Karamollaoğlu: “Baz etkisiyle artış hızı düşen enflasyon rakamlarıyla, ‘enflasyonu düşürdük’ diye övünemezsiniz”

karamollaoğlu

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu,  iktidarı ekonomi üzerinden eleştirerek, “Baz etkisiyle artış hızı düşen enflasyon rakamlarıyla, enflasyonu düşürdük diye övünemezsiniz. TÜİK marifetiyle milyonların hakkına girmelerine rağmen maaşlara şu kadar zam yaptık diye eksik verdikleri enflasyon farkını dahi maaşlara zam yapmış gibi göstererek bu işten kurtulamazsınız. IMF’ye borcumuz artık bitti diye övünürken Rusya’ya, Arabistan’a diğer Müslüman ülkelere olan borca göz dikip oradan gelecek bazı imkanları durumumuz düzeldi diye millete aktaramazsınız.” dedi. Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş cinayeti ile ilgili de konuşan Karamollaoğlu, “Hayatının hiçbir döneminde bizimle aynı siyasi anlayışı benimsemeyen bu genç insanın öldürülmesi ve ardından soru işaretlerini uyandıran bir büyük sessizlikle karşı karşıya kalmamız hakikaten hem bizi üzmekte hem de şaşkına çevirmektedir” dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında Sinan Ateş cinayeti ve ekonomiye dair değerlendirmeler yaptı. Karamollaoğlu, şunları söyledi:

“Geçmişin hatalarını telafi edeceğimiz, geride bırakılan enkazı kaldıracağımız, travmalarını atlatıp yaralarını da hep birlikte saracağımız bir yeni dönemin şafağındayız. Benden bize giden bu yolu kararlılıkla yürüyecek şahısların ve partilerin değil 85 milyonun menfaatini gözetecek hakkını ve hukukunu koruyacak bir yıl olacak diye düşünüyorum.

Sinan Ateş cinayeti: “Bu genç insanın öldürülmesi ve ardından soru işaretlerini uyandıran bir büyük sessizlikle karşı karşıya kalmamız hakikaten hem bizi üzmekte hem de şaşkına çevirmektedir. Ama ne yazık ki yetkililer suskun”

2023 yılında, Cumhuriyetimizin 100. yılında hâlâ ne yazık ki siyasi cinayetleri konuşuyor olmak ise bizi hem üzüntüye hem endişeye ve hem de utanca vesile kılmaktadır. Geçtiğimiz hafta başkent Ankara’nın tam göbeğinde, öğle saatlerinde bir siyasetçi, bir akademisyen, iki çocuk babası, eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş maalesef katledildi. Hunhar bir cinayete kurban edildi. Sebebi ne olursa olsun bir insanın böyle alçakça sokak ortasında infaz edilmesini kabul etmek mümkün değil. Elbette buna en büyük tepki ülkü ocaklarının kendisinden geldi. Hayatının hiçbir döneminde bizimle aynı siyasi anlayışı benimsemeyen bu genç insanın öldürülmesi ve ardından soru işaretlerini uyandıran bir büyük sessizlikle karşı karşıya kalmamız hakikaten hem bizi üzmekte hem de şaşkına çevirmektedir. Ama ne yazık ki yetkililer suskun. Sivas’tan hemşehrim, özellikle 28 Şubat döneminde dik duruşuyla çok iyi hatırladığımız ve hep hayırla yad ettiğimiz merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümünün üzerindeki soru işaretleri hâlâ giderilememişken 2023 yılında hâlâ bir sis ve suskunluk perdesinin gerisinde böyle vahim bir hadiseyi konuşuyor olmaktan da çok büyük üzüntü duymaktayım. Ülkücü kardeşlerimizin acısını paylaşıyor. Merhuma bir kez daha Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına baş sağlığı ve sabır diliyor, olayın tüm yönleriyle bir an önce aydınlatılması gerektiğini de özellikle ifade ediyorum. Geciktirilmemeli. Aslında işaretler belli. İçişleri Bakanlığı bu konuyu çok kısa zamanda en ince detayına kadar araştırıp kamuoyunu bilgilendirmeli.

“ TÜİK’in rakamları adeta bir terzi hassasiyetiyle iktidarın talebi doğrultusunda organize ediyormuş intibası çok yaygın”

İktidar, ömrünü uzatmak ve biraz daha sürdürmek için iktidar imkanını her hafta yeni bir müjdeyle Türkiye gündemini işgal etmeye çalışıyor. Vatandaşı, seçmeni ikaz etmeye çalışıyor. Bu kadar fazla yenilik de aslında insanlarda biraz tereddütün doğmasına vesile oluyor. Rakamlar da karışık. TÜİK’in rakamları adeta bir terzi hassasiyetiyle iktidarın talebi doğrultusunda organize ediyormuş intibası çok yaygın. Buna rağmen iktidarın gündeme getirdiği rakamlar maalesef vatandaşları tatmin etmiyor. Söylemler de tatmin etmiyor.

