Garo Paylan’dan Fuat Oktay’a: “Vedat Bilgin’i uyandırmanız gerekiyor. Çalışma Bakanı ama emekçinin halinden bihaber”

Garo Paylan

HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşların bütçe görüşmelerinde; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin‘in asgari ücrete yüzde 50’lik bir artış olup olmayacağına ilişkin “Hayali değil, gerçekçi bir rakam üzerinde durmamız lazım” sözlerini anımsatarak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay‘a, Asgari ücret 12 bin 500 lira olsun diyoruz, gülüyorsunuz tabi ki. Niye gülüyorsunuz? Hayali buluyorsunuz bu ücreti. Biz hayali bulmuyoruz, gerçekçi buluyoruz. Yoksulluk sınırı memlekette 25 bin liraya gelmiş, belki sizin haberiniz olmayabilir dedi.

Cumhurbaşkanlığı ve Cumhurbaşkanlığına bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşların 2023 yılı bütçeleri, bugün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın katılımıyla görüşülüyor.  

HDP Milletvekili Garo Paylan, görüşmelerde söz alarak bütçe üzerine değerlendirmeler bulundu. Paylan’ın konuşması özetle şöyle: 

“O kadar muhteşem bir bütçe yapmışsınız ki tek bir virgülü bile değiştirmeyi düşünmediler”

“Bütçeyi sunalı yaklaşık 45 gün oldu. Bütçe tercihlerinin adaletsiz olduğunu iddia ettik. Bu bütçe tercihlerinin değiştirmek için mücadele ettik. Ancak Meclis’imiz o kadar güçsüz ki bu adaletsiz tercihlere rağmen getirdiğiniz bütçede bir virgülü dahi oynatamadık. O kadar muhteşem bir bütçe yapmışsınız ki milletin vekilleri tek bir virgülü bile değiştirmeyi düşünmediler veya cesaret edemediler.

“Demokrasi krizi, ekonomik krizi yaratmış ve derinleştirmiştir”

Bundan 5 yıl önce resmi olarak tek adam rejimi, yani Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi başladı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin iddiası Türkiye’yi uçurmaktı. Ancak biz Türkiye’nin uçmadığını tam tersine baş aşağıya çakıldığını düşünüyoruz. Birileri uçuyor ama o uçanlar sizin yanınızdakiler. Toplumun yüzde 1’i. Toplumun geniş kesimleri 5 yıl öncesine göre çok daha yoksullar, refahları eksilmiş durumda. 5 yıl öncesine göre de huzurları da eksilmiş durumda. Çünkü sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, demokrasi krizi, ekonomik krizi yaratmış ve derinleştirmiştir.

“5 yıl öncesine göre Türkiye’de bir işçi, 5 yıl önce alabildiği sütten, yumurtadan, ekmekten daha fazlasını mı alıyor?”

Cumhurbaşkanının aynen şöyle bir ifadesi var, ‘Eğer 8 yıl önce asgari ücretle aldığın yumurtadan, sütten, ekmekten bugün daha az alıyorsan bize oy verme’ diyor. Şimdi sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, ben size soruyorum, bilmiyorum beni dinliyor musunuz? 5 yıl öncesine göre Türkiye’de bir işçi, kamu emekçisi, 5 yıl önce alabildiği sütten, yumurtadan, ekmekten daha fazlasını mı alıyor, daha azını mı alıyor? Lütfen buna cevap verin. Bizce çok daha azını alıyor. Hatta bunu 7-8 yıl önce sayın Cumhurbaşkanı’nın verdiği rakama göre versek, 8 yıl önce çözüm süreci varken hepimizin huzuru daha fazlaydı, insanlarımız ölmüyordu, barış iklimi vardı. Bunun yanında refah da vardı. Her şey dört dörtlük diyemeyiz, ama bugüne göre kıyaslarsak işçinin, kamu emekçisinin alım gücü daha fazlaydı.

