HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, AK Parti’‘nin Anayasa çalışmaları kapsamında partilerine yapılan ziyarete ilişkin olarak süren tartışmaları değerlendirdi. Sancar, ziyaretten sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “HDP’li yöneticileri darp ettiler, ellerine sağlık iyi yaptılar” demesine atıfta bulunarak, AK Parti’‘ye seslendi ve “Önce bir karar verin. Yürütmeyi veya kabineyi kim temsil ediyor? Adalet Bakanı mı, İçişleri Bakanı mı?” diye sordu. Sancar, “AK Parti’, Adalet Bakanı ve grup başkanvekillerini gönderiyor, ertesi gün İçişleri Bakanı bize saldırılarını, hakaretlerini yükseltiyor. Bu ülkenin başı Soylu mu, siz misiniz? Eğer AK Parti’ politikalarının mimarı ve sahibi İçişleri Bakanı ise neden heyet gönderiyorsunuz? İçişleri Bakanı sizi temsil ediyorsa, bize gelen heyet kimi temsil ediyor?” ifadelerini kullandı.
Partisinin grup toplantısında konuşan Sancar, muhalefetin AK Parti’‘yi eleştirirken HDP’yi kriminalize ettiğini savundu ve “‘Nasıl olur da terörist dediğin bir parti ile görüşüyorsun’ diyorlar… ‘Görüşme, daha fazla üstüne git’ demek istiyorlar. İktidara böyle yapıyorsanız sizin iktidardan farkınız ne? Muhalefete ve toplumsal kesimlere diyalog ve müzakere çağrıları yapıyoruz. Bu ziyaret üzerinden yaygara koparanlara soruyoruz, niye bu çağrılara cevap vermiyorsunuz? TV’lerde, gazetelerde, sosyal medyada senaryolar üretip ahkâm kesenler ve bizi itham etmeye kalkanlar; enerjinizi bizim yapıcı çözüm siyasetimizi değerlendirmeye harcasaydınız, ülke ve toplum bugün bu halde olmazdı” diye konuştu.
Sancar, “HDP’yi hedefe koyan senaryo üreticilerine” seslendi ve “HDP’ye siyasette biçtiğiniz misyon ve uygun gördüğünüz rol nedir? Siz bizden seçimleri ne yapmamızı bekliyorsunuz? Daha ne kadar açık konuşalım?” diye sordu.
“Muhalefet, kalıcı çözümler üretmek için irade ortaya koyamıyor”
Sancar’ın açıklamasından satır başları şöyle:
“Ülkenin ve toplumun içinde bulunduğu sorunlar ağırlaşıyor ve çözümsüzlük siyaseti ülkeyi ve toplumsal yaşamı kilitlemeye devam etmektedir.
İktidarıyla, muhalefetiyle -bizleri ayırıyoruz- siyaset eğer çözümün değil sorunun parçası haline dönüşüyorsa, çıkmazlar büyür, geleceğe dair umut ve güven yıkılır. Bir toplumun yaşayabileceği en büyük facialardan biri budur. HDP’yi diğer partilerden ayıran temel özellik burada yatıyor. Biz demokratik seçeneklere dayanan, halkı esas alan, çözüm odaklı bir politik mücadele yürütüyoruz. Temel sorunları inkar eden, derinleştiren bir iktidar anlayışı var. Bu iktidar; yalan, talan ve kan üzerine bir siyaset oluşturmuştur. Bu siyaset toplumu bu felaketlere, sürükleyen temel faktördür. Bizim dışımızdaki muhalefete bakıldığında tablo çok aydınlık görünmüyor. Kalıcı çözümler üretmekte gerekli cesareti ve iradeyi ortaya koyamayan bir muhalefet bloğu ile karşı karşıyayız.
Cumhuriyet’in 2. yüzyılına girerken tüm sorunların cesaretle, demokratik bilinç ve programla çözüleceğini söylüyoruz. Çözebileceğimiz gücün bu toplumda mevcut olduğuna inanıyoruz. Yeter ki, bu güçleri birleştirelim. Gücümüzü birleştirdiğimizde çözüm vardır, mümkündür ve yakındır.
