Ağzının üzerindeki kılıç şeklinde uzantısına okyanuslardaki en hızlı balıklardan biri olması eklenince efsanelere, şiirlere ve edebiyat eserlerine konu olan kılıç balığı nesli tükenen türlerin başında yer alıyor.
Milliyet’ten Gökhan Karakaş’ın haberine göre; yakalanması en zor balıklar arasındaki kılıç balığı, 1950’li yıllarda İstanbullu balıkçıların geçim kaynakları arasında yer alıyor ve balık hallerinde sıklıkla bulunuyordu.
Plansız şehirleşme, deniz kirliliği ve beslendiği türlerin azalmasıyla İstanbul Boğazı’nda 1970’lerin sonundan itibaren görülmeyen kılıç balığı, geçtiğimiz günlerde ağlara yakalandı.
45 yıldır Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ve Karadeniz’de balık avlayan Garipçeli reis Şaban Şengül, Kireçburnu açıklarında lüfer avlamak için ağ atmıştı. Yeteri kadar dolduğu düşünülen ağı toplayan Şaban Şengül ve tayfası, güverteye dökülen balıkların içinde kılıç balığını görünce çok şaşırdı. Şengül, “Sanırım lüferin peşinden gelmiş. Bizi çok sevindirdi. 45 yıldır İstanbul Boğazı’ndayım, ilk kez geldi ağımıza. İstanbul’un eski günlerine dönmesini çok isterim” dedi.
İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuray Erkan ise, aşırı avcılık ve çevresel faktörlerle yok olan türün tekrar görülmesinin çok sevindirici olduğunu belirterek, “Şu anda İstanbul Boğazı’nda 1950’lerin şartlarının olduğunu ve denizde düzelme olduğunu söyleyemeyiz. Kılıç balığının sularımıza geri döndüğünü de söyleyemeyiz ama her yönüyle sevindirici bir gelişme. Nesli tehlikede bir türün İstanbul Boğazı’nda görülmesi çok önemli. Unutmayalım ki, 1967 yılında kılıç balığının avcılık miktarı 86 tondu. Ticari olarak soyu tükenen türün değerini bilmeliyiz” dedi.