Millet İttifakı’nın CHP’li 11 büyükşehir belediye başkanı, Yerel Yönetimlerden sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun öncülüğünde Konya’da buluştu. Toplantıda konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Bana getirilen son süreçteki siyasi yasak ve hapis cezasına, belediyelerimize açılan, ‘terör’ ve birtakım sair soruşturmalara dönük sürecin temeli bugün değil. Adım adım el yükselterek, devletin tüm enstrümanlarıyla üstümüze geldikleri bir gerçek” dedi. “Bizler, Hazreti Mevlana’nın işaret ettiği gibi, mum olmanın kolay olmadığını, ışık saçmak için yanmak gerektiğini gayet iyi bilen insanlarız” diyen İmamoğlu, tarihe geçecek sözler sar etti: “Yanacağız, ama o umut ışığını asla söndürmeyeceğiz. Her koşulda sonsuz güç vereceğiz birbirimize ve bu konudaki dayanışmamızla, tarih yazmaya devam edeceğiz. Hepimiz için, hep birlikte mücadele etmekten, kararlı bir şekilde dimdik ayakta durmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bir evladı olmaktan gurur duyduğum Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarihi, 100 yıllık bir mücadelenin tarihidir. Kurtuluşun ve kuruluşun partisi olmak, hiçbir zaman partimiz adına da kolay olmamıştır. İstiklal mücadelesinden bu memleketin kuruluşuna, bugüne kadar yaşanan çok zor günler vardır. Ancak her konuda, yüksek ve gururlu her daim, her noktasından, her aşamasından her birimizin ilham alacağı duruşlar sergilenmiştir…”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen buluşma öncesinde, Selçuklu ilçesinde bir otelde basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda, sırasıyla Konya CHP İl Başkanı Barış Bektaş, Torun ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, birer konuşma yaptı.
İmamoğlu, “Bugün hepimizin yaşadığı zor süreçler var. Altı çizilecek, memleketimizin her köşesinde anlatılacak, gerçekten trajikomik, ama aynı zamanda ürkütücü, aynı zamanda endişe verici ve memleketimizin demokrasisini ne yazık ki paramparça eden bir süreci hep birlikte yaşıyoruz. Bizler, Hazreti Mevlana’nın işaret ettiği gibi, mum olmanın kolay olmadığını, ışık saçmak için yanmak gerektiğini gayet iyi bilen insanlarız. Yanacağız, ama o umut ışığını asla söndürmeyeceğiz. Her koşulda sonsuz güç vereceğiz birbirimize ve bu konudaki dayanışmamızla, tarih yazmaya devam edeceğiz. Hepimiz için, hep birlikte mücadele etmekten, kararlı bir şekilde dimdik ayakta durmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Torun:”Adalet, bir kutup yıldızı gibi yerinde durur, geriye kalan her şey, onun etrafında döner”
Açılış konuşmasını yapan Torun, devletin temelinin adalet olduğuna vurgu yaparak, “Adalet, bir kutup yıldızı gibi yerinde durur, geriye kalan her şey, onun etrafında döner. Bir ülkede adalet yere düşüp, menfaat boşa çıkarsa, orada düzen de ahlak da bozulur. Bu iktidar, ülkemizi yıllarca kötü yönetti. Ama en önemlisi; insanların adalete olan inancına büyük zararlar verdi. Tüm vatandaşlarımız artık şunu görüyor: Bu iktidarın terazisi artık adaleti değil, menfaati tartıyor” dedi.
İktidarın, 2019 yerel seçimlerinden bu yana, “gözü dönmüşçesine” Millet İttifakı belediyelerine saldırdığının altını çizen Torun, şunları söyledi:
“Vatandaşa hizmet götüren belediyelerimize karşı organize bir kötülük, politik bir terör uyguluyor. Peki bu pervasız saldırıların nedeni nedir; size birkaç örnekle sıralamak isterim. Onlar, ‘2019’da Cumhuriyet Halk Partisi gelirse, yardımları kesecek’ diye milleti korkutmaya çalıştılar. Ama bizim belediyelerimiz, bugün itibariyle sosyal yardımları 4-4-5 katına çıkardı. Yaklaşık 4 yılda, 4 milyon 800 yüz bin haneye, 28 milyar lira tutarında yardım götürdük. Eğer Türkiye’de, Kovid-19 salgınına ve ekonomik buhrana rağmen bir sosyal felaket yaşanmadıysa, o bizim belediyelerimizin ve sizlerin sayesindedir.”
