‘Hudut namustur’ pankartı asan ve önceki gün kendisinden haber alınamayan Ahmet Çakmak, kendisini alıkoydukları ve ailesiyle tehdit ettiklerini iddia ettiği kişiler hakkında suç duyurusunda bulundu. Savcılıkta ifade veren Çakmak şunları söyledi: Ülkü Ocakları Genel Merkezi’ne gittik. Burada Ömer Şanlı isimli yönetici ile görüşecektim. Odasına girdiğimde sinirli bir şekilde ‘Kolunu bacağını kırarım’ dedi.
Hudut namustur’ yazılı pankart astığı için gözaltına alınan ve adli kontrol şartıyla serbest bırakılan 6 gençten biri olan Ahmet Çakmak, bir önceki akşam saat 22.15’te sosyal medya hesabından İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’yu, “Bana bu pankartı Buğra Kavuncu astırdı. Yanındakiler para ve başka şeyler vadettiler” ifadeleriyle suçladığı bir video paylaşmıştı.
Videonun ardından arkadaşları ve avukatları, Çakmak’ın Ankara’ya, Ülkü Ocakları Genel Merkezine gittiğini ve bir daha kendisinden haber alınamadığını duyurmuşlardı. Ailesinin de kendisinden haber alamadığı Çakmak’ın avukatları, alıkonulmuş olabileceğinden şüphelenerek durumu polis ekiplerine bildirmişlerdi. Avukatların ihbarı üzerine çalışma başlatan Ankara emniyeti, dün saat 14.00 sıralarında Ahmet Çakmak’ı bulmuştu.
Çakmak, emniyet işlemleri tamamlandıktan sonra şikayetçi olmak içim Ankara Adalet Sarayına götürülmüştü. Ahmet Çakmak’ın savcılığa verdiği ifade şöyle:
SERBEST KALINCA TEHDİTLER BAŞLADI
– Yaklaşık 3 hafta önce arkadaşlarım ile birlikte göç ve terör karşıtı pankart astım bu olayla ilgili İstanbul’da emniyette ve Çağlayan Adliyesi’nde ifade verdim Daha sonra serbest bırakıldım serbest kaldıktan sonra sosyal medya üzerinden tehditler almaya başladım.
– Profil fotoğrafı olmayan ve açık isimleri bulunmayan hesapların bana ‘Fırat Çakıroğlu da sizin gibi zıplıyordu’ şeklinde tehdit içeren mesajlar aldım. Bunun dışında da özelden bana tehdit içeren mesajlar geliyordu. Benimle birlikte pankart asan arkadaşlarımdan biri İstanbul’da saldırıya uğradı Bu olaydan sonra da Edirne’de bir düğüne giderken şu an ismini vermek istemediğim bir arkadaşımdan “İstanbul’daki bazı ülkü ocaklarından kalabalık bir grubun beni sorduğunu” öğrendim. Ben de bu olayın etkisiyle memleketim olan Tokat’a abimin bilgisi dahilinde gittim.
“KOLUNU BACAĞINI KIRARIM” DEDİ
– Tokat’tayken iş yerinden yöneticim olan Mehmet Bilen beni arayarak Ankara’da Ülkü Ocakları Genel Merkezi’nde benimle konuşmak için çağırdıklarını öğrendim. Patronum bana “Sana herhangi bir zarar verilmeyecek” dedi. 2 Eylül’de Ankara’ya geldim. Hamamönü’nde Abdurrahman Gülseren ile buluştum. Kendisi bana kefil olmak için geldiğini söyledi.
– Birlikte Ülkü Ocakları Genel Merkezi’ne gittik burada Ömer Şanlı isimli yönetici olan bir kişi ile görüşecektim. Odasına girdiğimde sinirli bir şekilde “Kolunu bacağını kırarım” dedi. Arkadaşlarımın ve benim ikamet ettiğimiz adresleri gösterdi bana, İstanbul’da saldırıya uğrayan arkadaşım Semir’i kastederek “Ondan daha kötü olacaksınız” dedi. Bir süre sonra da “Ailen seninle aynı yerde oturuyor değil mi?” diye sordu. Ben bunu tehdit olarak algıladım.
“TALİMAT BEKLİYORUZ”
– Benden bir video çekmemi istediler, ben içeriğe itiraz ettim. Söylememi istedikleri şeylerin doğru olmadığını söyledim. Bana “Seni burada öldürmüyoruz, dövmüyoruz. Video çekmeni istiyoruz. Bu şekilde kurtulacaksın” dediler. Ben diğer odada beklediğim sırada yanımda tanımadığım 4 kişi benim başımda bekliyordu. Kendi aralarında konuşurken benimle ilgili talimat beklediklerini anladım. “Genel Başkan’dan talimat bekliyoruz” şeklinde bir ifade duydum. Abdurrahman’ın evine gitmek üzere 4 kişiyle birlikte çıktık. Abdurrahman’ın evine gittiğimde bana önceden ezberletilen bir metni söylediğim bir video çekmemi söylediler.
PAYLAŞIMI ZORLA YAPTIRDILAR
– Ben de kendi telefonumdan söylediği şekilde bir video çektim. Sonra da videoyu benim Twitter hesabımdan paylaştım. Paylaşım işini odada bulunan kişilerin zorlamasıyla yaptım. Kendi özgür irademle yapmadım. Videonun paylaşılmasından sonra telefonumu uçak moduna almamı söylediler. Abdurrahman ile yemek yemeye çıktık. Abdurrahman’ı aradılar. Sonra 4 kişi geldi beni bir araca aldılar. Kurtuluş Park’ına gittik. Orada Ömer Şanlı isimli kişi de bir araçla arkamızda yanaştı. Beni o araca aldılar. Araçta tanımadığın bir kişi daha vardı.
TELEFONUMDAN İKİ TANE TWEET ATTI
– Kurtuluş Parkı’na giderken Alparslan isimli kişi telefonumu benden istedi. Ben de yol boyu tehditkâr konuşmaların etkisinde kalarak telefonumu verdim. Telefonumdan iki tane tweet attı. Ömer Şanlı’nın aracına geçtikten sonra birlikte Ülkü Ocakları Gençlik Merkezi’ne doğru gittik. Yolda Ömer Şanlı, bana “Telefonu aç, soranlara iyi olduğunu söylersin. Arkadaşımla birlikte kalıyorum de” dedi. Ben de bunun üzerine telefonumu açtım.
CAN GÜVENLİĞİMDEN ENDİŞE EDİYORUM
– Ağabeyim beni aradı. Ben kendisine iyi olduğumu, Ankara’da arkadaşımla olduğumu söyledim. Ağabeyim de bana karakolda olduğunu, zor durumdaysam bunu belli etmemi söyleyince ben de kendisinde aynen şeklinde cevap verdim. Burak isimli şahıs, emniyetten sorarlarsa ne şekilde ifade vermem gerektiğini söyledi. Sabah da Burak isimli şahıs eve geldiğinde telefonda Ömer Şanlı ile beni görüştürdü. Bu kişi de nasıl ifade vermem gerektiği konusunda bana “Beni kimse alıkoymadı. Ben video içeriğini kendi rızamla doğru bularak söyledim” şeklinde ifadeler kullandı.
– Bu olaydan dolayı can güvenliğimden endişeleniyorum. Beni Genel Merkez ve evde alıkoyan, beni tehdit eden, ailem ve arkadaşlarım üzerinden ve zorla bana video çektirerek birilerine iftira attıran, Abdurrahman’ın evine gittiğimizde arabada bana vurmaya çalışan Cem isimli şahıstan ve diğerlerinden şikayetçiyim.