İyi Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, Türkiye’de daha önce de ekonomik kriz yaşandığını belirterek “Ama bugün bahsettiğimiz şey ekonominin de içerisinde olduğu bir sistem krizidir. Yaşadığımız şey, ekonomik kriz değil bir sistem krizidir. Ve bir devlet krizidir” dedi.
İyi Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu ve İYİ Parti Muğla Milletvekili Metin Ergun, TBMM’de düzenledikleri ortak basın açıklamasında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne yönelik eleştirilerde bulundu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne yönelik eleştirilerde bulunan Ergun, şu açıklamayı yaptı:
“Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile yetkisizlik dönemine girilmiştir”
Ülkemizde Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin uygulamaya başlamasıyla ile anayasal kurumlarımız içinde yetkisizlik dönemine girilmiştir. Kurumların sadece yetki ve iradeleri değil uzun zamandan bu yana çeşitli tecrübelerle oluşturdukları kurumsal kültürleri de yok edilmiştir. Yani partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile Türkiye’de kurumsallaşmayı örseleyen bir kurumsuzluk hali ve yasal ussal meşruiyeti zedeleyen keyfiyete dayalı bir kuralsızlık rejimi inşa edilmiştir. Bu süreçte hukukun üstünlüğünün ortadan kalması ve demokratik gerileme aynı anda yaşanmıştır. Özellikle hukukun üstünlüğünün ortadan kalkması ülkemizin bilaistisna her alanda geriye gitmesine sebebiyet vermiştir.
“Yürütmenin de hukukla sınırlandırılması ortadan kaldırılmıştır”
Bilindiği gibi Türkiye’nin son dört yılının heba olmasına sebep olan bu süreç OHAL şartlarında gerçekleştirilen 16 Nisan 2017 referandumu ile başlamıştır. 2017 yılında yapılan anayasa değişikliği hukuk terminolojisinde suiistimalci anayasacılık olarak tanımlanan bir yöntem ile gerçekleştirilmiştir. Bu referandum neticesinde anayasal kurumların yetki ve güçlerini yürütmenin emrine geçmiştir. Yürütmenin de hukukla sınırlandırılması ortadan kaldırılmıştır.
“Türkiye’nin yapısal bir krize doğru sürüklenmesi kaçınılmaz hale gelecek”
Bu kötü gidişatın sebebi Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi kişilere ve kişisel ilişkilere dayalı ilkel bir devlet anlayışı öngörmesinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla eğer bu süreç böyle devam edecek olursa Türkiye’nin yapısal bir krize doğru sürüklenmesi kaçınılmaz hale gelecektir.
Tatlıoğlu: Yaşadığımız şey, ekonomik kriz değil bir sistem krizidir ve bir devlet krizidir
İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu da şunları söyledi:
“Türkiye’de tek başına bir ekonomik krizin varlığından söz edebilmeyiz. Türkiye zaman zaman ekonomik krizler yaşadı. Ama bugün bahsettiğimiz şey ekonominin de içerisinde olduğu bir sistem krizidir. Devlet krizidir. Devlet kurallar ve kurumlar bütünüdür. Ve bu çerçevede baktığımızda, ne yazık ki son 10 yıldır ama bilhassa Partili Cumhurbaşkanlığı döneminden itibaren kurumlar ezilmiş ve kurallar dışlanmıştır. Yaşadığımız şey, ekonomik kriz değil bir sistem krizidir. Ve bir devlet krizidir.
