Kılıçdaroğlu: “Erdoğan’ın akli melekeleri yerinde mi orada ciddi endişelerim var”

kemal kılıçdaroğlu recep tayyip erdoğan
Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Erdoğan’ı muhatap almak bile yanlış aslında, akli melekeleri yerinde mi orada ciddi endişelerim var” düşüncesini dile getirdi.  Kılıçdaroğlu erken seçim çağrısını yineledi.

Kılıçdaroğlu ve  ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal CHP Genel Merkezi’nde görüşmelerinin ardından ortak açıklama yaptı. “İktidara yakın olan holdingler CHP ve İyi Parti’den randevu istedi mi?” sorusuna “Benim bilgim yok, böyle bir talep oldu mu bilmiyorum, bize yansıyan bir talep yok.” yanıtını verdi.

“Siz konuşmayın ben konuşacağım diyor, demokrasinin d’sinden dahi haberi yok”

Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

“Bu ülkede yaşayan, üretim yapan, çalışan, çiftçisi, emekçisi herkesin konuşmaya hakkı var. Siz konuşmayın ben konuşacağım diyor, demokrasinin d’sinden dahi haberi yok. 

“Devleti yönetemiyorlar”

Devlet akılla yönetilir. Sana bilim vurgusu, ahlak vurgusu yapıyor ona da karşı çıkıyorsun. Devleti yönetemiyorlar. Yönetemediklerini sokaktaki sadece vatandaş da görüyor.

“Bir avuç insana hizmet ediliyor, hayal aleminde yaşıyor bunlar”

Hangi faiz indi? Çiftçinin, esnafın, tüccarın, bankalara borçlanan vatandaşı indi mi hayır. Kimin faizi indi? Vatandaşa yansıyan bir şey yok. Merkez Bankası, düşük faizle kredi açıyor, bankalar kredi alıyor, Hazine borçlanmak istiyor, yüzde 14’ten aldığı krediyi yüzde 22’den satıyor. Bankalar kazanıyor. Bir avuç insana hizmet ediliyor, hayal aleminde yaşıyor bunlar. 



“Bir organize kötülükle karşı karşıyayız”

Türkiye’deki dünyanın parasını ödeyen kim, bu zat değil. Soru sormasanız bu alanlara girmeyeceğim. Erdoğan’ı muhatap almak bile yanlış aslında, akli melekeleri yerinde mi orada ciddi endişelerim var. Bir insan ülkesine bu kadar büyük ihanet içinde olamaz. Bir organize kötülükle karşı karşıyayız. 84 milyon perişan vaziyette. 84 milyonu görmüyor. 84 milyona kötülük yapılıyor, kime iyilik yapıldı?  Yönetilmeyen bir ülkenin, bir saat sonra ne olacağını kimse bilmiyor. Koskoca bir Türkiye’yi bir kişinin iki dudağı arasından çıkacak söze teslim ediyoruz, yok böyle bir şey. Ortaçağ’da bile yok. Herkes düşük faiz ister ama düşük faiz yok ortada. 

Eğer devlette liyakati yok ederseniz yani işi ehline vermezseniz devlette çürüme başlar. Çürümenin en tipik örneği de TÜİK’tir. Vatandaş alışveriş yapıyor, TÜİK yayımladığı rakamların ne kadar yanlış olduğunu görüyor. Kuruma güven sıfırlanmış durumda.

Erken seçim çağrısı

Ne konuşursa konuşsun Erdoğan ülkeyi yönetemez. Yönetimiyor zaten. Bir ülke bilgi, birikim, adaletle yönetilir. Devleti almışsın bir kişiye teslim etmişsin bir kişi istediğini yapıyor. TÜİK’e telefon ediyor, rakamı şöyle beyan edeceksiniz diyor. Kimsenin umutsuz olmasına gerek yok. Kalınan her günün maliyeti artıyor, onun için bir an önce sandığı getirin diyoruz. Bu millet daha fazla zulüm görmesin. İnsanlar biraz nefes alsın. Dostlarımızla yapacağız.

“Bu ülkede bugün herkes konuşacak”

Gültekin Uysal da şunları kaydetti:

“Bu ülkede bugün herkes konuşacak. Sorumluluk birinci derece sadece siyasetçilerin, muhalefet partilerinin liderlerinin değil geniş örgütlü kesimleri temsil eden tüm yapıların konuşması gerek. Bir büyük facia yaşıyoruz.

Çalışma Bakanı akademik birikimini inkâr etmiş. Üzüntü vermiş. Türkiye İlüzyon Kurumu haline gelmiş TÜİK’in bu ölçümleri uzun süredir bir parti devletine dönüşmüş, devletin bir kurumu haline gelmiş kâğıt üzerinde birtakım ölçüm methodları geliştiriyor. Sadece TÜİK değil MGK da açıklama yaptı. Sayın Erdoğan’ın Çin modeli, bir başka bakanın Kore, bir başka bakanın Türkiye modeli dediği bir tehdit değerlendirmesi yapmış MGK. MGK’nın değerlendirdiği tehdidi aslında bugün Türk ekonomisi yaşıyor. TL’nin ucuzlaması dolayısıyla milli varlıklarımız el değiştirme riskiyle karşı karşıya.

Esas bunu değerlendirmeli, esas yolsuzlukların sistematik usul haline geldiği bu ülkede yolsuzluklar milli güvenliğimizi tehdit ediyor. Bunu gündeme almalı.

80 yıllık cumhuriyete bir devr-i sabık anlayışıyla muamele çekenler bu yaptıkları yanlışı eninde sonunda hem siyasi hem hukuk yoluyla karşılığını görecektir. Hesabını vermeliler. Bugün ne Merkez Bankası’nın ne de TÜİK’in bir iradesi, aklı yok. Kurumsal derinliği sıfırlanmış.”

Bu Yazıya Tepki Ver


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir