İTÜ birincisi Ay: “Bu sistemi değiştireceğiz, değiştirmeliyiz”

Hüseyin Umutcan Ay
Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İTÜ’nün 248’inci yıl birincisi Hüseyin Umutcan Ay, mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada kadın cinayetlerinden asgari ücretle geçinemeyenlere, sömürüden gençlerin gelecek kaygısına birçok konuya değindi. Çözümün “kaçmak” olmadığını vurgulayan Ay, “Bizler ve bizim yetiştireceğimiz çocuklar hegemonların elinde yozlaşmış bu sistemi değiştireceğiz. Değiştirmeliyiz” dedi.

“Bizler insan olmayanların elinden fazlasıyla çektik” diyen Ay “Yarattığımız bu yeni dünyada onlar sadece yozlaşmış bir düşüncenin son temsilcileri olarak kalacaklar” diye belirtti.

İTÜ Ayazağa Yerleşkesindeki stadyumda düzenlenen mezuniyet töreninde konuşan Ay şunları söyledi:

‘SİZLERLE BU YÜKÜ PAYLAŞMAK İSTİYORUM’

“Sorgulamak ve araştırmak… Biz işletme mühendislerinin ne yaptığı çok bilinmese de genel olarak bizim olayımız sorunları bulmak ve bunlara çözüm üretmektir. Ve bunun da temelinde sorgulamak yatar. Ancak bunun ağır da bir bedeli vardır. Çünkü sorguladığınız şeyi öğrenmeye başlarsınız, öğrendiğiniz şeyler sizi bazen uykularınızdan da edebilir. Ben bu bedeli ağır bir şekilde ödedim. Ve şimdi sizlerle bu yükü paylaşmak istiyorum. Son bir yılım Türkiye’deki kadına şiddetin temelini araştırmak ve buna bir çözüm üretmekle geçti. Yalnızca yüzlerin ve isimlerin değiştiği, olaylarınsa hep aynı kaldığı bu üçüncü sayfa haberlerinin bir sebebi olmak zorundaydı. Aslında vardı da bizler bunları bulduk. Yasaların kapsayıcı olduğu o dünyada sorun operasyoneldi. Sistemseldi. Sistemsel sorunlara yeni süreçler ve sistemler tasarlayarak çözüm üretebilirsiniz. Bunun için sadece biraz para ve bir miktarda efor gerektirir. …

“BEN O ÖLEN KADINLARIN KANINI ELİMDEN ÇIKARAMIYORUM”



Ve sevgili arkadaşlarım ben artık haberleri takip edemiyorum. Çünkü sorunu biliyor, çözümü biliyor fakat bu çözümü uygulayamıyorken, ben o ölen kadınların kanını elimden çıkaramıyorum. Benim bu yolda ödediğim bedel bu oldu. Fakat bu insanlığın ödediği bir bedelle kıyaslanamaz bile.

Peki sadece sorun bu mu? Ülkenin doğusuna bakın, daha çocuk yaşta kız çocuklarının evlendirildiğini görürsünüz. İstanbul’a bakın, asgari ücretle 4 kişilik ailesini geçindiremediği için intihar eden o güzel insanları görürsünüz. Taksim’e bakın, sırf orada hayat ona daha farklı bir seçenek sunmadığı için ara sokakta katledilmiş yatan o güzel insanları görürsünüz. O kadar da uzağa gitmeyin sıra arkadaşlarınıza bakın. Sırf deneyim elde edebilmek için haftanın 5 günü 5 kuruş para almadan şirketler tarafından sömürüldüklerini görürsünüz.

“BU YOLDA BİRBİRİMİZDEN BAŞKA KİMSEMİZ YOK”

Bir de son olarak potansiyel geleceğinize bakın. Orada sırf iş bulamadığı için asgari ücrete mühendislik ve mimarlık yapan akranlarınızı görürsünüz.

Karanlıkta olduğumuzu düşünüyoruz, biliyorum. Aynı zamanda korkuyoruz da. Sorunları biliyoruz peki çözüm ne? Kaçmak mı? Belki de birileri bizim için her şeyi çözsün diye arkamıza yaslanıp beklemeliyiz. Ya da belki başımıza gelmediği sürece sorun yokmuş gibi de davranabiliriz.

Hayır, sevgili arkadaşlarım bunu üzülerek söylüyorum ki; bu yolda birbirimizden başka kimsemiz yok. İşte bu yüzden çabalayacağız.

Çünkü unutmayın ki herkes bir gün ölür. Buna sizler de dahilsiniz saygıdeğer büyüklerim. Ve geriye kalan bizler ve bizim yetiştireceğimiz çocuklar hegemonların elinde yozlaşmış bu sistemi değiştireceğiz. Değiştirmeliyiz.

Bunu insanlık için, insan olarak yapacağız. Çünkü bizler insan olmayanların elinden fazlasıyla çektik.

… Yarattığımız bu yeni dünyada onlar sadece yozlaşmış bir düşüncenin son temsilcileri olarak kalacaklar…”

Bu Yazıya Tepki Ver