İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, eşi Dilek Kaya İmamoğlu ve Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli ile birlikte, İBB’nin Avcılar Üniversite Mahallesi’nde açtığı 2 yurt binasını ziyaret etti. İmamoğlu soru üzerine; “biz, şu anda neyle ilgileniyoruz? O, “Sokakta kaldık, barınamıyoruz” diyen gençlerimize barınabilecekleri yurtlar sağlamayla uğraşıyoruz. Gündemimiz o” dedi.
Ziyaret sırasında’Barınamıyoruz’ diyen öğrenciler, Türkiye’nin dört bir yanında eylem yapmaya başlamışlardı. Akabinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamalarının ardından öğrenciler bir gece yarısı gözaltına alındılar yattıkları parklarda. Siz buna dair neler söylemek istersiniz?” şeklindeki soruya Ekrem İmamoğlu; “Gençlerimizin, sorunlarını dile getirme hakları vardır. Dile getirirler. Buna saygı duymak gerekir. Her devlet yetkilisi, kamu görevlisi ya da mevki sahibi kişi de buna saygı göstermek zorundadır. Ama ülkemizde derdini, sıkıntısını dile getirmeye çalışanlara karşı, ne yazık ki hukuk dışı, kanun dışı, kanunda yazanlara aykırı talimatla yapılan hamleler veya uygulamalar söz konusu. O uygulamalara da biz karşıyız. Ancak dediğim gibi biz, şu anda neyle ilgileniyoruz? O, “Sokakta kaldık, barınamıyoruz” diyen gençlerimize barınabilecekleri yurtlar sağlamayla uğraşıyoruz. Gündemimiz o.” diye yanıt verdi.
İmamoğlu, öğrencilere, “Benim sizi alkışlamam lazım; kazanıp geldiniz” şeklinde karşılık verdi. Yurtta kalan öğrencilere, rastlantısal olarak hangi şehirlerden geldiklerini soran İmamoğlu, “Antalya Alanya, Kahramanmaraş, Aydın, Diyarbakır, Kastamonu…” yanıtlarını aldı. İmamoğlu, yanıtlardan duyduğu memnuniyeti, “Tamam; işte bu. Tam da istediğimiz. Türkiye’nin en güzel tarafı bu işte” sözleriyle dile getirdi.
İmamoğlu, öğrencilerin, “Bizi burada toplayan siz oldunuz. Çünkü siz burayı açmasaydınız, hiçbirimiz şu an burada olmazdık” sözlerine ise, “Estağfurullah. Ben, sadece İstanbul adına, İstanbul halkı adına, bence İstanbul’un gönlünden geçeni yerine getirdim” yanıtını verdi.
İBB’nin daha önce hiç yurdunun olmamasını “kötü bir duygu” sözleriyle niteleyen İmamoğlu, “Hiç hoş bir durum değildi. Bu konuyu eşimle de beraber hep konuşuyorduk. Başta kızlarımızın okuması kısmına çok ilgi gösteriyoruz Dilek’le beraber. Bir de tabii İstanbul’a gelen, üniversiteyi kazanan gençlerimizin yurt bulamaması hepimizi çok derinden üzüyor. Burada böyle bir potansiyeli değerlendirdik” dedi. Kısa vadede yatak sayısını 1000’e çıkarmayı hedeflediklerini vurgulayan İmamoğlu; Gaziosmanpaşa’da yeni yurt binası inşaatına başladıklarını belirterek, Bağcılar ve Küçükçekmece’de yeni görüşmeler ve arayışlarının olduğu bilgisini paylaştı. Sadece kız yurdu değil, erkek yurdu da açmak istediklerini aktaran İmamoğlu, bağışta bulunmak isteyen kişi, kurum ve kuruluşlardan gelecek tekliflere açık olduklarının altını çizdi.