İktidarın neler yaptığını, yapmak istediğini her vesile ile anlatıyoruz. Ortada faşizmi kurumsallaştırmaya azmetmiş, sömürüyü ekonominin temeline oturtmuş, kutuplaşmayı ilke edinmiş bir anlayış var. En kararlı, tutarlı, samimi mücadeleyi yürüten yine bizleriz. Bu sorunları çözümsüz kılan anlayışları bu ülke taşımak zorunda değil. Bu gidişatı değiştirecek güce sahiptir.
HDP’nin mücadelesi ve öncülüğünü yaptığı siyaset, temel sorunların çözümü için bir güç merkezi yaratacaktır. Her geçen gün bunun örneklerini topluma sunuyoruz. Çözümün güç merkezi olmaya and içtik, bu yolda yürüyüşümüde kararlılıkla devam ediyoruz.
Uzun yıllardır çözüm arayan ülke sorunları, iktidarın inşa etmeye çalıştığı yeni rejimle birlikte daha da büyümüş, çöküş noktasına gelmiştir. Siyasal, toplumsal, ekonomik anlamda yaşanan bu çöküşten kurtulmanın yolu, halk kesimlerinin dahil olduğu demokrasi ittifakıdır. Çoğulcu, ortak ilkelere odaklanmış geniş demokrasi birliktelikleri oluşturulduğunuda, yıllardır ülkelerin başına musallat olan otoriter rejimler çöküyor. Burada da aynısını yapacağız, Latin Amerika’dan esen rüzgarı Avrupa ve Orta Doğu’ya taşıyacak bir merkez yaratacağız. Bu sorumluluğun bilincindeyiz.
“Zaman daralıyor, kimsenin birlikte mücadeleden kaçma hakkı yok”
Türkiye’yi kuşatmaya çalışan bu tekçi yapıya alternatif olarak yine çoğulcu, tam demokratik katılımı yansıtmayarak, kriz üreten sistemi restorasyonla ayakta tutmak isteyen politikalar var diğer muhalefet partilerinin ürettiği… Bizler büyük demokrasi yürüyüşü ittifakı çalışmalarımızı yürütüyoruz. Gerçek alternatif, sahici seçenek ve hakiki umut inşa ediyoruz. Zaman daralıyor, kimsenin bu sorumluluklardan kaytarma lüksü, birlikte mücadeleden kaçma hakkı yoktur.
Önümüzdeki aylar bu ülkenin yıllarını belirleyecek. HDP, bu konuda demokratik sorumluluğunu yerine getiren, mücadelede tereddüt göstermeyen bir hatta geleceği inşa etme hedefinde. Bunu, büyük demokrasi ittifakı ile taçlandırdığımızda bu ülkede çözüm de aydınlık da yakındır. Bir adımlık mesafededir… Bunu yapmak zorundayız.
Bizler, demokratik Cumhuriyet istiyoruz. Özgür ve eşit bir toplum hedefliyoruz. Gelin, Cumhuriyet’i ve demokrasiyi kopmaz bağlarla birbirine yapıştıralım.
Bütün güçlerin ilk hedefi özgürlükleri yok etmektir ama en başta basın ve düşünce özgürlüğünü kaldırmaktır. Bu iktidar da bunu yapıyor.
“Çöküş her alanda çok derin”
Savaş politikaları, kaynakların talanına, canların yitimine sebep oluyor. Bu, bizleri daha fazla acıya sürüklüyor. Militarist yöntemlerden vazgeçilmesi gerekiyor.
Savaş uygulamalarına, nefret diline, ayrıştırma zihniyetine karşı bütünlüklü bir tavır ortaya koymak zorundayız.