“10 yıl önceye göre, 200-150 milyar dolar civarında fakirleşen Türkiye’den bahsediyoruz”
10 yıl 950 milyar dolarlık bir Türkiye vardı, 75 milyonla. 2018’de 850 milyar dolarlık bir Türkiye vardı. Bugün 800 milyar dolarlık bir Türkiye’den bahsediyoruz. 10 yıl önceye göre, 200-150 milyar dolar civarında fakirleşen, 4-5 yıl önceye göre 50 milyar dolar civarında fakirleşen bir Türkiye’den bahsediyoruz. Pandemi şartları bütün dünyada hakim olmuş şartlar. Dolayısıyla hukukta, nasıl dünyada 7,5 milyar insanın yaşadığı bir dünyayı kıyaslayarak hukuki verileri dikkate alıyorsak, ekonomik verileri de bu şekilde ele almamız lazım.
“Kaynaklarını fakirden zengine ve de yurt dışındaki faiz lobilerine aktaran bir Türkiye”
Sayın Erdoğan’ın tabiriyle ülkesini krizden krize sürükleyen bir yönetme o diyordu ki o tanımlıyordu Sayın Erdoğan. Ülke bugün Sayın Erdoğan tarafından krizden krize sürüklenmektedir, bir kaos ortamıdır. Ve bizzat bay kriz unvanını gerçekten bütün hatlarıyla hak eden bir siyasi yönetici olarak karşımızdadır. Ve Türkiye’de yine kendisinin tabiriyle dövize, faize ve enflasyona baktığımızda kaynaklarını fakirden zengine aktaran ve de kaynaklarını yurt dışındaki faiz lobilerine aktaran bir Türkiye var.
“Gemileri karadan yürütme konusunda beyanlar verenlerin yolda yürüyemediklerini gördük”
Bugün Türkiye’de Merkez Bankası faizi yüzde 14’tür. Yani Merkez Bankası bankalara yüzde 14 ile faizle para, kaynak verir. Bankalar bunu alıp yüzde 25 ile hazineden kağıt aldıklarında bankanın oturduğu yerden yüzde 10’un üzerinden bir rant sağlaması söz konusu ve çok açık ve uzun süredir devam etmektedir. Ve yoldan çıkmış ekonomiyi bugün gemileri karadan yürütme konusunda beyanlar verenlerin yolda yürüyemediklerini şarampole yuvarlandıklarını gördük. Önce şarampolden çıkıp bir yolda yürümeyi becersinler, gemileri biz karadan denizden de yürütürüz problem yok. Ama yolda yürümeyi beceremeyip bu ülkenin şartlarında ülkeyi şarampole yuvarlayanlar şimdi hayallerin bile üzerinde duyguları satmaktadırlar. Bu nedenle dövizi baskılamak için çok ciddi bir faiz ödeyen bir Türkiye.
“Hanelerin yüzde 1’inden fazlasının elektriği kesik. 280 bin abone, bu büyük bir dram”
Tatlıoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 23 Nisan’da evinin elektriğinin kesik olmadığı iddiasıyla ilgili soru üzerine şu yanıtı verdi:
“Polemik yaratan kamunun, bunu 23 Nisan tarihi itibariyle şeklinde ben de bakanın açıklamasını gördüm, ama bu ifadelerin arasında açıklık getirmek lazım. Ama siyaset elbette ki toplumun sorunlarını dile getirmek ve toplumun tamamına aktarmak zorundadır. O nedenle Türkiye’de siyaset ve muhalefet değişik şekilde toplumun sorunlarını dile getirmektedir ve Türkiye’de nüfusun, hanelerin yüzde 1’inden fazlasının elektriği kesik. 280 bin abone. Dolayısıyla bu büyük bir dram…Bunu siyasetçi muhalefet dile getirmeyecek kim dile getirecek. Ama o polemik konusu Sayın Bakan’ın açıklık getirmesi gereken bir husustur.”
“Biz olayın herhangi bir tarafı değiliz”
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı olarak Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş’ı işaret ederek “Masada olmayan Yavaş’ın ismi artık masadadır” şeklindeki sözleri sorulan Tatlıoğlu şunları söyledi.
“Türkiye’de herkes hürdür siyasiler istedikleri yorumu yapabilirler biz olayın herhangi bir tarafı değiliz.”