“Kızları görünce böyle gözlerim ışıl ışıl oldu, çok heyecan duydum” diyen Dilek İmamoğlu da duygularını şu sözlerle dile getirdi: “Hepsinin gözlerinde o ışığı görüyorum. Bu heyecanınıza ve idealinize ortak olmak, elbette bizim için de çok büyük bir gurur kaynağı. Bu olanakları size sağlayan sizin için aslında bizim geleceğimize de katkı sunan Başkanımıza sizin için, sizler adına ben de çok teşekkür ediyorum. Burada, çok güzel bir mozaik içerisindesiniz. Çok güzel bir mozaik bu. Bunun kıymetini bileceğinizi düşünüyorum. Bu anlamda da çok şanslısınız. Belki okuduğunuz bölümlerde uzmanlaşmak isteyeceksiniz ama başka bölümlerden de besleneceksiniz. Farklı alanlardan beslenmek, farklı bölümlerden beslenmek sizin hayata bakış açınızı da geliştirecektir. Eminim çok iyi bir gelecek sizi bekliyor.”
Z Kuşağı yanıtı: Gerçekten fikri özgür olacak, vicdanı özgür olacak, kendisi olacak gençlerimiz. Yani birine bağımlılığı olmayacak
İmamoğlu, konuşmaların ardından öğrencilerin farklı konularda sorduğu soruları yanıtladı. İmamoğlu, bir öğrenciden gelen, “Sizin de bildiğiniz üzere Z kuşağı, şu an çok tepkili. Yani neden böyle bilmiyoruz. Kimse bilmiyor aslında. Z kuşağının, özellikle bizim yaş grubumuzun, ‘Bir an önce ülkeden gidelim de kendimizi kurtaralım! düşüncesinde olduğunu da biliyorsunuz. Bundan belki bir 5 sene sonra, bir 10 sene sonra bu ülkede hala bir şeylerin güzel olacağına gerçekten nasıl inandırabiliriz” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Bir kere kendinize inanın. Kendinize inanmakla başladığınız zaman, bu ülkede her şeyin çok iyi olacağına dair inancınız büyüyecektir. Ben inanıyorum ki bu anlamda kendinize çok güveniyorsunuz. ‘Ben başarırım, yaparım. Dünyanın neresine gitsem yaparım’ dediğiniz noktada, aslında zaten gelecek adına iyi duygular beslemenin başlangıcını sağlamış oluyorsunuz. Kendinize güven duyduğunuz noktada başka hiçbir şeye gerek yok. Her bireyin kendine güven duyduğu bir ülke var etmek bütün sorunları çözecektir. Geçenlerde oğlumun üniversite mezuniyetine katıldım. Orada binlerce mezunu gördüğümde, benim gönlümden geçen, o iç sesimde duyduğum şeyi burada da paylaşayım. Yani inanın o gençleri gördüğümde dedim ki; ‘100 sene önce Atatürk, Cumhuriyeti kurma çabası içerisinde şu gençliği görseydi, 50 tane ülke kurardı.’ Yani o kadar muazzam. Siz de onların bir parçasısınız. Yani bu ülkenin yüz binlerce, milyonlarca pırıl pırıl genci var. Herkes üniversite okumayabilir. İyi meslek sahibi olan gençlerimiz de var. Meslek sahibi olmaya ihtiyacı olan gençlerimiz de var. Okumaya ihtiyacı olan gençlerimiz de var. Bunu başardığımız takdirde, bu genç nüfusun enerjisi, bu ülkeyi dünyanın en güçlü ülkelerinden biri yapmaya aday. Tek şartla: Gerçekten fikri özgür olacak, vicdanı özgür olacak, kendisi olacak gençlerimiz. Yani birine bağımlılığı olmayacak. Birine tabi olmayacak. Birinin emri altında, vesayeti altında olmayacak. Tümüyle kendi özgür iradesiyle bu ülkeyi üretmek için iyi eğitim alan gençlerimiz olacak. Bunu sağladığımız takdirde, bu ülkenin gücüne muazzam güç katarsınız.”