Enflasyon almış başını gitmiş, açlık derinleşiyor, İSİG verilerine göre 30 binin üzerinde işçi can verdi. 20 yıl içinde AK Parti’ iktidarında en az 800 900 gazeteci tutuklandı. 5 ayda Diyarbakır ve Ankara merkezli özgür basın çalışanlarına yönelik yapılan operasyonda 26 kişi tutuklandı. Kadınlara şiddet iktidar döneminde katlanarak devam ediyor. Cezaevindeki hukuksuzluklar, tecrit…
Çöküş her alanda çok derin. Ama umutsuzluğa yer yok. Bu kara tabloya bakıp kimse karamsarlığa kapılmasın. Gücümüz var, başaracağız. Biz diyalog ve müzakereyi Kürt sorunu için değil, bütün sorunları çözüm yolu olarak öneriyoruz.
Toplumsal mücadele ve siyasal müzakere, birlikte yürütülmesi gereken değerli iki yöntemdir. Kürt sorunundan Alevi sorununa, tüm alanlardaki meselelere verinceye kadar çözüm için toplumsal mücadeleyi büyütmek, siyasal müzakere kanallarını genişletmek hedefindeyiz.
“İktidar; Alevi sorununu elektrik, su, beton meselesine indirgeyecek torbalar getiriyor”
Bugün, Alevi canlar, eşit yurttaşlık haklarını haykırmak için Meclis’teydiler. Bu iktidarın oyunları bitmiyor. Alevi sorununu, elektrik, su, beton meselesine indirgeyecek torbalar getiriyor. Alevilerin talepleri bu torbalara sığmaz. Bütün Alevi canlarının ilk talebi, cemevlerinin ibadethane statüsüne kavuşturulması ve bunun Anayasal güvence altına alınmasıdır. Alevilik, folklorik ve gösteri nesnesi değildir, kim böyle bakarsa on yılların mücadelesine hakaret etmiş olur. Alevilerin kendini yaşama hakkı vazgeçilmezdir, dokunulmazdır. Hiçbir güç ve iktidar, Alevilerin ve Aleviliğin ne olduğuna, ibadetlerinin ve ibadethanelerinin neresi olduğuna karar veremez. Eşit yurttaşlık diyorsak, cemevlerinin ibadethane olarak tanınması ve bu statünün güvence altına alınması gerekiyor. Özgürlükçü, laik eğitim talep ediyorlar… Bizler de diyoruz. Din derslerinin Alevilerin çocuklarına zorla okutulmasına karşıyız. AİHM’den AYM’ye kararlar ortada ama bu iktidar bu kararları uygulamak yerine çeşitli oyunlar çevirerek Alevi mücadelesini nasıl bölebiliriz, kendime nasıl bir yandaş Alevi camiası yaratırım diye uğraşıyor. Nafile…
Ortada bir güncel tartışma var HDP ile ilgili yürütülen. Bizim kendimizi uzun uzun anlatmamızı gerek yok. Özgüvenimiz tam, ne yaptığımızı iyi biliyoruz. Bu iktidara karşı mücadeleyi, bu rejimin inşasına karşı direnişi her türlü bedeli göze alarak yürüten bir partiyiz biz. Mücadele nedir, bu iktidarın politikalarına ve kurduğu rejime karşı nasıl bir siyaset yürütülür sorusunun cevabını bulmak isteyenler HDP’nin 7 yılda yaptıklarına baksınlar.
Biz, eşit ve ortak bir geleceği, birlikte yaşamın, demokratik Cumhuriyet düzeninde gerçekleşmesini savunuyoruz. Baştan beri programımıda, kuruluş belgelerimizde bu hedef yer alıyor. Adalet, barış, eşitlik, özgürlük vazgeçilmezimidir. Demokratik siyasete yönelik hiçbir baskı bizi bu yoldan alıkoyamaz.
Bugün Alevi canların bu çok meşru ve haklı etkinliğine yine polis saldırdı. Celal Fırat Dedemiz, Meclis hastanesine kaldırılmış darbe aldığı için. Alevilerin sorunlarını böyle mi çözeceksiniz? Biz iyi tanıyoruz bu iktidarı.