Torun: “Çocukları açlığa mahkum etmek onlara, evlatlarımızın karnını doyurmak bize nasip oldu”
Öğrencilere yapılan yardımlardan, yurt ve kreş sayılarının artmasından, çiftçilere sağlanan desteklerden örnekler veren Torun, şu bilgileri paylaştı:
“Onlar, gizli kapaklı ihalelerle bir avuç azınlığa para dağıtırken, biz, binlerce ihaleyi canlı yayınladık, belediye meclis toplantılarını canlı yayınladık. Şeffaf bir süreci yönettik. Onlar, 3 kuruş rant için zeytinlikleri bile madenlere açmak isterken, biz, belediyelerimizde, şehirlerimize. 3 bin 478 yeni park kazandırdık. Bize saldıranlar, çocuklarımızın güvenle kalabileceği kreşler yapmadılar, ama biz yaptık. 162 olan kreş sayısını 380’e çıkardık. Onlar binlerce ailenin elektriğini, doğal gazını keserken, biz, borcu olmasına rağmen 1 milyon 250 bin hanenin suyunu kesmedik. Ama bir şeyi kestik: Maaşa bağladıkları yandaşların hortumlarını kesip, milletin kaynağını, milletin parasını, millete harcadık. Onların genel başkanı, ‘kadın-erkek eşitliği fıtrata ters’ diyordu. Biz, onlardan aldığımız belediyelerdeki kadın yönetici sayısını, yüzde 91 oranında artırdık. Meclis’te, ‘İhtiyaç sahibi öğrencilere ücretsiz yemek verelim’ dedik; reddettiler. Onlar yapamadılar, ama biz bu çalışmayı başlattık. Şimdi, onlarca belediyemizde, on binlerce öğrencimize her gün beslenme desteği veriyoruz. Çocukları açlığa mahkum etmek onlara, evlatlarımızın karnını doyurmak, çok şükür bize nasip oldu.”
Torun: “Fitne ve fesat üretmekten başka işe yaramayan bir İçişleri Bakanı’yla karşı karşıyayız”
İktidarın bu nedenlerle Millet İttifakı belediyelerine saldırdığının altını çizen Torun, İmamoğlu’na yerel mahkemece verilen hapis ve siyasi yasak kararını da bu kapsamda gördüklerine dikkati çekti. “Aciz bir kumpasla karşı karşıyayız” diyen Torun, yapılanın bir, “sivil darbe girişimi” olduğuna vurgu yaptı. “Bu haksızlığa karşı asla yalnız değilsiniz Ekrem Başkanım” diyen Torun, şunları söyledi:
“Hep beraber direneceğiz, hep beraber bu kararı yırtıp atacağız. O gün ben de mahkeme salonundaydım. Bu kararı verenler, utançlarından yüzlerimize dahi bakamıyorlardı. Ama onlara talimatı verenlerin utanma duygularının kalmadığını da biz gayet iyi biliyoruz. Fitne ve fesat üretmekten başka işe yaramayan bir İçişleri Bakanı’yla karşı karşıyayız. Bu bakan, Ekrem İmamoğlu’na bir laf etmiş, başkanımız da bu sözü kendisine iade etmiş. Başkanım, az bile söylemişsin. Çünkü, gerektiğinde hadsize had bildirmek, 40 yetime kaftan giydirilmekten daha üstündür. Bu makam, belediyelerimiz için özel bir birim kuruyor ve her gün öküzün altında buzağı arıyor. Bir şey bulamayınca da yalana ve iftiraya sarılıyor. Belediyelerimizle ‘terörü’ yan yana getirmeye çalışıyor. Yerel seçimlerden önce de, ‘CHP gelirse faturaları teröristler dağıtacak’ dediler. Ne oldu? Bu millet, fatura getiren terörist görmedi ama, FETÖ’nün yolundan gidenlerin bakanlık yapmasına şahit oldu.”