“Faizi düşürdükçe enflasyon patladı”

Sayın Cumhurbaşkanı’nın bir iddiası vardı, siz de yıllardır bu politikayı devam ettiriyorsunuz. Geçtiğimiz yıl bu daha da fiiliyata döndü. ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ politikasına devam edeceğim dedi. Bunun sonucunda da faizi düşürürsem enflasyon da düşecek dedi. Faizi düşürdükçe enflasyon tam tersine patladı. TÜİK’in manipüle edilmiş rakamlarına göre bile yüzde 86 bir enflasyonumuz var. Ama sokağın enflasyonu daha üzerinde olduğunu biliyoruz.

“En adaletsiz verginin de enflasyon olduğunu biliyoruz”

En adaletsiz verginin de enflasyon olduğunu biliyoruz. Pek çok vergi uygulanıyor yurttaşlarımıza karşı, ama bu vergiler içinde en adaletsiz vergi enflasyon vergisi. Enflasyon canavar, dar gelirlilerin alım gücünü alıp götürdü. Ben iddia ile söylüyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük yolsuzluğu bu yıl yapılmıştır. En büyük yolsuzluğu diyorum. Niye? İşçinin, kamu emekçisinin, emeklilerin alım gücü çalınmıştır. Alım gücü çalınarak bu yolsuzluk yapılmıştır. Trilyonlarca lira işçiden, emekçiden alınmıştır ve kamu bütçesi eliyle yandaşlara özel sektörlerde de patronların cebine aktarılmıştır. Bu da enflasyonu düşük göstererek yapılmıştır.

“Çarşının, pazarın enflasyonu yüzde 185”

Bu kadar büyük bir yolsuzluk varken milletin vekilleri olarak TÜİK’e bunun hesabını soramadık. Ama millet çarşıda, pazarda, sokakta olan enflasyonu biliyor. Çarşının, pazarın enflasyonunun yüzde 185 olduğunu çok iyi biliyor. Bakın sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, asgari ücret ile ilgili tartışmalar çok yakın zamanda başlayacak değil mi? Sizin asgari ücret ile ilgili görüşünüz nedir bunu bilmiyorum ama dün Çalışma Bakanı bir açıklama yaptı asgari ücretle ilgili. ‘Asgari ücrette yüzde 50 zam olur mu?’ diye sorulmuş Vedat Bilgin’e. Bize göre çok düşük bir oran. Ama sayın Vedat Bilgin demiş ki ‘Hayali değil, gerçekçi bir rakam üzerinde durmamız lazım.’ Allah Allah. Yüzde 50 zam neye tekabül ediyor? Yüzde 50 zam gelse ne kadar olur sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, sizin matematiğiniz iyidir. 8 bin 250 lira olur.

“Enflasyonu düşük gösterip dar gelirli çocukların gırtlağından kesiyorsunuz”

Şimdi 8 bin 250 liraya Çalışma Bakanı Vedat Bilgin, hayali bir ücret olarak değerlendiriyor. Bakalım, memlekette açlık sınırı nedir? 4 kişilik bir ailenin yalnızca mutfak masrafı 8 bin 500 lira. Şimdi bugün daha açlık sınırı 8 bin 500 lira iken bunu 8 bin 250 liraya yükseltilmesini sayın Vedat Bilgin hayali bir ücret olarak değerlendiriyor. Adalet, vicdan var mı burada? Ne diyor Vedat Bilgin, ‘İşletmenin ödeyebileceği bir ücret arayışındayız.’ Nerede arıyor bu ücreti, saray koridorlarında. Saray koridorlarında yandaşlarla birlikte işçiyi, emekçiyi nasıl ezeceğinizi düşünüyorsunuz. Ama gelin bir Mahmutpaşa’ya çıkın, işçinin, emekçinin geçtiğimiz yıla göre 4 kat artan peynire nasıl vitrinin arkasından baktığını görün. Geçtiğimiz yıl 30 lira olan peynirin bu yıl 150 lira sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Bakın TÜİK ne diyor, yüzde 99 artmış diyor. Siz bana şu yüzde 99 artan peynirin adresini bir gösterir misiniz? Nerede, vatandaşlar gitsinler alsın. 30 TL olan peynirin 60 TL olması lazım. Ben ne diyorum 150 lira olmuş. Enflasyonu düşük gösterip dar gelirli çocukların gırtlağından kesiyorsunuz. Burada bir adalet yok.

