Kılıçdaroğlu Cemal Kaşıkçı cinayeti davasını sordu: “Şimdi kim enayi?”

Kemal Kılıçdaroğlu
Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’de işlenen gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti davasının Suudi Arabistan’a devredilmesi konusunda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a tepki gösterdi. Erdoğan’ın 2018 yılında kullandığı “Bunlar dünyayı enayi zannediyor. Bu millet enayi değil hesabı sormasını bilir. Ve tabi dedik ki biz herkese açığız. Suudi Arabistan almak istedi, kusura bakmayın o kadar değil. Dinletiriz, gösteririz ama vermeyiz. Verelim de ondan sonra bunları yok mu edeceksiniz?” sözlerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Enayi diyordu onlara, enayinin de sözünde durmayanın da kim olduğu ortaya çıktı. Devletin egemenlik hakkını Suudi Arabistan’a kimlerin devrettiği ortaya çıktı. Egemenlik hakkını vereceksin, ‘sen yargılaya’ diyeceksin. Niye, para var işin ucunda” diye konuştu.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın ekonomi politikalarını eleştirdi. Kılıçdaroğlu, “Hazır parayla idare ettiler. Malları mülkleri sattılar, fabrikaları, bankaları, sigorta şirketlerini, hazine arazilerini sattılar, aldıkları paralarla idare ettiler. Deniz bitti şimdi ne yapacaklarını bilmiyorlar satacak bir şey kalmadı ama şimdi Türkiye’nin itibarını satıyorlar” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

“HALK BİZİ İKTİDARA GETİRECEK”

“Biz sadece sorunları dile getiren bir parti değiliz bunun ötesinde her soruna akılcı çözümler üreten bir partiyiz. Bizim akılcı çözümlerimizi anlattığınız sürece halk bizi iktidara getirecek. Halk biliyor ki artık artık zaman CHP zamanıdır. Bazı anketlerde kararsızlar olduğu da söyleniyor. Kararlılığımızı sevgiyle, hoşgörüyle onlara anlatacaksınız.

Karşıdaki kişi şunu hemen fark etmeli; Evet bunlar kararlı, sorunları çözme konusunda hazırlıklı, evet ülkeyi biz artık teslim edebiliriz. Çünkü varolan sorunların tek çözüm adresi halkın partisi Cumhuriyet Halk Partisi diyeceklerdir. Çünkü memleketin iyi yönetilmediğini, her kafadan bir sesin çıktığını, bir bakanın söylediğini bir başka bakanın yalanladığını, fiyatlara egemen olmadıklarını görüyorlar.



O zaman bu ülkeyi gerçekten de ülkenin çıkarlarını savunan, vatandaşları arasında ayrım yapmayan, kavgalı bir dil yerine barışçıl bir dil kullanan bir iktidara ihtiyaç var. O iktidarın adı, Millet İttifakı ve Cumhuriyet Halk Partisi’dir.”

“HALKIN YAŞADIĞI SIKINTILARI YAŞAMAK İÇİN ELEKTRİK FATURAMI ÖDEMİYORUM”

“Ortalama 3 milyon 500 bin hanede elektrik yok. Vatandaş elektriğe gelen zamları görüyor. Bir insan gönüllü ‘ben faturamı ödemiyorum’ diyemez. Fakat elektrik faturasını dahi ödeyemeyecek noktaya bu ülkeyi getiriyorlarsa vatandaş bunu yaşayarak görüyor.

Ben 3 milyon 449 bin 344 hanede elektrikler kesildi onların sözcüsü olarak, onların temsilcisi olarak, onların yaşadıkları sıkıntıları yaşamak için bilinçli olarak elektrik faturamı ödemedim ve ödemiyorum. Ülke böyle bir noktaya gidiyorsa hepimizin tarihi bir sorumluluğu var. Her mağdurun yanında olmak bizim görevimiz, namus borcumuz bunu yapacağız.”

“SATACAK BİR ŞEY KALMADI ŞİMDİ TÜRKİYE’NİN İTİBARINI SATIYORLAR”

“İşsizlik, talimat veriyorlar ‘işsizlik azaldı’ diye… Siz onu benim külahıma anlatın ne azalması? Biz de gidiyoruz bir yerlere ceplerimiz kağıtlarla dolu. Üniversite bitirdim işsizim diyor. Onlara göre Türkiye’de iş var ama birileri iş beğenmiyor. Halka böyle söylüyorlar ama gerçekler öyle değil. Yönetemiyorlar, yönetme kapasiteleri yok. Hazır parayla idare ettiler. Malları mülkleri sattılar, fabrikaları, bankaları, sigorta şirketlerini, hazine arazilerini sattılar aldıkları paralarla idare ettiler. Deniz bitti şimdi ne yapacaklarını bilmiyorlar satacak bir şey kalmadı ama şimdi Türkiye’nin itibarını satıyorlar.”