Torun’dan Soylu’ya, “terörist” tepkisi: “Bir bakanın, ‘binlerce terörist var’ diyerek belediyeleri suçlaması, Bir akıl tutulmasıdır”
Torun, “Bu bakan, geçen yıl da, ‘İBB’de 557 terörist var’ dedi. Bas bas bağırdı. ‘İspat edemezsen, namertsin’ dedik. Aradan bir yıl geçti ama ispat edemedi” dedi. Torun, “Bir yıl sonra da bir daha çıktı, ‘İstanbul’da bin 668 terörist var’ demeye başladı. Ama bir atasözümüz var: ‘Bozulunca maya, ne ar tanır, ne de haya’ demiş atalarımız. Ülkede terörist sayısının arttığını söyleyen ve bununla övünen bir İçişleri Bakanı, bu ülke için bir utanç kaynağıdır. Bir bakanın, ‘binlerce terörist var’ diyerek belediyeleri suçlaması, Bir akıl tutulmasıdır. Sormak istiyoruz: Adli sicil belgelerini veren, güvenlik soruşturmalarını yapan sizsiniz. Bilmiyorsanız da söyleyelim; Emniyet de bizim belediyelerimize bağlı değil. Adama sorarlar: ‘Sen İçişleri Bakanı değil misin? Elini tutan mı var? Bu kadar terörist varsa sen ne iş yapıyorsun o zaman?’ Bu İçişleri Bakanı maalesef hukuk tanımıyor. Kanun tanımıyor. İBB’de çalışanları, ikinci derece yakınları üzerinden iltisaklı ilan ediyor. İkinci derecede yakınlık iltisaklı sayılsa, kendi partisinde kaç kişi kalır? Kaç kişi bulunur? Onu bile bilmiyor” ifadelerini kullandı.
Torun: “Seçime kadar ki süre, bu iktidarın korku ve panik dönemidir. Korkuyla saldırıyorlar, korkuyla çırpınıyorlar”
İktidar kanadının, “soruşturmalarda belediyeler arasında ayırım yapmıyoruz” dediğini hatırlatan Torun, şunları söyledi:
“Biz, sizin hangi belediyelere soruşturma açtığınızı, müfettiş gönderdiğinizi, ne yaptığınızı iyi biliyoruz. Açıklayın o zaman: AK Partili belediyelerde binlerce FETÖ’cü çıktı. Onları niye anlatmıyorsunuz? Serik Belediyesi’nde, rüşvet skandalı hakkında niye işlem yapmıyorsunuz? Şırnak’ta, rüşvet ve yolsuzluktan hapis cezaları alan belediye başkanlarını neden koruyorsunuz. İstanbul’da, Ankara’da önceki dönemde yapılan yolsuzluk dosyalarını niye anlatmıyorsunuz? Sizin belediyelerinizde, gri pasaportla insan kaçakçılığı yapıldı. Neden onları konuşmuyorsunuz. Çünkü, bu iktidarın terazisinde menfaat, adaletten daha ağır basıyor. Baskılarının artacağını biliyoruz değerli belediye başkanları. Ama kötülük her kişinin, iyilik mert kişinin karıdır. Biz tüm engelleri aşa aşa hizmet etmeye devam edeceğiz. Bu saldırıların tek nedeni, korkudur. Sizin verdiğiniz hizmetlerden korkuyorlar. Seçime kadar ki süre, bu iktidarın korku ve panik dönemidir. Korkuyla saldırıyorlar, korkuyla çırpınıyorlar. Millet, yerel seçimlerde bunların kulağını çekti ama ders almadılar. İlk sandıkta öyle bir tokat yiyecekler ki, emin olun kulak çekmeye hasret kalacaklar. Ve inanıyoruz ki; yapılacak ilk seçimde, tarihi ne olursa olsun, erken veya zamanında; milletimiz bu baskıya, bu ayrıştırmaya, bu organize kötülüğe sandıkta mutlaka ve mutlaka kararını verecek, bu basiretsiz iktidarı gönderecek, halkın iktidarını, milletin iktidarını göreve getirecek. Geliyor gelmekte olan.”
İmamoğlu: Hoşgörü iklimi, çok uzun zamandır ülkemizi terk etmiş durumda
İmamoğlu ise, dünya tasavvuf tarihinin en önemli kişiliklerinden Mevlana Celalettin-i Rumi’nin şehrinde buluşmalarının önemli olduğuna dikkat çekerek, Konya’nın bu yönüyle hoşgörünün kenti olduğunun altını çizdi. İmamoğlu, şöyle konuştu:
“Maalesef bu hoşgörü iklimi, çok uzun zamandır ülkemizi terk etmiş durumda. Bile isteye, bu ‘hoşgörü toprağı’ diye tarif ettiğimiz. Anadolu’nun her köşesi, memleketimizin her köşesi, ne yazık ki sorunlu bir döneme evrildi. Kendi var oluşlarını, toplumu kutuplaştırmaya bağlama konusunda attıkları adımlarla bir hoşgörü ikliminin yerini hor görüye bıraktığı bir millet, bir memleket olduk. Bugün hepimizin yaşadığı zor süreçler var. Altı çizilecek, memleketimizin her köşesinde anlatılacak, gerçekten trajikomik, ama aynı zamanda ürkütücü, aynı zamanda endişe verici ve memleketimizin demokrasisini ne yazık ki paramparça eden bir süreci hep birlikte yaşıyoruz.”
