Kemal Kılıçdaroğlu Bartın’da: Bu ülke insanının işi gücü ve aşı olacak

kemal kılıçdaroğlu
Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Bartın Millet Buluşması’nda halka sesleniyor.

İlk konuşmayı Ekrem İmamoğlu yapıyor. İmamoğlu şunları söyledi:

Bartın’da burada olmak çok güzel. İşçinin ve emekçinin bayramında el ele burada olmak çok güzel. Zonguldak’tan buraya gelene kadar defalarca yollarımız kesildi. Size geciktik o yüzden kusurumuza bakmayın. Ama bu beklemeleriniz çok güzel günlerin müjdecisi onu söyleyeyim.

Kesinlikle her şey çok güzel olacak. Ama önce sorumluluklarımızı yerine getirmemiz lazım. Bakın sorumluluklarımızın yerine gelmediği devletin görevini yerine getirmediği, devletin adaletli davranmadığı bir ortamda maden işçilerimizi kaybediyoruz ve ne yazık ki canımız yanıyor. Maden işçilerimizi kaybettik, Allah’tan rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun. Başımız sağolsun, başınız sağolsun.

Üzüntülüyüz ama bu düzen değişmedikçe maden işçilerinin ölümüne kader diye tanımlayan bir akıl var oldukça tedbirlerin alınmadığı bir ortam var oldukça bu acı haberleri almaya devam edeceğiz. Size söz bu seçimi bir de o madenlerde kaybettiğimiz işçilerimizin aileleri için kazanacağız. Liyakatsız insanların kaderin oyunu diye tariflediği bir düzene son vereceğiz. Son vereceğiz ve onları evlerine göndereceğiz. Tıpış tıpış evlerine gidecekler.

Üzüntülüyüz ama bu düzen değişmedikçe maden işçilerinin ölümüne kader diye tanımlayan bir akıl var oldukça tedbirlerin alınmadığı bir ortam var oldukça bu acı haberleri almaya devam edeceğiz. Size söz bu seçimi bir de o madenlerde kaybettiğimiz işçilerimizin aileleri için kazanacağız. Size söz. Liyakatsız insanların kaderin oyunu diye tariflediği bir düzene son vereceğiz. Son vereceğiz ve onları evlerine göndereceğiz. Tıpış tıpış evlerine gidecekler.



Bakın 21 yıldır bu ülkeyi yönettiler. 21 yıldır yönetip hala bu memlekete Bartın’a, Karadeniz’e, ülkemizin her yerine ‘cek’ ‘cak’ diye konuşup, bir 20 yıllık daha vaat verirken hatta özür de dilemeyip hatta kibirli davranıp hatta insanlarını bölük pörçük hale getirip darmadağın edip ötekisi berikisi oy veren vermeyen diye parçalıyorsa bu insanların artık bir gün bile bu vatanın üzerinde bir yetkisinin olmaması lazım. Onun için 14 Mayıs çok önemli. Bu memleketin bekası için çok önemli.

Kalkmışlar bir de diyorlar ki bir darbe meselesi koydular ortaya. Efendim seçimi onlar kazanırsa milli irade, Millet İttifakı kazanırsa darbe. Bu akıl ne biliyor musunuz? Bu akıl siyaseti hayatının merkezine koymuş, seçimi kazanmayı her yol mübahtır diye davranan bir akıldır. Bakın, nezaketi elden bırakmadan, iftiraya göğüs gererek bu mücadeleyi verip seçim nasıl kazanılırı hep birlikte ispat ettik.

KEMAL KILIÇDAROĞLU: 22 YILDIR BIKMADIK MI?

Ekrem İmamoğlu’nun ardından Kemal Kılıçdaroğlu söz aldı. Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

22 yıldır bıkmadık mı? 22 yıldır bıktık vallahi değişime ihtiyacımız var. Hepimizin değişime ihtiyacı var. Beraber birlikte olmaya ihtiyacımız var. Bakınız çok kamplaştık, çok kutuplaştık. Birbirimizi sorgulamaya başladık. Komşumuzu sorgulamaya başladık, arkadaşlarımızı sorgulamaya başladık. Biz aynı ülkede güzel bir bir atmosferde beraber yaşamak istiyoruz. Huzur içinde yaşamak istiyoruz. Dostlukla yaşamak istiyoruz. Atalarımız ne güzel demiş? Komşu komşunun külüne muhtaçtır. Komşunun kimliğini sorgular olduk.

Yoksulluk derinleşti biliyorum. Ailelerde büyük sıkıntılar var biliyorum. Üniversiteyi bitiren evlatlarımız iş bulamıyor yıllardır bunu biliyorum. Az önce Zonguldak’tan geldik buraya. Allah aşkına yerin altı kömür dolu Güney Amerika’dan kömür geliyor. Güney Afrika’dan kömür geliyor. Rusya’dan kömür geliyor. Beş bin işçiyi alacağımızın sözünü verdim orada.

Bize milliyetçilik dersi veriyorlar değil mi? Önce senin insanının karnı doyacak. Bu ülke insanının işi gücü ve aşı olacak. O nedenle başka bir sözüm daha var. En geç iki yıl ikince bütün Suriyeli kardeşlerimizi Suriye’ye uğurlayacağız.

Onlar yapamıyorlar, beceremiyorlar umutlarını oraya bağladılar. Bizim umudumuz sizsiniz. Geleceğimiz sizsiniz, karar verecek olan da sizsiniz. ‘Kemal Dede Çankaya’da çay içecek miyiz’ diye soruyorsun. Söz çay içeceğiz. Hep beraber içeceğiz.