AK Parti’nin ziyareti
Adalet Bakanlığı’nın başkanlığında AK Parti’ heyeti grubumuzu ziyaret etti ve kıyamet koptu. Spekülasyonlar ve senaryolar üretme yarışı başlıyor. Görüşmenin sebebi ve konusu belli. AKP heyeti başörtü konusuyla ilgili Anayasa değişikliği teklifini anlatmak ve destek istemek için bizim partimizi de ziyaret etti. Arkadaşlarımız da kendilerine temel ilkelerimizi hatırlattı ve bu teklifi eş başkanlar aracılığı ile kurullarımıza taşıyacağını belirtti. Bizim ilkelerimiz belli. Biz demokratik işleyişi esas alan bir partiyiz. Bize gelen teklifi kurullarımızla tartışmadan görüş açıklamayız. Yarın MYK toplantımızdan sonra cevabımızı kamuoyu ile paylaşacağız.
Bizim açımızdan karmaşık bir durum yok. Her yerden tutarsızlık ve samimiyetsizlik akıyor. ‘Bir şahsa’ anlatır gibi, adını anmayalım…
“AKP karar versin; yürütmeyi veya kabineyi kim temsil ediyor?”
İlk sözüm AK Parti’ye; önce bir karar versin AK Parti’. Yürütmeyi veya kabineyi kim temsil ediyor? Adalet Bakanı mı, İçişleri Bakanı mı? AK Parti’, Adalet Bakanı ve grup başkanvekillerini gönderiyor, ertesi gün İçişleri Bakanı bize saldırılarını, hakaretlerini yükseltiyor. Önce karar verin, bu ülkenin başı Soylu mu, siz misiniz? Eğer İçişleri Bakanı ise, AK Parti’ politikalarının mimarı ve sahibi, neden heyet gönderiyorsunuz? Neden uzlaşma için partileri geziyorsunuz ve bize geliyorsunuz? Sürekli nefret, düşmanlaştırma ve hakaret konuşmaları yapan her türlü kumpasın arkasından çıkan, kirli işlerin içinde olan sayısız albümlere sahip bir kişi, İçişleri Bakanı sizi temsil ediyorsa, bizi ziyaret eden heyet kimi temsil ediyor? Önce buna karar verin.
Gelelim, AK Parti’ heyeti ziyaretinden, bizim AK Parti’ ile iş birliğine hazır olduğumuz yorumunu yapanlara… Bu iktidara; kurduğu ve yerleştirmeye çalıştığı rejime karşı en etkili muhalefeti biz yürütmüyor muyuz? Korunaklı sığınaklarda yer kaparak değil, bedel ödeyerek yürütüyoruz bu mücadeleyi… Eski Eş Genel Başkanlarımız, milletvekillerimiz, on binlerce yoldaşımız, belediye başkanlarımız bu mücadeleyi kararlılıkla yürüttükleri için bedel ödüyorlar. Korunaklı alanlara çekilerek, güvenli sığınaklardan HDP’ye ahkam kesecekseniz şu gerçeği görmeye çalışın!
“İş birliği yapanlar, HSK pazarlığına oturanlar mı, biz mi?”
Bu iktidar, bu rejimi yerleştirmek için en büyük engelin biz olduğumuzu biliyordu. O yüzden 4 Kasım operasyonlarını, Kobani kumpas davalarını, kapatma davalarını devreye soktu. Korktuğu güç biziz. Müzakerenin de değerini biliriz. Mücadeleden bağımsız bir şey değildir. Bir görüşmeyi iş birliği diye yorumlayanlara sözüm olacak. Biz mücadelemizden de siyasetimizden de taviz vermiyoruz. Bu iktidarla gerçek ve yıkıcı iş birliği, bu iktidarın varlığını dayandırdığı temel unsurlara, mesela Kürt sorununda inkarcı zihniyete, güvenlikçi anlayışa ve savaş politikalarına destek olmak değil midir? Bu politikalara destek olanlar, iktidarla gerçek iş birliğinde olan çevreler değil midiri? İktidarın asıl destekçileri onun varlığını sürdürmesine yardımcı olanlar, temel konularda onun çizdiği oyun sahasından ayrılmayanlardır. İktidarla iş birliğinin hangi örneklerini sayayım, savaş tezkerelerini söyledim… HSK üye seçimi Meclis’te yapılıyor, partilere kontenjanlar tanınıyor ve HDP’yi bu tür durumlarda dışlamak için iktidar elinden geleni yapıyor. Peki bizim dışımıdaki diğer partiler ne yaptılar? Gittiler HSK pazarlığına oturdular, 2 sana 1 bana, gerisi iktidara… İş birliği hangisi? İktidarla iş birliği HSK pazarlığına oturup 2 sana 1 banaya razı olup, yargının bu sefaletini meşrulaştıranlar mı, rutin bir ziyareti kabul edip görüşme yapan biz miyiz?