“Ülkeyi yönetenler, milletimizin temsilcileri olduklarını unuttular”
Millet İttifakı’na bağlı CHP’li 11 büyükşehir belediyesi olarak, iktidar kanadından gelen baskılara göğüs germek zorunda kaldıklarını belirten İmamoğlu, kendilerine hukuksuz bir süreç yaşatıldığına vurgu yaptı. İmamoğlu, “Zamanla ülkeyi yönetenler, milletimizin temsilcileri olduklarını unuttular ve kendilerini, devletin sahibi olmaya dönük bir sıfata, bir fıtrata büründüler. Öyle ki, İstanbul’da bunun örneklerini çokça tespit ediyoruz. Memleketi de İstanbul gibi, kendi mülkleri sanmaya başladılar. Tüm bu hamleleri millet vicdanında boşa çıkaracak 11 büyükşehir belediye başkanımızla bir arada, buradayız. Türkiye’nin demokrat, hoşgörülü, erdemli, çok çalışkan ve başarılı belediye başkanları. Bizler, Türkiye’nin yarısından fazlasına hizmet vermek için canla başla, 7/24 çalışan neferleriz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve Millet İttifakı’nın başarılı belediye başkanlarıyız” ifadelerini kullandı.
“Doğru işler yapıyoruz”
Bugüne kadar, Yerel Yönetimlerden sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun’un da katıldığı 14’ü fiziki, 25’i çevrimiçi olmak üzere, toplam 39 kez toplandıkları bilgisini paylaşan İmamoğlu, “Bu toplantılar; özel anlara, sorunlu gündemlere, Türkiye’ye yardımcı olacak, milletimize katkı sunacak ve birçok zamanda da bizim gündemimizde olmaması gereken, hatta bizim yetki alanımızda olmayan birçok hususa çözüm bulma konusunda ortaya irade koymuş, ortaya düşünce koymuş, hatta eyleme geçmiş ve de başarılı olmuş belediye başkanlarıyız. Hepimiz, her birimiz, 2019’da seçildiğimiz oydan çok daha fazlasına, desteğe sahip belediye başkanları olmamızın altında yatan gerçek ve ruh, tamamen budur. Milletimizin bu teveccühüne sahip olmak, bizim en büyük gurur vesilemizdir. Bizim gerçekten taçlanmamız anlamına gelen, bir süreçtir. Gerçekten doğru işler yapıyoruz” diye konuştu.
İmamoğlu: Adım adım el yükselttiler…
İktidar kanadının kendilerine dönük saldırılarının altında da bu gerçeğin yattığını vurgulayan İmamoğlu, “Bana getirilen son süreçteki siyasi yasak ve hapis cezasına, belediyelerimize açılan, ‘terör’ ve birtakım sair soruşturmalara dönük sürecin temeli bugün değil. Adım adım el yükselterek, devletin tüm enstrümanlarıyla üstümüze geldikleri bir gerçek” dedi. İmamoğlu, “Zaman tüneli gibi, kısa kısa birkaç hatırlatmayı sizlerin huzurunda yapmak isterim” dedikten sonra, kendisi hakkında 2019’dan bu yana yapılan hukuksuzlukları şöyle özetledi:
– Beylikdüzü Belediye Başkanlığı dönemine yönelik müfettiş incelemeleri.
– 31 Mart 2019 seçimlerinde, ‘kazanmak’ adına yapılan ‘Ali Cengi oyunları.
– 18 gün boyunca kendilerine mazbata verilmemesi. Mazbatanın verildiği gün yaşatılan zorluklar ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca’nın arbede sırasında yaralanması.
– 6 Mayıs 2019’da seçimin iptal edilmesi.
– Verilen ortak mücadeleyle, 23 Haziran seçimlerinin kazanılması.
– Ordu Havaalanı’nda, devletin bir kısım makamlarına yerleştirilen tetikçiler eliyle yaşatılan, ‘evlere şenlik’ olay. Cumhurbaşkanı’nın bu olay özelinde, kendisine verilmesini ‘istediği’ cezayı TV’lerden açıklaması.
İmamoğlu: Peki şimdi duracaklar mı?