Buraya gelmeden önce baktım. Benim de dersimi çalışmam lazım tabii. Gençler, dokuz bin 930 genç Bartın’da ilk defa sandığa gidecek oy kullanacak. Şimdi gençler siz demokrasiden yana mısınız? Özgürlükten yana mısınız? Kardeşlikten yana mısınız? Her yerde huzurun ve bereketin olmasından yana mısınız? Kadın erkek eşitliğinden yan mısınız? O zaman benim size bir sözüm var: Sizin bütün hayalleriniz benim hedefim olacak. O hedefi gerçekleştireceğiz, beraber gerçekleştireceğiz.

Ayrıca gençler size şunu da söyleyeyim: Sandığa gidip ilk kez oy verecek 5 milyon 300 bin genç var. Beş milyon 300 bin genç otoriter bir yönetimi değiştirmek ve demokrasiden yana oy kullanmak için sandığa gidip oyunu kullandığında bu ülkede demokrasi gelecek ve sizler dünya siyaset tarihine olağanüstü bir armağan bırakacaksınız. Dünya siaset tarihini yazanlar şunu diyecek: Türkiye’de otoriter bir rejim vardı ama o ülkenin gençleri, Mustafa Kemal’in gençleri sandığa gittiler, otoriter yönetimi demokratik yollarda değiştirdiler diyecekler.

Bunun için hazır mısınız? Bay Kemal de hazır. Bu ülkenin fakirleşmeye değil zenginleşmeye ihtiyacı var. O nedenle kaynakların doğru kullanılması lazım. Bunun için bütçenin sağlıklı yapılması lazım. Ben bazen diyorum ya işçiye emekliye biraz ücreti arttırın bu insanlar perişan oldu. Zam yapıyorsun, pazardaki zam ondan daha fazla. Bir aylık alıyor 15 gün sonra bir bakıyor aldığı aylık erimiş oluyor. O yüzden bütçeyi yaparken sağlıklı ve tutarlı, herkesin geçinebileceği bir gelire sahip olması lazım. Buna karar veren organ siyasi otoritedir bunu unutmayın. Paranın kime, hangi gruplara hangi kesimlere aktarılmasına karar veren organ siyasi organdır. Bu siyasi organın bu kararını şekillendirdiği kanunun adı da bütçe kanunudur.

Dolaysıyla ben emekliye Ramazan ve Kurban Bayramı’nda bir maaş ikramiye verin dedim. Önce para yok, bir sürü gerekçe uydurdular. Sonra baktılar ki bu Kılıçdaroğlu bu işin arkasını bırakmıyor, birer maaş bin lira verdiler. Sonra seçim zamanı geldi biraz arttırdılar. Dedim ki asgari ücret kadar vereceksin. Adı üstünde asgari ücret. Yılda iki sefer veriyorsun zaten. Ben asgari ücret kadar emekliye ikramiye verilmesi gerektiğini söyledim vermediler. Ben söz verdim: Önümüzde Kurban Bayramı var. Bütün emekliler aylıklarını çekmeye gittiklerinde 15 bin lira parayı hesaplarında görecekler.

Para var arkadaşlar. Türkiye zengin bir ülke. Beşli Çete’ye para var, yandaşlara para var. Dört yerden beş yerden altı yerden aylık alanlara para var. Emekliye gelince para yok. Para var var var para!

‘Ne zaman düşse ülke dara bir Kemal çıkar meydana’ diye söylüyorsunuz. Beraber ve birlikte Türkiye’yi kurtaracağız. Beraber ve birlikte mücadelemizi yapacağız.

Hayat pahalılığının bütün sıkıntısını çekenler ev kadınlarıdır. Yani çocuğu okula gönderirken bu sıkıntıyı çeker, üniversiteyi bitiren oğlu kızı iş bulamamışsa sıkıntı çeker, çocuğu okula gönderecek beslenme çantasına ne koyayım diye sıkıntı çeker. Hayatın bütün sıkıntıları ev kadınının kırsalda çalışan kadının omuzlarındadır.

İki sözüm var: 1) Kırsalda çalışan ve gençlerin sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek. Yani kırsalda çalışan Karadenizli kadın cebinden beş kuruş para çıkmadan kırsalda çalıştığı sürece her ay onun sosyal güvenlik primini devlet olarak biz ödeyeceğiz. Ayrıca kırsalda çalışan gençlerin de sosyal güvenlik primini yatıracağız. ,

Ev hanımlarına aile destek sigortaları getireceğiz. 1971 yılından bu yana uygulanmıyor. Uygulanan politika şu: Fakir ailelerin çocuklarını topluyorlar, televizyon kameralarını topluyorlar, gel buraya diyorlar, yiyecek paketi dağıtıyorlar, fotoğrafını çekip yayınlıyorlar. Bu olmaz. İnancımızda sağ elin verdiğin sol el görmeyecek. Hiçkimsenin yoksulluğunu afişe etmeyeceksiniz.

Nerede bir aile hekimi varsa orada sosyal hizmet uzmanları da olacak. Sosyal hizmet uzmanlarının yüzde 99,9’u kadınlardan oluşacak. Bunlar evlere gidecekler, ailenin durumunu raporlayacaklar. Geliri ne kadar, gideri ne kadar, ev kirada mı değil mi? Kaç çocuğu var? Üniversiteye giden çocuğu var mı? Engelli var mı? Yaşlı var mı? Bakıma muhtaç biri var mı raporlayacaklar. O rapor üzerine en az asgari ücret tutarında kadının banka hesabına para yatacak ve kadın gidip parasını çekecek, çoluk çocuğunun rızkını sağlayacak. Ayrıca devlet işçi alacaksa önce bu ailelerin çocuklarını işe alacak. Eğer torpilse torpili garibandan yana yapacağız.

Bu Yazıya Tepki Ver


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir