Eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, “Türkiye çok büyük bir sıkıntıyla karşı karşıya, birileri “yeni Türkiye, eski Türkiye” diye Türkiye’yi böldü, bir milletin hayatına, bir devletin hayatına yapılabilecek en büyük saldırı budur” dedi. Cindoruk, “Siyasi tarihini, yaşamını ikiye bölerseniz, halk da bir gün kendisini ikiye böler veya birileri çıkar Türkiye’yi bölelim der, nitekim diyor. Bundan çok korkuyorum” diye konuştu.
Sözcü yazarı Ruhat Mengi’nin sorularını yanıtlayan Cindoruk, “Siyaset aynı zamanda bir bilimdir, Türkiye’nin bir barışa ihtiyacı var, ülke önemli bir tehlike içinde ve bu tehlikeyi tahrik eden de bugünkü iktidar. Verdiği en büyük zarar da siyasi İslam’ı tercih ederek bunun için uğraşmasıdır. Türkiye çok büyük bir sıkıntıyla karşı karşıya, birileri ‘yeni Türkiye, eski Türkiye’ diye Türkiye’yi böldü, bir milletin hayatına, bir devletin hayatına yapılabilecek en büyük saldırı budur. Siyasi tarihini, yaşamını ikiye bölerseniz, halk da bir gün kendisini ikiye böler veya birileri çıkar “Türkiye’yi bölelim” der, nitekim diyor. Buna çok karşıyım ve bundan çok korkuyorum” ifadelerini kullandı.
Cindoruk, ikiye bölünmeden doğan siyasi, hukuki, kültürel anlaşmazlıkların başladığını belirterek şöyle seslendi:
“Son 20 yıldan öncesini itham ediyor, herhangi bir şey yapıldığı zaman “Bunu yeni Türkiye yaptı” diyorlar, hayır “eski Türkiye” yaptı, bitirdi. Geçmişte siyasi partiler arasında, özellikle Demokrat Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi arasında, acı günler yaşandı, şimdi ben diyorum ki; bunların hepsini bitirelim.”
“Eğer Türkiye’nin tarihini bütünleştiremezseniz Türkiye güçsüz bir devlet olur”
Ortadoğu meselesinin çözülmesi için de Türkiye’nin güçlenmesi gerektiğini vurgulayan Cindoruk, “Siz Türkiye devletini ‘eski Türkiye, yeni Türkiye’ diye bölerseniz güçsüz hale gelir” dedi. Cndoruk devamında şöyle konuştu:
“Nitekim son zamanlarda Türkiye ile ilgili hem Avrupa Birliği’nde hem Avrupa Konseyi’nde çok dikkatle söylenmiş sözler var, çünkü Türkiye’yi zayıflattı bu hadise. Bunun altını kalın çizgiyle çiziyorum; eğer Türkiye’nin tarihini bütünleştiremezseniz Türkiye güçsüz bir devlet olur. Geçenlerde Irak’ta bir pul çıktı ortaya. Papa’nın ziyareti için bastırılan pulda Hatay, Sivas, Erzurum, Kars gibi birçok ilimiz Büyük Kürdistan haritasına dahil edilmişti. Bunlar büyük hadiselerdir. Şarap ve pullardaki Kürdistan haritaları Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi, Papa Francis’in, geçen yıl gerçekleştirdiği dört günlük ziyareti için bastırdığı pulun üzerindeki haritada, Doğu ve Güneydoğu Anadolu toprakları ‘Kürdistan’ olarak gösterildi. Türkiye’den Fransa’ya göç eden bir Kürt iş insanı ise 2020’de piyasaya sürdüğü Kürdistan şaraplarının üzerine yapıştırdığı etikete, salkım biçiminde harita kondurdu. O haritada da Türkiye toprakları sözde Kürdistan’ın içinde gösteriliyor.”