“İstihdam ofislerimize ayrı bir sayfa aralayacağız. Özellikle öğrencilere, yarı zamanlı iş bulma konusunda nasıl katkı sunabiliriz?”
İmamoğlu, “Öğrencilere en azından okuluyla beraber götürebileceği iş imkanları sağlanabilecek mi” sorusuna, “Çok değerli bir şey önerdin şu anda. Bizim Bölgesel İstihdam Ofislerimiz var. İstihdam ofislerimizin temel amacı, insanlara iş bulmak. 13 tane ofisimiz var. Biz, istihdam ofislerimize ayrı bir sayfa aralayacağız. Özellikle öğrencilere, yarı zamanlı iş bulma konusunda nasıl katkı sunabiliriz? Özel bir uzmanlık alanı geliştireceğiz. Çok değerli bir öneride bulundunuz. Yurt müdürlerimizle de irtibat kurduracağız. Ve bu konuda sizin daha doğru noktalarda iş bulmanıza, iş deneyimi yakalamanıza katkı sunmayla ilgili özel bir çaba göstereceğiz. Mutlak ki bu çabamıza katkı sunacak işverenler de olacaktır. Sizin bu güzel önerinizi biz hızlıca projeye dönüştürelim. Çok teşekkür ederim” yanıtını verdi. İmamoğlu, yanında bulunan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Murat Yazıcı’ya, “Buna pilot olarak da yurtlarımızla başlayalım” talimatını verdi. İmamoğlu, yurt ziyaretleri öncesinde ve arasında, Üniversite Mahallesi’nde kurulan semt pazarını da ziyaret etti. Pazarcı esnafı ve vatandaşlarla sohbet eden İmamoğlu, gelen sorunları dinledi.
“Siyasetin gündemi de son dönemde yurtlar. Özellikle hükümet, yurt sorunu olmadığını iddia ediyor. Bu birinci sorum. İkinci sorum da bir mahkeme kararıyla tekrar gündeme geldi. Bazı sözleşmeleri feshetmiştiniz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturduktan sonra. TÜRGEV, istinaf mahkemesine götürülmüştü. Şimdi TÜRGEV lehine bir karar çıktı. Bundan sonraki süreç nasıl olacak? Ve bu yurt tartışmasına ne gözle bakıyorsunuz?”
Yurt tartışmasının iktidar nezdindeki yorumu ya da boyutu, beni ilgilendirmiyor. Ben yüzümü sokağa dönüyorum ve gençlerin sesini dinliyorum. Ailelerin taleplerini dinliyorum. İstanbul halkı adına da İstanbul sınırları içerisinde var olan yurt sorununa çözüm arıyorum. Bu noktada şu an gördüğünüz yatak kapasitelerinin dolu olması, yedekte birçok insanımızın, gencimizin bekliyor olması bir sonuç. Onun için kimin ne dediğinden ziyade, burayı görmek lazım. 1000’in üstünde yatak kapasitesine ulaşıyoruz çok yakın zamanda. Hedefimiz 5000 yatak. İnşaatı devam eden yurtlarımız var. Onlar da bitince -ki orada da bin 400’e yakın yatak kapasitesi söz konusu. İnşallah, 5000 yatağıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi yurtlara hazır olacak. Diğer hukukla ilgili sorunuza gelince; hukuk bir karar vermiştir, devamı vardır, itirazlar yapılır, süreçler incelenir. O ayrı bir şey. Ama İBB, geçmişte bazı vakıflara, tüm masraflarını karşılayarak yurt imkanı vererek, o vakıfların gençlerimize hizmet etmesini, -nasıl hizmet ettiğiyle ilgili benim hiçbir bilgim yok- sağlıyordu. Şimdi ise biz, İBB olarak, yurtlarımızı açıyoruz ve hizmet ediyoruz. Yani düşünsenize 16 milyonluk bir kentte, 1 milyon 200 bine yakın üniversite gencinin olduğu bir şehirde, İBB’nin yurt yatak sayısı sıfırdı. Sıfır. Yani bunun sebebi ne? İşte o bahsettiğiniz isimde olan vakıflara veya derneklere böyle imkan sağlanıyordu. Artık böyle bir kapısı yok İBB’nin. İBB’nin kendi yurtları var. Açmaya devam edecek. Tabii ki yargı bir karar vermiştir. Bakılır, edilir, incelenir, araştırılır. Ama biz ilgilendiren tarafı, boyutu bu. Bu yolda devam ediyoruz.