“BAZI ENTELLER VAR ‘KILIÇDAROĞLU GİTTİ KAPILAR KAPANDI’ DİYOR”

Milyonlarca işçi, memur, emekli enflasyon rakamına göre maaş alacak. Talimat veriyorlar rakamı düşük göster diye. Düşük göster ki aylıkları az verelim… TÜİK’e gittim ve açıklama yaptım. Böylece o kurumda namuslu bürokratlar seslerini çıkarttılar neredeyse üst düzey yönetici kalmadı. Bazıları da istifa ettiler. Milli Eğitim Bakanlığı sınav yapıyor. KPSS’de torpil yok. Türkiye’de dereceye giriyorlar sözlü sınavda hakları yeniliyor. Yüzbinlerce haksızlığa uğrayan, sözlüde elenen genç arkadaşların hakkını, hukukunu aramak için Milli Eğitim Bakanlığı’na gittim.

Her anne baba evladının karnının doymasını ister. Yeterli beslenme bir haktır. Evrensel bir haktır. Bir anne çocuğuna süt veremiyorsa, et veremiyorsa, bir kurumun başındaki kişi ‘Kuyrukları bitirmek için ete zam yaptık’ diyorsa bunu sıradan bir basın toplantısı yaparak kamuoyuna anlatırsanız bu doğru olmaz. Oraya gitmelisiniz. Onun önünde açıklamalısınız. Haksızlığın ne olduğunu söylemelisiniz. Bazı enteller var ‘Kılıçdaroğlu gitti kapılar kapandı’ diyor. Ben kapılar açılsın diye değil, evlatlarımızın hakkını ve hukukunu korumak için oradayım.

Bakandan randevu talep etseydi diyorlar. Benim muhatabım bakan değil, Et ve Süt Kurumu. Devletteki çürüme, bürokrasideki korku görülsün. Hesap veren bir bürokrasi yok. Talimat alan bir bürokrasi var. Bürokrasi gerçekten namusluysa, hesap veriyorsa bütün kapılarını açar. Siz bunu yapmazsanız AK Parti iktidarının devlette yarattığı çürümeyi anlatamazsınız. Et ve Süt Kurumu’na gitmem, çocukların beslenme hakkını savunmam ciddi olumlu bir tepki doğurdu. Bunu da bütün arkadaşlarımın bilmesini isterim.”

“AKP VE MHP ‘ÇAY KANUNU’NA’ RET OYU VERDİ”

“Rize’ye gittim herkes şikayetçi. Çay Kanunu hazırladık. TBMM’de görüşülecekken AK Parti ve MHP ret oyu verdi. Rizeli kardeşlerime söylüyorum. Kesintisiz oy veriyorsunuz, sizin alın terinizi başkalarınıza peşkeş çekiyor. Kilolarca değil tonlarca kaçak çay geliyor.

Ben Rize’de söz verdim, Allah nasip eder onların da oyuyla iktidar olduğumuzda o kaçak çayları Rize meydanında yakacağım. Bu milletin hakkını, hukukunu savunacağız. Yeni bir dönemin başladığını herkes bilmeli. Kendilerine söyledik. Kabul etmiyorsanız, siz kanun getirin biz destek vereceğiz. Onu da getirmiyorlar niçin? Daha soygun bitmedi.”

“ŞİMDİ ENAYİNİN DE SÖZÜNDE DURMAYANIN DA KİM OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI”

“İstanbul’da Suudi konsolosluğunda bir cinayet işlendi. Ses kaydı alındı, bütün dünyaya servis edildi, cinayetin burada olduğu belli. Her şey açık ve meydanda. Suudi’ler ‘Davayı bize devredin’ dediler. Erdoğan, ‘Bunlar insanları enayi zannediyorlar’ Suudi yöneticilerine söylüyor. ‘Bu millet enayi değil, hesabı sormasını bilir suçun işlendiği yer İstanbul olduğu için, bunu İstanbul mahkemelerinin uluslararası hukuka göre yargılaması gerekir.’ Doğru mu doğru. Destek verdik mi? verdik. Ne oldu? Bu davayı aldı Suudi Arabistan’a havale etti. Ben AK Parti’ye, MHP’ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum.

Türkiye’de işlenen cinayeti, Türk milleti adına karar vermesi gereken mahkemenin itibarını, egemenlik hakkını Suudi Arabistan’a devrediyorsun. ‘Enayi’ diyordu onlara, şimdi enayinin de sözünde durmayanın da kim olduğu ortaya çıktı. Devletin egemenlik hakkını Suudi Arabistan’a kimlerin devrettiği ortaya çıktı. Biz bu milleti kurarken, mücadele ederken para için mi yaptık? Egemenlik hakkını vereceksin, sen yargılaya diyeceksin. Ben yargılamıyor muyum? Para var işin ucunda. Bahçeli de buna evet diyecek. Nasıl milletçiyse ben anlayabilmiş değilim. Bir devletin egemenlik hakkı başka ülkeye devredilir mi ya?”

BAHÇELİ’YE YANIT: “UTANMASALAR ‘BİZE OY VERMEMEK HARAMDIR’ DİYECEKLER”

“Sayın Bahçeli bugünkü grup toplantısında ‘Zamlar, hayat pahalılığı hepsi geçicidir. Müslümana karamsarlık haramdır’ demiş. İslam alemine fetva veriyor. Aslında utanmasalar ‘Bize oy vermemek haramdır’ diyecekler. Bu beylere göre çalmak, yolsuzluk yapmak, 128 milyarı hiç etmek haram değil ama karamsarlık haram. MHP’ye gerçekten üzülüyorum. Böyle bir pozisyona düşmemeliydi.”

Bu Yazıya Tepki Ver


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir