellerde gördük; tüm yapılacak işlerde, çevrenin sürdürülebilirliğini planlamak, önceliğimiz olmak zorunda. Biz, Yeşil Mutabakata uyum sağlayacağız. Borcun kontrolsüz artışına müsaade etmeyeceğiz. Enflasyona neden olmadan, istikrar içinde hızla büyüyeceğiz. Biz hazırız. Milletimiz hazır. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında, CHP ülkemizi yepyeni bir ufka taşımaya hazır. Milletimiz de herkesin ne yaptığını gördü. Notunu verdi. Şimdi kararını tebliğ etmek için, sandığı dört gözle bekliyor. Sandık geldiğinde de Erdoğan Şahsım Hükümetine tasdiknamesini verecek. Hepsini evlerine gönderecek.
İmamoğlu açıklaması
(İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Diyarbakır ziyareti ile ilgili soru üzerine) Çok kısa bir yanıtım olacak. Sayın İmamoğlu, Genel Başkanı’mızdan izin alarak Diyarbakır’a gitmiştir.
Siyasi cinayetler konusu
Ülkede bu gerginliği daha önce yaptığı açıklamalarda siyasetçileri açıkça tehdit eden AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’dı. Hatırlayın, Sayın Meral Akşener’e yönelik saldırının ardından ‘daha neler olacak neler’ diyen odur. Genel Başkanımıza yönelik ‘ülkenin yönetimine talip olduklarını söylemekten vazgeçsin, kendileri için daha iyi olur’ tehdidini savuran da odur. Ülkenin polis ve istihbarat teşkilatları bu tehditleri savuran AK Parti Genel Başkanı’nın emrindedir. Dolayısıyla bu tehditler ciddiye alınmalıdır. Bu çerçevede öncelikle savcılıkta ifadesine başvurulması gereken Erdoğan’dır. Erdoğan ifadesini verdikten sonra da Genel Başkanımız yazılı olarak beyanını verir.”