TBMM eski Başkanı ve Doğru Yol Partisi eski Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, 2023 seçimlerini ‘rejimin referandumu’ olarak tanımladı. Türkiye siyaset arenasında sağın da solun da olmadığını belirten Cindoruk, “Türkiye’de sağ yok, sağ söylenti var. Bence sol da yok. Zaten ortada sağ sol kavgası da yok. Siyaset ikliminde tartışma şeri devletle medeni devlet arasında. Laiklerle şeriatı savunanlar arasında bir siyasal kavga var. Çünkü tabanda müşterisi mevcut. Hâlâ Türk seçmeninin tabanında Osmanlı kültürü ezgisini sürdürüyor. Bunu doğal karşılarım ama siyasal otorite olmasını doğal karşılamıyorum. Herkes görüyor ki Cumhuriyet devrimiyle karşıdevrimciler arasında siyasi bir mücadele var.” dedi.
TBMM eski Başkanı Hüsamettin Cindoruk Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. Cindoruk, günümüz siyasetini ve geçmiş siyasetini Cumhuriyet Gazetesi’nden İklim Öngel’e değerlendirdi. Cindoruk, ‘Yürürlükteki anayasa yerine şeri anayasa isteniyor. Bu seçimi yine şeriat yanlıları kazanırsa Türkiye sıkıntıya düşer’ ifadelerini kullandı.
Cindoruk’un sorulara verdiği yanıtlar şu şekilde:
‘Şeytanın aklına gelmez’
Mevcut iktidar yine kazanırsa Türkiye’yi ne bekliyor?
Gençliğimde enflasyon 5/6 idi. Yüksek diyorduk.
İktidar kazanırsa bugünkü keşmekeş sürer. Daha beteri var mı? Bu zaten kötünün kötüsüdür. TÜİK yüzde 84 enflasyon veriyor. Asılan Menderes’in enflasyonu yüzde 6. Bu seçim rejim referandumudur. Tekrar şeriat yanlıları kazanırsa Türkiye sıkıntıya düşer. Türkiye, tamamlanmış bir devlettir. Ama bugün dünyada tartışılır hale gelmiş durumdayız. Bugün siyasi İslam iktidarda. Terminolojisi Nas’a dayalı. Dini kuralların hâkim olması isteniyor. Dini kurallarla demokrasinin bağdaşacağı söyleniyor. Bağdaşmaz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem Adnan Menderes’i hem de DP’yi sık sık dile getiriyor. Sizce siyasi miras, gelenek söz konusu mudur?
Siyasetçi olarak hiçbir benzerlik yok ama destekleyen oy tabanı aynı. Menderes her zaman laikliği savundu. Menderes’in şeriatla ilgili bir cümlesini dahi hatırlamıyorum, nas dediğini de duymadım. Dili diline, hayatı hayatına benzemiyor diye özetleyebiliriz. Menderes, Cumhuriyet eğitimi hatta biraz da Osmanlı eğitimi almıştır. İngilizce, Fransızca bilirdi. Rumcayı da konuşurdu. Batılı bir siyaset adamıydı. Menderes’in Cuma namazına gittiğini hatırlamıyorum. Ama dini itikadı vardı. Dindar sayılırdı. Hataları elbette vardı, hangimizin yok ki… Ama saplantıları yoktu. Yani ikisi arasında benzerlik kurmak şeytanın aklına gelmez.
Türkiye’de merkez sağ var mı?
Hayır, sağ söylenti var. Bence sol da yok. Zaten ortada sağ sol kavgası da yok. Siyaset ikliminde tartışma şeri devletle medeni devlet arasında. Laiklerle şeriatı savunanlar arasında bir siyasal kavga var. Çünkü tabanda müşterisi mevcut. Hâlâ Türk seçmeninin tabanında Osmanlı kültürü ezgisini sürdürüyor. Bunu doğal karşılarım ama siyasal otorite olmasını doğal karşılamıyorum. Herkes görüyor ki Cumhuriyet devrimiyle karşıdevrimciler arasında siyasi bir mücadele var.
Türkiye’yi bekleyen en büyük tehlike bu mudur?
