Adana’da, Kozan Belediyesi Sinema Salonu’nda bugün sivil toplum kuruluşları temsilcileri, kanaat önderleri ve muhtarlarla bir araya gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’deki ekonomik sorunlara ilişkin, “Cari açık verirseniz, yani borçlanırsanız, dışarıdan para gelmeden de bir şey yapamazsanız. Kapı kapı gidip de Katar’a ‘Aman biraz para versin. Aman gideyim Birleşik Arap Emirlikleri’ne, biraz para versin. Aman şuna yalvarayım, biraz para versin.’ Ya Türkiye Cumhuriyeti devleti ne zamandan beri gitti, el aleme el avuç açtı, ‘Bana para verin, memleketi yöneteceğim’ diye. Bunu düşünmek zorundayız. Bu memleket hepimizin memleketi, bayrak hepimizin bayrağı. Düne kadar el avuç açmayanlar, şimdi niye el avuç açıyoruz?” dedi.
Konuşmasında ekonomiye değinen Kılıçdaroğlu, “Faize dolar garantisi verdiler. Ne olacak? O zaman kaldıralım Türk lirasını. Normal hayat içerisinde kuruş olarak senti, para olarak da doları kullanalım. Oraya doğru gidiyor memleketin hali. Milli paramızı kullanamıyorsak, itibarsız hale getiriyorsak buna isyan, itiraz etmesi gereken, öncelikle bu ülkenin milliyetçi, muhafazakâr kesimi değil mi?” eleştirisini yaptı.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“Dolarla bütün bu işleri yapanlar, ‘Biz milliyetçiyiz’ diyorlar”
“Her birimiz dolara takıldık, ‘Dolar ne olacak’ diye. Şu soruyu soralım; ya bu memleketin Türk lirası yok muydu? Bu memleketin Merkez Bankası yok muydu? Neden hepimiz dolara takıldık? ‘Dolar yükselecek mi, düşecek mi?’ Niye bunun üzerinde, telaşla ilk radyoyu, televizyonu açtığımızda, gazeteyi okuduğumuzda neden ‘Dolar ne oldu, Türk lirası ne oldu, altın ne oldu, borsa ne oldu’? Niye Türk lirasına bakmıyoruz? Hani bizim milli paramız vardı. Niye milli paramızı getirdik de doların altında bir yere konuşlandırdık? Otobandan, köprüden geçersiniz dolarla; ihale, garanti verirsiniz dolarla; dolarla bütün bu işleri yapanlar, ‘Biz milliyetçiyiz’ diyorlar. Kozan’ın güçlü bir milliyetçilik damarı olduğunu biliyorum. Şimdi herkes elini vicdanınız üstüne koysun, soruma cevap versin. Her şeyin dolarla olduğu bir ülkede bunları yapanlar gerçekten milliyetçi mi, değil mi? Merak ediyorum. Milli paramız var, eyvallah. Bir memleketin esnafından sanayicisine kadar, yazarından çizerine kadar herkes ‘Dolar ne olacak. Yükseldi, aman ne olacak, düştü davul zurna çalalım’. Farklı bir ruh halinin içindeyiz.”
“Neden her şey dolara endekslendi de Türk lirası devre dışı bırakıldı?”
“Faize dolar garantisi verdiler. Ne olacak? O zaman kaldıralım Türk lirasını. Normal hayat içerisinde kuruş olarak senti, para olarak da doları kullanalım. Oraya doğru gidiyor memleketin hali. Milli paramızı kullanamıyorsak, itibarsız hale getiriyorsak buna isyan, itiraz etmesi gereken, öncelikle bu ülkenin milliyetçi, muhafazakâr kesimi değil mi? Onların itiraz etmesi gerekmez mi? Şundan emin olmanızı isterim, Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur, bütün sorunlar çözülebilir. Şu soruyu da sorun; neden her şey dolara endekslendi de Türk lirası devre dışı bırakıldı? Demek ki bir yerde hatamız var. Üretim deseniz üretiyoruz, çalışma derseniz iş bulunca çalışıyoruz. Toprak, bereketli topraklarımız var. Gübreye dünyanın zammı yapıldı, en iyi çiftçilerimiz bilir. Nereye kadar gidecek bu iş?”
“Aman gideyim Birleşik Arap Emirlikleri’ne, biraz para versin”
“Cari açık verirseniz, yani borçlanırsanız, dışarıdan para gelmeden de bir şey yapamazsanız. Kapı kapı gidip de Katar’a ‘Aman biraz para versin. Aman gideyim Birleşik Arap Emirlikleri’ne, biraz para versin. Aman şuna yalvarayım, biraz para versin’. Ya Türkiye Cumhuriyeti devleti ne zamandan beri gitti, el aleme el avuç açtı ‘Bana para verin, memleketi yöneteceğim’ diye. Bunu düşünmek zorundayız. Bu memleket hepimizin memleketi, bayrak hepimizin bayrağı. Düne kadar el avuç açmayanlar, şimdi niye el avuç açıyoruz? Osmanlı’nın borcunu Cumhuriyet’i kuranlar son kuruşuna kadar ödediler. Kimseye el avuç açmadılar. Ve Türkiye en büyük kalkınma hızını yaşadı. 1940’lar, dünyaya uçak ihraç eden 5 ülkeden birisiydi. Ne oldu da bu hale geldik.
“Merkez Bankası’nda bir arkeoloğun ne işi var?”
“Kapı kapı dolaşıyoruz, kim bize para verecek diye. Olmaz, yazıktır, günahtır. Tarihimize yazıktır, günahtır. Milli Kurtuluş Savaşı’nı verenlere karşı bizim biraz sorumluluğumuzun olması lazım. Devletin dini adalettir. Adalet denen kavramı çürütürseniz o devlet iflah olmaz. Yüce Yaratan, kâinatı da adalet üzerine inşa etmiştir. Ve biz aklımızla hareket etmez zorundayız. Devlet, adaletle ama akılla, mantıkla, bilgiyle, birikimle, ferasetle yönetilir. Dayatma kültürüyle devlet yönetilmez, liyakatle yönetilir. Merkez Bankası’nda bir arkeoloğun ne işi var? Vicdan, adalet duygunuz bunu kabul eder mi?