Harvard ekonomi profesörü Jeffrey Frankel, Türkiye’deki enflasyona ilişkin “Enflasyon, Türkiye’nin kendi politikalarının bir sonucu” değerlendirmesi yaptı.
Jeffrey Frankel, faizleri düşürerek enflasyonu düşürmenin mümkün olmadığını söyleyerek “Türk hükümetinin faiz oranlarını düşürerek enflasyonla mücadele edebileceği şeklindeki geleneksel olmayan teorisinin hiç başarılı olma şansı yok. Düşük faiz oranlarının sermaye girişlerini caydırmasıyla lira değer kaybederken, bu da doğrudan enflasyonu besliyor ve bu nedenlerle uygulanmakta olan modelin başarılı olamayacağı çok açık” dedi.
Frankel, Ekonomim’de Elif Karaca’ya verdiği röportajda yüzde 85’i geçen TÜFE ve yüzde 157’i geçen ÜFE’ye ilişkin “Küresel enflasyonun yaklaşık 4 puan yükseldiği bir yılda Türkiye’de enflasyon 60 puandan fazla yükselmiş. Buna göre, basit bir hesaplama Türkiye’deki enflasyonun yüzde 93’ünün kendi uyguladığı politikaların bir sonucu olduğunu, kendi ürünü olduğunu son derece açık bir şekilde gösteriyor” ifadelerini kullandı.
“Durgunluk veya yavaşlama riski yüksek”
Ekonomi profesörü, Türkiye’nin hiperenflasyona girmekten kaçabileceğini söyleyerek “Türkiye hiperenflasyon konusunda muhtemelen uçurumun kıyısından dönecektir. Ancak şimdiden, yüzde 80’lerdeki enflasyonla bile parasal teşvikin genel anlamda gücünü kaybettiği ve enflasyonun ekonomik büyümeyi engellemeye başladığı bir süreç yaşanıyor” şeklinde konuştu.
Frankel, küresel resesyon beklentileriyle ilgili “Konuşulanların aksine esasında 2023’te küresel ekonominin de ABD’nin de resesyona gireceği kesin değil. Ancak, çok sayıda merkez bankasının yüksek enflasyonla mücadele için başvurduğu faiz artırımları nedeniyle, durgunluk veya en azından küresel bir yavaşlama riski kesinlikle normalden daha yüksek. Küresel çapta yükselen faiz oranları, yavaşlayan büyüme ve Ukrayna’nın işgaliyle artış kaydeden petrol fiyatları elbette Türkiye için işleri daha da zorlaştırıyor” diye konuştu.