CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde gerçekleştirdiği grup toplantısında, “Tasada ve kıvançta beraber olacağımız, kadın-erkek ayrımı olmayan, hiçbir kimsenin ötekileştirilmedi bir Türkiye’de yaşamak istiyoruz. Bunun sözünü veriyorum, mutlaka Türkiye kucaklaşacaktır, mutlaka Türkiye helalleşecektir, büyüyecektir, mutlaka Türkiye’ye demokrasi gelecektir, mutlaka İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girecektir” ifadelerini kullandı.
Birbiri ardına gelen zamları hatırlatan Kılıçdaroğlu, son açıklanan büyüme rakamına da dikkati çektiği konuşmasında, “Kim büyüdü? Esnaf büyümemiş, apartman görevlisi büyümemiş, taksi şoförü ‘Hayır’ diyor, kamyon şoförü ‘ne büyümesi mazot aldık eziliyoruz’ diyor. Çiftçi ‘dalga mı geçiyorsunuz, gübreye ödediğimiz faturaları biliyor musunuz’ diyorlar. Kim büyüdü? Beşli çete!” dedi. ” Bütün bunların sorumlusu kim?” diye soran CHP lideri, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidara gelmeden önce bir televizyon kanalında söylediği “Benim Anadolu’daki hafta pazarlarını atıklarını eve götürüyorsa, meydanlar açız açız diye bağırıyorsa, evinin suyunun elektriğinin parasını ödeyemiyorsa ve artık ‘yandım Allah’ diyorsa benim vatandaşım, yüzde 25’i açlık sınırının altındaysa, yüzde 50’si yoksulluk sınırının altındaysa bu hale Türkiye’yi kim getirdi? Bu hükûmet getirmedi mi?” sözleriyle yanıt verdi. Kılıçdaroğlu Erdoğan’ın videosunu izlettikten sonra, ” Ben söylemiyorum, en yetkili kişi söylüyor. Bu itiraf son derece değerlidir” dedi.
Öte yandan ana muhalefet partisi lideri Erdoğan’ın AK Partili milletvekillerine yaptığı “Yaptıklarımızı vatandaşlarımıza anlatın” talimatına da, “Nasıl senin yaptıklarını anlatsınlar. Kasaba gittin elektriğe yüzde 102 zam yaptık memnun musun? Akıl alçak şey değil. Çiftçiye gittin gübreye yüzde 450 zam yaptık engel tokalaşalım. Bunlarda akıl da yok. Yönetim nedir onu da biliyorlar” diyerek yanıt verdi.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Bütün vatandaşlarımızı yürekten kucaklıyoruz. Onlara güzel bir Türkiye vadediyoruz. Tasada ve kıvançta beraber olacağımız, kadın-erkek ayrımı olmayan, hiçbir kimsenin ötekileştirilmedi bir Türkiye’de yaşamak istiyoruz. Bunun sözünü veriyorum, mutlaka Türkiye kucaklaşacaktır, mutlaka Türkiye helalleşecektir, büyüyecektir, mutlaka Türkiye’ye demokrasi gelecektir, mutlaka İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girecektir.
“Bayburtlu kardeşlerin milletvekili istiyorum sizden. Bayburt’un gerçek anlamda il olmasını istiyorsanız, Bayburt’ta işsizlik olmasın diye düşünüyorsanız oyunuzun rengini değiştireceksiniz. Millet İttifakı’nın bileşenlerine oy vereceksiniz. O zaman göreceksiniz Bayburt tarihteki görkemli günlerine mutlaka kavuşacaktır.
“En temel sorun verilen sözlerin tutulmamasıdır”
“Bir siyasal iktidar halkın oylarıyla gelip iktidar olursa verdiğiniz sözleri tutması lazım. En temel sorun verilen sözlerin tutulmamasıdır. Bu vatandaşla siyasetçi arasındaki güveni temelden sarsar. 19 Ocak 2022, muhtarlar toplantısı yapılıyor, ‘Muhtar maaşlarının asgari ücretin altında kalmasına gönlümüz razı olmadı, 4250 liraya yükseltme kararı aldık’ diyor. Hâlâ yok. Niye yok? Bize asgari ücret maaşı sözü vermiştiniz bugüne kadar gerçekleşmedi bir yerde bir aksama mı var yoksa siz unuttunuz mu parayı başkalarına mı kaptırdınız diye bir sorun bakalım dedim.