“Bugüne kadar yaptığımız uyarılara kulak asmayan, tüm muhalif partileri iç düşman kategorisinde değerlendiren iktidar kaybedeceğini şimdi anladı”

Ya yeni gaz yatakları bulunuyor ya yıllardır çözüm bekleyen sorunlara kısmi bir müdahale yapılıyor ya da sürekli olarak mart-nisan aylarında devreye alınacak projelerin duyurusu yapılıyor. Maalesef özellikle ekonomide öngörülemez bir dönem inşa eden AK Parti iktidarı şimdilerde yeni bir tarihi dillerine doladı. ‘Enflasyon ne zaman düşecek’ diye sorulduğunda cevap mart-nisan ayları. ‘TOGG ne zaman yola çıkacak’ yine cevap belli, aynı aylar. Madem bu kadar gaz buldunuz, ‘Peki ne zaman bu gaz kullanılacak’ diye sorduğunuzda da yine mart-nisan ayları ve hemen arkasından ifadeleri gündeme geliyor. ‘Peki, EYT’liler ilk maaşlarını ne zaman alacak’ denildiğinde de ‘Nisan aylarında herhalde bu imkana kavuşurlar’ deniliyor. Çok net olarak ifade ediyorum. Aslında bu sorulara seçimlerden hemen önce diyemedikleri için, ‘biz hayal satıyoruz tek derdimiz seçimleri kurtarmak’ diyemedikleri için böyle lafı eğip bükme ihtiyacı duyuyorlar. Tıpkı koskoca bir dönem gezip tozan yatıp uyuyan ve ancak sınavlardan bir gün önce sınavda hiçbir şey yapamayacağını idrak edip son gece ve son dakikalarda çırpınmaya başlayan bir öğrencinin telaşına kapılmış gibiler. 20 yıllık bir uykudan şimdi panikle uyandılar. Ama iş işten geçti maalesef. Bugüne kadar yaptığımız uyarılara kulak asmayan, tüm muhalif partileri iç düşman kategorisinde değerlendiren iktidar kaybedeceğini şimdi anladı. Ne yaparsa yapsın sonucu değiştiremeyeceğini çok kısa bir süre sonra göreceği için artık sınır tanımıyor. Anlayacaklar, anlamakta da gecikmeyecekler. Bir bardak suyla koskoca bir yangının söndürülemeyeceğini anlayacaklar. Kanserin aspirinle tedavi edilemeyeceğini anlayacaklar. 20 yıllık bir uykunun verdiği uyuşukluktan üç-beş ayda kurtulamayacaklarını anlayacaklar. Anlayacaklar ki zaman artık değişim ve yeni bir başlangıç zamanıdır ve bunu kaçırdılar.

“Baz etkisiyle artış hızı düşen enflasyon rakamlarıyla, enflasyonu düşürdük diye övünemezsiniz”

AK Parti iktidarı başarısızlıkları konuşulmasın diye sürekli suni gündem oluşturup olmayan başarılarını da büyük başarılar elde etmiş gibi takdim etmeyi huy edindiler. Elbette bazı attıkları adımlar var ve bunların hepsi ülkenin zararına değil. Yollar havaalanları, köprüler, yüksek binalar, şehirlerdeki değişiklikler… Biz bunların olmadığını söylemiyoruz ancak bunlar bir vatandaşın daha rahat yaşadığının işareti, göstergesi değil. Bu ülkede yaşayan insanlar ellerindeki imkanlarla geçimlerini daha rahat sağlamak istiyorlar. Adaletten emin olmak istiyorlar. Eşit şartlarda birileriyle yarışmayı önemsiyorlar. Siz bunları rakamlarla oynayarak rakamları manipüle ederek düzeltemezsiniz. Gerçeklerin üstünü örtemezsiniz. Baz etkisiyle artış hızı düşen enflasyon rakamlarıyla, enflasyonu düşürdük diye övünemezsiniz. Dış ticaret açığı rekor kırarken sadece ihracattaki artışı gündeme getirerek şimdi biz ihracatta bir patlama yaptık ülkenin durumu daha iyiye gidiyor diyemezsiniz. TÜİK marifetiyle milyonların hakkına girmelerine rağmen maaşlara şu kadar zam yaptık diye eksik verdikleri enflasyon farkını dahi maaşlara zam yapmış gibi göstererek bu işten kurtulamazsınız. IMF’ye borcumuz artık bitti diye övünürken Rusya’ya, Arabistan’a diğer Müslüman ülkelere olan borca göz dikip oradan gelecek bazı imkanları durumumuz düzeldi diye millete aktaramazsınız. İhracatta yıllık bazda bir artış var ve bu rekor seviyede ama madalyonun öteki yüzünü görmeden bunun bir başarı olduğunu söylemek herhalde mümkün olmaz. 2022 yılında ihracat bir önceki yıla göre yüzde 12,9 artarak 254 milyar seviyesine çıktı. Ancak ithâlât, yüzde 34,3 yükselişle 364 milyar dolar seviyesine çıktı. Böylece dış ticaret açığı 110 milyar dolara ulaştı. Dış ticaret açığı bu hesapla gidildiğinde bir önceki yıla göre tam yüzde 138 artış gösterdi. Esas rekor burada. Bu rakamlarla Cumhuriyet tarihinin dış ticaret açığında rekorunu kırdık. 2021 yılında ihracatın ithâlâtı karşılama oranı yüzde 83 civarındaydı. Bu 2022 yılında yüzde 70’e indi. Bu ne demektir? Hep açık veriyoruz demektir. Dışarıya muhtacız demektir.”