“AK Parti’‘yi eleştirir görünürken, güya bizi kriminalize ediyorlar”
AK Parti”yi eleştirir görünürken, güya bizi kriminalize ediyorlar. Nasıl olur da terörist dediğin bir parti ile görüşüyorsun diyor… Görüşme, daha fazla üstüne git demek istiyorlar. İktidara böyle yapıyorsanız sizin iktidardan farkınız ne? Muhalefete ve toplumsal kesimlere diyalog ve müzakere çağrıları yapıyoruz. Siyaseti açık ve şeffaf yapıyoruz. Bu ziyaret üzerinden yaygara koparanlara soruyoruz, niye bu çağrılara cevap vermiyorsunuz? TV’lerde, gazetelerde, sosyal medyada senaryolar üretip ahkam kesenler ve bizi itham etmeye kalkanlar, sizler enerjinizi bizim yapıcı çözüm siyasetimizi değerlendirmeye harcasaydınız, ülke ve toplum bugün bu halde olmazdı.
Kapımız herkese açık. Hangi konuda tartışma, öneride bulunmak, öneri almak istiyorsanız kapılarımız açık. Gelin derken yanlış anlama olmasın, işimizi gücümüzü bırakmış sizler gelin diye oturuyor değiliz. Biz yolumuzda yürüyoruz, alternatif yaratıyoruz, demokratik dönüşüm için politikalar geliştiriyoruz, ittifaklarımızı büyütme çalışmalarımız sürüyor. Değişimin adresini inşa ediyoruz. Bekliyor değiliz sadece ama gelin birlikte yapalım diyoruz.
“Siz bizden seçimleri ne yapmamızı bekliyorsunuz?”
Partimizi hedefine koyan senaryo üreticilerine soruyorum: HDP’ye siyasette biçtiğiniz misyon ve uygun gördüğünüz rol nedir? En çok konuştuğunuz konu seçimler… Seçimlerde izleyeceğimiz stratejiyi ilan ettik, geliştiriyoruz. Siz bizden seçimleri ne yapmamızı bekliyorsunuz? Gelin, açık söyleyin. Kimse ağzının içinde gevelemesin. HDP’den ne istiyorsunuz, ne bekliyorsunuz? HDP’nin sizin nezdinizde misyonu ve rolü nedir? Biz daha ne kadar açık konuşalım?
Bu ülkeye; açık, demokratik, şeffaf siyaseti yerleştireceğiz bedeli ne olursa olsun.
İlkelerimiz, değerlerimiz ve hedeflerimiz belli. Kararlılığımız ortada. Gücümüzü ve meşruluğumuzu bunlardan ve milyonların inançlı ve inatçı desteğinden alıyoruz biz. Yolumuzu belirlerken de demokratik, çoğulcu, katılımcı yöntemler kullanıyoruz. Kendimize güveniyoruz, kimlerin hangi hesaplar peşinde olduğunu görecek birikime sahibiz. Kulağımız tüm toplumun mazlum ve mağdurlarında, adalet ve demokrasi isteyen insanlarındadır. İnanalım, bu yolda yürüdükçe başaracağız, birlikte kazanacağız.”