“Asgari ücret 12 bin 500 lira olsun diyoruz, gülüyorsunuz”

Şu anda çalışanların 3’te 2’si asgari ücretle çalışıyor. Artış ile beraber çalışanların yüzde 80’i asgari ücret ile çalışacaklar. Asgari ücret ortalama bir ücrete dönüştü ve çok önemli bir konumda olacak kararınız. Vedat Bilgin’i uyandırmanız gerekiyor. Çalışma Bakanı ama emekçinin halinden bihaber olduğunu düşünüyorum. Belki de siz daha düşük önereceksiniz. Belki 7 bin liraya düşürmeyi önereceksiniz. Bakın biz HDP olarak ne öneriyoruz, bakar mısınız? Asgari ücret 12 bin 500 lira olsun diyoruz, gülüyorsunuz tabi ki. Niye gülüyorsunuz? Hayali buluyorsunuz bu ücreti. Biz hayali bulmuyoruz, gerçekçi buluyoruz. Yoksulluk sınırı memlekette 25 bin liraya gelmiş, belki sizin haberiniz olmayabilir. Bir evde iki çalışırsa o ev yoksulluk sınırının üstüne ulaşabilsin diye bunu öneriyoruz.

“Levent Göktaş, Özel Harp Dairesi’ndeki kişi Hablemitoğlu’nu öldürmüş”

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Özel Harp Dairesi’ni duydunuz mu? Geçmişte pek çok provokasyonlara imza atan Özel Harp Dairesi. Onun içinde bir yetkili albay vardı Levent Göktaş. Tanır mısınız bilmiyorum. Hablemitoğlu cinayetinde, savcılık verdi iddianameyi ve kendisinin suç örgütü kurduğunu söyledi. Ordu içinde bir suç örgütü kurmuş Levent Göktaş ve suç örgütüyle Hablemitoğlu’nu öldürmüş. Niye? İkisi de MİT Başkanı olmak istiyormuş. Adına cemaat deyin ne derseniz deyin adına, FETÖ’cü dedikleriniz, bunlar birbirleri arasında güç kavgası yapmışlar ve ordu içindeki Levent Göktaş, Özel Harp Dairesi’ndeki kişi Hablemitoğlu’nu öldürmüş. Ben size soruyorum: Ordu içinde bir kişi böyle tek başına bir suç örgütü kurabilir mi? TSK’den bahsediyoruz. Böyle karanlık olaylar yapabilir mi? Bir kişi üzerinden bir suç örgütü tanımı yapılabilir mi? Yoksa bunun kurum içinde daha derin araştırması yapılması gerekir mi?

“Devletin tek bir kurumu harekete geçmedi”

Aynı suç örgütü, 2016 yılındaki o darbe dinamiği içinde benimle ilgili de Meclis içinde infazım konusunda bir plan yapmış. Beni Meclis koridorları içinde infaz edeceklermiş. Bu infazla ilgili de ifşaatlar oldu. Ben bununla ilgili de suç duyurusunda bulundum. Meclis Başkanımıza, girişimde bulunması için talepte bulundum. Pek çok kuruma yazılar yazdım. Üzerinden 3 aya yakın zaman geçti. Devletin tek bir kurumu harekete geçmedi. 

“Memlekette tek bir tane de Ermeni milletvekiliniz var, suç örgütünün bir planı ifşa edilmiş; devletin hiçbir kurumu kılını kıpırdatmıyor”

Sizinle ilgili olduğunda mevzu, FETÖ’ye dayandırmak istediğinizde her konuda harekete geçiyorsunuz ya… Memlekette tek bir tane de Ermeni milletvekiliniz var. Bununla ilgili de aynı suç örgütünün bir planı ifşa edilmiş, Meclis koridorlarında Meclis bahçesinde öldürüleceğine dair bununla ilgili acaba niye 3 aydır devletin hiçbir kurumu kılını kıpırdatmıyor Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı? Yani, mevzu bahis yalnızca iktidar olduğunda mı, size dönük olduğunda mı devletin kurumları çalışır yoksa bir muhalife, bir Kürt’e, bir Ermeni’ye dönük planlar olduğunda bu devletin kurumları yalnızca gözlerini mi kapatırlar diye size net bir soru soruyorum.”