“İBB’nin vakfa ihtiyacı yok”
“Vakıflardan sonra İBB’nin yurt işletmesiyle, öğrenciler lehine yine ne değişti? Özellikle yurtlara girişte, öğrenciler hangi şartlarla alınıyor? Öğrenciler açısından değişen ne oldu?”
Sizlerin, az önce ismini verdiğiniz veya benzeri vakıfların yurt imkanları veya yurtlarda verilen imkanlar, eğitimlerle ilgili bir bilginiz, bir şeffaflık var mı? Kamuoyunun bir bilgisi var mı? Ben bilmiyorum. Yani benim bir bilgim yok. Bir yönlendirme var mı? Onu da bilmiyorum. Ama burası devletin yurdu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, kamuya ait bir yurt… Vakfa ihtiyacı yok ki İBB’nin. Ben, vakıfların yurt açmasına karşı değilim. Gitsinler, açsınlar. Bina kiralasınlar, yapsınlar. Ama İBB bina tutacak, kirasını verecek, inşaatını yapacak; yetmedi yemeğini verecek. Bir vakfa yurt tahsisi yapacak. Bir de diyecek ki; ‘Sen öğrenci okut.’ Niçin? Kim o vakıf? Kimin çocukları, ailesi ya da kimler? Hangi iş insanları orada vakıfta yönetici? İyi vakıfları tenzih ederim. Ama bazı vakıflarla ilgili kamuoyunun da kabulü yok. İnsanların vicdanının da kabulü yok. O bakımdan şu anda bizim yurtlarımızda, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm unsurlarına uygun, yani bir genç nasıl yetişecekse, çağdaş bir biçimde fikri hür, vicdanı hür, hiçbir yönlendirme yapılmadan, bu kentin imkanlarından, fırsatlarından kültürden sanata, spordan yaşama faydalanma imkanlarının yine kurumumuz vasıtasıyla ve aracılığıyla verilen çağdaş kurumlara dönüşmesini sağladık. Ve çocukların, gençlerin mutluluğunu az önce sizler de gördünüz. Düşünsenize, 5000 gencimizle bir eğitim dönemi sonrası, onları başarılarını alkışladığımız bir buluşmada onların pırıl pırıl, ışıl ışıl gözlerinden geleceğe umutla bakan anlarını yaşamış bir Büyükşehir Belediyesi olmak… Muazzam bir hizmet. Onun için biz bu yolda devam ediyoruz. Geçmiş, geçmişte kaldı. O günler bitti. O günler bitmeye devam edecek. Onun için kurumlarımızı güçlendireceğiz. Devletimizin kurumlarını. Birilerinin aile vakıflarını ya da akraba vakıflarını değil; kurumlarımızı güçlendireceğiz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni güçlendireceğiz. Başka kurumlarımız var bizim. Türk Hava Kurumu gibi başka kurumlarımız var. Bunları güçlendirelim. Bunlara el verelim, ayağa kaldıralım. Bunlar kadim kurumlar, yüz yıllık kurumlar. İBB, yüz yıllardır var ve bu şehrin insanlarına hizmet ediyor, etmeye devam edecek. Geçmiş bitmiştir. Önümüze bakıyoruz.