“Türkiye’de çok ciddi bir devlet boşluğu var; eskiden kanun devletiydik artık kararname devletiyiz”
İktidara yönelik eleştirilerde bulunan Cindoruk sözlerini şöyle sürdürdü:
“İki haksız fiili arka arkaya yapıyor, başaramayınca ‘aldandık, kandırıldık, yanıldık’ diyor. Yeni Türkiye’yi idare edenler kandırılıyorsa, aldatılıyorsa devleti idare etme yetisini kaybetmişlerdir. Türkiye’de çok ciddi bir devlet boşluğu var, devletimizin eskiden kimliği ‘kanun devleti’ idi, şimdi ‘kararname devleti’ oldu, kanun ve kararname eşit olabilir mi? Bir kişinin kanun yerine çıkardığı kararnamelerle devlet idare edilir mi? 480-500 kişinin tartışarak, çeşitli fikirlerin çarpışarak çıkardığı kanunlar ortadan kaldırılıyor. Meclis’in büyük çoğunluğunun ittifakla kabul ettiği İstanbul Sözleşmesi’ni bir kararnameyle kaldırıyorsanız ‘yeni Türkiye’ tehlike getirir.”
“Siyaseti Tayyip Erdoğan ile Hulusi Akar idare ediyor”
Hüsamettin Cindoruk’a göre ‘yeni Türkiye’ söyleminin ortadan kaldırılması gerekiyor. Cindoruk, ‘yapay’ diye nitelendirdiği şu dönemde “kabine” diye bir şey icat edildiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Kabine nedir; bakanlar kuruludur, Türkiye’de bakanlar kurulu var mı? Yaptıkları Anayasa’da ‘bakanlar kurulu’ yazılı mı? Anayasa’da bakanlar kurulunun yetkileri vs. var mı, yok? Bir başbakan boşluğu hissediyorlar, bir de hükümetin boşluğunu hissediyorlar ve kabine diye bir şey icat ediyorlar. Bugün Hulusi Akar ‘başbakan’ rolü oynuyor, dikkat ederseniz başbakan görevi yapıyor, Dışişleri Bakanı’nın önüne geçip dış politika ortaya koyuyor. Yön çiziyor, konuşmalarını dikkatle izleyiniz, Türk siyasetini bugün idare eden kişi Cumhurbaşkanı’yla bence başbakan niteliğinde olan Hulusi Akar’dır. Çok önemli bir faktör bu, aynı zamanda başkanlık sisteminin fiyaskosudur. Hükümet yok, hükümet kurulmamış, devleti yok, bakanlar tayin edilmiş. Bir gün biniyorlar, bir gün çıkarılıyorlar, bakan dediğiniz kişilerin siyasi mesuliyeti var mı yok. Parlamentonun yetki verdiği, yetkisini aldığı düşürdüğü, çıkardığı hükümet ortada olmadıkça devlet boşluğu olur.”
“İktidar, 1950’deki gibi kavgasız el değiştirmeli, entrikasız, kavgasız, kansız”
Cindoruk, seçim kanunu değişikliğinin Türkiye’yi nasıl etkileyeceğine ilişkin ön görülerini de şöyle aktardı:
“Bugün her şeyin ötesinde milli mutabakata ihtiyacımız var, bunun ilk şartı da laiklik ideolojisidir. Öncelikle muhalefet partilerinin siyasi İslam’a karşı çıkması gerekir. Demokrat Parti’yi Mesut Yılmaz ve ben kendi partilerimizi kapatarak kurduk, bir Demokrat Parti üyesi olarak CHP’ye elimi uzattım, çünkü Türkiye’nin iç barışa ihtiyacı var. 1950’deki hadise çok önemlidir, olaysız şekilde iktidar değişti, bugün de iktidar değişikliği öyle olmalıdır, entrikasız, kavgasız, kansız. Bir sene sonra yapılacak seçimin sonucu şimdiden söylenemez, vatandaş son hafta karar verir. Halka yakın şeyler söylemek, yaptığınız işin ciddiyetini anlatmak lazım. Karşınızdaki adam yanılmış, muhalefet partileri, yanılmış, aldatılmış bir partiyle mücadele ederken çok büyük avantaja sahipler, sadece bunu söylemeleri bile yeterli.”