“Anadolu’nun işi boşalıyor. Yatırım büyük ölçüde Batı’ya kaydı. Eskiden Anadolu Kaplanları vardı. Van diye görkemli bir ilimiz vardır. Biraz boynu bükük. Çünkü sınır ticaretinde ciddi kısıtlamalar gelmiş vaziyette. Bütün sınırlarda bulunan illerimizin diğer ülkelerle sınır ticareti yapmasını isteriz. Kilis bunun çok tipik bir örneğidir. Bunun yasal bir zemine oturması bizim açımızdan değerlidir. Bu kısıtlamalar var. Vanlı kardeşlerime sesleniyorum hiç meraklanmayın Van’ın tarihini de coğrafyasını da turizm alanında yükselteceğiz. Van’ın kahvaltısını her yabancının da tatmasını isterim. Van’ı gerçek anlamsa büyütmeye bu kürsüden söz veriyorum.
“4 ay geçti, sağlıkçılarla ilgili verdikleri sözü tutmadılar”
“Muhtarların üzerine bir görev düşüyor, sandığa gittikleri zaman sözünde durmayan politikacıya asla oy vermem diyecek. Bugün beni yarın toplumun çok daha büyük bir kesimini kandırabilir diyecek. Sağlıkçılar için de bütçeden önce bir torba kanun gelmişti. Sayın Sağlık Bakanı aradı, genel kurulda görüşülecek biz genel kurulda görüşülürken malum pandemi dolayısıyla sağlıkçılar büyük özveride bulundular, onların aylıklarına zam yapalım dediler. Çok güzel. Biz tamam dedik, eksiklik var normalde bütün sağlık çalışanlarını karşılaması lazım ama biz buna destek vereceğiz dedik. Geldi biz desteğimizi açıkladık, fakat dediler ki bunu bir görüşmemiz lazım. Bütün sağlık çalışanlarını kapsasın dendi, eyvallah, çok daha güzel bir tablo çıkar. Gitti komisyona komisyondan çıkmadı. Hatta komisyondan gelir diye cuma- cumartesi, pazar da parlamento açık kaldı. Sağlıkçılarla ilgili maddeler tamamıyla çıkarıldı. Ve torba kanun o şekilde geçti. Tam 4 ay geçti. Sağlıkçılarla ilgili verdikleri sözü tutmadılar. Bütün sağlıkçı kardeşlerimize söylüyorum bir politikası verdiği sözü tutmazsa o politikacının mensup olduğu partiye oy vermeyeceksiniz kardeşim. Biz kandırılmaya alıştık diyorsanız o zaman devam edin. O zaman demokrasi yok, özgürlük yok, geçinemiyorum diye dert yanmayacaksınız! Kendi geleceğinizi kendi iradenizle belirleyeceksiniz. Sizi kandıran siyasetçiye izin vermeyeceksiniz.
“Ak Parti’nin bu zeytin ağaçlarına karşı bir alerjisi var. Kanunla yapamadıklarını bir yönetmelikle yaptılar. Şimdi bunun üzerine bütün STK’lar davalar açtı bizler de dikkatle değerlendiriyoruz.
Nükleer enerji düzenlemesi: AYM’ye itiraz dilekçemizi hazırlayacağız
“İnsan bazen şaşırıyor. Nükleer enerji düzenlemesi vardı. Orada CHP’lilerin yaptığı ciddi itirazlar vardı. Bir nükleer enerji komisyonu kurulacak ve bu kurumun da liyakat sahibi olmaları lazım. Bu konuda önergelerimiz verildi. Fakat her seferinde reddedildi. Kaboğlu ‘Ya bunlar bunu böyle yaptı ama ya bunlar bir yönetmelikle veya KHK ile kendilerine yönelik bir kurum oluştururlarsa’ dediğinde, Özgür Özel kardeşimiz ‘Hayır yapamazlar’ demiş. Nitekim kanunun yayınlandığı gün nükleer düzenleme kurumuyla ilgili düzenleme de Resmi Gazete’de yayımlandı. Şuanda nükleer kelimesinin n’sini dahi bilmeyen bir kişiyi oraya atamak mümkün. Ya devlette adalet liyakat unutulmuş vaziyette. AYM iptal kararı vermişti .Bunun için de yine Kaboğlu hocamıza görev düşüyor. AYM’ye itiraz dilekçemizi hazırlayacağız. Devlet böyle yönetilmez, devlet bilgi, birikim, adaletle yönetilir. Ama bunlara böyle yapıyorlar. Ama hiç kimse merak etmesin hepsini aşacağız.
