Hanefi Avcı’dan iktidara uyarı: “Bu olay kendilerine karşıymış gibi görerek en büyük kötülüğü kendilerine yapıyorlar”

hanefi avcı

Eski Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi (KOM) Daire Başkanı, İstihbarat Başkan Yardımcısı Hanefi Avcı, kamuoyunun Sedat Peker’in iddialarının üzerine gidilmediğine inandığını belirtti. Avcı, “Soruşturmaya başlasaydı çok olumlu puan alacaklardı. Ama başlamamak, önemsememek, sanki bu olay kendilerine karşıymış gibi görmek suretiyle en büyük kötülüğü kendilerine yaptıkları zaman için göreceklerine inanıyorum” diye konuştu.

Sözcü’den Saygı Öztürk’e konuşan Avcı, Yönetimde bulunanlardan bazılarının keyfi ve sınırsız biçimde yetkilerini kullanmak istediğini, eleştiriler karşısında devlet gücünü kullanarak tepki verdiğini öne sürdü. Avcı şunları söyledi:

“Halbuki demokrasi bu değil. Askerler, Anayasa tarif edilmeyen bir yetkileri kullanıyordu. Bundan insanlar şikâyetçiydi. Türkiye tam demokrasi gelsin, sivil yönetim olsun deniliyordu. O dönem bitti. Ama bu defa da mevcut sivil yönetimlerin yarattığı sıkıntılar başladı. Bugün, eleştiriye tahammülsüzlük ve inanılmaz bir keyfi yönetim anlayışı var. İçişler Bakanlığı’nın bazı uygulamalarını eleştirince, ‘Senin FETÖ’yle iltisakın, irtibatın olabilir’ denildi. Bunun için insanın hukuka inanması, vicdanlı olması, adalet duygusu lazım.”

“Emniyet, yargıyı denetim altına almak istiyor!”

Emniyet’in, yargıyı denetim altına almak istediğini ve bunun “Çok büyük bir tehlike olduğunu” belirten Hanefi Avcı, şu iddialarda bulundu:

“Geçmişte FETÖ şunu yaptı: Emniyeti, istihbaratı, yargıyı ele geçirmeye çalıştı. Siz yargıyı, emniyeti, istihbaratı tek kişiyle birleştirirseniz bu dünyanın en büyük ve vahim olayıdır. Cumhurbaşkanına yazdığım mektupta, ‘Sayın Cumhurbaşkanım, bakın böyle bir olay var. Örnekleri var. İçişleri Bakanlığı, yargı üzerine denetim kurmaya kalkıyor. Bunun vahametini, gelecekte hep beraber yaşayacağız.”

“İçişleri Bakanlığı, istihbarat dairesine iki müfettiş gönderseydi şu an bu sorunları yaşamayacaktık”

Sedat Peker’in gündeme getirdiği konularla ilgili soruya Avcı, “Bazılarını örneklerle, belgelerle açıkladı. Bunları dışarıya yansıyan. İçerideki on yanlıştan bir tanesinden belki kamuoyu haberdar olur. Dokuzu kamunun kendi içinde kalır. Şimdi dışarıya yansıyanlara baktığınız zaman birden çok olay, hukuka aykırılık, yanlış çalışma biçimleri var. O zaman bu olaylar araştırmaya ihtiyaç var” karşılığını verdi. Avcı, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Kurumları denetlemek devletin, Cumhurbaşkanının görevleri arasında. Yasadışı telefon dinlemeleri gündeme geliyor. 2009 yılının sonunda, dinlemelerle ilgili bakanlığa dilekçe vermiştim. Binlerce insan sahte isimle dinlenmişti. Eğer İçişleri Bakanlığı, istihbarat dairesine iki müfettiş gönderseydi şu an bu sorunları yaşamayacaktık. Bakanın, başbakanın odalarına dinleme kayıtları konulmuş. Denetim olsa bunlar yaşanmazdı. Devlet, ‘durun bakalım burada ne oluyor?’ derdi ve yaşadığımız sorunların bir kısmı olmazdı.

Şimdi aynı şeyi iddia ediyorum. Belki abartıyorum ama şu anda İçişleri Bakanlığını denetleyin, hukuksuzlar varsa görün, tedbir alın. Yoksa geç kalınabilir. O gün geç kalındı. Halen dinlemelerin tamamı tespit edilemedi. Ama Başbakan’ın, bakanların, genel müdürün, savcıların dinlendiği bir yerde zaten hiçbir şeyin güvenliği olamaz. Devlet kendi bürokrasisini mutlaka denetlemek mecburiyetinde. Denetlemezseniz, güç mutlaka sapacak ve yanlışa gidecektir.”

Peker’in iddialarına: Araştırılmaması en büyük kötülüktür!

Sedat Peker’in açıkladığı bazı konuların basın tarafından araştırıldığında doğruluğunun ortaya çıktığını, bazı iddialarının bir bölümünün kamuoyu tarafından bilindiğini anlatan Avcı., neler yapılması gerektiğini şöyle anlattı:

“İlk kez duyulan olaylar da var. Bu iddiaları kim söylüyorsa söylesin üzerine gidilmeli. Doğruysa doğru, yanlışsa yanlış bir devlet kurumu tarafından ortaya çıkarılması gerekir. Şimdi bir iddia var, bu iddia araştırılmadığı müddetçe kamuoyu da doğru imajı yaratır, kasti araştırmadığı düşünülür. Bu iddiaların araştırılmaması en büyük kötülük odur.

Belki bu konularda belki de çalışma var ama bu çalışma istenen büyüklükte değil. İddia sahibi Sedat Peker bu olaylar içinde yaşamış, olayda rol almış, hatta bazısında kendisi görev almış. Yani kulaktan dolma değil. Belki yanlışlıkları, eksiklikleri ya da abartılı olanlar var. Bir kısmında fiilen kendisinin olduğu açık anlaşıyor. Kendi suçunu da açık ve net olarak söylüyor.

Bence devletin ilgili kurumları, emniyet, istihbarat bizim on katımız bu bilgilere sahip. Belki de küçük bir çalışma da var ama, ‘Devlet her iddiayı araştıracak, soruşturacak, gereğini yapacaktır’ demediği, böyle bir irade göstermediği için böyle düşünülüyor.

“En büyük zararı bu soruşturmayı yapmayan yönetimin kendisinin görecek”

Bu iddialar için sadece savcı değil, devletin resmi müfettişleri devreye girmesi gerekiyor. Çünkü bu bir bölümü idareyi ilgilendiriyor. Bir bölümünün idare tarafından araştırmasını gerekli kılıyor. Biz bu çalışmaları görmüyoruz. Bu konuda çok ciddi aktif bir araştırma olduğu konusunda bize yansıyan bir şey de yok. O zaman diyoruz ki ‘iddialar ciddi soruşturulmuyor.’ Bu duygu insanları rahatsız ediyor. Aslında en büyük zararı bu soruşturmayı yapmayan yönetimin kendisinin göreceği kanaatindeyim. Soruşturmaya başlasaydı çok olumlu puan alacaklardı. Ama başlamamak, önemsememek, sanki bu olay kendilerine karşıymış gibi görmek suretiyle en büyük kötülüğü kendilerine yaptıkları zaman için göreceklerine inanıyorum.”