Cumhuriyet ve laik demokrasi çok mesafe kazanmıştır ancak karşıtları da kuvvetlidir. Bu kadar imam hatip açılması, Cumhuriyet eğitiminin dışında bir dini eğitimin sonuç alması halkın bir kısmında destek bulduğu olgusunu doğruluyor. Ama bunu aşacağız. Başörtüsüyle ilgili tartışma yalnızca şeriatla yönetilen İran ile laik olduğunu söyleyen Türkiye’de var. Katar’da bile yok. Son maçlar onu gösterdi. Demokratik bir turnuva yaptı. Seyirciye dikkat ettim, herkes istediğini giydi, istediği gösteriyi yaptı. Hâlâ Türkiye kadının saçını tartışıyor. Tabanda da bunun taraftarı var. Karşıdevrimciler var. Siyasal İslam Türkiye için bir tehlikedir.
Peki, siyasal Kürtçülük?
Ortadoğu’da Kürt azınlıklar var. ABD onları, İsrail’e güvenli bir ortak getirmek için bir Kürt devleti haline getirmeye uğraşıyor. Pek çok Kürt kendisine vatan seçtiği devletlerle entegre oldu. Bugün Türkiye’de uzlaşmacı olanların sayısı ayrılıkçı olanların 10 katı. Bu nedenle Kürdistan hayalleri kuranlar yanılıyor. Özgürlüğün yanında her vatandaş ve ülke itibarlı yaşamak ister. Siz ayrılıkçılara bakmayın. Ben Anadolu’yu çok iyi tanıyorum. Türkiye’de Kürtçülük meselesi dış kaynaklıdır ve sanıldığı kadar vahim değildir. Biz iç barışı sağlarsak ki çoğu zaman sağladık, bu da kendiliğinden biter.
‘Askeri idareler bile AKP’nin yaptığını yapmadı’
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi deniyor. Bunun ideolojisi nedir?
Cumhurbaşkanlığı sistemi varsa, hükümet olmaz. Yanılgı bu. Tabir hukuki olarak yanlış. Türkiye Cumhuriyeti’nin idari şekli katı bir başkanlık sistemidir ve hükümet yoktur. Saray’da toplanan hükümet mi olur… Türkiye Cumhuriyeti bugün hükümetsiz idare ediliyor. Korsan taksi nasıl varsa korsan Bakanlar Kurulu da oldu. Kendileri korsan Bakanlar Kurulu’dur. Türkiye Cumhuriyeti bugün başıboşluk içinde. Organları nakledilmiş yerine de yeni organ konmamış bir devlet. Sayın Cumhurbaşkanı kararnameyle idare ediyor. Biden’da böyle bir yetki yok. Biz 70 yılda askeri idareler gördük onlar bile bunu yapmadı.
6’lı masa kazanmak için ne yapmalı?
Bugün toprak, millet bütünlüğü, hukuk, demokrasi tartışılıyor. Bu tartışmaların içinde olan bir ülke itibar görmez. Biz toprak bütünlüğümüzü bir başka ülkenin yardımı olmadan koruyamazsak ve hukuk ile koruyamadığımız sınırlarımızı silah ile korumaya kalkarsak çağdaş bir devlet olabilir miyiz. Hak hukuk adalet çok güzel söz ama sonuna bir de devlet demek lazım. Ben 6’lı masanın yerinde olsam Kıbrıs Çalıştayı yaparım. Kıbrıs, Fatin Rüştü Zorlu’nun becerisi sayesinde Türkiye’ye imkânlar tanıyor ama Türkiye bunu kullanamıyor. Şehir hastaneleri açıyorlar, iki tane de Kıbrıs’a açsınlar. Denktaş’ın en büyük istediği iki şey vardı. Biri, Ortadoğu’da tıp eksikliği olduğu için Kıbrıs’ı sağlık merkezi haline getirmek. Bir de bana şunu söylemişti Sayın Denktaş, vasiyeti gibidir. Zorlu’nun büstünü Kıbrıs’a dikmek. 6’lı Masa Fatin Rüştü Zorlu’nun Kıbrıs müzakerelerindeki konuşmalarını neşredebilir. Tarihi hazinedir. Bugün Türkiye’nin askeri Kıbrıs’ta. Bunu sağlayan insanı unutmamalı. Yani 6’lı masa önce Demokrat Parti’nin eski tabanıyla barışacak çünkü büyük bir tabanı var.