Kılıçdaroğlu, AK Parti ve MHP’yi kadınlara şikâyet etti: Size sağlamak istediğimiz teklifi reddettiler
“Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Hayatın kahrını çeken kadınlar, evladı işsiz olduğu için iş arayan kadınlar, gece sokağa rahat çıkamayan kadınlar, yılın sadece 1 günü bütün kadınlar acaba bir araya gelip yürüyüş yapabilir miyiz, kendi haklarımızı, beklentilerimizi topluma duyurmak için bir yürüyüş yapabilir miyiz diye düşünen kadınlara yasak getiren erkekler. Demokrasinin ne olduğunu bilmeyenler. Kadının haklarını ellerinden almaya çalışanlar. Ve Ukraynalı kadınlar. Bu dramı dünya insanlık hak etmiyor. Tarafların bir araya gelerek anlaşması lazım. Silahla öldürülüyorlar, bomba ile öldürülüyorlar. 21. yüzyılın dünyasında böyle bir vahşeti kabul etmiyoruz. Kadınlar hayatın kahrını çekiyorlar ama dirençle hayata sarılmasını, zorlukları aşmasını da biliyorlar. Kadınların hayatın her alanından güçlü bir şekilde yer almalarını istedik. Parlamentonun yarısı kadın yarısı erkek olsun. Siyasi partiler yasasını değiştirelim, parlamentonun yapısı bizim nüfus yapımızı göstermiş olsun. Teklif hazırlandı, 400!e yakın kadın kuruluşuna gönderildi, öneriler geldi, teklif son şeklini aldı genel kurula indirdik, açık ve net ifade edeyim size sağlamak istediğimiz bu teklifi AK Parti ve MHP’nin kadın milletvekilleri de dahil reddettiler. Kadınlara şikâyet ediyorum.
“Sandık gelecek ve biz Türkiye’nin kaderini kadın-erkek hep birlikte değiştireceğiz”
“Hayat pahalılığını en çok yaşayan kadınlardır. Evladını yatağa aç yatıran, ekmek arasına bir şey koyamadığı için salça sürüp evladına veren annenin dramını kimse anlayamaz. Türkiye’nin bu acı tablodan süratle kurtulması lazım. Bunun için de sandığın gelmesi gerekiyor. Direniyorlar ama gün olacak sandık gelecek ve biz Türkiye’nin kaderini kadın-erkek hep birlikte değiştireceğiz.
“Bunlar tam tersini yaptılar zam üstüne zam yaptılar, enflasyon sopasını fakirin sırtında kırdılar”
“Aylardır söyledim, gıda krizi geliyor, önlem alın diye. Gıda krizinin geleceğini görmüyorlar. Kış ayları geliyor bakın insanlar faturalarını ödeyemeyecekler aman bir kara-kış fonu kurun diye defalarca söyledim yine yapmadılar. Ama CHP’li belediyeler bunların tamamını yaptılar. Faturasını ödeyemeyecek durumdaki ailelerin faturalarını ödediler. Ben yine tekrar hepinizin huzurunda CHP’nin aldığı bu kararı uygulayan, kendi sınırları içindeki hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir tabloyu yaratan belediye başkanlarımıza teşekkür ederim. Ne diyorlardı sakın CHP’ye oy vermeyin yardımlar kesilir.’ Bütün bu algının nasıl yıkıldığını nasıl yok olduğunu hepimiz gördük ve bu yanlış algının da tanığı olduk. Bunlar tam tersini yaptılar zam üstüne zam yaptılar enflasyon sopasını fakirin fukaranın sırtında kırdılar.
“Bütün bunların sorumlusu kim?”