“Arzusu tam da Ordu sürecinde televizyonda tariflediği bir şekilde gerçek olmayınca, ‘Ahmak Davası’ senaryosunu ortaya koydular” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“Süreçte, bana yapılan bir hakarete verdiğim cevap üzerinden ve ilk savcısının hiç de önemsemediği bir hazırlığın başladığı bir ortamda, olayın geçtiği günden tam 22 ay sonra dava açıldı. Peki şimdi duracaklar mı? Durmayacaklar. Şimdi hem İBB’ye hem de pek çok Cumhuriyet Halk Partisi Belediyesi’ne, Millet İttifakı Belediyesi’ne kayyum atama senaryosunu ortaya koyma gayreti içerisindeler. Ülkede muhalefet tarafından yönetilen hiçbir alanı bırakmak niyetinde değiller. Bu kadar gözleri dönmüş bir süreci hep birlikte yaşıyoruz. Yani mesele, öyle sadece benden ibaret değil aslında. Ülkeyi götürmek istedikleri ve götürmeye çalıştıkları karanlık bir dönem, despotik bir rejim uygulaması süreci. Bugün bunun karşısında, tüm muhalefetin birlik içerisinde, kararlı, cesur bir duruş sergileme zamanı olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu anlamda özellikle İstanbul’da yaşanan dava sonucu, günü ve sonrasında, başta genel başkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, Altılı Masa’nın tüm liderlerine ve onun dışında bütün muhalefet liderlerine teşekkür ediyoruz. Tabii bu cesur duruş ve süreç, elbette değerlendirilmeli ve bunun, sadece buradan ibaret olmadığı düşünülerek hareket edilmelidir.”
“Işık saçmak için yanmak gerektiğini gayet iyi bilen insanlarız”
“Bizler, Hazreti Mevlana’nın işaret ettiği gibi, mum olmanın kolay olmadığını, ışık saçmak için yanmak gerektiğini gayet iyi bilen insanlarız” diyen İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Yanacağız, ama o umut ışığını asla söndürmeyeceğiz. Her koşulda sonsuz güç vereceğiz birbirimize ve bu konudaki dayanışmamızla, tarih yazmaya devam edeceğiz. Hepimiz için, hep birlikte mücadele etmekten, kararlı bir şekilde dimdik ayakta durmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bir evladı olmaktan gurur duyduğum Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarihi, 100 yıllık bir mücadelenin tarihidir. Kurtuluşun ve kuruluşun partisi olmak, hiçbir zaman partimiz adına da kolay olmamıştır. İstiklal mücadelesinden bu memleketin kuruluşuna, bugüne kadar yaşanan çok zor günler vardır. Ancak her konuda, yüksek ve gururlu her daim, her noktasından, her aşamasından her birimizin ilham alacağı duruşlar sergilenmiştir. Ama hak, hukuk adalet adına, ama demokrasi adına; Türkiye Cumhuriyeti tarihine baktığınızda ilham verici anları her birimiz yakalayabiliriz.”
“Demokrasi ve özgürlük mücadelesini hep birlikte büyütmeye devam edeceğiz”
İmamoğlu, “Ne yazık ki bugün, cumhuriyetimizin 100. yılının arifesinde, aynı sorunları konuşuyor durumda olmaktan üzüntülüyüz. Bugün aynı yerdeyiz. Memleketi karanlık bir rejime boğmak isteyenlere karşı da bizler de geçmiş tarihimizde var olan o birliğin, beraberliğin, ortak iradenin, ittifakla, cesaretle, kararlılıkla direnilmesi gereken bir zamanda olduğumuzun farkındayız. Tıpkı 2019’da hep birlikte başardığımız gibi, biz Belediye Başkanları, bu ittifakın neler yapabileceğini göstermiş insanlarız” ifadelerini kullandı.
Herkesin yönettiği şehirlerde bu bilinçle hizmet yaptığının altını çizen İmamoğlu, “Bundan sonra da neler yapacağımızı milletimiz görecek. Bir olacağız ve mutlak birlik olacağız. Demokrasi ve özgürlük mücadelesini de hep birlikte büyütmeye devam edeceğiz. Omuz omuza vereceğiz ve yargı yoluyla, siyasal mühendislik çabalarını da hep birlikte boşa çıkarmakta kararlıyız. Milletimizle el ele vererek, bu hadsiz kararları da yırtıp atmayı, iyi biliyoruz. Dayanma gücümüzü istediği kadar test etsinler, isimlerimizi istedikleri kadar karalamaya çalışsınlar, Türkiye Cumhuriyeti devletimiz adına bir kara leke gibi, bir trol gibi çalışan ülkemizin ne yazık ki bazı makamlarını işgal eden, atama kimliklerini ortaya koydukları o kötü örneklere karşı, kötü müdahalelere karşı, kötü dile karşı her birimiz toplumsal kucaklaşmanın, toplumsal birlikteliğin ve beraberliğin en iyi örneklerini vermeye devam edeceğiz. Az kaldı, sabredin. Umuyorum ki, hep birlikte, 3-5 ay sonra, Türkiye Cumhuriyeti adına, çok güzel günleri yakalayacağız” dedi.