“Türkiye yüzde 11 büyüdü diye rakamları yayımladılar. Kim büyüdü? Esnaf büyümemiş, apartman görevlisi büyümemiş, taksi şoförü ‘Hayır’ diyor, kamyon şoförü ‘ne büyümesi mazot aldık eziliyoruz’ diyor. Çiftçi ‘dalga mı geçiyorsunuz, gübreye ödediğimiz faturaları biliyor musunuz’ diyorlar. Kim büyüdü? Beşli çete! Bu beşli çeteler yüzde 300 bunlar büyüdüler. Milyonlar fakirleşirken maalesef onlar büyüdüler. Bütün bunların sorumlusu kim? (Erdoğan’ın iktidara gelmeden önce katıldığı bir televizyon programındaki hükümete ilişkin eleştirilerini izletti) Ben söylemiyorum, en yetkili kişi söylüyor. Bu itiraf son derece değerlidir. Bunu özellikle AK Parti’ye oy veren kardeşlerimin dikkatle birkaç kez dinlemesini isterim. MHP’ye oy veren kardeşlerimin de dikkatle dinlemesini isterim. Bu işin sorumlusu bunlar. Aylardır söylüyorum yanlış yapıyorsunuz diyorum. Önlem alın diyorum. Yaparsan sen kârlı çıkarsın diyorum, sen yapacaksın sen yönetiyorsun bu ülkeyi diyorum. Şu soru akla gelebilir. Eskiden böyle değildi son zamanlarda böyle oldu’ İlk geldiklerinde satmadıkları fabrika bırakmadılar. Telekom’undan Sümer Bank’ından iletişim hataları tamamını sattılar. Yetmedi. Milyarlarca vergi topladılar. Yetmedi. Merkez Bankası’nın 128 milyar doları var onu da hiç ettiler. İşin doğrusu deniz bitti kara görüldü. Satacak bir şey kalmadı. Milli Piyangoyu da en son sattılar şimdi arazileri sattılar. Haydan gelen huya gider diye bir sözümüz var. Devleti yönetemiyorlar. Şehir hastaneleri yaptık diyecekleri siz yapmadınız bizim paralarımızla yapıldı, bizim çocuklarımız bile ödeyecek bu paraları.
Erdoğan’a öneriler
“Bu müfettiş, zabıta tayfasını derhal geri çekeceksiniz bu bir. İki; tarım kanununda çok açık bir hüküm var. Diyor k, her yıl milli gelirin en az yüzde 1 oranında çiftçiye destek verilir. Bunu vereceksin kardeşim. Çiftçinin bu hükümetlerden 229 milyar lira alacağı var. Nasıl vereceksin? Bütçeye koyacaksın, Ziraat Odaları Birliği Başkanı’nı çağıracaksın bu paranın kimlere nasıl harcandığının hesabını Ziraat Odaları Birliği’ne vereceksin. Üç; çiftçinin tarım kredi kooperatifi ve bankalardan çektiği krediler var. İlk yapacağı iş çiftçinin bu kredilerin faizlerini dileceksin. Ben bunu nasıl sileceğim diyorsan alacağından mahsup edersin. Dört; verdiğim sözün arkasında her zaman durum deyip traktöre dolacak mazotun yarısını sen yarısını ben ödeyeceğim diyeceksin. Beş; tarımsal sulamada kullanılan elektrik. Alma kardeşim ya bedava ver.
Erdoğan’a çağrı: Bakanlık engel olmasın, seni de davet edeceğiz beraber açacağız
“Diyarbakır’a gidecek orada da aynı şeyi söyleyeceğim. Çitçiye güneş enerjisi üzerinden elektriği bedava vereceğiz. Nasıl yaptığımı öğrenmek istiyorsan bakanlık engel olmasın, bütün taleplerimizi yerine getirsin seni de davet edeceğiz beraber açacağız. Sen yönetmeyi bilmiyorsun.
Altı; devlet destekleme alımlarında yeni bir yöntem. Artık öyle taban fiyat falan öyle değil .Yapılacak uygulama çok basit maliyet artı makul kâr eşittir taban fiyat.”
Erdoğan’ın sözlerine yanıt: “Kasaba gittin elektriğe yüzde 102 zam yaptık memnun musun?” mu diyeceksiniz?
“Yaptıklarımızı vatandaşlarımıza anlatın. Nasıl senin yaptıklarını anlatsınlar. Kasaba gittin elektriğe yüzde 102 zam yaptık memnun musun? Akıl alçak şey değil. Çiftçiye gittin gübreye yüzde 450 zam yaptık engel tokalaşalım. Bunlarda akıl da yok. Yönetim nedir onu da biliyorlar.
“AK Partili milletvekilleri televizyonlara çıkamıyorlar, onların yerine kalemlerini saraya kiraya vermiş gazetecileri çıkarıyorlar. Onlar da inadına ya da neyse parasına savunuyorlar. Parayla düşünce ifade etmek ahlaki değildir.”